Soru: Muhterem Hocam, malumunuz bu sene Ramazan Bayramı, Diyanet’in ilan ettiği tarihe göre Cuma gününe denk geliyor. Bazı kardeşlerimiz, Ebû Davud’da ve İbn Mace’de geçen Ebû Hüreyre rivayetini delil getirerek, aynı günde iki namazın olmayacağını, Bayram namazı kılındıktan sonra Cuma namazını kılmaya gerek olmadığını söylüyorlar. Bu doğru mu? Bu konu hakkında bizleri aydınlatırsanız, çok memnun olacağız. Hürmet ve dualarımızla…
Cevap: Canım Kardeşim, öteden beri yapılan bir yanlışa bu vesile ile bir kez daha dikkatleri çekmiş olalım. Başta fıkhî meseleler olmak üzere, İslam’ın tüm meselelerinde bir ayet veya bir hadis üzerinden hüküm çıkartmak doğru değildir. Bir bütüncül okuma olmadan, aynı mesele hakkında dile getirilmiş sözler/rivayetler bir araya getirilmeden, bir ayete bakarak, yada bir hadise dayanarak bir hüküm ortaya koymak asla bizi işin hakikatine ulaştırmaz. İşte mezhep imamlarımızın yaptıkları bu olmuştur. Onlar, (Allah hepsinden ebeden razı olsun) bir meselede son sözü söylemek için mevcut delillerin hepsini bir araya getirmişlerdir ve oluşturdukları usul üzerinden bir değerlendirmeye tabi tutmuşlardır; bunun neticesinde de nihaî hükme varmış, onu da delileri ile paylaşmışlardır. Bize düşende onların içtihatları çerçevesinde amel etmektir.
Sorunuza gelince, söylediğiniz gibi başta Ebû Davud ve İbn Mace olmak üzere bazı hadis kitaplarımızda, Hz. Peygamber’in (sas) Bayram, Cuma’ya denk geldiğinde sadece Bayram namazının kılınması gerektiğini, Cuma namazı konusunda ise insanların muhayyer/serbest bırakıldığını belirten rivayetler vardır. Bu rivayetlerden iki tanesi şunlardır:
İyas b. Ebû Remlete’ş-Şamî rivayet ediyor. Muaviye b. Ebî Süfyan, Zeyd b. Erkam’a sordu: “İki bayram (bayram ve cuma) aynı güne rastladığı bir günde Resûlullah (sas) ile beraber bulundun mu?” Zeyd b. Erkam: “Evet” dedi. Muaviye b. Ebî Süfyan: “Peki nasıl yaptı?” diye sordu. Zeyd b. Erkam: “Bayramı kıldı sonra Cuma için ruhsat verip “kılmak isteyen kılsın!” buyurdu. (Ebû Davud, Kitabu’s-Salât, 217)
Ebû Hüreyre rivayet ediyor. Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurdu: “Sizin şu gününüzde iki bayram bir araya geldi. İsteyene bayram namazı yeter, isteyen cumayı kılmayabilir, ama biz cumayı kılacağız.” (Ebû Davud, Kitabu’s-Salât, 217; İbn Mace, İkametü’s-Salât,166)
Bu hadislerin değerlendirmelerini yapan mezhep imamlarımız birbirinden farklı hükümler çıkarmışlardır. Özellikle Hanbeliler, hadislerin zahiri manasından yola çıkarak, neden Hz. Peygamber’in (sas) böyle dediğini dikkate almadan kişinin muhayyer olduğunu, Bayram namazını kıldığı zaman, Cuma’yı kılmasına gerek olmadığını söylemişlerdir. (Avnü’l-Ma’bud Şerhu Süneni Ebî Davud, c. 1, s. 156)
Diğer mezhep imamlarımız özellikle o günlerde Bayram ve Cuma namazlarının nasıl kılındığına dikkat çekmiş, Medine’nin dışından gelen köylülerin sabah Hz. Peygamber (sas) ile Bayram namazını eda ettikten sonra, öğlene kadar beklemelerine gerek olmadığını, Efendimiz’in (sa) onları muhayyer bıraktığını, isteyenin bekleyip Cuma’yı kılabileceklerini, isteyenlerin ise kılmadan köylerine dönebilecekleri ruhsatını verdiğini söylemişlerdir. Ancak Medine ahalisinin o gün, Hz. Peygamber ile Cuma’yı eda ettiklerini belirtmişlerdir. (Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, c.2, s. 171)
Bayram namazının Cuma gününe denk gelmesi durumunda hükmün ne olacağı konusu Hanefî Mezhebi’nin temel kaynaklarından olan el-Hidaye’de şöyle ele alınmıştır: “Bayram, Cuma gününe rastladığı zaman birinci namaz sünnet, ikincisi farz olmasına rağmen ikisi de terkedilmez.” (el-Hidaye, c.1, s. 191) Bu ifadelerden sonra Bayram namazının sünnet mi, vacip mi olduğu ele alınmış; sonra vacip olduğu delileri ile ortaya konmuştur.
Dolayısıyla, Bayram Namazı’nı eda ettikten sonra, Cuma namazını da normal usulüne uygun vaktinde kılmamız gerekmektedir.
Selam ve dua ile…
Muhammed Emin Yıldırım