Siret-i İnsan derslerimizin bu haftaki konusu, insanın insanlığını belirleyen beş ana merkezden biri olan ve gerçekten hem anlaşılması, hem anlatılması en zor bir mesele olan ruhtu. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Beşeri İnsan Eden İlahî Nefes Ruh” serlevhasının altında, ruhun mahiyetini, Kur’an ve Hadislerde nasıl anlatıldığını ve alınması gereken mesajları anlattı.
Dersten Cümleler
“Allah’ın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah demedikçe) hiçbir şey için ‘Bunu yarın mutlaka yapacağım!’ deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah’ı an ve: ‘Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir!’ de.” (Kehf 18/23, 24)
“Küfür tek millettir.”
“Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak onun hakkında çok az bir bilgi verilmiştir.” (İsra 17/85)
Kur’an’da, “yes’elûneke/sana sorarlar” şeklinde, 13 ayet, 14 kullanım vardır. Bu ayetlerden 7 tanesi Bakara Süresi’nde, 7 tanesi ise diğer sürelerdedir.
– “Sana hilal şeklinde doğan ayları sorarlar…” (Bakara 2/189)
– “Sana Allah yolunda neyi infak edeceklerini sorarlar…” (Bakara 2/215)
– “Sana haram aylarında savaşmanın hükmünü sorarlar…” (Bakara 2/217)
– “Sana içki ve kumarın hükümlerini sorarlar…” (Bakara 2/219)
– “Sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar…” (Bakara 2/219)
– “Sana yetimler hakkında sorarlar…” (Bakara 2/220)
– “Sana kadınların ay hallerini sorarlar…” (Bakara 2/222)
– “Sana nelerin helal kılındığını sorarlar…” (Maide 5/4)
– “Sana kıyametin ne zaman kopacağını sorarlar…” (Araf 7/187)
– “Sana ganimetlerin hükümlerini sorarlar…” (Enfâl 8/1)
– “Sana ruh hakkında sorarlar…” (İsra 17/85)
– “Sana Zülkarneyn hakkında sorarlar…” (Kehf 18/83)
– “Sana dağlar hakkında sorarlar…” (Tâhâ 20/105)
– “Sana kıyametin ne zaman kopacağını sorarlar…” (Nâziat 79/42)
İsra Sûresi 85. ayeti gayet net bir şekilde iki hakikati nazarlarımıza verdi. Birincisi: Ruh denilen insanın insanlığını belirleyen önemli merkez Allah’ın emrindendir. Yani O’nun katından verilmiştir. İkincisi: Onun hakkında size çok az bilgi verilmiştir.
Ruh kelimesi sözlükte “gitmek, geçmek; hava, rüzgârlı olmak; geniş ve ferahlık verici olmak” manalarındaki revh kökünden isimdir.
Terim olarak ise genellikle “canlılarda hayatı sağlayan unsur” şeklinde tanımlanmaktadır.
Ruh, bir anlamda kendisinin bir cüzünü teşkil eden ve devamlılığını sağlayan “nefes” mânasına da gelir. (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “rvĥ” md.; Lisânü’l-Arab, “rvĥ” md.)
Farklı tarifleri yapılmakla birlikte ruhun âlimlerin çoğunluğunun anlayışı çerçevesinde şöyle tarif edilmesi mümkündür: “Ana rahminde oluşması sırasında melek tarafından beşerin bedenine üflenen ve ölümü anında bedeninden çıkarılan idrak edici ve bilici hakikate ruh denir.”
Mütezile’nin büyük isimlerinden Nazzâm, İmam Mâtürîdî, İmam Gazzâlî, Râgıb el-İsfahânî ve Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin tercih ettiği tanımlar da buna benzer şekildedir: “İnsanın algılayıcı ve bilici varlık olabilmesi için öncelikle biyolojik canlılığa sahip kılınan bedeni yaratılır, canlı organizma teşekkül etmeye başlayınca algılayıcı ve bilici özü de buna eklenir.” (Mâtürîdî, Tevîlâtü Ehli’s-sünne, III, 213, 421; Gazzâlî, İĥyâü ulûmi’d-dîn, III, 3)
Ruh = Can demek değildir. Can tüm hayvanlara ve varlığa verilmiş hayat nefesi, Ruh sadece insan verilmiş bir idrak nefesidir.
Kur’an-ı Kerim’de Ruh Kavramı
1. Vahiy (Nahl 16/2; Mü’min 40/15; Şûra 42/52)
2. Vahiy Meleği (Bakara 2/ 87, 253; Nisa 4/171; Meryem 19/17; Şuarâ 26/193; Nebe 78/38; Meâric 70/4; Kadr 97/4)
3. İlahî İnayet (Bakara 2/253; Maide 5/110; Nahl 16/102; Mücadile 58/22)
4. İlahî Nefes (Secde 32/9; Hicr 15/29; Enbiyâ 21/91; Sâd 38/72; Tahrim 66/12)
5. İlahî Emirin Tezahürü (İsra 17/85)
Bu 5 farklı kullanımın ortak iki noktası vardır:
1. Kaynak birlikteliği
2. Mahiyet yüceliği
İlahî bir emir ile hareket eden ruh, beşeri insan etmek için Allah tarafından bedene, ilahî bir nefes ile üflenir, sonra o insan, insaniyetini devam ettirsin diye peygamberler gönderilir, onlara vahyin emin meleği, vahyi ulaştırır; böylece kim o vahyin esaslarına uyarak yaşarsa ilahî inayete mazhar olur.
İlahî nefha/nefes nasıl anlaşılmalıdır?
– İlahî nefha/nefes, sadece insana bahşedilmiş bir şereftir.
– İlahî nefesi üfleyen Allah olsa da bu nefes, Allah’ın zatının bir parçası değil bir fiilidir.
– Üflenen bu ilahî nefes ile beşer, akıl, irade, vicdan gibi yeteneklerin sahibi olmuştur.
– İlahî nefesin üflendiği beden ölümlü, ruh ise ölümsüzdür.
– Önce ruh yaratılmış, sonra bedene üflenmiş, daha sonra ruh yeniden kendi âlemine çekilmiş, en sonunda da ahiret hayatı için sahibi ile yeniden hayat bulacaktır.
Hadislerde Ruh Kavramı
– Ruh Allah’ın emridendir ve insanlara onunla alakalı çok az bir bilgi verilmiştir.
– Ruh, bedenle buluşmadan önce kendi âleminde bir hayat sürmektedir.
– Bedenin ölümünden sonra ruh yine kendi âleminde bir hayatı olacaktır.
– Müminlerin ruhları cennete girmeden cenneti yaşar gibi ikramlara muhatap kılınacaktır.
– Ölülere Allah (cc) bazen ruhlarını döndürecek ama bir daha kendi âlemlerine geri getirecektir.
Abdullah b. Mes’ûd anlatıyor: Ben Medine’de Peygamber’le birlikte bir tarladaydık. O (sas) hurma dalından bir değneğe dayanıyordu. O sırada birkaç Yahudi’ye rastladı. Onların bazısı, ‘ona ruhu sorun.’ Derken, bazısı da, ‘Hayır, bunu sormayın, olur ki hoşunuza gitmeyecek bir cevap verir.’ dediler. Derken kalkıp geldiler ve: “Yâ Eba’l-Kâsım! Bize ruhtan bahset!” dediler. Bunun üzerine Resûlullah bir müddet bekledi. Ben, o esnada kendisine vahiy geldiğini fark ettim. Bu yüzden vahiy tamamlanıncaya kadar biraz geriye çekildim. Nihayet Resûlullah, “Sana ruhu sorarlar. De ki, ruh, Rabbimin emrindedir…” (İsrâ: 17,85) ayetini okudu. (Buhârî, İ’tisâm, 3)
Ebû Hüreyre’den, Resûlullah (sas), “İnsanlar gümüş ve altın madenlerine benzerler. Cahiliye devrinde hayırlı olanlar, İslâm’da da hayırlı olanlardır. Yeter ki, İslâm’ı iyi kavrasınlar. Ruhlar da toplu cemaatlerdir. Onlardan birbirleriyle uyuşanlar kaynaşır, uyuşmayanlar da anlaşamaz, ayrılırlar.” buyurmuştur. (Müslim, Birr, 160; Buhârî, Ehadisü’l-Enbiya, 2)
Ebû Hüreyre anlatıyor: “Müminin ruhu çıktığı zaman, onu iki melek karşılar ve yükseklere çıkarırlar… Gök ehli, ‘Yer tarafından güzel bir ruh geldi. Allah sana ve yaşattığın cesede salât (dua) etsin.’ derler. Peşinden onu Rabbine götürürler. Sonra, ‘Bunu sınırın ötesine (sidretü’l-müntehâ’ya) kadar götürün.’ diye buyurulur. Kâfirin ruhu çıktığı zaman gök ehli, ‘Yer tarafından kötü bir ruh geldi.’ derler ve ‘Bunu sınırın sonuna (cehenneme) kadar götürün.’ diye söylenir.” (Müslim, Cennet ve Sıfâtu Natîmihâ ve Ehlihâ, 75)
Abdurrahman b. Kâ’b el-Ensârî’nin babası Kâ’b b. Mâlik’den rivayet ettiğine göre Resûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Müminin ruhu, kendisinin dirileceği (kıyamet) günü cesedine geri dönünceye kadar cennet ağaçlarından beslenen kuş gibidir.” (İbn Mâce, Zühd, 32; Nesâî, Cenâiz, 117; Muvatta, Cenâiz,16)
“Kabir vefat eden bedenin menzili, ruhun ise ziyaretgâhıdır.”
“Ey Müminler yurdunda meskûn olanlar! Sizlere selam olsun. Bizler de size yakın bir zamanda inşallah kavuşacağız.”
Allah Resûlü (sas) Bedir’de öldürülen müşriklere hitap ederek: “Ey filan oğlu filan ve falan oğlu falan! Allah ve Resulü’nün size vaad ettiklerini şimdi gerçek olarak buldunuz mu? Ben Allah’ın bana vaad ettiğini gerçek olarak buldum.” dedi. Hz. Ömer büyük bir merakla: “Ey Allah’ın Resulü! Ruhsuz cesetlere nasıl hitap ediyorsunuz?” diye sorunca, Peygamberimiz: “Benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi duyamazsınız. Şu kadar var ki, onlar cevap veremezler.” (Müslim, Cennet, 76, 77) buyurdu.
İnsanlığın Aynaları: “Ümmetin En Büyük İmtihanı Irkçılık Hastalığı”
“Ey insanlar! Sizin Rabbiniz birdir! Babanız ve anneniz de birdir! Arapçılık ne babanızda vardır, ne de annenizde. O sadece sizin verdiğiniz ve boş kuruntularla övündüğünüz şeylerden ibarettir. Arap’ın Arap olmayanlardan üstünlüğü yoktur. Üstünlük, sadece Allah’a iman ve itaattedir. Allah’a iman ve itaat edenler hep birlikte üstündürler. Bunu herkes böyle bilmeli ve aranıza kavme dayalı üstünlük ayrımcılığı sokmamalısınız!”