Hac, ancak yeterli bir bilinç ve derin bir şuur ile yapılırsa gerçek Hac olur.
Muhammed Emin Yıldırım Hocamızın çeşitli dönemlerde yaptıkları dersleri ve yazdığı yazıları bu kutsal yolculuğa çıkacak tüm kardeşlerimize tavsiye ediyoruz.
İstifadeli olması duası ile…
Şe’âir, semboller demekti. Eğer bir yerde semboller üzerinden konuşuluyorsa, orada o sembollerin işaret ettiği hakikatler var demektir. Gelin öyleyse bu manevi atmosferin katkısı ile birlikte, haccın menasiki içerisindeki sembollerin arkasında bulunan ve anlaşılınca ancak yapılan haccı, mebrur bir hac kılan, bu hakikatlerin neler olduğunu birkaç cümleyle de olsa anlamaya çalışalım. Devamını okuyun…
İnsanlığın Kurtuluş Reçetesi; Hacc
Hac, tek kelime ile muhteşem bir ibadettir. Allah’ın azamet ve büyüklüğünü, insanın ise acziyet ve küçüklüğünü görebileceği en önemli vesiledir. Yine Hac, varlığın evrensel çağrısı içerisinde yer alıp, “bende varım, bende geldim” demesinin bir işaretidir. Bu önemli ibadetin, hakkı ile yapıldığı zaman sahibine neler kazandırdığını saymakla bitiremeyiz. Ama burada şu hakikatin altını çizmek zorundayız ki, Hac; ilahi kelamın lisanında da özel ve önemli bir ibadettir. Özeldir, çünkü Kur’an hiçbir ibadet için kullanmadığı ifadeleri Hac için kullanır. Önemlidir, çünkü Hac sadece yerine getiren Müslümanları değil, tüm insanlığı ilgilendiren bir eylemdir. Gelin bu iki ifadeyi biraz daha iyi anlamaya ve kavramaya çalışalım. Devamını okuyun…
Hacca gitmek mi? Haccı Yaşamak mı?
Büyük İslam ailesinin fertleri dünyanın dört bir tarafından Hz. İbrahim’in yüzyıllar önceki davetine icabet edip “Lebbeyk” diyerek o kutsal beldelere varmaya başladılar. O bereketli topraklara varmak amacı ile yola çıkan Rahman’ın Misafirlerine “nereye gidiyorsunuz?” diye sorduğunuzda, her yolcudan “Hacca gidiyoruz” diye cevap alacaksınızdır. Ama bu cevap böyle kutsi bir yolculuğun mana ve kıymetini duyurma adına yeterli olmayacaktır. Bunun için bu kutsi yolun yolcularından “hacca gidiyoruz yerine, haccı yaşamaya gidiyoruz” sözünü içini doldurularak ikrar edilmesini ümit etmekteyiz.. Çünkü hacca giden ile haccı yaşayan aynı ruh hali ile evine dönmeyeceği muhakkaktır. Giden ile yaşayan arasında çok önemli farklar vardır. Bu farkı görebilmek için ne ciddi bir araştırmaya ne de özel bir gayrete gerek var; eğer her giden haccı yaşasaydı ve o büyük İslam aşığı İkbal’in deyimi ile dönenler tekke, tesbih, seccade yerine o beldelerin asli sahiplerinin oraya bıraktıkları silinmez izleri anlayıp getirselerdi, herhalde halimiz çok daha farklı olurdu. Bunun için hacca gidenler çok, ama haccı yaşayanlar ne yazık ki aynı çoğunlukta değillerdir. Öyleyse gelin hacca gidenle, haccı yaşayan arasındaki farkları biraz olsun görmeye çalışalım. Devamını okuyun…
Rahman’ın Misafirlerini Yolcu Ederken
Kutsal vazifelerini yerine getirmek için insanlar kafileler halinde mübarek topraklara doğru yola koyuldular. Her hac yolculuğunda insan tarifi mümkün olmayan duygularla ailelerinden, dost ve arkadaşlarından ayrılırken, sanki baba ocağına gider gibi yola çıkmaktadır. O mekanlar tüm müminler için baba ocağı ve bir anne kucağı gibidir. İlk kez gidiyor olsa bile bir çok mekan ona çok tanıdık gelmekte, her mekanda zihninin bir köşesinde okuduğu yada duyduğu nice olaylar ve hatıralar canlanmaktadır. Bin bir sıkıntı ve zorluğa rağmen her hacı adayının gönlünde oralara varmak Hacerü’l Esved’in önünde selam verip geldiğini duyurmak, evrensel koroya katılıp Lebbeyk diyerek koca İslam okyanusunda bir damla olduğunu bildirmek, Allah’ın yeryüzüne koyduğu ilk yapı olan Kabe etrafında dönüp dönüp durmak, Devamını okuyun…