Gerçekten Kur’ân’a değer veren, Allah’ın Kur’ân’da bildirdikle-riyle amel eden, orada yer alan ilâhî emirleri hayatına yansıtan her insan, Allah Rasûlü’nün emirlerini de kabul eder ve hayatına yansıtır. Zira Rabbimiz;
“Ey İman Edenler! Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin!”[1]
“O’na itaat ederseniz, hidayet bulursunuz.”[2]
“Rasûle itaat eden, şüphesiz Allah’a itaat etmiş olur.”[3]
“Size Allah Rasûlü’nün verdiğini alın, yasakladığından da uzak durun…”[4]
“Kıyamet günü, yüzleri evrilip-çevrilerek Cehennem ateşinde kavrulurlarken pişmanlık içinde; No’laydı da da Allah’a ve Rasûlü’ne itaat etseydik,” diyeceklerdir.[5]
Allah Rasûlü’nde sizlere ne güzel örnekler vardır. Bu, Allah’ın huzuruna varacağına, âhiret gününün varlığına inananlar ve Allah’ı çokca zikredenler içindir.[6]
“ O, kendi heva ve hevesinden konuşmaz.”[7] buyurmaktadır.
Bu kadar açık ve net âyetler ve biraz aklını kullananın hemen anlayacağı gerçekler varken, bu çatlak sesler nerden, nasıl çıkıyor? Bu tür soruların cevaplarının, bizi götürdüğü bir gerçek var: Ön kapıdan girmeye zorlanan şeytan, yan kapıları, arka kapıları deniyor; çarpık zihniyetleri süsleyerek göze hoş göstrmeye çalışıyor. Dünyalığın kamaştırdığı gözler, biraz ilerideki uçurumu ve tehlikeleri görmüyor.
[divider]
[1] Enfâl Sûresi, 20. Ayrıca bak: Âli İmrân, 132, Nisâ Sûresi, 63, 68, Nûr Sûresi, 54. Bu mânâda bir çok âyet vardır.
[2] Nûr Sûresi, 54.
[3] Nisâ Sûresi, 80.
[4] Haşr Sûresi, 7.
[5] Ahzâb Sûresi, 66.
[6] Ahzâb Sûresi, 21.
[7] Necm Suresi, 3.