Kur’an Medresesi programları kapsamında Muhammed Emin Yıldırım hocamızın Kur’an’ın Şahitleri başlığı altında son vahyin ilk muhatapları olan sahabe neslinin Kur’an anlayışını anlattığı derslerimiz devam ediyor. Hocamız bu hafta “Canlı Hatip, Canlı Hitap, Canlı Muhatap” başlığıyla 4. dersini yaptılar.
Ders Notları
Abdullah b. Amr b. Âs (radiyallahu anhuma) rivayet ediyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “İlim üçtür. Bunlardan fazlası fazilettir. Muhkem ayet, kaim sünnet, adil taksimat.” (Ebu Davud, Ferâiz, 1; İbn Mace, Mukaddime, 8)
Malik b. Enes hocası İmam Nâfî’den oda hocası Abdullah b. Ömer’den naklediyor. Diyor ki Abdullah b. Ömer: “İlim üçtür: Konuşan Kitap, Yerleşen/Yaşayan Sünnet ve ‘Bilmiyorum’ demektir.” (Taberâni, el-Mu’cemü’l-Evsat, 1/1001İ Heysemî, Zevâid, 1/87)
Sahabe, Kur’an’la diri bir iletişim kurar, onun her seferinde kendilerine yeni nazil oluyormuş canlılığında okurlardı.
Sahabe, ayetlerin nüzul ortamlarını ve sebeb-i nüzullerini çok iyi bildikleri için, kurgulanmış bir kitapla değil, canlı bir hitap ile karşı karşıya olduklarını çok iyi bilir ve bu bilinç ile Kur’an’ı okurlardı.
Sahabe, Vakıa- Vahiy ilişkisinin canlı tanıkları oldukları için, Kur’an anlayışlarında çok tutarlı bir seviye yakalamışlardı.
Sahabe, Kur’an’ı yazılı sayfalardan değil, önlerindeki rehberleri olan Efendimiz’den öğrenmişlerdi.
Modern Zamanlarda 5 n 1 k dedikleri bir ifade var, genelde bu ifade bir haberin doğru anlaşılması için sorulan 6 soruya verilen cevaplardan oluşur.
Nedir 5 n?
Ne?
Ne zaman?
Nerede?
Nasıl?
Neden?
K ise; Kim?”
Şimdilerde haklı olarak nelere bir tane daha eklediler, yani 6 n 1 k oldu? 6. n ise, nereden?
Biz bu sistemi Kur’an ve Sünnet’e de uygulayabiliriz, uygulamalıyız? Aslında geçmişte uygulamışız.
Şöyle uygulanmış:
Ne söylüyor?
Nasıl söylüyor?
Niçin söylüyor?
Nerede söylüyor?
Ne zaman söylüyor?
Kime söylüyor?
Bunların karşılıkları ise şunlardır:
Ne söylüyor? / Mana – Anlam
Nasıl söylüyor? / Lafız- Üslup
Niçin söylüyor? / Gaye- Maksat
Nerede söylüyor? / Mekân-Zemin
Ne zaman söylüyor? / An-Zaman
Kime Söylüyor? / Muhatap-Şahıs
Kur’an’ın nüzul tarihi ve Efendimiz’in, Sahabe’ye Kur’an’ı tebliğ, talim, tebyin etmesi…
Emeviler Dönemi’nin tarihi olarak iki önemli kolu: Süfyani kolu- Mervani kolu
Süfyani kolu:
Muaviye b. Ebü Süfyan (41/661)
Yezid b. Muaviye (60/680)
Muaviye b. Yezid (64/683)
Toplam: 22 yıl
Mervanı Kolu:
Mervan b. Hakem (64/684)
Abdülmelik b Mervan (65/685)
Velid b. Abdülmelik (86/705)
Süleyman b. Abdülmelik (96/715)
Ömer b. Abdülaziz (99/717)
II. Yezid b. Abdülmelik (101 /720)
Hişam b. Abdülmelik (105/724)
II. Velid b. ll. Yezid (125/743)
III. Yezid b. Velid (126/744)
İbrahim b.Velid (126/744)
II. Mervan b. Muhammed (127 -132 /744-750)
Toplam: 66 yıl
Sonra Abbasiler geliyor:
Abbasiler, Ebü’l-Abbas es-Seffah 132 (750) başlar; 37 sultan gelir ve el-Müsta’sım-Billah 640-656 ( 1242 – 1258 ) ile sona erer.
508 yıllık bir saltanattır, Abbasiler dönemi…
Her iki dönemde de Ehli Sünnet âlimlerinin ödedikleri ciddi bedeller var.
Âiz b. Amr örneği: Sahabe’nin döküntüsü mü var?
“Ben Allah Resulü’nün (sas) şöyle dediğini işittim: “Yöneticilerin en kötüsü, yönettiklerine karşı acımasız davranandır.”
Basra kadısı Ubeydullah b. Hasan’ın (v.168/784-785) sözleri:
“Muhakkak ki Kur’ân ihtilafa delâlet eder. Kaderi reddeden görüş doğrudur. Zira bu görüşün kitapta bir mesnedi vardır. Cebri savunan görüş de doğrudur; zira bu görüşün de kitapta bir mesnedi vardır. Böyle diyenler de isabet etmiştir, öyle diyenler de. Çünkü bir ayet muhtelif iki veçhe delalet ettiği gibi, zıt iki manayı da muhtemil olabilir.”
Bir gün kendisine Kaderiyye ile Cebriye’den sorulduğunda şöyle dedi: “Hepsi isabet etmiştir. Çünkü bunlar (kaderiyye) Allah’ı ta’zim eden bir gruptur, onlar da Allah’ı tenzih eden bir gruptur. İsimler hakkında söylenenler de bu şekildedir. Binaenaleyh her kim zina eden kimseyi mü’min olarak isimlendirirse isabet etmiştir. Zina eden kimsenin mümin ya da kâfir değil, fasık olduğunu söyleyen de isabet etmiştir. Mümin ya da kâfir değil, münafık olduğunu söyleyen de isabet etmiştir, müşrik olmayıp kâfir olduğunu söyleyen de isabet etmiştir. Hem kâfir hem de müşrik olduğunu söyleyen de isabet etmiştir. Çünkü Kur’ân bunların hepsine delalet etmektedir.
Muhtelif sünnetler de tıpkı bunun gibidir. Kur’a çekmek caizdir, aksi de; anlaşmalı kölenin azad olmasını sağlayacak bir işi yapması caizdir, aksi de; kâfire karşılık müminin öldürülmesi caizdir, öldürülmemesi de. Bir fakih bu görüşlerden hangisini alırsa alsın isabet etmiştir.
Bir kimse: ‘Adam öldüren kimse cehennemdedir!’ dese isabet etmiştir. ‘Cennettedir’ dese, yine isabet etmiştir. Bu hususta hiç görüş belirtmese ve onun durumunu Allah’a havale etse yine isabet etmiştir. Zira o böyle demekle, sadece Allah’ın onu bu işe sevkettiğini, kendisinin ise gaybı bilmekle yükümlü olmadığını kastetmektedir.” (İbn Quteybe, Te’vilu Muhtelif’il-Hadis, s. 46.47)
Kur’ân; Aziz, Mecid, Hakk, Kerîm, Mübîn gibi onlarca isim ile kendisini muhataplarına tanıtır.
Canlı Hatip / Kimdir Hatip? Efendimiz (sas)
Canlı Hitap / Hitabe / Nedir Hitap /Hitabe? Kur’an-ı Kerim?
Canlı Muhatap / Kimdir Muhatap? Sensin, benim…
İyâs b. Âmir’in naklettiğine göre birgün Hz. Ali onun elini tutmuş ve şöyle demiştir: “Doğrusu sen eğer (ileriki yıllarda) kalırsan, Kur’an’ı üç sınıf insanın okuyacağını (göreceksin): Bir sınıf Allah için, bir sınıf çekişme ve tartışma için, bir sınıf da dünya için! Kim ne niyetle okursa istediğini elde edecektir.” (Dârimî, Fezâilü’l-Kur’an, 1)
4 farklı tavır:
Kur’an’ı Konuşturmamak
Kur’an’la Konuşmak
Kur’an’ı Konuşturmak
Kur’an’la Konuşlanmak
Doğru tavır: Kur’an’la Konuşmaktır.
Kur’an’la doğru konuşan, Kur’an’la koşturacaktır.
Kur’an’la Konuşmak, insanı koşturmaya sevk edecektir. Zaten menzile konuşmakla değil, koşturmakla varılır.