Ümmet Nedir?
Sözlükte “Yönelmek, kastetmek; öne geçmek, imam olmak” mânalarındaki emm kökünden türeyen ümmet kelimesi “Kendilerine peygamber gönderilmiş topluluk, kavim, her kabileden bir grup insan, her canlı cinsi, bütün iyilikleri şahsında toplamış kişi veya kendisine uyulan önder” gibi anlamlara gelir.[1]
Kur’ân-ı Kerîm’de ise ümmet kelimesinin yukarıda sözü edilen manalar ile birlikte 64 ayette yer aldığını görmekteyiz. Kelime kimi zaman, “Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir ümmet bulunsun”[2] meâlindeki âyette olduğu gibi özel bir zümreye işaret ederken kimi zaman, “İbrâhim gerçekten Allah’a itaat eden, tevhid ehli, başlı başına bir ümmetti”[3] âyetinde olduğu gibi tek bir kişiye de işaret edebilmektedir. Yazımızda ümmet kelimesini İslâm alimlerimizin yaptığı iki farklı tanımlama çerçevesinde ele alacağız. Birinci tanımlama, Hz. Peygamber’in (sas) gelişi ve İslâmiyet’in tebliğ edilme sürecinin yayılışı ile bundan haberdar olan bütün insanları ifade etmektedir. Bu insan kitlelerine “Ümmet-i Da‘vet” denilmiştir. Alimlerimizin ümmet kelimesine verdiği ikinci anlam ise Hz. Muhammed’e iman edip tâbi olan kitleler “Ümmet-i Muhammed” şeklindedir ve kelimenin yaygın kullanılışı da bu yöndedir. Bu kitlelere de “Ümmet-i İcâbet” denilmiştir.
Biz Kimiz?
Ahsenü’l-Hadîs olan Kur’ân-ı Kerîm geçmiş ümmetlerden ve yaşadıkları imtihanlardan pek çok kez bahsetmiş, gelecek insanlar için ibret aynaları ortaya koymuştur. Peygamber Efendimiz’in (sas) kutlu davetine tabi olan biz Ümmet-i Muhammed’den bahsederken ise “…İnsanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.” diye dikkat çekmiş ve bu hayrın bir gerekçesi olarak ayetin devamında “İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz.”[4] diyerek sorumluluklarımıza vurgu yapmıştır. Bununla beraber Allah (cc) Ümmet-i Muhammed’in bütün bir insanlık içindeki konumunu ve yüklendiği misyonu Bakara Sûresi 143. âyetinde yer alan “Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun.”İlahi mesaj ile ortaya koymuştur. Konuyla alakalı daha birçok âyet ve hadis-i şerif bulunmakla beraber bu kısmı bir hadisi şerif ile nihayete erdirmekle yetinelim. Resûlullah (sas) sahih kaynaklardan aktarılan bir hadisinde şöyle buyuruyor, “…Siz sonuncu ümmetsiniz. Siz ümmetlerin en hayırlısı ve Allah yanında en değerli olanısınız.”[5]
Hangi Ümmet?
Ayet ve hadislerde birçok hayır ve güzellikle anılan Ümmet-i Muhammed, bu güzellik ve hayrının bir gereği olarak iyiliğe davet etmek, kötülüğe mâni olmak, hakkı ve hakikati ayakta tutmak, adaleti tesis etmek, yeryüzünü ihya ve inşa etmek gibi sorumluluklarını haizdir. Ümmet-i Muhammed’in bir parçası olmanın en temel şartı kelime-i şehadet ile mümkünken ne yazık ki günümüzde Müslümanlar topluluklar ümmet mefhumunu kendi fikir ve aksiyonları çerçevesinde inşa etmiş ve diğer Müslümanları oluşturdukları kendi ümmet dünyalarına dahil etmek için başka başka hususiyetleri elzem ve şart hale getirmişlerdir. Bu durum Müslüman topluluklarının büyük bir çoğunluğunun kendilerini en doğru görmelerini ve merkezi bir konumlandırma ile ‘dahil olunacak olan/olunması gereken’ yani Ümmet-i Muhammed’in asli unsuru oldukları gibi bir zihin problemini ortaya çıkarmıştır. Bu yüzdendir ki Müslümanların birliği gibi bir konu her dert meclisinde tartışıla gelen bir konu haline gelmiştir. Cemaatlerimiz, tebliğ ve irşat çalışmaları yürüten sivil toplum kuruluşlarımız, camilerimiz, ilim meclislerimiz anlatmaya çalıştığımız bu problemin en derin bir şekilde hissedildiği yapılar olsa gerek. Bu husus bizler için de geçerli. Ümmet derken zihnimizde belirli kriterlere göre bir eleme yapıp kendi ‘Ümmet-i Muhammed’imizi mi oluşturuyoruz yoksa kelime-i tevhid çatısı altında bir araya gelmek bizler için yeterli bir sebep oluyor mu?
Bize Rağmen “Biz Ümmetiz”
Ümmet olmayı bütün değerlerin üzerinde görmek Kelime-i Tevhid altına attığımız imzanın, vermiş olduğumuz sözün yani Müslüman olmamızın bir gereğidir. Çünkü bizi ümmet yapan, birbirimize karşı kardeş ve sorumlu kılan Allah’tır. Bu kardeşlik bizatihi Kur’ân-ı Kerîm’de Rabbimiz tarafından tesis edilmiştir. Hepimizin farklı vesileler ile duyduğu Hucurat Sûresi’nde ne buyruluyordu: “Müminlere ancak kardeştirler…” Kardeşlik bizler için Allah tarafından yazılmış bir kaderdir ve kader de bizim için bir iman konusudur ve bunun dışına çıkma gibi bir başka yola, tutuma, seçeneğe sahip değiliz. Anne-babalarımızın farklılığı, derimizin rengi, ırkımız, günlük hayattaki fikir ayrılıklarımız, mensup olduğumuz dini veya siyasi yapı, inşa edilmiş modern hassalar bu ilahi kararın önüne geçebilecek bir konumda değildir, ki kaderimize yani kardeşliğimize sadakatimizi sağlamış olalım. Bu yüzden bize rağmen, her ne kadar zor görünse de “Biz Ümmetiz” deme cesaretini göstermek durumundayız.
Ümmetin Gençlerine…
Yazımızı nihayete erdirirken temsiliyeti ve örnekliği ile Ümmet-i Muhammed’e mâl olmuş bir şahsiyet olan Üstad Hasan el-Benna’nın “Gençliğe Tavsiyeleri”nden birkaçını Ümmet-i Muhammed olma sürecindeki gayretimize destek niteliğinde önce kendime sonra da sizlere tevdi etmek istiyorum:
- Şartlar ne olursa olsun ezanı duyduğunuz zaman namaza kalkın.
- Kur’an’ı Kerim’i okuyun, inceleyin veya dinleyin. Azıcık zamanınızı bile yararsız işlere ayırmayın.
- Dilinizi düzgün konuşmaya çalışın. Çünkü bu Müslüman olmanın belirtisidir. Arapçayı öğrenin, çünkü Kuran en güzel şekilde Arapça ile anlaşılır.
- Hiçbir konuda aşırı tartışmayın. Zira gösteriş hiçbir zaman yarar sağlamaz.
- Fazlaca gülmeyin. Çünkü Allah’a bağlı olan gönül, sakin ve vakarlı olur.
- Maskaralık yapmayın. Çünkü mücahid bir millet, ciddiyetten başka bir şey tanımaz.
- Kişileri çekiştirmek ve tavırları küçümsemekten sakının. Hayırdan başka bir şey konuşmayın.
- Karşılaştığınız kardeşlerinizle sizden istemese bile tanışmaya bakın.
- Ahdinize, sözünüze ve vaadinize vefa gösterin. Şartlar ne olursa olsun bunlara muhalefet etmeyin.
- Durmadan tövbe ve istiğfar edin. Uyumadan evvel birkaç dakikanızı nefsinizi muhasebeye ayırın. Şüpheli şeylerden kaçının ki harama düşmeyesiniz.
Enes Çokyaşar
Siyer İlim, Kültür ve Tarih Dergisi Nisan-Mayıs-Haziran 2020/14 Sayı
İrtibat ve Detaylı Bilgi İçin: 0212 550 0 571
Whatsapp Abone Hattı: 0531 660 50 18
www.siyerdergisi.com
[1] Lisânü’l-ʿArab, “emm” md.; Kâmus Tercümesi, IV, 175-176.
[2] Âl-i İmrân 3/104.
[3] Nahl 16/120.
[4] Âl-i İmrân, 3/110.
[5] İbn Mâce, “Zühd”, 34.