Muhammed Emin Yıldırım Hocamız ile “Sahâbe İklimi” üst başlığında, Allah’ın (cc) razı ve memnun olduğu hayatların sahipleri olan Sahâbe efendilerimizi anlamaya çalışacağımız derslerin ikincisi gerçekleştirildi. Hocamız bu ikinci dersinde “Allah’ın Doğruladığı Genç Zeyd b. Erkam” konusunu işledi.
Dersten Notlar
Bir Sahâbî efendimizi iyice tanımak istiyorsak, şu 5 hususa müracaat etmek zorundayız.
1- Hayatına müracaat
2- Sözlerine müracaat
3- Çağdaşlarının sözlerine müracaat
4- Rivayetlerine müracaat
5- Semanın Diline müracaat
Biz Zeyd b. Erkam’ı, “Allah’ın Doğruladığı Genç” serlevhasının altında ele alacağız, ama bu serlevha değil de bir başka başlık belirleseydik, şunları da söyleyebilirdik.
– Bir Cihad Sevdalısı Olarak Zeyd b. Erkam
– Sevda Ocağında Yetişip, Sevda Kahramanı Olan Zeyd b. Erkam
– Peygamber Mirası OIan Ehli Beyt’in En Sadık Talebesi Zeyd b. Erkam
– Doğru ve Emin Bir Tüccar Olarak Zeyd b. Erkam
– Vahye, Sünnete, Tarihe ve Hadiselere Şahid Olan Biri Olarak Zeyd b. Erkam
– Nübüvvet Pınarı’ndan Kana Kana İçen ve İçeren Bir Yiğit Olarak Zeyd b. Erkam
Zeyd b. Erkam’ın o bereketli hayatı bize neler öğretir?
1- İslam’ın mukaddesatına karşı kuşanılan hamiyet, insana tarifi mümkün olmayan bir şeref kazandırtır.
2- İmanın sorumluluğuna karşı kuşanılan sadakat, insana elde edebileceği en büyük rütbe ve makamı kazandırtır.
3- Peygamber Mirası olan Ehli Beyt’e karşı kuşanılan muhabbet, insana her daim adalet çizgisini muhafaza etmesini kazandırtır.
4- İslam’ın zirvesi sayılan cihada karşı kuşanılan sevda, insana izzet elbisesini giydirerek, zillete düşmemesi için bir bilinç kazandırtır.
5- Nifaka karşı kuşanılan hassasiyet, insana imanın önüne hiçbir aidiyeti, mensubiyeti ve kavmiyeti geçirtmeme adına bir şuur kazandırtır.
Zeyd b. Erkam demek; Hamiyet, Sadakat, Muhabbet, İzzet ve Hassasiyet demektir…
Doğum tarihi Miladi 612’dir. Yani nübüvvet güneşi Mekke’de parladığında o 2 yaşlarında bir çocuktur. Efendimiz (sas) Medine’ye hicret ettiğinde 10 yaşlarında, Uhud Gazvesi’nde on üç yaşındadır.
Hazrec kabilesinden olup ensarın meşhurlarındandır.
Künyesi Ebû Amr, Ebû Âmir, Ebû Saîd, Ebû Sa‘d, hatta Ebû Üneyse şeklinde kaydedildiğine göre onun bu adlarda, ayrıca Sâbit, Attâb, Muhammed, Kâ‘b adlarında oğullarının, Üneyse ve Seriyye adlarında kızlarının olduğu anlaşılmaktadır.
İbn Sa’d, Tabakat’ta, Zeyd b. Erkam’ın çocuklarından bahsederken onun Kays ve Süveyd adında iki çocuğundan bahsetmektedir, annelerinin ise Hind bint Yezîd b. Amr olduğunu söylemekte ve neslinin çok devam etmediğini belirtmektedir.
Babası Erkam b. Zeyd b. Kays, daha Zeyd çocukken vefat etmiştir. Bir yetim olarak büyüyen Zeyd’in bakımını Peygamber şairi ve aşığı olan Abdullah b. Revaha üstlenmiştir.
İbn Sa’d Tabakat’ta anlatıyor, Ebû İshâk diyor ki: “Bir Ramazan bayramı gününde benim yanımdayken Zeyd b. Erkam’a, “Allah Resûlü (sas) ile beraber kaç gazveye katıldın?” dedim. “On yedi gazveye!” diye cevap verdi. “Peki, Allah Resûlü (sas) kaç gazveye çıktı?” diye sorduğumda “On dokuz gazveye!” diye cevap verdi.”
Tabi Efendimiz Hudeybiye ve Veda Haccı dâhil 28 gazveye katılmıştır. Zeyd b. Erkam burada kendi katıldığı ile Gazve olan Beni Mustalik’ten itibaren saymaktadır.
Allah Resulü ile yaşadığı şu hatıra çok manidardır; Enes’ten şöyle dediğini rivayet etti: “Allah Resûlü (sas) ile beraber Zeyd b. Erkam’ın yanına vardım. Onun gözü rahatsızdı. Allah Resûlü (sas), “Ey Zeyd! Gözündeki rahatsızlık devam ederse ne yaparsın?” diye sordu. O da “Sabrederdim ve yokluğuyla yetinirdim” deyince Allah Resûlü (sas) şöyle buyurdu: “Şayet sabreder ve yokluğuyla yetinirsen Allah’a mutlaka hiçbir günahın olmadan kavuşursun.”
Okuma yazma bilen Zeyd b. Erkam vahiy kâtipleri arasında yer aldı.
Ayrıca onun bazı hadisleri yazıp Enes b. Mâlik’e gönderdiği de bilinmektedir. (M. Mustafa el-A‘zamî, s. 64)
Zeyd b. Erkam’ın en önemli hadisesi olan Beni Mustalik Gazvesi’ndeki hatırasına gelirsek, onun hayatındaki en mühim tablo şüphesiz budur.
Hicretin 5. yılının Şaban ayında gerçekleşen Beni Mustalik Gazvesi Siyer tarihi açısında çok ama çok önemli bir hadisedir. Onlarca hadisenin gerçekleştiği bu gazvede en önemli olarak şu hadiseler olmuştur:
İfk hadisesi
Teyemmüm Ayeti olan Nisa 43. ayetin nazili
Münafıkların bazılarının teşhiri
Nifak konusunda müminlerin daha duyarlı bir hale gelmesi
Cüveyriye bint Haris’in peygamber hanesine girişi
Bakara Süresi’ne, İnsanlık tarihinin 3 aktörünün olduğunu söyleyecek, bunlar; Müminler, Münkirler ve Münafıklar…
Bakara ilk 5 ayet: Müminleri
Bakara 6-7. Ayetler: Münkirleri
Bakara 8-20. Ayetler Münafıkları
Münafıkları kimler tanır?
Münafıklar
Hakiki Müminler
“Onlar: Allah’ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar. Onlar: Andolsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Hâlbuki asıl üstünlük, ancak Allah’ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.” (Münâfikûn Sûresi; 63/7-8)
Zeyd b. Erkam ve Hadis Rivayetleri, İbn Hazm’a göre 70, Ahmed b.Hanbel’e göre 84 hadis bizlere rivayet etmiştir.
“Ey insanlar! Ben de bir insanım. Yakında Rabbimin elçisi bana da gelecek ve ben onun dâvetine uyup gideceğim. Size iki önemli şey bırakıyorum. Biri, insanı doğruya götüren bir rehber ve nur olan Allah’ın Kitâbı Kur’an’dır. Ona yapışın ve sımsıkı sarılın!” buyurdu. Kur’an’a sarılma ve ona bağlanma konusunda tavsiyelerde bulundu. Sonra sözüne şöyle devam etti: “Size bir de Ehl-i beyt’imi bırakıyorum. Allah’dan korkun da Ehl-i beyt’ime saygılı davranın! Allah’dan korkun ve Ehl-i Beyt’ime saygılı davranın!” buyurdu.
Husayn İbni Sebre tekrar söze girdi ve: “-Ey Zeyd! Peygamber’in Ehl-i Beyt’i kimdir? Hanımları da Ehl-i Beyt’inden değil midir?” diye sordu.
Zeyd dedi ki: “Hanımları da Ehl-i Beyt’indendir. Fakat onun asıl Ehl-i Beyt’i, kendisinden sonra da sadaka almaları haram olanlardır.”
Husayn: “Sadaka almaları haram olanlar kimlerdir?” diye sordu.
Zeyd: “Ali’nin ailesi, Akîl’in ailesi, Ca’fer’in ailesi ve Abbas’ın ailesidir.” dedi. Husayn: “Bunların hepsine sadaka almak haram mıdır?” diye sorunca Zeyd ibni Erkam: -Evet, cevabını verdi. (Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 36)
“Canımın çıkacağını bilsem yine de o lokmayı çıkarırdım. Çünkü ben Resûlullah’ın: “Haramdan oluşup gelişen vücutlar için en layık şey ateştir.” buyurduğunu işittim. İşte bunun için vücudumun bu bir lokmadan yararlanmasından korktum.” dedi. (Ebû Nuaym, Hilye I/31)
Zeyd b. Erkam diyor ki: “Resûlullah Efendimiz namazı bitirince şöyle dua ederdi:
“Ey Rabbimiz! Ey her şeyin Rabbi! Ben şehadet ederim ki, ancak sensin rab! Biriciksin olan Sensin ve Senin ortağın yoktur.
Ey Allah’ım! Ey Rabbimiz! Ey her şeyin Rabbi! Ben şehadet ederim ki, Muhammed senin kulun ve Resûlündür.
Ey Allah’ım! Ey her şeyin Rabbi! Ben şehadet ederim ki, bütün kullar, müminler kardeştirler.
Ey Allah’ım! Ey Rabbimiz! Ey her şeyin Rabbi! Beni kendim için ve ehlim için ihlaslı kıl ve her saatte, dünyada ve ahirette bunu bana unutturma!
Ey celal ve ikram sahibi! Benim davetimi işit ve duamı kabul eyle!
Allah yücelerin en yücesidir. Ey Allah’ım! Gökleri ve yeri nurlandır! Sen ki yücelerin en yücesisin.
Allah bana kâfidir. O ne güzel vekildir. Allah yücelerin yücesidir.” (Bidaye, IV/243; Hilye, I/119)
Zeyd İbni Erkam’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (sas) şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve kabir azâbından sana sığınırım.
Allah’ım! Nefsime takvâ nasip et ve onu her türlü günahtan temizle; onu en iyi temizleyecek sensin. Ona yardım edip eğitecek sadece sensin.
Allah’ım! Faydasız ilimden, ürpermeyen gönülden, doyma bilmeyen nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.” (Müslim, Zikir, 73; Nesâî, İstiâze, 13, 65)