Öteki Hayat derslerinde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “Dünya ile Ahiret Arasındaki Perde: Berzah Âlemi” serlevhasında, çokça karşılaştığımız bazı sorulara cevaplar verdi. Hocamız, Kabir ziyareti ve bunun faydaları, telkin meselesi, ıskat ve devir amellerinin kaynağı, kabirlerin başında ve ölülerin arkasından Kur’an-ı Kerim okuma meselesi, taziye ahlakı ve daha nice soruları yanıtladı.
Dersten Cümleler
Değerler sıralamasını alt-üst ediyoruz…
“Şu yavrucağı cehennemden kurtaran Allah’a hamdolsun!” (Buhârî, Cenâiz, 80, Merdâ, 11; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 2)
“Yetişemedik, elimizden kayıp gitti!”
Dünyada her bir dakikada 107 kişi ölüyor. Bir saatte 6420 kişi hayatını kaybediyor. Biz şuanda bu dersi bitirene kadar 6500 insan ölecek…
Türkiye’de, günde 1027 kişi ölüyor…
Geçen dersimizin üç ana başlığı:
Birincisi: Hz. Peygamber’in (sas) Cenazeyi Takibi Konusundaki Uygulamaları
İkincisi: Hz. Peygamber’in (sas) Cenazeyi Defin Konusundaki Uygulamaları
Üçüncüsü: Hz. Peygamber’in (sas) Cenazeyi Defin Ettikten Sonraki Uygulamaları
Kabirlerin ziyaret edilmelerini tavsiye eder, oraların bir tefekkür ve ibret mekânları olduğunu belirtir, ahirete iman meselesinde bu ziyaretlerin çok önemli bir yeri olduğunu adeta zihinlere nakşederdi.
Büreyde b. Husayb el-Eslemi, radıyallahu anh bize rivayet ediyor, diyor ki: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kabirleri ziyaret etmenizi yasaklamıştım. Ama artık ziyaret edebilirsiniz.” (Müslim, Cenâiz, 106; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 77)
Kabir ziyaretinin faydaları nelerdir?
1. İnsana ölümü, hesabı ve ahireti hatırlatır.
2. İnsanın muhasebe duygusunu arttırır ve ibret almasına vesile olur.
3. İnsanı zühd ve takvaya yöneltir. Dünyevileşmesine engel olur, hayır işlerinin çoğalmasına kapı açar.
4. İslam büyüklerinin kabirlerini ziyaret, ruhlara ferahlık verir, maneviyatın gelişmesini sağlar.
5. İnsanın geçmişi ile bağlarını canlı tutar ve korunması gereken o irtibatı güçlendirir.
“Kabirleri ziyaret etmek isteyen ziyaret etsin. Çünkü kabir ziyareti bize ahireti hatırlatır.” (Tirmizî, Cenâiz, 60; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 77)
“Kim, beni öldükten sonra ziyaret ederse, sanki hayatımda iken ziyaret etmiş gibi olur.” (Mansur Ali Nasif, et- Tâc, el-Câmiu’l-Usûl, II/190)
Kabir ziyareti, o kabir sakini için bir fayda sağlar mı?
Ölen bedendir, ruh ölmez.
Kabir vefat eden bedenin menzili, ruhun ise ziyaretgâhıdır.
“Ey filan oğlu filan ve falan oğlu falan! Allah ve Resulü’nün size vaad ettiklerini şimdi gerçek olarak buldunuz mu? Ben Allah’ın bana vaad ettiğini gerçek olarak buldum.” dedi. Hz. Ömer büyük bir merakla: “Ey Allah’ın Resulü! Ruhsuz cesetlere nasıl hitap ediyorsunuz?” diye sorunca, Peygamberimiz: “Benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi duyamazsınız. Şu kadar var ki, onlar cevap veremezler.” (Müslim, Cennet, 76, 77) buyurdu.
Berzah, insanın vefatından yani dar-i fenadan dar-i bekaya irtihalinden sonra başlayan ara döneme denir.
Berzah; engel, perde, duvar manalarına gelir.
“Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında; ‘Rabbim, der, ne olur beni (dünyaya) geri gönder, ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.’ Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar süren bir berzah vardır.”(Mü’minûn, 99,100)
Tabiinin büyük imamlarından olan İmam Mücahid tamda bunu belirtme adına der ki: “Berzah, dünya ile ahiret arasında Kıyamet Günü’ne kadar devam edecek bir perdedir ki o da kabirdir.”
1. Telkin nedir? Ölüye bir faydası var mıdır? Yapılmasının veya yapılmamasının hükmü nedir?
“Kardeşiniz için mağfiret dileyin, ona sebat isteyin! Çünkü o şu anda sorgulanmaktadır.” (Ebû Davud, Sünen, 2/70, Hâkim, el-Müstedrek, 1/370)
Ebû Umâme, Rasülullah (S) in şöyle buyurduğunu işittiğini söylemiştir: “Sizin din kardeşlerinizden biri ölüp de kabrini toprakla düzlediğiniz zaman, içinizden biriniz onun mezarının başında durup şöyle desin: “Ey falan oğlu filân!” ölü işitir fakat cevap veremez. Sonra tekrar şöyle desin: “Ey falan oğlu filân” ölü; “Bizi irşad ettin, Allah’ın rahmeti üzerine olsun.” der, fakat siz duyamazsınız. Sonra şöyle desin: “Ey Allah’ın kulu, bu dünyayı terk ederken, ettiğin ahdi hatırla. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (S) in onun resulü olduğuna şehadet ettin. Allah’ı rabbin, İslâm’ı dinin, Muhammed (S) i peygamberin, Kur’an’ı rehberin, Ka’be’yi kıblen olarak kabul ettin…” (Suyuti, Şerhu’s-Sudûr, 44)
2. İskat ve Devir nedir? Bu yapılanların ölüye bir faydası var mıdır? Bu amellerin dindeki dayanakları nelerdir?
“Bir kimse üzerinde bir aylık Ramazan orucu borcu varken ölürse, onun her günü için bir yoksul doyurulsun.” (İbn Mâce, Sıyâm, 50)
3. Mezarlıklarda Kur’an-ı Kerim okumanın hükmü nedir? Mezar ziyaretlerinde Yasin Süresi okumak şart mıdır?
“Kim her Cuma günü anne-babasını veya onlardan birinin kabrini ziyaret eder ve yanlarında Yasin Suresini okursa, okuduğu ayet ve harflerin sayısı kadar onların günahları bağışlanır.” (Kenzu’l-Ummal, h. No:45486 )
“Kur’an okunduğu zaman bizzat ölü olan kimse niyet edilirse veya okumanın ardından dua yapılırsa yahut da ölünün kabri başında okunursa, sevabı o ölüye inşallah gider.”
El-Alâ b. el-Leclac çocuklarına şu vasiyeti yapmıştır: “Öldüğüm zaman beni kabre/lahde koyun, ardından “Bismillahi ve ala milleti Resulillah” deyin, sonra üzerime hafif hafif toprak atın ve başımın yanında Bakara Sûresi’nin baş kısmı (ilk beş ayeti) ile son kısmını (Amenerresulü) okuyun. Abdullah b. Ömer’in bundan hoşlandığını görmüştüm.”(Kenzu’l-Ummal, h. No: 42921)
“Ensârdan birisi ölünce onun kabrine gider gelirler, orada Kur’ân okurlardı.” (İmam Kurtubi, Tezkire)
4. Ölünün arkasından Kur’an okunabilir mi? Okunan Kur’an’ın sevabı ölülere bağışlana bilinir mi? Okunan Kur’an’ın ölüye bir faydası dokunur mu?
“Ölen kimse kabrinin içinde boğulmak üzere olup da imdat isteyen kimse gibidir. Babasından yahut kardeşinden veya dostundan kendisine ulaşacak duayı beklemektedir. Nihayet dua kendisine ulaştığında bu duanın sevabı ona dünya ve dünyada bulunan her şeyden daha kıymetli olur. Muhakkak ki, hayatta olanların ölüler için hediyeleri dua ve istiğfardır.” (et-Tebrîzî, Mişkatü’l- Mesabih, 1/723)
5. Sünnette taziye meselesinin yeri nedir? Nasıl yapılmalıdır? Bu konuda nelere dikkat etmek gerekir?
“Bir musibeti sebebiyle din kardeşine taziyede bulunan mümine, Allah Teâla kıyamet günü kerem elbiselerinden giydirir.” (İbn Mace, Cenaiz, 56)
“Alan da veren de Allah’tır. O’nun katında her şeyin belli bir vakti vardır. Sabretsin ve ecrini Allah’tan beklesin.” (Buhari, Cenaiz, 33)
“Bismillahirrahmanirrahim.
Allâh’ın Resûlü Muhammed’den Muâz bin Cebel’e…
Allâh’ın selâmı üzerine olsun!
Kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah’a hamdettiğimi sana iletmek isterim. İmdi; Allah ecrini artırsın, buna karşılık sana büyük mükâfatlar ihsan etsin ve sabretme gücü versin. Bizi ve seni şükre muvaffak kılsın. Zîrâ canlarımız, mallarımız, evlâd ü iyâlimiz, Azîz ve Celîl olan Allah’ın bize tatlı hibeleri, geçici bir süre için yanımıza bıraktığı emanetleri cümlesindendir.
Allâh sana o çocuğu vermekle seni sevindirdi. Şimdi de onu büyük bir ecir karşılığında senden aldı. Onun karşılığında Allah’tan rahmet, mağfiret ve hidayet bekliyorsan, sabret! Üzüntü ve kederin, ecrini yok etmesin! Sonra pişman olursun! Bil ki ağlayıp sızlamak hiçbir şeyi geri getirmez, hüzün ve kederi de defedemez. Başa gelecek olan zaten gelmiştir, ve’s-selâm.” (Hâkim, el-Müstedrek, III, 307)
“Ca’fer’in ailesi için yemek yapın! Çünkü onlar şu durumda mutfakla meşgul olamazlar!” (Ebu Dâvûd, Cenaiz, 25-26)
“Din işlerini ehil olanlar üstlendi mi dinin için kaygılanma, ancak ehil olmayanlar din işlerini üstlendi mi dinin için ne kadar endişelensen, ne kadar ağlasan yeridir. İşte ben buraya halimi arz etmeye geldim.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/422; Hâkim, el-Müstedrek, 5/515)