Sîret-i Enbiyâ derslerimizin hamdolsun dönem sonu son dersimizi yaptık. Bu son dersimizde Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Demir Hz. Dâvûd’un Elinde Nasıl Yumuşadı?” üst başlığında, Kur’ân-ı Kerîm’de demirin nasıl yer aldığını ve Hz. Dâvûd ile demirin ilişkisinin nasıl olduğunu çok önemli mesaj ve vurgularla anlattı. Dersin sonunda yaz ödevlerimizi de veren hocamız, yeni döneme hayır ve selametle ulaşma duasında bulundu. Yeni dönem derslerimiz inşallah Eylül sonu gibi Hz. Süleyman ile başlayacak… Başta muhterem hocamız olmak üzere bu derslerde bize yol arkadaşı olan siz kardeşlerimize dua ediyor, bir an önce yeni dönem derslerimize hayırla kavuşmayı Rabbimizden niyaz ediyoruz.
Dersten Cümleler
Sekiz aylık yolculuğumuzun son dersine ulaştık elhamdülillah…
Hz. Mûsâ ile başlamıştık bu dönem; 6 ders Hz. Mûsâ ile alakalı yapmış, sonra abilerin en güzeli Hz. Hârûn’u, sonra Hz. Yûşa’yı, sonra Hz. İlyâs’ı, sonra Hz. Yûnus’u işlemiştik… Sonra Hz. Dâvûd’a başlamış, onunla alakalı 7 ders yapmış, bugün itibari ile 8. dersi yapacak ve dönemi nihayete erdireceğiz. İnşallah seneye ulaştığımızda Hz. Süleyman’dan başlayıp derslerimizi devam ettireceğiz.
Kur’ân-ı Kerim’de “Demir” diye bir sûre var; tertipte 57. sûre olan Hadîd sûresi…
Bu 29 âyetten oluşan muhteşem sûre çok büyük ihtimalle Bedir yılında yani Hicretin 2. yılında nazil olmuştur.
Bu muhteşem sûrenin 3 ana konusu vardır: Tevhid, Nifak ve İnfak
Sûre, ilk üç âyette Cenab-ı Hakk’ın 10 ismini sayar: Azîz, Hâkim, Yuhyî, Yûmit, Kadîr, Evvel, Ahîr, Zahîr, Batın, Âlim…
29 âyeti dikkatle okuduğumuzda hep üçlü bir sistem ile mesajlarını bize verdiğini görürüz:
İman-İslâm-İhsan
İlim-Hikmet-Hüküm
Akıl-Kalp-Beden
Tevhid-Nübüvvet-Haşr
Tevhid-Adâlet-Cihad
Kitap-Mizan-Hadîd
Bir hukuk sistemi, vahye yani Kur’ân’a dayanmıyorsa o sistem, asla mutlak manada adil olamaz…
Hukuk yoksa huzur yoktur. Huzurun kaynağı hukuktur…
Mizan’ın yani adâletin tesis edilebilmesi için bir şeye daha çok ciddi bir ihtiyaç vardır, o nedir? Hadîd, yani güç ve kuvvettir. Kuvvet olmazsa adâlet ikame olamaz.
Adâlet terazisinin iki kefesi vardır; bir kefe rahmet, bir kefe kuvvet…
Mizan yani adâlet; Kitaba dayanırsa haklıdır ve haklı her zaman güçlüdür.
Hakkın ikamesi için hadîd/demir, yani güç/kuvvet gerekir.
Ancak eğer kuvvet, mizana dayanmazsa bu sefer güçlü haklı gözükür.
Güçlünün haklı sayılması adâleti değil zulmü ortaya çıkarır.
Hadîd âyeti, Kur’ân’ın tertipte 57. sûresi olan Hadîd sûresinin 25. âyetidir. Besmeleyi de sayarsak, 26. âyet oluyor.
Ebced hesabına göre “Hadîd” in karşılığı 26’dır:
Ha = 8
Dal = 4
Ye = 10
Dal = 4
Toplam = 26
Demirin (FE) atım numarası da 26’dır.
Allah Lafz-ı Celalî sûrede 32 kez geçiyor. 26. Lafz-ı Celâl, Hadîd âyeti içerisindedir. Hatta 25 âyette 2 kez geçmektedir.
el-Hadîd’in matematiksel değeri:
Elif = 1
Lam = 30
Ha = 8
Dal = 4
Ye = 10
Dal = 4
Toplam = 57
لَقَدْ اَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَاَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْم۪يزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِۚ وَاَنْزَلْنَا الْحَد۪يدَ ف۪يهِ بَأْسٌ شَد۪يدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللّٰهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِۜ اِنَّ اللّٰهَ قَوِيٌّ عَز۪يزٌ۟
“Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle/mucizelerle gönderdik ve insanların adâleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için (sayılmayacak kadar) faydalar vardır. Bu, Allah’ın, dinine ve peygamberlerine, gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.” (Hadîd 57/25)
وَاَنْزَلْنَا الْحَد۪يدَ “ve enzelnâ’l-hadîde” / “Biz demiri de indirdik!”
Üç temel görüş:
Birinci görüş; İbn Abbas’tan gelen bir rivayete dayanmaktadır. Hadis usûlü kriterlerine göre bir hayli zayıf olan bu rivayete göre Hz. Âdem yeryüzüne inerken örs, kerpeten ve çekiç gibi demirden yapılmış bazı aletlerle birlikte inmiştir. Bazı müfessirler âyetin bu mânaya delâlet edebileceğini belirtmişlerdir.
İkinci görüşe göre “inzal”, “Allah’ın demiri insanlar bir nimet olarak vermesi” anlamına gelir. Nüzul döneminde demirin yerden çıktığı dikkate alınarak “inzal” kavramıyla demirin gökten indirilmesinin kastedilmiş olamayacağını dikkate alan müfessirlerin kahir ekseriyeti bu tabirin mecaz anlamında kullanılması gereği üzerinde durmuşlardır ve bu kavramı “Allah’ın demiri nimet olarak vermesi” şeklinde anlamışlardır.
Özellikle nimet çok önemli bir değer taşıyorsa bunu belirtmek adına “İhrac” yerden çıkartma değil “inzal” gökten indirme şeklinde kullanıldığı söylenmiştir.
Kur’ân’da birçok için nimet inzal kavramı kullanılmıştır:
وَاَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوٰىۜ
“Size, men/kudret helvası ile selvâ/bıldırcın indirdik.” (Bakara 2/57)
يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ قَدْ اَنْزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا
“Ey Âdemoğulları! Muhakkak ki sizin üzerinize elbise indirdik.” (A’râf 7/26)
وَاَنْزَلَ لَكُمْ مِنَ الْاَنْعَامِ ثَمَانِيَةَ اَزْوَاجٍۜ
“Sizin için hayvanlardan sekiz çift indirmiştir.” (Zümer 39/6)
Üçüncü görüşe göre ise; özellikle son asırlarda astrofizik alanında yapılan araştırmalara göre demir ile ilgili dört farklı tarzda:
Yıldızlardan Arz dâhil güneş sistemine, Arz bünyesinden çekirdeğe, Meteor ve metoritler ile yer kabuğuna, atmosferde yağmurlar ile yeryüzüne indiği tespit edilmiştir.
Hadîd kelimesi Kur’ân-ı Kerim’de 6 yerde geçer:
İsrâ 17/50 Diriliş anlatılırken
Kehf 18/96 Zülkarneyn anlatılırken
Hac 22/21 Cehennem azabı anlatılırken
Sebe 34/10 Hz. Dâvûd anlatılırken
Kaf 50/22 Hz. Peygamber’in bakışları anlatılırken
Hadîd 57/25 Demirin önem ve kıymeti anlatılırken…
Hz. Dâvûd ile Hadîd konusunda üç âyet var: Biri Enbiyâ sûresi 80. âyet, diğeri Sebe sûresi 10. ve 11. âyet…
وَعَلَّمْنَاهُ صَنْعَةَ لَبُوسٍ لَكُمْ لِتُحْصِنَكُمْ مِنْ بَأْسِكُمْۚ فَهَلْ اَنْتُمْ شَاكِرُونَ
“Bir de Dâvûd’a sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik ki savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi siz şükrediyor musunuz?” (Enbiyâ 21/80)
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا دَاوُ۫دَ مِنَّا فَضْلًاۜ يَا جِبَالُ اَوِّب۪ي مَعَهُ وَالطَّيْرَۚ وَاَلَنَّا لَهُ الْحَد۪يدَۙ
“Andolsun, Dâvûd’a tarafımızdan bir üstünlük verdik. ‘Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin!’ dedik. Ona demiri yumuşattık.” (Sebe 34/10)
اَنِ اعْمَلْ سَابِغَاتٍ وَقَدِّرْ فِي السَّرْدِ وَاعْمَلُوا صَالِحًاۜ اِنّ۪ي بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ
“(Dâvûd’a şöyle buyurduk:) “Geniş zırhlar imal et, örgüsünü ölçülü yap.” Siz de (ey müminler) dünya ve âhirete faydalı işler yapın; şüphesiz ben yaptıklarınızı görmekteyim.” (Sebe 34/11)
İki temel mesaj:
1- Elinin emeği ile geçin, başkasının emeği ile değil…
2- Bir önder ve imam olarak zor işlerde toplumun önünde ol, arkasında değil…
“(Ey müminler) dünya ve âhirete faydalı işler yapın yani salih amellerinizi çoğaltın; şüphesiz ben yaptıklarınızı görmekteyim.” (Sebe 34/11)
Burada verilen mesajlar:
Ey Mü’minler!
1- Düşmanlarınızı çok iyi tanıyın.
2- Düşmanlarınızın sizinle mücadele araç ve yöntemlerini çok iyi anlayın.
3- Düşmanlarınıza karşı savunma mekanizmalarınızı geliştirin.
4- Düşmanlarınızı caydıracak daha fazla adımlar atın.
5- Düşmanlarınızı gözünüzde büyütmeyin, siz onların gözünde kendinizi büyütün.
وَاَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِه۪ عَدُوَّ اللّٰهِ وَعَدُوَّكُمْ وَاٰخَر۪ينَ مِنْ دُونِهِمْۚ لَا تَعْلَمُونَهُمْۚ اَللّٰهُ يَعْلَمُهُمْۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ يُوَفَّ اِلَيْكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ
“Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız.” (Enfâl 8/60)
Üç âyetten; Enbiyâ sûresi 80. âyet, diğeri Sebe sûresi 10. ve 11. âyetten alınması gereken 10 mesaj:
1- Hz. Dâvûd demiri bulan değil, demiri eritmede farklı bir yöntem bulandır.
Âyete dikkat edelim: “ve elennâ lehu’l-hadîd / Ona demiri yumuşattık.” dedi.
2- Hz. Dâvûd zırhı bulan değil, yepyeni zırhlar üreten biridir.
“Bir de Dâvûd’a, sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik…” (Enbiyâ 21/80)
3- Hz. Dâvûd zırh ürettiği gibi tüm savaş malzemelerini de demirden üretmiştir.
4- Hz. Dâvûd zırhlar ve savaş malzemeleri üreterek adâlet üzere kurduğu devletini korumuştur.
“sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik ki, savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi siz şükrediyor musunuz?”
5- Hz. Dâvûd dostlara güven düşmanlara korku salan zırhlar imal etmiştir.
Âyetteki ifadeye dikkat edelim: سَابِغَاتٍ / Sabiğâtin / Geniş zırhlar imal et!”
6- Hz. Dâvûd ürettiği zırhları çok ölçülü bir şekilde yapmıştır.
“ve kaddir fî’s-serdi / örgüsünü / dokumasını ölçülü yap.”
7- Hz. Dâvûd bu zırhları imal ederken devletin diğer işlerini asla ihmal etmemiştir.
8- Hz. Dâvûd elde ettiği bütün nimetleri Allah’ın bir ikramı olarak görmüş, asla nefsine mal etmemiştir.
“fe hel entum şâkirûn/Şimdi siz şükrediyor musunuz?” (Enbiyâ 21/80)
9- Hz. Dâvûd Allah’ın kendisine verdiği tüm kabiliyetleri salih amellerini çoğaltmak için kullanmıştır.
“Siz de (ey müminler) dünya ve âhirete faydalı işler yapın…” (Sebe 34/11)
10- Hz. Dâvûd bir beşer olarak yapacaklarını yaptıktan sonra elinden gelmeyenler için Rabbine sığınmıştır.
“innî bimâ ta’melûne basîr/ şüphesiz ben yaptıklarınızı görmekteyim.” (Sebe 34/11)
Hz. Dâvûd 40 yıl süren iktidar sürecinden sonra Allah’ın kendisine işaret etmesi ile Mescid-i Aksa’nın sınırlarını belirlemiş, oraya bir mescid, yani Beytü’l-Makdis’i inşa etmek istemiştir ama ömrü vefa etmemişti. Bu büyük şeref oğlu Hz. Süleyman’a nasip olacaktı.
Üç mescidin üç mimarı:
Mescid-i Haram: Hz. İbrâhim
Mescid-i Nebevî: Peygamberimiz
Mescid-i Aksa: Hz. Süleyman
Hz. Dâvûd; 40 yıllık iktidarından sonra 80 yaşlarında Kudüs’te vefat etmişti. Kabri şu an Zion Dağı’nda, yirminci yüzyılın başlarında inşa edilmiş olan Dormition Manastırı içerisindedir.
Gelecek sene bizim serlevhamız; “eş-Şahid” isminin gölgesinde Hz. Peygamber ve Şahidlik olacak… Bunun için serlevha önerilerinizi gönderebilirsiniz.
Siyerden Hayata ve Hz. Peygamber’in Çocukluğu programları ve sınavları…
Örneklik Medresesi’nde 6 Raşid Halif derslerini izleyelim…
Zilhicce Mevsimini unutmayalım…