Muhteşem Ahlak dersinde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım, “Bir Büyük Musibet: Vesvese” başlığında, çok önemli bir sıkıntı olan vesveseyi ve bu hastalıktan kurtulmanın yollarını anlattı. Çok önemli mesajların paylaşıldığı bu dersin, bu derde müptela olan tüm kardeşlerimizin şifasına vesile olmasını diliyoruz. Mevla hepimizin akıl ve yüreklerinde var olan vesveseleri hayra çevirsin.
Dersten Cümleler
Bir güzel mevsim, sevap mevsimi, mağfiret mevsimi, bizleri Ramazan’a hazırlayan bir mevsim…
Güzel günleri fark etmek yetmez, birde fark ettirmemiz gerekiyor.
“Şüphesiz Allahu Teâla, rahmetini bir rüzgâr gibi estirdiği zamanları vardır. O anlarda rahmet kime denk gelirse, o kimse asla şakî olmaz ve saidlerden olur. Öyleyse bu rahmete ermek için gayretlerinizi arttırın.” (Taberani, Mücemü’l-Evsat, 2/155)
Sahabe efendilerimiz birer sevap avcılarıydılar; avını arayan bir avcı gibi sevabın peşinde dolaşırlardı.
Vesvese, insanın kendi iç dünyası ile kavgalı olmasıdır.
Kendi ile kavgalı olan birinin, dış dünya ile özellikle mümin kardeşleri ile barışık olması mümkün değildir.
Vesvesenin rahmet ve nimet olan kısmı olduğu gibi azap ve nikmet/bela olan kısmıda var.
“Vesvese, irade zafiyetinden dolayı, şeytan tarafından insanın içine sokulan saptırıcı telkinler, kuruntular, şüpheler, evhamlar ve takıntılardır.”
Sözlükte vesvese/visvâs “fısıldama, kötü telkinde bulunma, karışık sözler söyleme, kuşkulanma”; aynı kökten vesvâs “insanın içine doğan zararlı uyarıcı, kötü duygu ve düşünce, telkin, şüphe, fısıltı, evham” gibi manaları içermektedir.
Vesvese şeytanın fiskoslarıdır.
Kur’ân-ı Kerîm’de, şeytanın telkinler birçok ayette dile getirili, ama vesvese kavramı beş ayette geçmektedir: A‘râf, 7/20; Tâhâ, 20/120; Nâs, 114/4,5; Kāf 50/16
A‘râf Sûresi’nin 20. ayetinde şeytanın Hz. Âdem’e ve eşi annemiz Hz. Havva’ya vesvese verip kendilerine yasaklanan ağacın ürününden/meyvelerinden yemelerine yol açtığı belirtilir.
Şeytan apaçık bizim düşmanımızdır ve bize her yönden gelir…
Şeytan’ın flim arşivi çok zengindir.
Efendimiz’in (sas) vesvese konusunda beyanları çoktur, ama özellikle dikkat çekilmesi gereken beş önemli mesaj:
1. Her an Şeytanların ve Meleklerin telkinleri altındasın. Şeytan’ın telkinlerinden Allah’a sığınmalı, Meleğin telkinlerinden dolayı ise Allah’a hamdetmelisin.
2. Her gelen vesvese, şerre vesile olmaz. İmanın derecesi arttıkça, Şeytan’ın vesveseleri çoğalabilir. Dikkatli davranıp şer gibi gözüken bu hali, hayra çevirmelisin.
3. Her gelen vesveseye itibar edersen yorulur, altında kalırsın. Vesveseden kurtulmanın en iyi yolu Allah’a sığınmaktır. Hakkı ile Allah’a iltica edip, rahmete erişmelisin.
4. Her gelen vesveseden sorumlu değilsin. Fiiliyata dökmeyene kadar, kalemler aleyhine hareket etmeyecektir. Öyleyse endişeye asla meydan vermemelisin.
5. Her gelen vesvesenin bir imtihan aracı olduğunu unutmamalısın. İmtihanı veren Allah, getiren Şeytan’dır. Getirene değil, verene sığınmalı, bu zorlu imtihanı başarı ile geçmelisin.
Abdullah b. Mes’ûd’un naklettiğine göre, Resûlullah (sas) şöyle buyurmuştur:“İnsanoğluna şeytan da melek de yaklaşır. Şeytanın yaklaşması, kötülüğe götürmek ve hakkı yalanlatmaktır. Meleğin yaklaşması ise onu hayra götürmek ve ona hakkı doğrulatmaktır. Kim vicdanında/kalbinde hayra yönelmeyi bulursa, bunun Allah’tan olduğunu bilsin ve Allah’a hamdetsin. Kim de içinde diğerini yani şeytanın vesvesesini bulursa taşlanmış ve kovulmuş şeytandan Allah’a sığınsın!” (Tirmizi, Tefsîru’l-Kur’ân, 2)
Bazen vesvese gelince hamdedilmeli, çünkü daha Allah (cc) bizlerden ümit kesmemiştir.
Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber’in (sas) ashabından bazıları gelerek: ‘Ya Resulullah! İçimizden bazen söylemeyi bile büyük bir günah saydığımız şeyler/ vesveseler geçiyor.’ dediler. Hz. Peygamber: ‘Hepiniz aynı şeyleri hissediyor musunuz?’ buyurdu. Onlar da cevaben, ‘Evet.’ dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), ‘İşte bu apaçık imandır.’ (Müslim, İman, 209)
Enes b. Malik (ra) rivayet ediyor, bir grup sahabî Efendimiz’in (sas) yanına geldi ve O’na (sas) şöyle bir soru sordu: “Ya Resulullah! İçimizden öyle şeyler geçiyor ki, herhangi birimiz onları söylemeyi bile büyük bir suç sayıyor.” Rasûlullah (sas), “Gerçekten böyle bir şey hissetiniz mi?” diye sordu. Sahabiler, “Evet yâ Rasûlallah” dediler. Rasûlullah (sas) “İşte sarih, açık iman budur; bu, imanın katıksız olmasındandır.” (Müslim, İman, 209, 211)
Tabiin neslinden Kûfeli Hanefi âlim Ebû Zümeyl’in hatırası…
“Eğer sana indirdiğimiz hakkında bir şüphen varsa, senden evvel kitabı okuyanlara sor. Andolsun ki sana Rabbinden hak gelmiştir, sakın şüphe edenlerden olma.” (Yunus, 94)
“Eğer içine bu konularda bir şüphe gelirse, ‘Allah hem Evvel’dir, hem Ahir’dir. Hem Zahir’dir, hem Batın’dır. O her şeyi bilendir!’ de, Allah’a sığın, O’na iltica et.”
Vesveseler bazen ameli konularda, bazende itikadi meselelerde olabilir.
İtikadi meselelerde vesvese iki sebepten olabilir:
1. Bilgi eksikliğinden kaynaklanan vesveseler
2. Çok iyi bilinmesine rağmen akla düşürülen vesveseler
Çok iyi bilinmesine rağmen akla düşürülen vesveselerden kurtulma yolları şunlardır:
1. Şeytandan Allah’a sığınmak
2. Bu düşünceyi terk edip başka düşüncelere dalmak
3. Allah’a ve Resûlü’ne iman ettim, demek; yani imanı yenilemek
4. İmanını arttıracak vesileler ile meşgul olmak
5. İhlas suresini okumak ve sol tarafa üç kez tükürmek
‘Sen gerçek anlamda iman etmiş olsaydın böyle düşüncelere kapılmazdın!’
‘Senin aklına gelen bu tarz vesveseler seni dinden çıkarmıştır.’
‘Sen her seferinde bu düşüncelerinle dinden çıkıyor, tekrar tevbeyle geri dönüyorsun. Oysa Allah artık senin tevbelerini kabul etmeyecek.”
Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden herhangi birinize şeytan gelir ve ‘Şunu böyle kim yarattı? Şunu böyle kim yarattı?’ En sonunda, ‘Rabbini kim yarattı?’ diye sorar; böylece sürekli vesvese verir. İş bu raddeye gelince o kişi derhal (şeytandan) Allah’a sığınsın ve (vesvesesine) hemen son versin!” (Buharı, Bed’ü’l-Halk, 11)
Şeytanın en fazla vesvese verdiği konulardan birisi de temizliktir.
Hz. Peygamber (sas), abdest alırken insana vesvese veren: “Velehan” isimli özel bir şeytanın bulunduğunu haber vermektedir. Tabiinin büyük imamlarından Tavus b. Keysan, bu şeytanın, şeytanların en çetini olduğunu söylemiştir.
Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sas) şöyle buyurmuştur: “Allah, dilleri ile söylemedikçe -yahut fiiliyata dökmedikçe- ümmetimi, gönüllerinden geçirdikleri şeylerden dolayı hoş görür, hesaba çekmez.” (Müslim, İman, 201)
Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sas) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah (meleklere) şöyle buyurur: ‘Kulum bir kötülük yapmayı gönlünden geçirirse onu hemen aleyhine yazmayın! Eğer o kötülüğü yaparsa o zaman onu bir günah olarak yazın. Ama bir iyilik yapmayı gönlünden geçirir de yapamazsa onu bir sevap olarak yazın. Şayet o iyiliği yaparsa bunu on kat yazın!”‘ (Müslim, İman, 203)
Yaşadığımız çağ, vesvese çağıdır.
Vesvese hatalığından kurtulmanın yolları nelerdir?
1. Değerler sıralamasını Kur’an’a ve Sünnet’e göre şekillendirmeli
2. Şeytanın tuzaklarına düşürecek işlerden uzak durmalı
3. İradeyi güçlendirip, sağlam bir iradenin sahibi olmaya çalışılmalı
4. Zihni, kalbi ve dili ezkâr ve evrâd ile meşgul etmeli
5. Bedeni hak işler için yormalı, boş zamanları iyice değerlendirmeli
6. Sürekli abdestli olmaya çalışmalı, manevi azıkları arttırmalı
7. Salih ve sadıklarla beraber bulunmalı, ilim meclislerinin müdavimi olunmalı
8. Resulullah’ın ve İslam büyüklerinin vesveseye karşı okunmasını tavsiye ettikleri duaları okumalı
9. Salih ve sadık insanlardan dua almalı
10. Bütün bu tedbirlere rağmen iyileşme olmuyorsa, muhakkak ehil bir doktora başvurmalı
Vesvese hastalığından insan kurtulamazsa nelere sebebiyet verebilir?
1. Şeytanın oyuncağı olup, kulluktan uzaklaştırabilir.
2. Her türlü israfa düşüp, birçok şeyi zayi edebilir.
3. Maddi ve manevi kendine zarar verip, hayatını karartabilir.
4. Bazı şeyleri yapmaktan yorulup, altında kalarak mükellefiyetleri terk edebilir.
5. Başkalarına eziyet verip, huzursuzluğun kaynağı olabilir.
6. Kardeşlik hukukunu korumayıp, herkese şüphe ile yaklaşabilir.
7. İmani bazı zafiyetlere düşerek, Allah korusun inkâr yoluna girebilir.
“Ey maraz-ı vesvese ile müptelâ! Bilir misin vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Sen ona ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet vermezsen söner. Demek, büyük nazarla baksan büyür, küçük görsen küçülür. Korksan, ağırlaşır, hasta eder. Korkmasan, hafif olur, hafî kalır. Mahiyetini bilmesen devam eder, bilsen gider…” (Bediüzzaman, Sözler, 21. Söz, 2. Makam)