Efendimiz’in (s.a.v.) muhteşem ahlakı, bugün onu kitaplardan öğrenen bizleri nasıl hayran bırakıyorsa; O’nunla aynı zamanı ve mekanı paylaşan bahtiyarlar topluluğu olan Sahabeyi daha fazla hayran bırakıyordu. İşte o hayranlığın bir neticesi olarak sahabînin biri Hz. Aişe validemize; “Ey Müminlerin annesi! Efendimiz’in ahlakı nasıldı?” diye sormuştu. Aişe validemiz; “Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz?” diye soruya, başka bir soru ile karşılık vermiş ve sözünün sonunda da; “Hulukuhu Kur’an; O’nun ahlakı Kur’an idi ” demişti.
Hz. Aişe validemizin bu önemli ifadesini bir çok kez duymuşuzdur ve yine çoğumuz Efendimiz’in muhteşem ahlakının temel kaynağının ilahî kelam olduğunun bilincindedir. Bu bilginin ışığında şöyle bir soru soralım: “Efendimiz’in (s.a.v.) ahlakı Kur’an’dı; ama Kur’an’ın hangi mesajları Allah Resulü’nün ahlakının oluşmasında en fazla etkili olmuştur?”
Böyle bir soruya biri herkesçe malum, diğeri ise biraz göz ardı edilen, iki farklı nokta ile cevap verebiliriz: İlki: Efendimiz’in ahlakını elbetteki Kur’an’ın açıkça ahlaki esaslara değindiği ayetler inşa etmiştir. Kur’an bir çok ayetinde övülen tutum ve davranışlardan bahsettiği gibi, yine bir çok ayette yerilen tutum ve davranışlardan da bahsetmektedir. Nübüvvetin ilk günlerinden başlayarak akideden sonra en temel meseleyi ahlak olarak edinen ilahî kelam; emanete riayet, doğruluk, adaletle davranmak, müsamaha, cahillerden yüz çevirme, tevazu, cömertlik ve yardımlaşma gibi onlarca güzel ahlaki vasfa dikkat çektiği gibi, iftira, cimrilik, gıybet, kibir, hased, israf, riya, zina, yalan ve insanları alaya almak gibi yine onlarca kötü ahlakın neler olduğuna dikkat çekmiştir. Bu mesajların ilk muhatabı olan Allah Resulü (s.a.v.) önce bu ayetlerin kendi şahsiyetinde karşılık bulmasını sağlamış, sonra insanlığa bu mesajları fiili ve kavli olarak ulaştırmıştır. Dolayısı ile Allah Resulü’nün muhteşem ahlakını inşa eden en önemli nokta hiç şüphesiz Kur’an’ın açıkça ahlaki mesajları ihtiva eden ayetleri olmuştur.
İkincisi: Efendimiz’in ahlakını inşa eden Kur’an’ın ikinci mesajı ise; ilahî kelam içerisinde bulunan, varlık aleminin yegane sahibi olan Allah’ı, bizlere en güzel ve en kapsamlı olarak tanıtan Esmaü’l-Hüsna’dır. Esmaü’l-Hüsna; en güzel isimler, en yetkin sıfatlar, en doğru vasıflar ve en mükemmel niteliklerdir. Bu güzel isimler Kur’an içerisinde bazen doğrudan isim formatı ile, bazen de fiil formatı ile gelebilir. Her nasıl gelirse gelsin, o ifadeyi bizim Allah’a izafeten kullanabilmemiz için Efendimiz’in onayından geçmesi şarttır. Bu şartı bize öğreten bizzat Kur’an’ın kendisidir. Hac Sûresinin 8. ayetinde şöyle söylenmektedir: “İnsanlardan kimi, hiçbir bilgisi, bir rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışır, durur.” Ayette ifade edilen, bilgi; iman, rehber; Efendimiz, aydınlatıcı kitap ise; Kur’an’dır. Bunun için Esmaü’l-Hüsna’nın tespitinde Efendimiz’in rehberliği zorunludur. O’nun (s.a.v.) rehberliğinde tespit ettiğimiz Allah’ın en güzel isimlerine, ahlak ekseninde baktığımızda bir çok ismin Allah’ın ahlakı olduğuna şahit oluruz. Allah’ın ahlakı demek; Allah’ın varlık ile nasıl iletişim kurduğunu, hangi ilkeler çerçevesinde özelde insan ile, genelde tüm varlık ile ilişkisini sürdürdüğüdür. Efendimiz (s.a.v.) bu gerçeği çok iyi gördüğü için bizlere; “Allah’ın ahlakı ile ahlaklanınız” diye buyurmuşlardır. Allah Resulü (s.a.v.) bu önemli gerçeği nasıl bizlere tavsiye etmişse, kendi ahlakının oluşumunda da, çok ciddi bir şekilde Esmaü’l-Hüsna’nın etkilerini görmek mümkündür. Zaten Kur’an’ın bir çok Esmaü’l-Hüsna’yı, Efendimiz’e vasıf yada sıfat olarak kullandığı herkesin malumudur. Mesela; Mümin, Şehid, Aziz, Veli, Kerim, Rauf ve Rahim gibi isimler, ilahî kelam içerisinde hem Allah’a, hem de Resulü’ne izafeten kullanılmaktadır. Yine Kur’an içerisinde, sadece Allah için kullanılan isimlerin bile nasıl Efendimiz’in ahlakının oluşmasına etki ettiği hemen fark edilmektedir. Allah’ın (c.c.) bizzat zatı ile alakalı isimleri dışında, geriye kalan tüm mükemmel niteliklerin, alemlere rahmet olarak gönderilen beşerin en güzel ve en yetkin modeli olan Hz. Peygamber’de bambaşka bir izharı vardır. Bunun için Esmaü’l-Hüsna gölgesinde, Efendimiz’in muhteşem ahlakına baktığımızda, çok farklı açılardan, çok zengin bir mesajlar manzumesi yakalamamız mümkün olacaktır. Tabi asıl iş ise bundan sonra başlayacaktır. Çünkü kutlu Nebi bize; “Allah’ın ahlakı ile ahlaklanınız” demişti.
O halde yapmamız gereken bu ahlakın sadece kıyl ü kaalini /dedikodusunu yapmak değil, hayatlarımızda diriltmek olmalıdır.
Muhammed Emin YILDIRIM