Giriş
Kadim Türk yurdu olan Doğu Türkistan, Ulu Türkistan olarak da bilinen batısında Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ı bünyesinde bulunduran Büyük Türkistan’ın doğu kesimidir. İşgalciler tarafından yeni kazanılmış toprak anlamına gelen “Xinjiang (Şincang) = Sincan = yeni toprak” olarak adlandırılmış, 1884 yılında Mançur-Çin (Qing Hanedanı)’in 19’uncu eyaleti yapılarak bir idari bölgesine dönüştürülmüştür. Lakin Doğu Türkistanlılar işgale boyun eğmemiş sürekli olarak direnmiş, ayaklanmış ve savaşmış bu mücadeleler sonucunda 1933 yılında Kaşgar’da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetini ve 1944 senesinde Gulca’da Doğu Türkistan Cumhuriyetini kurmaya muvaffak olmuştur. Maalesef bu cumhuriyetlerin ilki çok kısa yaşayabilmiş, ikincisi ise 1949 senesinde Rus-Çin iş birliği sonucu Çin Komünistleri tarafından işgal edilmiştir. 1955 senesinden beri “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” olarak sözde özerk bir bölge statüsündedir.
Doğu Türkistan’ın Demografik Asimilasyonu ve Siyasi Kontrol Yapısı
Doğu Türkistan’ın gerçek yüz ölçümü 1 milyon 828 bin km² olup şu anki “Sincan Uygur Özerk Bölgesi”nin yüz ölçümü 1 milyon 660 bin km²dir. Çin’in 2020 yılındaki 7. genel nüfus sayım sonuçlarına göre Doğu Türkistan’daki toplam nüfus 25 milyon 852 bin 345 kişi olarak tespit edilmiştir. Bunun içinde Uygurların nüfusu 11 milyon 624 bin 257 kişi ile toplam nüfusun %44,96’sını, Çinli nüfusu 10 milyon 920 bin 098 kişi ile toplam nüfusun %42,24’ünü, Kazak nüfusu 1 milyon 562 bin kişi ile toplam nüfusun %6,042’sını ve diğerleri (Dungan, Kırgız, Moğol, Özbek, Tacik, Tatar vb.) %6,75’ini oluşturmaktadır.
“Uygur Akademisinin elde ettiği gayri resmi verilere bakıldığında Doğu Türkistan’daki Çinli hariç toplam nüfus yaklaşık 24 milyon dur. Bunun içerisinde Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin nüfusu yaklaşık 20 milyon, Doğu Türkistan dışındaki Uygurların nüfusu yaklaşık 1 milyon, Doğu Türkistan’daki Kazak, Kırgız, Özbek, Dungan (Çinli Müslümanlar), Moğol vb. yerli etnik grubun toplam Nüfusu yaklaşık 4 milyondur.”
Çin komünistlerinin Doğu Türkistan’ı işgal ettiği 1949 yılında Çinli nüfusu 290 bin kişi ile toplam nüfusun %7’sini oluşturmuş iken planlı, stratejik olarak Çinli göçmenleri yerleştirmeleri sonucu 2020 yılı itibari ile 10 milyon 920 bin 098 kişiye ulaşarak toplam nüfusun %42,24’ünü oluşturmaktadır. Resmi rakamların dışında da milyonlarca kayıt dışı Çinlinin bölgeye yerleşmiş olduğu bilinmektedir. Bu süreç zarfında Uygur nüfusu 3,5 kat artmışken, Çinli nüfusu 37 kat artarak demografik yapının suni olarak Çinliler lehine nasıl değiştirildiği çok net olarak gözükmektedir. Bunlar yetmemiş olacak ki 2017 yılından itibaren Müslüman Türk Doğu Türkistanlıları Nazi kamplarını aratır nitelikteki toplama kamplarına kapatarak, her türlü insanlık dışı işkence, tecavüz, öldürme, organlarını çalma, kısırlaştırma, zorla kaybetme, çocukları ailelerinden ayırarak asimile kamplarında Çinli olarak yetiştirme, ailelere Çinli erkeleri yerleştirme, zorla köle işçi olarak çalıştırma gibi insanlık tarihinin en acımasız yöntemleri ile top yekûn yok etme politikası uygulamaktadır.
Doğu Türkistan idari olarak 14 il dereceli yönetim birimine ayrılmış olup bunlar 5 otonom il (vilayet): İli Kazak Otonom İli, Bortala Moğol Otonom İli, Sanci Hui (Dungan) Otonom İli, Bayingolun Moğol Otonom İli ve Kızılsu Kırgız Otonom İlidir. 5 İl bunlar: Kaşgar, Hoten, Aksu, Altay ve Tarbagatay illeri, 4 büyükşehir: Urumçi, Karamay, Turfan ve Kumul şehirlerinden ibarettir. Bunlar kendi içinde 68 nahiye, 15 ilçe statülü şehir ve 4 büyükşehre bağlı 13 ilçeden oluşmuştur. İstisnasız tüm idari birimlerde karar alma yetkisine sahip olan ÇKP temsilcisi sekreterdir ve Çinlidir. Ayrıca “Sincan Üretim ve İnşaat kolordusu (Bingtuan)” denilen şu an sadece Doğu Türkistan’a özgün, parti, hükümet, asker ve işletmenin birlikte oluşturduğu eyalet statülü yarı askeri özel bir yapı vardır. Bu yapı bünyesinde 14 il statülü (Tümen komutanlık) askeri birim ve bunlara bağlı 9 ilçe statülü doğrudan özerk bölge merkezine bağlı şehir, 11 kasaba ve 149 ilçe (Alay) statülü birimlerden oluşmaktadır. Üİ Kolordusu hem Çin merkezi idaresi hem Uygur özerk bölge merkezi idaresinin çift katman yönetimine tabidir. Kendilerine ait kolluk, idari ve yargı kurumları vardır. Daha anlaşılır bir biçimde açıklamak gerekirse Doğu Türkistan’daki paralel bir paramiliter idari yapıdır. Nüfus olarak 3 milyon 500 bin civarında olup %85’ten fazlası Çinlidir. Doğu Türkistan’ın geneline dağılmış olarak 70 bin km² den fazla verimli toprak sadece bunlara verilmiştir. Bölgenin kontrolü ve ekonomik sömürü mekanizmasının temel taşlarındandır. Bunların dışında kalan sivil idare organlar da tamamen Çin Komünist Partisinin kontrolündedir. Uygur olan özerk bölge kukla hükümet başkanlarının ÇKP’nin izni olmadan herhangi bir karar alma yetkisi kesinlikle bulunmamaktadır.
Doğal Kaynaklar, Sömürü Düzeni, Üretim ve Gelir Adaletsizliği
Doğu Türkistan, yeraltı doğal kaynaklar ve maden çeşitleri bakımından son derece zengin bir bölgedir. Tespit edilen maden çeşidi 153 tür. Bunların içerisinde 103 çeşidinin rezervi kayıt altına alınmıştır. En çok bilinen birkaç çeşidinin tahmin edilen rezervleri şunlardır: Petrol 23 milyar ton, kömür 2 trilyon 190 milyar ton, doğal gaz 17,5 trilyon m³ tür. Ayrıca demir, bakır, altın, krom, nikel, nadir metaller, tuz mineralleri, yapı malzemeleri ve metal olmayan malzemeler bakımından da çok büyük rezervlere sahiptir. 2023 yılında bölgede 33 milyon tona yakın petrol, 460 milyon ton civarı kömür ve 41 milyar m³ ten fazla doğal gaz üretilmiştir. Bu kaynaklardan Müslüman Türk halkları herhangi bir pay alma hakkına sahip değildir ve Çin’e taşınmaktadır. Ayrıca Doğu Türkistan’da üretilen pamuk miktarı 2020 yılında 5 milyon 161 bin ton olup Çin’de üretilen toplam pamuk miktarının %87’sine, dünyada üretilen pamuğun %20’sine, domates salçası üretimi 2023 yılında 2 milyon ton olup Çin’de üretilenin %80’ine denk gelmekte ve dünyadaki dış ticarete konu olan miktarın %25’ini karşılamaktadır. Bu ürünler dünyadaki ünlü markalar ve restoranlar tarafından kullanılmaktadır. Şunu unutmamalıyız ki bu ürünler Uygur köle işçilerin zorla çalıştırılması ile üretilmektedir. Bunun gibi Çin’de üretilen güneş enerjisi panelleri, elektrikli arabaların bataryaları, konfeksiyon ürünleri, ayakkabı, elektronik eşyalar, alüminyum, oyuncak, peruk (Uygur kadınların saçları zorla kesilerek kullanılıyor) gibi birçok üründe de zorla çalıştırılan Uygur köle işçilerin teri ve kanı vardır.
Doğu Türkistan, coğrafi olarak Tanrı Dağlarının güneyi ve kuzeyi olarak iki bölge halinde adlandırılır, çoğunlukla Uygurların yaşadığı, Kaşgar, Hoten, Aksu ve Kızılsu gibi bölgeler güneyde yer alır. Bu dört ildeki Uygur nüfusu Doğu Türkistan’daki toplam Uygur nüfusunun %74,01’ini, bu dört bölgedeki nüfusun %83,74’ünü oluşturmaktadır.[1] Doğu Türkistan’da resmi rakamlara göre 2023 senesinde üretilen toplam GSYİH 1 trilyon 912 milyar 591 milyon Yuan olarak açıklanmıştır. Bunun içerisinde Uygurların en çok yaşadığı toplam nüfusun %40’ına denk gelen güneydeki dört bölgede üretilen GSYİH 414 milyar 293 milyon Yuan olmuştur.[2] Bu toplam üretimin %21,66’sine denk gelmektedir. 2023 itibari ile Doğu Türkistan’daki genel olarak şehir ve kırsal oranı %56.53 ve %43,47 olmuştur.[3] Uygurların %75-%80’i kırsallarda yaşamakta, Çinlilerin %80’den fazlası şehirlerde yaşamaktadır. Kırsal kesimlerde de en verimli araziler ekseriyetle Çinlilerden müteşekkil paramiliter yapı olan Üretim İnşaat Kolordusunun kontrolündedir. Doğu Türkistan’da her türlü talan yapılarak kaynaklar Çin’e aktarılırken, aşağıdaki grafikte gösterildiği şekliyle Uygurların mutlak çoğunluğunun ne kadar düşük gelire sahip olduğunu görebiliriz.[4] Yeşil renk tarım sektörü, mavi sanayi ve pembe olanda hizmetlerdir. Sektörlerin GSYİH’daki oranları gösterilmektedirdır. Ugurların %80’ine yakını tarım sektöründe istihdam etmektedir.
Stratejik Önemi
Doğu Türkistan son derece zengin bir bölge olmasına rağmen oranın asıl sahipleri olan Uygurlar bu zenginliklerden pay almak bir yana aksine günümüzde Çin’in planlı, programlı ve sistematik olarak gerçekleştirdiği soykırım ve insanlığa karşı suç teşkil eden politikaları ile yok edilme tehlikesine maruz kalmaktadır. Doğu Türkistan sahip olduğu zenginliklerin yansıra jeostratejik olarak da çok önemli bir bölgedir. Çin için ham madde kaynağı olmakla beraber Ortaysa başta olmak üzere Ortadoğu, Afrika ve Avrupa’ya açılan kapıdır. Çinin dünya ticaretini monopol etmeye yönelik başlattığı Bir Kuşak, Bir Yol projesinin düğüm noktasında bulunmaktadır. Ortaysa Türk Cumhuriyetleri açısından Doğu Türkistan bir set adeta sigorta niteliğindedir. Ekonomik olarak Çin’e son derece bağımlı hale gelen Türk Cumhuriyetlerinin çok dikkatli olmasında yarar var aynı zamanda Doğu Türkistan’ın geleceği ile de yakından alakadar olmalılar, Türkiye, Avrupa ve Amerika da ucuz Çin mallarından kaynaklanan ikili ticaretteki açıklarından dolayı sıkıntılıdır. Bir Kuşak, Bir Yol projesinin gerçekleşmesi bu sıkıntıları daha da arttırarak fabrikaların kapanmasına, işsizler ordusuna ve nihayetinde istikrarsız bir ortamın oluşmasına yol açabilecektir bu da kimsenin arzu ettiği bir durum değildir. Çin, tek parti Çkp (Çin Komünist Partisi) tarafından yönetilen otoriter bir ülkedir. Güçlendikçe yayılmacı bir politika izlemeye yönelmiş durumda ve mevcut hegemon güce meydan okuma niyetindedir. Lakin Çin’in dünyaya sunabileceği ne olduğu tam da anlaşılamayan “İnsanlık için Ortak Kader Birliği” söyleminden başka bir şey de gözükmemektedir.
Sonuç
Çin, Doğu Türkistan’ı yayılmacı politikasının önündeki ortadan kaldırılması gereken bir engel olarak görmektedir. Onun içindir ki yıllardır uygula geldiği Uygur ve diğer Müslüman Türk halklarını siyasi olarak gün geçtikçe merkezden uzaklaştırma, ekonomik olarak fakir bırakma, eğitim olarak cahil bırakma, dilini, tarihini, kültürünü ve dinini öğrenme kanallarını yok ederek benliğini kaybettirme gibi uygulamaları yeterli bulmayıp, 2017 yılından itibaren Nazi tipi toplama kampları inşa ederek öncelikli olarak yazarlar, profesörler, din adamları, toplum önderleri, sanatçılar olmak üzere tüccarlar, esnaflar, öğretmenler, doktorlar, memurlar ve çiftçiler olup 3 milyondan fazla Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek vb. Müslüman Türk halkını kamplara kapatıp işkence, tecavüz, kısırlaştırma, organlarını çalma, zorla çalıştırma, kobay olarak kullanma, mecburi kaybetme gibi insanlık tarihinin en acımasız yöntemlerini kullanıp bu insanları hem manevi hem fiziki olarak sindirme ve imha politikası uygulamaktadır. Çin’in Doğu Türkistan’daki bu politikaları Londra’da kurulmuş olan bağımsız Uygur mahkemesi tarafından 9 Aralık 2021 tarihinde “Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suç” olarak hükme bağlandı. Ayrıca ABD Hükümeti, AB, İngiltere, Kanada, Hollanda, Belçika, Fransa, Litvanya, Çekya, Tayvan gibi 10’dan fazla ülke parlamentosu Uygur soykırımını tanıdı. 31 Ağustos 2022 tarihinde BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği bir rapor açıkladı ve raporda Çin’in Uygurlara yönelik uygulamalarının insanlığa karşı suç oluşturabilecek nitelikte olabileceğinden endişe duyduğunu bildirdi. Her şey açık ortadayken ne yazık ki Türk ve Müslüman kardeşlerimizin çoğu Çin’in yanında yer almayı yeğlediler, yalan propagandalarına inandılar ne yazık ki Doğu Türkistan meselesini bir CIA projesi ve oyunu deme cehaletine yeltendiler. Doğu Türkistan Müslüman Türk dünyasının kanayan yarasıdır, insanlık vicdanının tecelli etmesi gereken mazlum ülkedir. Özellikle genç kardeşlerimden Doğu Türkistan meselesi konusunda çok araştırma yapmalarını ve duyarsız kalmamalarını rica ediyorum.
[1] https://www.gov.cn/zhengce/2021-09/26/content_5639380.htm [2] https://www.xinjiang.gov.cn/xinjiang/tjgb/202404/78f1b33dcaa94a9b83a8d291d0ff0461.shtml [3] https://www.gov.cn/zhengce/2021-09/26/content_5639380.htm [4] https://www.xinjiang.gov.cn/xinjiang/tjgb/202404/78f1b33dcaa94a9b83a8d291d0ff0461.shtmlAbdureşit Abdulhamit
Siyer İlim, Kültür ve Tarih Dergisi Temmuz-Ağustos-Eylül 2024/31. Sayı
İrtibat ve Detaylı Bilgi İçin: 0212 544 76 96
www.siyerdergisi.com