Muhammed Emin Yıldırım Hocamızın “Hadis Kahramanları” üst başlığında, Sahabenin hadis anlayışını müksirûn denilen çokca Hadis rivayet etmiş Sahabe efendilerimizin üzerinden anlatacağı Hadis Medresesi dersleri başladı. Hocamız bu ilk dersinde “Anahtar Kuşak Sahâbe Nesli ve Onların Hadis Rivayetleri” konusunu işledi.
Dersten Notlar:
İlim talebelerine lazım olan dört kavram: İstikamet ve İstikrar; İhlas ve İstiğna…
Kimin izini takip etmeli?
“Sizden biri eğer uyacaksa, Hz. Muhammed’in (sas) Ashâb’ına uysun. Çünkü onlar, bu ümmetin kalpler bakımından en iyileri, ilim bakımından en derinleri, tekellüf/gösteriş bakımından en azları, hidayet bakımından en doğruları, hal/tavır bakımından en güzelleridir. Onlar, Allah (cc) tarafından son Peygamberinin sohbeti ve dininin ikamesi için seçmiş olduğu bahtiyar kimselerdir. Dolayısı ile onların faziletlerini takdir ediniz ve onların izinden gidiniz. Çünkü onlar dosdoğru bir hidayet üzeredirler.” (İmam Şatıbi, Muvâfakât, c. 4, s. 75-76)
Sahâbe’ye ‘Anahtar Kuşak’ demek ne anlama geliyor?
Onlara ‘Anahtar Kuşak’ demek: Din binasının kapısını ancak onlarla açabiliriz, demektir.
Onlara ‘Anahtar Kuşak’ demek: Kur’an’ı ve Sünnet’i bize intikal ettiren nesil demektir.
Onlara ‘Anahtar Kuşak’ demek: İslam’ın nasıl yaşanacağını fiili olarak onların üzerinde görmek demektir.
Onlara ‘Anahtar Kuşak’ demek: Allah’ın razı ve memnun olacağı hayatlar hangileridir bunu iyice öğrenmek demektir.
Onlara ‘Anahtar Kuşak’ demek: Kıyamete kadar onların örneklikleri ve rehberlikleri daim olacaktır demektir.
Din dediğimiz bina/yapı, ana dört esastan oluşur: Âlemlerin Rabbi olan Allah, o dinin tebliğcisi olan Peygamber, dinin temel kaynağı olan Vahiy yani Kur’an, o temel kaynağın uygulayıcıları olarak Sahâbe nesli…
Kaymaya meyli olan bir zihin ilk sapmayı nereden yapacaktır? Kendisine yapı itibari ile en yakın olandan, onlarda kimdir; elbette Sahâbe neslidir.
Geçen sene Akaid Medrese’sinde önceki sene Kur’an Medresesi’nde, ‘Sahabe kimdir? Onların dereceleri nelerdir? Kur’an Sahabe’yi nasıl anlatır? Hadislerde Sahabe nasıl tasvir edilir?’ Ve daha nice konuları işledik…
Biz Sahâbe deyince; “Allah Resulü (sas) ile az yada çok bir şekilde görüşmüş, görme vuku bulmamış, ama Hz. Peygamber’in o mübarek nefesine şahit olmuş ve o iman çizgisini ölene kadar da muhafaza etmiş, tüm nübüvvet melteminin şahitleri” demiş oluyoruz.
Sohbet-i risaletin kendine özgü bir insibağ’ı/yani boyaması, bir in’ikası/yani yansıması, bir incizabı/ yani cezbesi vardır.
Beş mühim soruya cevap bulmaya çalışacağız:
1. Peygamber (sas) kendisinden hadis nakledilmesini ve yazılmasını yasakladı mı?
2. Sahabe’nin büyükleri hadislerin nakledilmesini ve yazılmasını kısıtladılar mı?
3. Sahabe’nin adil olması, ne demektir? Onların adil olmaları hatasız olmaları anlamına mı gelir?
4. Resulullah’a çok yakın olan bazı Sahabîler, neden hadis naklinde isimleri az geçmektedir?
5. Hadis rivayetinde isimleri çok geçen Sahabilerin genel özellikleri nelerdir?
1. Peygamber (sas) kendisinden hadis nakledilmesini ve yazılmasını yasakladı mı?
“Benden (birşey) yazmayınız. Kim benden Kur’ân’dan başka bir şey yazdı ise onu imha etsin. Benden rivayet ediniz, bir beis yoktur. Kim benim üzerime kasden yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Müslim, Sahih, IV. 2298)
Ebû Said el-Hudri’den rivayet edilen bir haberden öğrenildiğine göre, bu sahâbî “hadis yazmak için Hazreti Peygamberden izin istemiş, fakat o, bu izni vermekten çekinmiştir.” (el-Hatib, Takyidu’l-İlm, s. 32)
Ebû Hureyre’nin (ra) şöyle dediği rivayet olunmuştur: “Bir gün biz hadis yazıyorken Resûlullah, (sas) yanımıza geldi ve: ‘Bu yazdıklarınız nedir?’ diye sordu. Biz de: ‘Sizden işitmiş olduğumuz hadislerdir. dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber: ‘Allah’ın kitabı haricinde kitap mı (istiyorsunuz) ? Bilir misiniz? Sizden önceki milletler, ancak Allah Teâlâ’nın kitabına rağmen yazmış oldukları kitaplardan dolayı sapmışlardır’ dedi. (el-Hatib, Takyidu’l-İlm, s.34)
Abdullah b. Amr: “Resûlullah’dan (sas) duyduğum her şeyi ezberlemek maksadıyla yazıyordum. Kureyşliler beni bundan nehyetti ve “Resûlullah (sas) kızgınlık ve sükûnet hallerinde konuşan bir insan iken sen ondan duyduğun her şeyi nasıl yazarsın?” dediler. Dunun üzerine yazmaktan vazgeçtim Daha sonra bu durumu Resûlullah’a söylediğimde “Yaz! Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, (ağzını işaret ederek) buradan haktan başka bir şey çıkmaz.” (Ebû Davud, İlim, 3) buyurdu.
Buhari’de, Ebû Hureyre’den (ra) şöyle bir rivayette bulunmuştur. “Resûlullah’ın ashabı içerisinde Abdullah b. Amr b. As hariç benden daha fazla hadis bilen hiç kimse yoktu. Çünkü O duyduğu hadisleri yazardı ben ise yazmazdım.” (Buhari, İlim, 9)
Ensar’dan birisi Resûlullah’a (sas) gelerek: “Ya Resûlullah! Ben senden bir söz işitirim, hoşuma gider. Lakin belleyemem.” Resûlullah (sas) eliyle işaret ederek: “Sağ elinden yardım al yani yaz” buyurdu. (el-Hatib, Takyidul-İlm, s. 65-66)
Bu konuda çok önemli bir delil de Resûlullah’ın bizzat yazdırdığı ve şu an elimizde olan 6 tane diplomatik mektubudur.
Peki, Efendimiz (sas) neden önce yasakladı, sonra bu yasağı kaldırdı?
Birincisi; yasak emirlerinin büyük bir kısmı Kur’an’ın nazil olduğu ilk döneme aittir.
İkincisi; yasak emri, Kur’an’la birebir aynı sahife ya da levha üzerine hiçbir şeyin yazılmamasını kastetmektedir.
Üçüncüsü; yasak, hadisleri ezberlemeden sadece yazıya dökenler içindir.
Dördüncüsü; Hz. Peygamber’in (sas) yasak emri önceki zamanlara aittir, daha sonra verilen ruhsatla yasak hükmü nesh edilmiş, ortadan kalkmıştır. Aynen kabir ziyaretleri gibi…
“Allah, bizden bir söz işitip onu muhafaza edenin ve sonrada bir başkasına onu ulaştıranın yüzünü ak etsin.” (Tirmizi, İlm,7)
“Allah, benim sözümü işitip, onu iyice anladıktan sonra, başkalarına tebliğ edenin yüzünü ak etsin.” (İbn Mace, Mukaddime, 18)
2. Sahabe’nin büyükleri hadislerin nakledilmesini ve yazılmasını kısıtladılar mı?
Tesebbüt, sabitleme, sağlamlaştırma, her türlü arızadan gidermedir.
Bir keresinde bir kadın, torununun mirasından pay almak için Hz. Ebû Bekir’e müracaat etmişti. “Sana bir şey verileceğine dair Allah’ın kitabında bir ayet görmüyorum. Resûlullah’ın da buna dair bir şey buyurduklarını bilmiyorum.” cevabını verdikten sonra orada bulunanlara sordu. Muğire b. Şu`be ayağa kalkarak “Resûlullah (sas), nineye altıda bir hisse verdi” dedi. Bu defa Hz. Ebû Bekir; “Senden başka bunu bilen var mı?” diye sordu. Muhammed b. Mesleme (ra) kalkıp, kendisinin de böyle bildiğini söyledi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir o kadına altıda bir pay verdi
Birgün Ebû Musa el-Eş`arî (ra) Hz. Ömer’i ziyarete gelmişti. Üç kez kapıyı çalıp selam verdi. İçeriden cevap çıkmayınca dönüp gitti. Emîru’l-mü’minîn, onun arkasından adam gönderdi. İzin vermesi geciktiği için kızıp gittiğini sanarak “Niçin dönüp gittin?” diye çıkıştı. Ebû Musa da “Resûlullah’ın ‘biriniz üç kere selam verip izin isteyince cevap alamazsa dönsün’ buyurduğunu işittim” dedi. Hz. Ömer, “Ya bu dediğini delille isbat edersin yahut da sana yapacağımı bilirim!” diye gürledi. Ebû Musa, renkten renge girdi, şaşırdı. Bu haliyle ashab-ı kiramın yanına geldi. “Sana ne oldu” diye sordular. Durumu anlattı ve “İçinizde bu hadisi işitmiş olan kimse yok mu?” diye sordu. Hepsi de “İşittik” dediler ve içlerinden en genç olan sahabîyi yanına vererek halifeye gönderdiler. Halife Hz. Ömer, bu gelişme karşısında, davranışının maksadını şöyle açıkladı: “Ben seni yalan söylüyor diye itham etmek istemedim. Lakin rastgele kimseler Resûlullah’a (sas) isnad ederek söz uydururlar diye korktum.”
3. Sahabe’nin adil olması, ne demektir? Onların adil olmaları hatasız olmaları anlamına mı gelir?
“Rivayette kizbe taammüd etmekten ve rivayetini kabul etmemeyi gerektiren bir fiil irtikab etmekten ictinab etmek/kaçınmak.”
“İfrat ve tefrite girmeden/aşırılığa kaçmadan; dini istikamet ve itidal üzere yaşamaları, doğruluğun dürüstlüğün temsilcileri olmaları, Resûlullah adına kasten yalan söylememeleri ve bundan dolayı da cerh ve ta’dil ölçülerine gerek görülmeden rivayetlerinin kabul edilmesi demektir.”
4. Resulullah’a çok yakın olan bazı Sahabîler, neden hadis naklinde isimleri az geçmektedir?
Bunun birçok sebebi var, en başta burada zikredeceğimiz iki sebep şudur:
1. Hadis rivayeti konusu çok ciddi bir konu olduğu için bunu bu alanda daha iyi kendisini yetiştirmiş ve bu alanda tabir caiz ise istihdam edilmiş isimlere bu iş havale edilmiştir.
2. Kim ne duymuşsa onu rivayet etmek için acele etmemiş, ihtiyaç ortaya çıkınca bu konuda adım atılmıştır. Buda Resulullah ile çok yaşanların değil, Resulullah’tan sonra çok yaşayanların rivayetlerini arttırmıştır.
Aşere-i Mübeşşere’nin Hadis Rivayetlerindeki Durumları:
Hz. Ebû Bekir: 142
Hz. Ömer: 539
Hz. Osman: 146
Hz. Ali: 500
Hz. Sa’d b. Ebî Vakkas: 271
Hz. Abdurrahman b. Avf: 65
Hz. Said b. Zeyd: 48
Hz. Talha b. Ubeydullah: 38
Hz. Zübeyr b. Avvam: 38
Hz. Ebû Ubeyde ibn Cerrah: 14
Müminlerin Anneleri’nin Hadis Rivayetlerindeki Durumları:
Hatice bint Hüveylid: 1
Sevde bint Zem’a: 5
Âişe bint Ebî Bekir: 2210
Hafsa bint Ömer: 60
Zeynep bint Huzeyme: Rivayeti yok.
Ümmü Seleme bint Ebî Ümeyye: 378
Zeynep bint Cahş: 11
Cüveyriye bint Hâris: 7
Ümmü Habibe bint Ebî Süfyan: 65
Safiyye bint Huyey: 10
Meymûne bint Hâris: 76
Reyhane bint Zeyd: Rivayeti yok.
Mâriye bint Şem’ûn: Rivayeti yok.
Efendimiz’in (sas) kızlarının ne kadar hadis rivayet ettiğine gelince, dört kızından sadece rivayeti bulunan Hz. Fatıma’dır. Onunda rivayet ettiği hadis sayısı 18’dir.
5. Hadis rivayetinde isimleri çok geçen Sahabilerin genel özellikleri nelerdir?
İmam Hâkim’e (v. 405/1014) göre hadis rivayet eden Sahâbe sayısı 4000, Zehebî’ye (v. 748/1347) göre 2000, İbn Hazm’a (v. 384/456) göre ise 1008 civarındadır.
Bu konuda yapılmış bir diğer sayıma göre ise, hadis rivayetinde bulunan Sahâbe sayısının 1300 kişi olduğunu görürüz. Bu 1300 ya da bir başka sayıma göre yaklaşık 1000 kişiden 800’ü, 1 ile 9 arasında hadis rivayet etmişlerdir. Geriye kalan 232 kişi ise hadis nakli konusunda daha fazla meşgul oldukları söylenebilir. Dolayısı ile hadis rivayeti açısından Sahâbe sayısı ve hayatlarına dair bilgilere müracaat ettiğimizde çok daha az bir malumat ile karşılaşırız. Hadis rivayeti ile meşgul olan bu 232 Sahâbînin ne kadar hadis rivayet ettiğinin açılımına gelirsek, şunları söyleyebiliriz:
7 kişi; 1000’nin üzerinde, 4 kişi; 500’ün üzerinde, 27 kişi; 100’ün üzerinde, 194 kişi ise 10’un üzerinde hadis rivayetinde bulunmuşlardır.
Muksirûn/çokça hadis rivayet eden Sahâbîlerin isimleri ile kaç hadis naklettiklerine dair bilgiler için şu Sahâbîleri sayabiliriz:
Ebû Hureyre: 5374
Bu hadislerin 335’i Sahiheyn’de, 93’ü yalnız Buhari’de, 189’u yalnız Müslim’de, geri kalan 4757’si ise çeşitli hadis kitaplarındadır.
Abdullah b. Ömer: 2630
Bu hadislerin 170’i Sahiheyn’de, 81’i yalnız Buhari’de, 31’i yalnız Müslim’de, geri kalan 2348’i ise çeşitli hadis kitaplarındadır.
Enes b. Malik: 2286
Bu hadislerin 168’i Sahiheyn’de, 83’ü yalnız Buhari’de,71’i yalnız Müslim’de, geri kalan 1964’ü ise çeşitli hadis kitaplarındadır.
Hz. Aişe: 2210
Bu hadislerin 174’ü Sahiheyn’de, 54’ü yalnız Buhari’de, 68’i yalnız Müslim’de, geri kalan 1914’ü ise çeşitli hadis kitaplarındadır.
Abdullah b. Abbas: 1660
Bu hadislerin 75’i Sahiheyn’de, 28’i yalnız Buhari’de, 49’u yalnız Müslim’de, geri kalan 1508’i ise çeşitli hadis kitaplarındadır.
Cabir b. Abdullah: 1540
Bu hadislerin 58’i Sahiheyn’de, 26’sı yalnız Buhari’de, 126’sı yalnız Müslim’de, geri kalan 1330’u ise çeşitli hadis kitaplarındadır.
Ebû Said el-Hudrî: 1170
Bu hadislerin 43’ü Sahiheyn’de, 26’sı yalnız Buhari’de, 52’si yalnız Müslim’de, geri kalan 1049’u ise çeşitli hadis kitaplarındadır.
Abdullah b. Mes’ûd: 800
Bu hadislerin 64’ü Sahiheyn’de, 21’i yalnız Buhari’de, 35’i yalnız Müslim’de, geri kalan 680’i ise çeşitli hadis kitaplarındadır.
Abdullah b.Amr b. As: 740
Bu hadislerin 17’si Sahiheyn’de, 8’i yalnız Buhari’de, 20’si yalnız Müslim’de, geri kalan 695’i ise çeşitli hadis kitaplarındadır.
Hadis rivayetinde adları öne çıkan bu sahâbî efendilerimizin en temel özellikleri hakkında neler söylenebilir:
1. Bazı isimler, gerçekten Allah tarafından bu iş için istihdam edilmişlerdir.
2. Bazı isimler, güçlü hafızaları, ilme yatkınları ve bu alandaki gayretleri neticesinde öne çıkmışlardır.
3. Bazı isimler, Resulullah’tan bu konuda dua almış ve bu dualar Allah katında icabet bulmuştur.
4. Bazı isimler, uzun bir hayatın sahibi oldukları için bu konuda daha fazla kendilerine ihtiyaç duyulmuştur.
5. Bazı isimler, hep ilimle uğraşmış, ilim merkezlerinde ikamet etmiş, hayatlarının sonuna kadar bu alanla meşgul olmuşlardır.
“Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. Oda sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız!Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki burada bulunan kimse, bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.”