Berat Gecesi’ne denk gelen bu haftaki Muhteşem Ahlak dersimizin başlığı: ‘Cihad Olmadan Berat Olur mu?’ idi. Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, yine cihad fıkhı ve ahlakına dair çok önemli bilgileri bizlerle paylaştı. ‘Hayatlarımızda cihad olmasa ne olur? Cihad olsa ne olur? Cihad için nelere ihtiyacımız var?’ bahisleriyle, Hz. Peygamber’in (sas) bu konudaki uyarılarını örneklerle anlattı.
Dersten Cümleler
“Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şâban’ın on beşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder.” (Tirmizî, Savm, 39)
“Muhakkak ki, Allah Azze ve Celle Şâban’ın on beşinci gecesinde rahmetiyle yetişip her şeyi kuşatır. Bütün mahlûkatına mağfiret eder. Yalnızca müşrikler ve kalpleri düşmanlık hissiyle dolu olup insanlarla zıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyenler müstesna.” (İbn Mâce, İkâmet, 191)
“Allah Teâlâ Şâban’ın on beşinci gecesi tecelli eder ve ana-babasına asi olanlarla Allah’a ortak koşanlar dışında kalan bütün kullarını bağışlar.” (Tirmizî, Savm, 38)
“Şâban’ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir: ‘İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. Başına bir musibet/hastalık gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.’ Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.” (İbn Mâce, İkâmet, 191)
Cihad Olmadan Berat Olur mu?” Olur mu? Cevabını Kur’an’dan dinleyelim:
“Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti, size göstereyim mi? Allah’a ve Resulü’ne iman edersiniz. Mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, yani anlarsanız bu sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi zemininden/altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş, berat budur. (Saf Sûresi, 10, 11)
Önce Muvahhid sonra Mücahid olunmalı!
“Zekât yok! Cihad da yok! O zaman ne ile cennete gireceksin?!” (Beyhâkî, Sünenü’l-Kübra, 9/20)
Yine geçen ders son iki rivayet ile cihadın terk edilmesinin nasıl ağır sonuçlar ortaya çıkaracağını öğrenmiş olduk.
Cihad varsa, hayatlarımızda neler vardır?
Cihad varsa, iman vardır.
Cihad varsa, ihsan vardır.
Cihad varsa, intizam vardır.
Cihad varsa, ihtiram vardır.
Cihad varsa, izzet vardır.
Cihad yoksa hayatlarımızda kayıp adına neler vardır?
Cihad yoksa tembellik vardır.
Cihad yoksa tefrika vardır.
Cihad yoksa taassup vardır.
Cihad yoksa tekebbür vardır.
Cihad yoksa tahrip vardır.
“Tevazu, gördüğün her mümini kendinden üstün görmendir.” (Hasan-ı Basrî)
“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.” (Saf, 2, 3)
Şehadet, bile bile ölüme yürümek değil, ölümü öldürerek yürümektir.
Cihad, için neye bizim ihtiyacımız var?
1. Selim bir niyete
2. Ehliyet sahibi bir rehbere
3. Kapsamlı bir fıkha
4. Büyük bir sevdaya
5. İhtiyaç oranında bir hazırlığa
6. Güçlü bir sebata
Çeşitleriyle cihad üçe ayrılır:
Düşmana Karşı Cihad
Şeytana Karşı Cihad
Nefsin Arzularına Karşı Cihad
“Zalimlerden başkasına asla düşmanlık yoktur.” (Bakara, 193)
“En faziletli cihad, zalim bir idarecinin karşısında adaleti (doğruyu ve hakkı) söylemektir.” (Ebû Davud, Melâhim, 17; Tirmizi, Fiten, 13)
İslam tarihi boyunca iki şehid için Seyyidü’ş-Şüheda/Şehitlerin efendisi ifadesi kullanılmıştır: Hz. Hamza ve Hz. Hüseyin…
Akıl ile yapılan cihad, İçtihad; bunu yapan Müctehid
Ahlak ile nefis ile yapılan cihad, Mücahede
Her türlü fiil ile yapılan cihad, kalem ile, ilim ile, dil ile, mal ile bunun adı, cehd, yapan Mücahid…
“Mü’min kılıcı ve diliyle cihad eder! Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki şairler; savaşı metheden, mücahidleri savaşa teşvik eden, onları cesaretlendiren, coşturan ve şiirleriyle sanki düşmanları ok yağmuruna tutan kişilerdir!” (İbn Hibban, es-Sahih, 7/103; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 25/63)
Ebû Ümame (radiyallahu anh) şöyle dedi: “Bir adam, Ya Resulallah! Bana seyahat için izin ver!’ dedi. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kuşkusuz ki, benim ümmetimin seyahati, Allah-u Teâlâ’nın yolunda cihad gibidir.” (Ebû Davud, Kitabü’l-Cihad, 6)
“Allah yolunda kim saçlarını ağartırsa, o kimseye kıyamet gününde bir nur verilir. Allah yolunda bir ok atan kimseye de attığı ok düşmana isabet etse de etmese de bir köle azâd etme sevabı verilir. Bir köle azâd eden kimsenin de o kölenin her organına karşılık bir organı ateşten korunmuş olur.” (Tirmizî, Cihad, 10)
Ukbe b. Âmir (ra)’den rivayete göre, Peygamber (sas) şöyle buyurdu: “Allah bir ok vasıtasıyla üç kişiyi Cennete koyar. Onu yapan; yeter ki bunu hayır maksadıyla yapsın. O oku atan ve o okları toplayıp atana ulaştıran.” (Ebû Davud, Cihad, 24, Tirmizi, Fedailu’l-Cihad, 11)
“Allah’ım! Sen Hassan’ı Ruhu’l-Kudüs ile destekle!”
“Hadi Hassan! Onlara bir şeyler söyle, Cebrail seninle beraberdir.”
“Yemin ederim ki, Busra ile San’a arasında beni bu kadar sevindirecek bir dil yoktur.”
“Hassan’ın sözleri oktan daha tesirlidir.”
Peygamberimizin hanımı Zeynep bint Cahş anlatır: “Bir gün Peygamber yüzü sararmış halde yanıma girdi ve: “Yaklaşan büyük şer yüzünden insanlara yazık olacak” dedi. Ben: “İçimizde iyiler olduğu halde de felaketlere uğrar mıyız?” dedim. ”Fenalıklar çoğalırsa evet” cevabını verdi.” Sonra dedi ki: “İnsanlar zalimi görür de zulümlerine mani olmazsa Allah’ın bütün insanlara azap etmesi pek yakındır.” (Buhârî, Kitabü’l-Fiten, 4; Müslim, Kitabü’l-Fiten, 1)
“Kadınlarınız asileştiğinde/ başkaldırdığında, gençleriniz fısk-u ficura daldığında; siz de cihadınızı bıraktığınızda hâliniz nice olur?”
“Ma’rûfu emretmediğinizde ve münkeri yasaklamadığınızda hâliniz nice olur?”
“Siz İslam’ın ve selim aklın iyi gördüğü şeyleri çirkin olarak, çirkin gördüğü şeyleri de iyi olarak görmeye başladığınızda hâliniz nice olur?”
“Siz İslam’ın çirkin gördüğü şeyleri emredip (onları cebren yaptırmaya), İslam’ın iyi ve meşru’ gördüğü şeyleri de yasaklayıp bunlara mani olduğunuzda hâliniz nice olur?”
“Rabbimiz buyurdu ki; Zatıma yemin olsun ki bu duruma gelmiş bir toplumun içine çağlayanlar gibi fitneler salıvereceğim.” (Heysemî, Mecmâu’z-Zevâid, 7/280, 281)