Muhammed Emin Yıldırım Hocamız ile “Nebevî Örneklikte Aile” üst başlığında, Nebevî medreseden dünyadaki cennetimiz olan ailelerimizdeki konumlarımızın nasıl olması gerektiğine dair önemli mesajları öğreneceğimiz programların ikincisi gerçekleştirildi. Hocamız bu ikinci programda “En İdeal Eş” konusunu işledi.
Ders Notları
“Nebevi Örneklikte Aile” derslerimizin ikincisindeyiz, konumuz: “En İdeal Eş”
Aile konusunda üç hadis:
خَيْرُكُمْ خَيْرُكُمْ لِأَهْلِهِ وَأَنَا خَيْرُكُمْ لِأَهْلِي
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.” (Tirmizi, Kitâbü’l-Menâkıb, 137)
Süleyman b. Amr b. el-Ahves den oda babasından naklediyor, diyor ki:
“Resûlullah (sas) ile beraber veda haccındaydık. Haccın bir yerinde bize bir hutbe irad etti. Allah’a hamd ederek söze başladı. Bazı hatırlatmalarda bulunarak va’zu nasihatte bulundu, uzunca olan bu hutbenin bir kısmında şöyle buyurdu:
أَلاَ إِنَّ لَكُمْ عَلَى نِسَائِكُمْ حَقًّا، وَلِنِسَائِكُمْ عَلَيْكُمْ حَقًّا
“Dikkat edin! Sizin hanımlarınız üzerinde hakkınız vardır. Hanımlarınızın da sizin üzerinde hakkı vardır.”
Hadisin devamında bu hakların bazılarına dikkat çekiyor:
“Sizin hanımlarınız üzerindeki hakkınız, namuslarını muhafaza etmeleri ve hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Dikkat edin! Hanımların sizin üzerindeki hakkı onların giyim ve gıda ihtiyaçlarını güzelce karşılamanızdır.” (Tirmizi, Radâ, 11; İbn Mace, Nikâh, 3)
Son hadisi yine Aişe annemiz naklediyor. Buyuruyor ki Efendimiz:
إنَّما النِّساءُ شَقائِقُ الرِّجالِ
“Kadınlar, erkeklerle bir bütünü tamamlayan diğer yarı gibidir.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 93, 94)
Bu üç nebevî beyandan çok şeyler öğreniriz de özellikle üç hadisin verdiği üç temel mesaj şunlardır:
1- Hayrı elde etmenin yolu aileye hayırlarla muamele etmektir.
2- Haklar tek taraflı değil karşılıklıdır ve mutlak manada adalet ile ortaya konmuştur.
3- Kadın-erkek birbirinin rakibi değil, tamamlayıcılarıdır.
Efendimiz’in (sas) Aile Hayatı Üzerine Değerlendirmeler:
1. Efendimiz (sas) hayatı boyunca toplam 14 evlilik yapmış, bunlardan bir tanesi ile zifafa girmeden ayrılmış, aynı zamanda ise nikâhı altında 9 hanımı ile birlikte yaşamıştır.
2. Efendimiz’in (sas) yaptığı 14 evliliğin, 7 tanesi Kureyş’ten, 7 tanesi ise Kureyş’in dışındandır. Dışarıdan olan hanımların mensubiyetleri şöyledir:
Biri, Kindeoğulları’ndan (Esma bint Nu’man)
Biri, Mısırlı Kibtî, Hıristiyan asıllı (Mariye bint Şem’ûn)
Biri, Mustalikoğulları’ndan (Cüveyriye bint Hâris)
İkisi, Âmir b. Sa’sa’dan (Zeynep bint Huzeyme ve Meymune bint Hâris)
İkisi, Nadiroğulları’ndan Yahudi asıllıdır. (Safiyye bint Huyey ve Reyhâne bint Zeyd)
3. Efendimiz’in (sas) Kureyş’ten evlendiği hanımların mensubiyeti ise şöyledir:
Biri, Ümeyyeoğulları’ndan (Ümmü Habibe bint Ebî Süfyan)
Biri, Ümeyyeoğulları haleflerinden (Zeynep bint Cahş)
Biri, Mahzûmoğullan’ndan (Ümmü Seleme bint Ebî Ümeyye)
Biri, Adiyyoğulları’ndan (Hafsa bint Ömer)
Biri, Teymoğulları’ndan (Aişe bint Ebî Bekir)
Biri, Amir b. Lüey’den (Sevde bint Zem’â)
Biri, Esedoğulları’ndandır. (Hatice bint Huveylid)
4. Efendimiz (sas) kendi kabilesi olan Hâşimoğulları, Abdülmuttaliboğulları ve Ensar’dan hiç bir hanım ile evlenmemiştir. Efendimiz’in (sas) evleneceği hanımların kabilelerinin bu kadar çok çeşitli olması ve kendi kabilesi ile Ensar’dan hanımların olmaması, O’nun (sas) yaptığı evlilikler üzerinden İslam’ın mesajını insanlara ulaştırma maksadı taşımaktadır.
5. Efendimiz (sas) yaptığı bu evlilikler üzerinden, tam 32 tane bacanak sahibi olmuştur. Bu sayıya ikinci veya üçüncü kez evlenenler dâhil edilmemiştir. Böyle bir bağın, Efendimiz’e sağladığı imkânların neler olduğu, üzerinde düşünülmeyi hak eden bir konudur.
6. Efendimiz’in (sas) yaptığı evliliklerin bu kadar çeşitli olması, O’nun (sas) farklı dinleri, dilleri, ırkları ve kavimleri tanıması için büyük bir katkı sağlamıştır. Bir yönü ile bu evlilikler birer sosyal laboratuvar konumu görmüştür.
7. Efendimiz (sas) yaptığı evliliklerin sadece iki tanesinden çocuk sahibi olmuştur. O bahtiyarlardan ilki Hz. Hatice, diğeri ise Hz. Mâriye validemizdir.
8. Efendimiz (sas) ilk evliliğini 25 yaşlarında Hz. Hatice ile yapmış, 25 yıl boyunca da başka bir evlilik yapmamıştır.
9. Efendimiz (sas) Hz. Hatice validemizden sonra ilk olarak Sevde validemiz ile evlenmiştir. Sevde validemiz o günler 50 yaşlarındadır ve 6 çocuk sahibidir.
10. Efendimiz’in (sas) yaptığı 14 evlilikten sadece 2 tanesini bekâr hanımlarla, geri kalan 12 evliliğini ise dul hanımlarla yapmıştır. Bekâr olarak evlendiği 2 hanımdan biri Hz. Aişe, diğeri ise Mâriye validemizdir.
11. Efendimiz’in (sas) 14 hanımından, 3’ü hayattayken vefat etmiştir. Bunlar; Hz. Hatice, Zeyneb bint Huzeyme ve Reyhane’dir. Hanımlarından sadece iki tanesine Efendimiz (sas) cenaze namazı kılmıştır. İlki; Zeyneb bint Huzeyme’ye, İkincisi ise Reyhane validemizedir.
12. Efendimiz’in (sas) ilk vefat eden eşi Hz. Hatice, son vefat eden eşi ise Ümmü Seleme’dir. Hz. Hatice, Nübüvvetin 10. yılı 65 yaşında vefat etmiş iken, Ümmü Seleme validemiz ise Hicri 61. yılında 85 yaşlarında vefat etmiştir.
Hz. Peygamber’in (sas) çok kadınla evlenmesinin birçok sebebi olmakla birlikte bunları 5 temel başlık altında inceleyebiliriz:
1. Eğitimle ilgili sebepler
2. Hukuki sebepler
3. Sosyal sebepler
4. Kültürel sebepler
5. Siyasi sebepler
Elimizdeki kaynaklardan 673 erkeğin, 704 ise hanımın evlilik bilgilerine ulaşabiliyoruz.
Bu 704 hanımdan 534’ü tek erkekle evlidir. Oran % 75.8’dir.
Erkekler üzerinden bir rakam vereyim size: 673 erkeğin dökümü şöyledir:
Tek eşli olan erkek sayısı 542’dir. Oran % 80.5
Çok eşli olan erkek sayısı 129’dur. Oran %19.1
İşte durum böyledir….
Osmanlı içinde size bir veri vermek istiyorum. Osmanlı’da çok eşlilik oranı takriben % 5 civarındadır. Daha somut bir araştırma üzerinden size bir veri vereyim. 1670-1698 arasında Bursa özelinde yapılmış bir çalışmaya göre,717 erkeğin, 658’i tek eşli oran % 91.8, 56’sı iki eşli oran % 7.8, 1’i üç eşli, 2 kişi de 2 eşlidir.
Allah Resûlü (sas) muhabbeti ve sevgiyi en üst düzeyde işleten, merhameti ve şefkati hiçbir zaman unutmayan, güvenilen ve güvenen, sadakati ve doğruluğu hayatının esası kılan, iffeti ve emanet bilincini her daim bir azık olarak edinen, nezaketi ve zarafeti hiçbir zaman ihmal etmeyen, müsamahayı ve hoşgörüyü her an koruyan, sadeliği ve doğallığı isteyen, mahremiyeti ve aile sırlarının ifşa edilmemesine dikkat eden, tertip ve düzenin bozulmamasına özen gösteren, adalet ve hakkaniyeti her daim olması gerektiği gibi tesis eden, mükellefiyet ve sorumlulukların yerine getirilmesini isteyen ve bu istediklerini ziyadesi ile yapan bir eşti.
Kavramlar:
1. Muhabbet ve Sevgi
2. Merhamet ve Şefkat
3. Güvenilmek ve Güvenmek
4. Sadakat ve Doğruluk
5. İffet ve Emanet
6. Nezaket ve Zarafet
7. Müsamaha ve Hoşgörü
8. Sadelik ve Doğallık
9. Mahremiyet ve Aile Sırlarını Korumak
10. Tertip ve Düzen
11. Adalet ve Hakkaniyet
12. Mükellefiyet ve Sorumluluklar
“Anam, babam sana feda olsun Ya Resûlullah! Ne olur beni affet. Ben senin hakkında başka şeyler düşünürken sen ne ile meşgulmüşsün.” Müslim, Salât, 221; Ebû Davud, Salât, 152; Abdurrezzak, Musannef, 2/160
“Bana anlatacak mısın ne olduğunu yoksa Latif ve Habir olan Mevlam, Cebrail’i gönderip, bana haberini versin mi?” Bu tehdidi duyunca annemiz telaşlanıyor; “Aman Ya Resûlullah! Cebrail bu iş için gelmesin” mesele şundan ibaret deyip başlıyor anlatmaya… O anlattıkça Efendimiz (sas) gülüyor: “Demek önümdeki karartı sendin öyle mi?” diyerek tebessüm ediyor. (Müslim, Cenâiz, 102; Nesâî, Cenâiz, 103; İbn Mace, Cenâiz, 36)
“Resûlullah (sas) hayatı boyunca ne bir hanımına, ne bir cariyesine, ne de bir hizmetçisine bir fiske dahi vurmadı, kötü bir söz söylemedi, onları rencide etmedi.” (Müslim, Fedâil, 79; Ebû Davud, Edeb, 4)
“Beraberce sofraya oturduğumuz bir gün et yiyoruz. Resûlullah (sas) benim elime aldığım ve ısırdığım eti elimden alıyor, tam ısırdığım yerden ısırıyor. Su içmek istediğim zaman benim bardağımı alıyor ve tam içtiğim yerden içiyordu. Neden böyle yaptığını sorduğumda: “Ya Aiş! Dudağım, dudağının değdiği yere değsin istiyorum!” (Müslim, Hayz, 14; Ebû Davud, Tahâre, 103) diyordu.
“Mısırlı kadınlar Yusuf’u görünce onun güzelliğinden dolayı bıçaklarla ellerini kestiler, eğer onlar benim efendimi görselerdi, onun güzelliği karşısında o bıçakları sinelerine saplarlardı.” (Alûsî, Rûhu’l-Meânî, c.13, s. 77)
“Tabi istiyorsun ki ben öleyim, hemen beni mezara gömesin ve diğer hanımlarınla daha rahat beraber olasın.” Efendimiz (sas) hasta hali ile bu söze öyle bir güler, öyle bir tebessüm eder ki… (Buhârî, Merdâ, 16; İbn Mace, Cenâîz, 9; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c. 6, s. 228)
“Kalkın içeriye geçin, elinizi yüzünüzü yıkayın, Ömer bu halde sizi görmesin!” (Ebû Ya’lâ, Müsned, 7/449; Cum’a, Ahmed Halil, Nisâu Ehli’l-Beyt, s. 144)
“Ey Aişe! Eğer bana kızmışsan bir şey söylediğin zaman İbrahim’in Rabbine yemin olsun ki diyorsun, eğer benden hoşnutsan, Muhammed’in Rabbine yemin olsun ki diyorsun?”
“Vallahi doğru Ya Resûlullah! Ancak şu andan itibaren sana söz veriyorum, bundan böyle senin isminin dışında bir ismi ağzıma almayacağım, ne kadar kızgın olursam olayım, yine de senin isminle yemin edeceğim. ” (Buhârî, Nikâh, 108; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 80; İbn Sa’d, Tabakât, c. 10, s. 68)