Ekim ayından beridir devam eden Muhteşem Ahlak derslerimiz, geçen Cumartesi dersiyle dönemi kapatmış oldu. Dönemin son dersinin konusu ‘Cihad Ahlakı’ serlevhası ise, “Allah’ın (cc) Kelimesi Yücelsin Diye!’ idi. Bu derste Muhammed Emin Yıldırım hocamız, ‘İ’lâ-yi Kelimetullah’ ifadesinin üzerinde ciddi bir şekilde durarak, bizlere çok önemli mesajlar verdi. Yazın nasıl değerlendireceği konusunda açıklamalarda da bulunan Hocamız, yeni döneme dairde çok güzel müjdeleri bizlerle paylaştı.
Dersten Cümleler
“Eğer siz ona (Resûlullah’a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke’den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına: ‘Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir!’ diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi. Ve kâfir olanların kelimesini/sözünü alçalttı, alçak kıldı. Allah’ın kelimesi/sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.” (Tevbe Süresi, 40)
Bir davanın sahibi Allah (cc) ise kim o davayı durdurabilir ki?
Küfrün kelimeleri bütün dünyayı kaplasa bile alçaktır, değersizdir.
Küfrü alçaltan Allah (cc) olduğu için onu yüceltecek hiçbir güç yoktur.
Allah’ın (cc) kelimesi zaten yücedir, hiçbir beşer ona yücelik adına bir şey kazandıramaz.
Allah’ın (cc) kelimesi zaten yüce olduğu için, o kelimeye az yada çok hizmet eden yücelir.
Eninde, sonunda yükselecek olan kelime/dava, sadece ve sadece Allah’ın (cc) kelimesidir/davasıdır.
Cenneti yüreğinde taşımaya başlarsan, dünya cehennem olsa ne yazar!
Ebû Musa el-Eş’ârî naklediyor, diyor ki: “Biz Resulullah (sas) ile beraber oturuyorken Medine dışından bir adam yani bir bedevi geldi ve şöyle bir soru sordu: ‘Ya Resûlullah! Bir adam, bir savaşa ganimet elde etmek için çıksa, bir diğeri başkaları tarafından övülmek, anılmak, taltif görmek için çıksa, bir başkası mevki, makam, şan için yani kendi konumunu yüceltmek için çıksa ve bunlar için cihad etse, bunların hangisi Allah yolundadır?”
“Her kim sadece ve sadece Allah’ın kelimesi en yüce olsun diye savaşırsa, onunkisi Allah yolundadır.” (Buharî, Kitâbü’l-Cihâd, 16; Müslim, Kitâbü’l-İmâret, 42)
Abdullah b. Abbas (ra) naklediyor, diyor ki: “Bir adam geldi ve Resûlullah’a (sas) şöyle dedi: “Ya Resûlullah! Ben öyle bir yerde duruyorum ki hem Allah’ın rızasını çok ama çok istiyorum, hem de yaptığım hizmetlerin başkaları tarafından görülüp takdir edilmesini istiyorum.”
“Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, salih ameller işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” (Kehf, 110)
Şirkü’l-Asğar/Küçük Şirk yada Şirkü’l-Hafî/Gizli Şirk…
‘Ey Cübeyr! Bugün biz Allah’a kul olmayı terk eden bir topluluğun nasıl zelil bir duruma düştüğünü gördük. Korkarım ki yarın kulluğu gerçek manada yerine getiremeyelim de onların durumuna düşen biz olalım.”
Abdullah b. Abbas, ‘İ’lâ-yi Kelimetullah’ın La ilaha illallah Kelime-i Tayyibesi’ olduğunu söyler.
İ’lâ-yi Kelimetullah bir Müslüman için ne ifade eder?
1. İ’lâ-yi Kelimetullah, davaların en mukaddesidir.
2. İ’lâ-yi Kelimetullah, sevdaların en yücesidir.
3. İ’lâ-yi Kelimetullah, hedeflerin en yükseğidir.
4. İ’lâ-yi Kelimetullah, amellerin en bereketlisidir.
5. İ’lâ-yi Kelimetullah, hayallerin en güzelidir.
İ’lâ-yi Kelimetullah’ı bizler nasıl yüceltebiliriz?
1. Selim bir niyet, derin bir safvet ve engin bir sükûnetle
2. Büyük bir şefkat, eşsiz bir merhamet ve fevkalade bir fedakârlıkla
3. Doğru bir usul, düzgün bir üslup ve kuşatıcı bir lisanla
4. Güçlü bir iştiyak, sağlam bir hamiyet ve yakışır bir heybetle
5. Sarsılmaz bir istikamet, devamlı bir istikrar ve daimi bir istiğnayla
Üç sahabî efendimiz üzerinden örneklendirme:
Ukbe b. Âmir
Ukbe b. Nâfi
Abdullah b. Huzafe
Ukbe b. Âmir, Resulullah’ın (sas) mübarek lisanından bizlere 55 tane hadis rivayet etmiştir.
“Kim güzelce abdest alırsa, günahından temizlenerek annesinden yeni doğmuş gibi olur.” (Müslim, Tahâret, 33;Nesâî, Tahâret, 84)
“Kim Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölürse, Allah ona cennet kapılarını açar. O da istediği kapıdan cennete girer. Cennetin sekiz kapısı vardır.”
“Ey Allah’ın Resûlü! Anam babam size feda olsun! Niçin benden yüzünüzü çeviriyorsunuz?” dedim. Resûl-i Ekrem Efendimiz: “Sence bir kişinin istifadesi mi daha kıymetli, yoksa 12 kişinin mi?” buyurdu. Hatamı anladım, hemen kalkıp; develerin başına doğru koştum.” (Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, 9/307)
“Allah’ım! Eğer karşıma şu uçsuz bucaksız denizi çıkarmasaydın, senin yüce olan adını, gidebileceğim en son noktaya kadar götürecektim!”
Ukbe b. Nâfi, uzun bir ömrü olduğu için, Hicri 62’de vefat emiştir; birçok sefere ve cihada katılmıştır.
“Ey Allah’ın yarattığı hayvanlar! Bizler Resulullah’ın ashabıyız. Allah’ın yüce olan kelimesini gidebileceğimiz en son noktaya kadar götürmekle mükellefiz. Çekilin önümüzden, bize engel olmayın ki vazifemizi yerine getirelim.”
Abdullah b. Huzafe: “Değil bütün Bizans topraklarını, Arap ve Acem topraklarını da versen, bir an olsun dinimden dönmem!” Kral: “Öyleyse öldürüleceksiniz!” dedi. Hz. Abdullah ise: “Buna gücünüz yetebilir. Ama imanımı kalbimden çıkarıp atamazsınız!” diye cevap verdi.
“Ben korkumdan ağlamış değilim. Biz Müslümanlar, Allah yolunda ölümden korkmayız. Benim ağlamamın sebebi şudur ki, şimdi şehit olup gideceğim. Keşke beni bir tane değil, bin tane canım olsaydı ve her gün birini Allah yoluna kurban verseydim.”
Hz. Abdullah, başından geçenleri gözyaşları içerisinde Halife Hz. Ömer’e anlattı. Hz. Ömer, Abdullah’ı tebrik etti ve orada bulunan Müslümanlara hitaben: “Abdullah, kralın başından öperek 80 Müslüman kardeşimizin kurtuluşuna vesile olmuştur. Onun için, Abdullah’ın başından öpmek, her Müslüman’a bir vazifedir. İşte ilk önce ben öpüyorum!” dedi ve başından öptü. (İbn Esir, Üsdü’l-Ğabe, 3/142; İbn Hacer, el-İsâbe, 2/297)
Ebû Said el-Hudri (radiyallahu anh) anlatıyor: “Bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize ikindi namazı kıldırdı. Sonra bir hutbede bulundu. Bu hutbede, Kıyamet vaktine kadar olacak birçok şeyi bize haber verdi. Bunu belleyen belledi, unutan unuttu. Söyledikleri arasında şunlarda vardı:“Dünya caziptir, tatlıdır. Allah sizi buraya halife olarak göndermiştir, nasıl amel edeceğinize bakmaktadır. Aman uyanık olun, dünyadan kaçının, kadından kaçının. Aman uyanık olun! İnsanlardan korkarak hakikati gizlemeyin; korkarak hakikatin üstünü örtmeyin.”
Tam burada rivayeti aktaran ravi diyor ki: Ebû Said el-Hudri ağladı ve sonra sözlerine devam etti: “Vallahi öyle şeyler gördük ki, korktuk. Resûlullah’ın söyledikleri arasında şu da vardı: “Haberiniz olsun! Kıyamet günü, her bir vefasız için vefasızlığı nispetinde bir bayrak dikilecektir. Devlet reisinin/Müslümanların başındaki idarecinin vefasızlığından daha büyük bir vefasızlık olmayacaktır. Onun bayrağı hemen yanı başına dikilecektir.”
Ebû Said el-Hudri devam ediyor, diyor ki: “O günkü işittiklerimizin arasında şunlarda vardı: “Resûlullah (sas) dedi ki: “Haberiniz olsun! İnsanoğlu çok çeşitli tabakalar halinde, farklı farklı yaratılmıştır: Onlardan kimi vardır; Mü’min olarak doğar, Mü’min olarak yaşar, ama kâfir olarak olur. Kimisi vardır, kâfir olarak doğar, kâfir olarak yaşar, ama mü’min olarak ölür. Kimisi de vardır ki, kâfir olarak doğar, kâfir olarak yaşar ve yine kâfir olarak ölür.” (Tirmizi, Fiten, 26)
Yaz döneminde okunması tavsiye edilen iki kitap:
Saim Kılavuz: Ana Hatlarıyla İslam Akâidi ve Kelam’a Giriş
Said Havva: Allah’a İnanmak