Nebevî Miras derslerimizin bu haftaki konusu takva idi. Kur’an-ı Kerim’in anahtar kavramlarından olan takva kavramını, Muhammed Emin Yıldırım Hocamız “Çıkış Yolu Takva” serlevhasının altında anlattı. Takvanın halk arasında ya hiç bilinmediğine yada yanlış ve eksik bilindiğine dikkat çeken Hocamız, Kur’an ve Hadisler ışığında bu kavramın nasıl anlaşılması gerektiği konusunda çok mühim bilgi ve mesajları bizlerle paylaştı.
Dersten Cümleler
“Gölgesi başımızın üzerine düşen mübarek ay…
Ramazan ayı der demez aklımıza gelen en önemli ibadet hiç şüphesiz oruçtur.
Her ibadette üç şey aranır: İllet, Maslahat, Hikmet… İlletler ibadetlerin sebepleri, maslahatlar yararları, hikmetler gayeleriyle ilişkilidir.
Eskiden insanlara bir ibadetin nasıl yapılacağını anlatmak yeterli idi; ama şimdilerde neden ve niçin anlatılmalı, yani maslahat ve hikmeti üzerinde biraz daha fazla durulmalıdır…
“Bu ay sabır ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir.” (İbn Huzeyme, Sahih, II/911; Beyhaki, Şuabu’İman, V/223)
“Oruç sabrın yarısıdır.” (İbn Mace, Sıyam, 44)
“Oruç tutun sıhhat bulursunuz!” (et-Terğib ve’t-Terhib, 2/83)
Hikmetine gelince, orucun hikmetini Kur’an’dan öğreniyoruz.
“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç size de farz kılındı. Umulur ki takvaya erersiniz.” (Bakara, 2/183)
Mü’minin 10 mühim vasfı:
Müslim
Muhsin
Muvahhid
Mütevvekkil
Muhasib
Muhafız
Mücahid
Murabıt
Muhacir
Müttakî
Kur’an’da ‘Müttakûn’ şeklinde 6 yerde, ‘Müttakîn’ şeklinde ise 43 yerde, toplam 48 yerde bu kavram geçmektedir.
Müttakîler Kur’an’da nasıl anlatılır?
1. Müttakî, Allah’ın kelamı olan Kur’an’dan en fazla istifade edendir. (Bakara, 2)
2. Müttakî, Allah’ın sevgisini kazanandır. (Tevbe, 4)
3. Müttakî, varılacak en güzel yere, en güzel şekilde ulaşacaktır. (Sad, 49)
4. Müttakî, nimetler yurdu olan cennetin en özel adamlarındandır. (Kalem, 34)
5. Müttakî, mutlak manada velisini, Allah olarak edinendir. (Casiye 19)
6. Müttakî, Allah’ın çok iyi bildiği ve çok iyi tanıdığı kullarıdır. (Al-i İmran, 115)
7. Müttakî, facirlerden/günahkârlardan bu dünyada tamamen ayrılmış, öte taraftada asla onlarla buluşmayacak olandır. (Sad, 28)
8. Müttakî, her daim doğrunun peşinde olan ve doğruluktan asla ayrılmayandır. (Zümer, 33)
9. Müttakî, her şeye öğüt alma nazarı ile bakan ve baktıklarından hakkıyla öğüt alandır. (Maide, 46)
10. Müttakî, en güzel akıbet ile hayatını noktalayan ve en güzel şekilde yeni hayatına başlayacak olandır. (Araf, 128)
Takva kavramının kökü olan vikâye mastarından türeyen çeşitli kelimeler, mesela, ittika, takî, etkâ, müttakî ve daha nice hali ile Kur’ân-ı Kerîm’de 285 yerde geçmektedir.
Takva, sözlükte “korumak, korunmak, sakınmak, saygı göstermek, dindar olmak, itaat etmek, korkmak, çekinmek” anlamlarındaki vikâye mastarından türeyen bir kelimedir.
et-Tarifat’ın sahibi olan Meşhur âlim, Seyyid Şerîf el-Cürcânî, “Allah’a itaat ederek azabından sakınmaktır, bu da ceza almayı haklı kılan davranışlardan nefsi korumak suretiyle gerçekleşir” şeklinde tarif eder. (et-Tarîfât)
Kur’an’da ve hadislerde takvâ bazen sözlük anlamında, bazen da “Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınarak azabından korunma” anlamında kullanılır.
Biz takvayı “korunmak ve sakınmak” şeklinde anlamalıyız.
Takva, Allah ile korunmak ve O’nun koyduğu sınırlardan sakınmaktır.
Allah ile korunmak İstiaze, O’nun koyduğu sınırlardan sakınmak ise Besmeledir.
Biri kalbin ameli, diğeri bedenin amelidir. Dolayısı ile takva kalpte başlayan ve hayatın tamamına yayılan bir ameldir.
Hazreti Ömer: “Elbisemi topladım ve dikenlerin bana zarar vermemesi için bütün dikkatimi sarf ettim.” cevabını verir. Bunun üzerine Übeyy bin Kâ’b -radıyallahu anh-: “İşte takva budur.” der.( İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, Beyrut 1988, I, 42)
Abdullah bç Ömer (ra): “Kişi, kalbini tırmalayan, kendisini huzursuz eden şeyleri terk etmedikçe takva makamına ulaşamaz.” (Buhârî, Îmân, 1)
Efendimiz (sas) buyuruyordu ki: “Cennete, kalpleri kuş kalbi gibi olan insanlar girecektir.” (Müslim, Cennet, 27)
Sahabe ne diyor biliyor musunuz? “Bir harama düşmemek için bazen 70 mübahı terk ederdik.”
Bir gün Abdullah b. Ömer’e sordular: “Takva nedir ey Resulullah’ın sahabisi?” Cevaba dikkat edin: “Kendini, gördüğün her insandan hayırlı zannetmemendir.”
Tercümanü’l-Kur’an olan İbn Abbas’a da soruluyor takvanın ne olduğu? Cevap: “Yaşadığımız süre içerisinde, göz açıp kapayıncaya kadar olsa dahi Allah’a isyan etmemektir.”
Takva ne değildir?
Takva, eşittir zühd değildir.
Takva, asla rol yapma, iyi görünme çabalarına girme değildir.
Takva, sadece bilinen bazı ibadetlerle öne çıkma değildir.
Kur’an’ın, müttakîleri en güzel anlattığı iki ayet grubu: Ali İmran, 133-136 ve Zariyat, 15-18. ayetler
Bu ayetlerde anlatılan müttakîlerin vasıfları:
1. Bollukta ve darlıkta Allah için infak ederler.
2. Öfkelerine yenilmez, en zor anlarında öfkelerini yutarlar.
3. İnsanları affederler, öyle uzun soluklu intikam hislerini içerilerinde tutmazlar.
4. Bir günah işlediklerinde hemen tevbe ederler.
5. Asla kötülükleri için ısrar etmezler. (Ali İmran 133-136)
6. İyi davranmayı hayatlarının esası kılarlar.
7. Geceleri pek az uyurlar.
8. Seher vakitlerinde istiğfar ederler. (Zariyat, 15-18)
“Zahid böyle mi olur? Zahid, Ömer gibi olur. O öyle bir zahitti ki, Allah için bir söz söylediği zaman; o sözü işittirir, yürüdüğü zaman süratli yürür, dövdüğü zaman ise, elinin değdiği yeri acıtır, incitirdi. Bunlarla beraber o gerçek bir zahit idi.”
Sahabeden Ebû Musa el-Eş’arî rivayet ediyor: “Nefsim ile ciddi savaşlar verdiğim bir gün Allah Resulü’nün yanına gittim ve O’na şöyle bir soru sordum: ‘Ya Resulullah! İyiliğin kemal noktası nedir?’ Efendimiz (sas) sorduğum bu soruya şöyle cevap verdi: “Gizli hallerinde bile, açık halinde yaptığın ameli yapmandır.” (Taberani, Mu’cemü’l Kebir, 290)
Gerçekten bugün hem ferdi, hem toplumsal yani bu memleketin çocukları olarak hem de ümmet bazında birçok sorunumuz var…
“Ey iman edenler! Eğer Allah’tan hakkıyla sakınırsanız, yani takvayı kuşanırsanız, O, size iyi ile kötüyü birbirinden ayırt edecek bir anlayış verir…” (Enfal, 29)
“Her kim Allah’a karşı takvalı davranırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir.” (Talak, 2)
“Allah’ım senden hidayet, takva, iffet ve insanlara muhtaç olmayacak kadar zenginlik istiyorum.” (Müslim, Zikir 72; Tirmizî, Daavât. 72)