Bu yazımızda, Erkam’ın evinin talebelerinden kaç kişinin okuma yazma bildiklerini tespit etmeye çalışacağız.
O gün için okuma-yazma bilmenin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabilmemiz için İbnü’l-Esir’in Usdu’l-Ğabe’de bize aktardığı şu rivayete bakmamız yerinde olacaktır. Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret ettikten bir müddet sonra Yemame’den Yezid b. Zebyan ve Bekr b. Vail isimli kabile reisleri, o bölge halklarının bazı elçileri ile birlikte Efendimiz’i ziyarete geldiler. Allah Resulü (s.a.v.) kâtiplerine bir mektup yazdırarak bu elçilere verdi. Bu zatlar kavimlerine döndüklerinde günlerce o bölgede mektuplarını okutacak birilerini aradılar, ama bulamadılar. En sonunda Rebia kabilesinden Benu’l-Karî diye anılan birini buldular da, mektuplarını okutabildiler. Yine İbnü’l Esir aynı eserinde Hire’yi fetheden büyük komutan Halid b. Velid’in ordusunda 1000’den fazla sayı saymayı bilmeyen askerlerin ne kadar çok olduğunu bizlere aktarır. Bu noktada Efendimiz’in (s.a.v.) Ramazan ayının 29 veya 30 çekebileceğini belirtmek için parmaklarını kullanması ve “Biz ümmi bir topluluğuz, ne yazı, ne de hesap biliriz” sözünü dile getirmesi; okuma yazma bilmenin o gün için nasıl kıymetli bir iş olduğunu anlamamız için yeterli delilerdendir.
Bu kıymetin boyutunu daha iyi anlayacağımız bilgileri bize sunan büyük İslam âlimi Belâzurî, Fütühu’l-Büldan isimli eserinde Nübüvvet güneşinin âleme yayıldığı Miladi 610 yılı üzerine bazı araştırmalarını aktarırken, o günün Mekke’sinde sadece 17 insanın hem okuma, hem de yazma bildiğini bizlere söyler. Belâzuri’nin bu tespitinin nihai bir tespit olmadığını belirtmemiz gerekiyor. Çünkü onun verdiği isimlerden başka kimselerinde okuma-yazma bildiklerini tespit etmekte pek de zorlanmıyoruz. Mesela; Belâzuri’nin oluşturduğu listede Hz. Ebubekir’in ismi geçmediği gibi, Velid b. Muğire, Nadir b. Haris, Ümeyye b. Ebi Salt, Ebu Cehil ve Ebu Leheb gibi Mekke’nin sayılı insanlarının ismi de geçmemektedir. Biz yine de Belâzuri’nin listesi üzerinden konuşursak; onun listesinde, isimlerini saydığı 17 insanın içerisinden Efendimiz (s.a.v.) Erkam’ın evine aldığı ilk 45 talebeden, 8 tanesinin okuma- yazma bildiğine şahit oluruz. Mekke’de o gün için okuma-yazma bilenlerin sayısının 17 olduğu dikkate alınırsa, bu 8 kişinin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlaşılmış oluruz. Bu 8 şahsiyetin kimler olduğuna gelince, şu isimlerin olduğunu görürüz: “Hz.Ali ibn Ebi Talib, Hz. Osman ibn Affan, Ebu Ubeyde ibn Cerrah, Talha ibn Ubeydullah, Ebu Huzeyfe ibn Utbe ibn Rebia, Ebu Seleme b. Abdulesed, Halid b. Said, Süheyl b.Amr’ın kardeşi Hatıb b. Amr”
Bu isimlere Nübüvvetin 6. yılında, 9.olacak biri daha eklenecektir; o da Hz. Ömer’den başkası değildir. Biz burada Erkam’ın evinin ilk dönemlerini değerlendirdiğimiz için Hz. Ömer’i yukarıdaki liste içerisinde saymadık. Ama bilmemiz gerekiyor ki, Hz. Ömer’de Belâzuri’nin saydığı 17 isimden biri olarak okuma-yazma biliyordu ve o da Erkam’ın evine geçte olsa aynı mesajları kabul etmek için gelecekti.
Belâzuri’nin verdiği isimler içerisinde o gün için Müslüman olmayıp da okuma-yazma bilenlerin isimlerini burada anmanın faydalı olacağına inanıyoruz. En azından davete karşı çıkan Mekkeliler içerisinde de, kimlerin okuma-yazma bildiğinin bilinmesi için bu isimleri aktaralım: “Eban b. Said b. el-Asi b. Ümeyye, Abdullah b. Said b. Ebi Serh el- Amirî, Huveytib b. Abduluzza el-Amirî, Ebu Süfyan b. Harb b. Ümeyye, Yezid b. Ebî Süfyan, Muaviye b. Ebî Süfyan, Cüheym b. es-Salt b. Mahreme b. Muttalib b. Abdimenaf, El-Alâ b. el- Hadramî”
Tabi yukarıda sayılan isimlerin bir çoğu davetin ilerleyen yıllarında Müslüman olmuştur. Ama biz burada özellikle Daru’l Erkam üzerinde yoğunlaştığımız için, o yıllarda Müslüman olup, Efendimiz’in (s.a.v.) çekirdek kadrosu içerisinde yer alanlar bizler için önemlidir. Görüldüğü gibi davetin ilk yıllarında Belâzurî’ye göre okuma-yazma bilen, 17 kişiden 8’i, biz buna o listede olmayıp da, okuma- yazma bildiğini tespit edebildiğimiz Hz.Ebubekir’i de dâhil edersek 9 kişi, Nübüvvetin 6. yılında Müslüman olan Hz. Ömer’i de sayarsak 10 kişi Erkam’ın evinin talebesidir.
Demek ki, insanlık tarihinin en büyük iman hamlesini gerçekleştiren Erkam’ın evinin talebelerinin böyle bir hususiyeti de vardır. Bu bilginin farkında olmak bize çağdaş Daru’l Erkamlar oluşturmak için, takip edilecek metotlar açısından birçok mesaj iletmektedir.
Ne dersiniz herkes yoğun politik gündeme kitlenmiş iken, biz yine değişmez gündemlerle uğraşalım ve Hicaz’ın en karanlık zamanında Vahyin “oku” emri ile büyük bir eğitim ve öğretim seferberliği başlatan ve Daru’l Erkam’ın muallimi olan Efendimiz’in (s.a.v.) bizzat kendisinin okuma-yazma bilip bilmediğini araştıralım mı? Bu konuya da bir dahaki yazımızda değinelim.
Muhammed Emin YILDIRIM