Siyer Vakfımızın sinemaya İslami bir bakış açısı ve yeni bir ufuk kazandırma hedefiyle bu yıl ikincisini düzenlediği Hassan B. Sabit Sinema Akademisi yoğun bir katılım ve heyecanla başladı. 10 farklı konuşmacının katılımcılara seminer vereceği Sinema Akademisi’nin ilk dersini “Bir Tebliğ Aracı Olarak Sinema” başlığında Muhammed Emin Yıldırım Hocamız yaptı.
Konuşmasına geçen seneki Hassan B. Sabit Sinema Akademisi dersinde değindiği “Neden Hassan b. Sabit?, Neden Sinema?, Neye İhtiyacımız var?” sorularını hatırlatarak başlayan Hocamız, sinemanın bir tebliğ aracı olarak kullanılması konusuna başlamadan önce tebliğ kavramına değindi.
“Tebliğ; be-le-ğa kökünden gelir. Bu köke Müfredat sahibi Rağıp el-İsfehani: “Bir amaç ve gayenin en yükseğine erişmek, işin sonuna varmak, ulaşılması istenen yere ulaşmak!” anlamlarını verir.”
Tebliğ meselesinin zihinlerimizde daha iyi oturması ve anlaşılması adına Hocamız şu 5 maddeyi katılımcılarla paylaştı:
Nedir Tebliğ?
1. Tebliğ, tüm peygamberlerin yaratılış gayesi ve varlık nedenidir.
2. Tebliğ, Son Peygamber Hz. Muhammed’in de (sas) en temel görevlerinden biridir.
3. Tebliğ, 23 yıllık nübüvvet süresince Hz. Peygamber’in hayatından bir an olsun çıkarmadığı en önemli sünnettir.
4. Tebliğ, bir Kur’an cemaati olan Sahabe’nin en büyük sevdası, en ağır görevi ve Peygamber’den devraldıkları en değerli nebevî miraslarıdır.
5. Tebliğ, bütün Müslümanların kabiliyet, mizaç ve halleri çerçevesinde yerine getirmekle mükellef oldukları en temel vazifelerindendir.
Tebliğin Peygamberlerin gönderiliş gayeleri (Kulluk, Tebliğ, Güzel Örnek, Dünya-Ahiret Dengesini Temin, İtiraz Kapısını Kapatmak), Peygamberlerin sıfatları (Sıdk-Doğruluk, Emanet-Emin Olmak, Tebliğ, Fetanet, İsmet) ve Kur’an’da Hz. Peygamber’in görevlerinin (Tebyin, Tebliğ, Davet, Talim, Tezkiye) ortak noktası olduğunu vurgulayan Hocamız, Peygamber Efendimiz’in (sas) hayatında tebliğin yerine, Efendimiz (sas) vefat ettikten sonra Sahabe’nin tebliğ noktasındaki hassasiyet ve fedakârlıklarına ve bizim de tebliğ adına sorumlu olduğumuz konusuna dikkat çekti.
Tebliğin Muhatabının Mükerrem, Mesajının Mükemmel olduğunu ve tebliğ metodunun da Müceddid yani zamana ve mekana göre sürekli yenilenmesi gerektiğini belirten Muhammed Emin Yıldırım Hocamız tebliğin nasıl olması gerektiği hususunda da şu maddelere değindi:
Nasıl Tebliğ?
1. Önce Marifet, sonra Muhabbet, sonra Merhamet, sonra Tebliğ
2. Önce İhsan şuuru, sonra İhlas bilinci, sonra İstiğna duygusu, sonra Tebliğ
3. Önce Temsil, sonra Tertip, sonra Tedric, sonra Tebliğ
4. Önce Hamiyet, sonra Hassasiyet, sonra Heybet, sonra Tebliğ
5. Önce Muhatabın tanınması, sonra Mekânın anlaşılması, sonra Vasıtaların belirlenmesi, sonra Tebliğ
Tarihte halka açık ilk film gösteriminin 28 Aralık 1895’de Paris’te Grand Cafe denilen yerde Lumiere kardeşler tarafından yapıldığını, bu tarihten sadece 3 yıl geçmişken yani 1898’de, batının Hz. İsa ile alakalı bir film çektiğine dikkat çeken Hocamız bizimse bu konuda ne kadar duyarsız ve ilgisiz kaldığımıza değinerek, Kur’an’ın, Efendimiz’in (sas) hayatının ve siyerin anlatılmaya değer ne kadar çok olayı barındırdığını vurguladı ve “Bütün Peygamberlerin Kıssaları, başta Bahçe sahipleri kıssası olmak üzere, Mümin genç kıssası, İsrailoğullarına ait kıssalar, Zülkarneyn, Talut-Calut kıssası, Hz. Süleyman’ın kıssaları, Belkıs, Asiye kıssaları, İfk hadisesi, Tevbe Suresi’nde anlatılan münafıklar hadisesi, bir Cuma günü Efendimiz’in ayakta bırakılma hadisesi, kocası hakkında Hz. Peygamber ile tartışan bir kadın Havle bint Sa’lebe ve bunun üzerine Mücadile Suresinin nazil olması ve bunun gibi daha nice tablolar senaryo adına bize çok önemli örnekler ortaya koyar.” Dedi.
Hocamız ayrıca katılımcılara bu hususta incelenmesi gereken bir kaynak olarak Seyyid Kutub’un; “Kur’an’da Kıyamet Sahneleri ve Kur’an’da Edebi Tasvir” kitabını da tavsiye etti.
Bu seneki Âlemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Yarışmasının serlevhasının “Kamil İman, Kamil İnsan” olduğunu da duyuran Hocamız katılımcılarımıza bu alanda nelere ihtiyacımız olduğunu sıralayarak dersini noktaladı..
Bu alanda neye ihtiyacımız var?
1. Derin bir aşka
2. Güçlü bir yüreğe
3. Özgün bir dile
4. Kapsamlı bir fıkha
5. Medeniyetimize yaslanan bir hikmete