Siret-i Enbiyâ derslerimizin bu haftaki konusu Hz.Hûd idi. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Âd Kavmine Gönderilen Kardeşleri Hz.Hûd (as)” serlevhasının altında, zengin ve güçlü bir kavim olan Âd kavminin, İrem şehrinin ve Ahkaf bölgesinin özelliklerini anlattı. Âd kavminin içine düştüğü dünyevileşme hastalığına dikkat çeken hocamız, o kavim ile Mekke arasında ve tabi ki bugünkü dünya arasında benzerlikleri nazarlarımıza verdi ve onlar üzerinden önemli mesajları bizlerle paylaştı.
Dersten Cümleler
“Nübüvvet içinizde, Allah’ın dilediği kadar devam eder; sonra dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, nübüvvet menhecinde bir hilafet olur. Bu da Allah’ın dilediği kadar devam eder; ardından Allah onu da -dilediği zaman- ortadan kaldırır. Sonra ısırıcı, kan emici bir saltanat olur. O da Allah’ın dilediği kadar devam eder, sonra Allah dilediğinde onu ortadan kaldırır. Daha sonra ceberut bir saltanat/bir krallık/zalim yönetimler başa gelir; o da Allah’ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, (yine bir kez daha) nübüvvet menhecinde bir hilafet olur.” buyurdu ve sonra sustu.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 30/355)
Hadiste gördüğünüz üzere Efendimiz (sas) 5 devreden bahsetti:
Nübüvvet Devresi
Râşid Halifeler Devresi
Kan Emici Saltanat Devresi
Zulmün Yaygınlaştığı Sultanlar Devresi
Nübüvvet Menhecinde Hilafet Devresi
Bu 5 devrenin hangisinde gelirse gelsin mü’min şu tavırları sergilemelidir:
Nübüvvet Devresi- Sadakat
Râşid Halifeler Devresi-Biat
Kan Emici Saltanat Devresi-Cihad
Zulmün Yaygınlaştığı Sultanlar Devresi-Adalet
Nübüvvet Menhecinde Hilafet Devresi-Heybet
Mü’minûn Sûresi 31. ayete ve A’raf Sûresi 69. ayete baktığımızda, Nûh kavminden sonra anılan ilk kavmin Âd olduğunu ve onlara gönderilen peygamberin Hz. Hûd olduğunu görürüz.
Kur’ân-ı Kerim’de Hz.Hûd (as)
– Kur’ân’da isim olarak 10 yerde anılan bir peygamber
– Kur’ân’da adı müstakil bir sûreye isim olarak verilen bir peygamber
– Kur’ân’da gönderildiği bölge olan Ahkaf bölgesi müstakil bir sûreye isim olarak verilen bir peygamber
– Kur’ân’da gönderildiği kavim olan Âd kavmi isim olarak 24 yerde geçen bir peygamber
– Kur’ân’da şehirlerinden, insan yapılarından, inanç sistemlerinden, sosyal ve kültürel hayatlarından bahsedilen bir kavme gönderilmiş bir peygamber
– Kur’ân’da doğrudan kıssa olarak 73 ayetle mücadelesinden bahsedilen bir peygamber
– Kur’ân’da bu kadar detaylı anlatılmasına rağmen geçmiş vahiy mensuplarının kitaplarında hiç anlatılmayan bir peygamber
Merhum Abdullah Aydemir Hocanın çalışması: “İslami Kaynaklara Göre Peygamberler”
“(Ölçüsüz) dünya sevgisi bütün hataların başıdır.” (Beyhakî, Şuabu’l-İman 7/338)
“Allah’ım! Bize dünyada iyilik, güzellik ve nimet ver, ahirette de iyilik, güzellik ve nimet ver. Bizi ateş azabından koru.” (Bakara, 2/201)
Dünyevileşme Hastalığının Etkileri
Kazanma ve biriktirme hırsına kapılıyor.
Başarı elde ettikçe bunu kendinden bilmeye başlıyor.
Bütün ilişkilerini menfaat üzere kuruyor.
İnanılmaz bir kibir hastalığına müptela oluyor.
Herkesi kendi rakibi olarak görüp haset ile kavruluyor.
Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için hesaplar yapıyor.
Hz. Hud’un köyü ve türbesinin olduğu resimler…
Necm Sûresi’nin ellinci âyetinde, “Allah daha önce gelen Âd’ı helâk etti” denilmektedir.
Sosyal ve Kültürel Olarak Âd Kavmi
İleri gelenler (Mele) toplumu yönlendiriyorlardı. (A’raf 7/66)
Vücut yapıları itibari ile güçlü, kuvvetli ve heybetli insanlardı. (A’raf 7/69)
Eğlenceye düşkün, zevk-ü sefayı seven bir kavimdi. (Şuarâ 26/128)
İhtişama önem veren, gösterişli binalar yapan ve bunlarla gururlanan bir topluluktu. (Şuarâ 26/128, 129)
Zulüm ve haksızlık yapan, adaleti değil aidiyeti öncelleyen bir topluluktu. (Şuarâ 26/130)
Zenginlikleri çok olan, bağları, bahçeleri, suları ve adamları fazla olan bir milletti. (Şuarâ 26/132-134)
En güçlü insanların kendileri olduğuna inanan ve güçleri ile başkalarına meydan okuyan bir kavimdi. (Fussilet 41/15)
Âd kavmi Mekkeliler gibi putperest bir kavim… Kaynaklarımız üç büyük putlarının olduğunu söyler. Darra, Damur ve Heba şeklinde… Bazı kaynaklara göre ise mesela Taberi’ye göre Saddâ, Samûd ve Hebâ şeklindedir.
İnanç Yapısı Noktasında Âd Kavmi
اِلَّا مُفْتَرُونَ İllâ mufterûn/Hakikat karşında yalanlar uyduruyor, iftiralar ediyorlardı. (Hûd 11/50)
اَفَلَا تَعْقِلُونَ Efelâ ta’kilûn/Hakikati elde etmek için akıllarını kullanmıyorlardı. (Hûd 11/51)
جَحَدُوا Cehadû/ Hakikati inkâr ediyorlardı. (Hûd 11/59)
كَفَرُوا Keferû/Hakikatin üzerini örtüyorlardı. (Hûd 11/60)
كَذَّبُوا۟ Kezzebû/Hakikati yalanlıyorlardı. (Mü’minûn 23/33)
كَذَّبُوا۟ Kezzebû/Hakikati yalanlıyorlardı. (Şuarâ 26/139)
Ahkāf, lugatta “uzun, meyilli ve yüksekçe kum yığını” mânasına gelen hıkfın çoğulu olup, “eğri büğrü kum tepeleri” demektir.
“Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmini? Muhteşem sütunlarla dolu İrem şehrine? Öyle binalar ki şehirlerde onların benzeri henüz yapılmış değildi.” (Fecr 89/6, 7, 8)
“Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmıyor musunuz?” (Şuarâ 26/124)
“Âd kavmine kardeşleri Hûd’u yolladık!” (A’raf 7/65)
اِذْ قَالَ لَهُمْ اَخُوهُمْ نُوحٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ
“Kardeşleri Nûh onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?” (Şuarâ 26/106)
اِذْ قَالَ لَهُمْ اَخُوهُمْ هُودٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ
“Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmıyor musunuz?” (Şuarâ 26/124)
اِذْ قَالَ لَهُمْ اَخُوهُمْ صَالِحٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ
“Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?” (Şuarâ 26/142)
اِذْ قَالَ لَهُمْ اَخُوهُمْ لُوطٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ
“Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?” (Şuarâ 26/161)
اِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ
“Şuayb onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?”(Şuarâ 26/177)
وَإِلَى مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا
“Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik.” (Hûd 11/84)
Neden peygamberler kardeşleri diye anılıyor?
– Tanınıyor; hiç kimse o peygambere yabancı biridir demiyor.
– Soyu, sopu biliniyor; kimse farklı ithamlarda bulunamıyor.
– Nesep itibari ile yakınlıkları biliniyor; kimse akrabalık bağlarını yok sayamıyor.
– Yakınlık nazara veriliyor; kimse ön yargılarının kurbanı olmasın isteniyor.
– Beşeriliği hatırlatılıyor; kimse insanüstü bir beklentiye girmesin deniyor.
Dünyadaki Cennet Aile: “Evlenirsem Düzelirim!”
“Yarıncılar, erteleyenler helâk oldu.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I/139)