Nebevî Miras derslerimizin bu haftaki konusu Hicri 3. yüzyıldaki hadis çalışmaları ve Kütüb-i Sitte’nin değerlendirilmesi idi. Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “Hadisin Altın Çağı ve Bu Çağın Kahramanları” serlevhasının altında, Hadisin zirve yıllarının temel hususiyetlerini, İslam âlimlerinin sonraki süreçlerde Arap olmayan unsurlardan daha fazla çıkmasının nedenlerini ve Kütüb-i Sitte’nin ayrıcalık ve hadis külliyatındaki yerini, çok mühim mesajlarla bizlere anlattı.
Dersten Cümleler
Veda Haccı sırasında Hz. Peygamber’i (sas) dinleyen sahabi sayısı, Ebû Züra er-Razi (v. 375/985) âlimimizin ifadesi ile 114.000 idi.
Kim Resûlullah’ın (sas) kutlu sözlerini aktararak o sözleri ebedileştirdi/ölümsüzleştirdi ise o da ölümsüzleşti. Kim o sözlere hizmet ettiyse Allah da insanlığı onlara hizmet ettirdi ve onların isimlerini o güzel hadislerle birlikte unutmadı, unutturmadı.
Hassân b. Sâbit:
“Ve mâ medahtü Muhammeden bi mekâletî;
Velâkin medahtü mekâletî bi Muhammedin!”
“Ben sözlerimle Muhammed’i övmüyorum;
Bilakis Muhammed ile sözlerimi övüyorum.”
“Eğer sizler benden hadislerimi dinlerseniz, sizlerden de dinlenir ve sizlerden dinleyenlerden de dinlenir.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/104)
Özellikle Hicri 3. asır Hadisin Altın Çağı olmuştur. Altın Çağ denmesi hem bu alanın ciddi bir kalite kazandığının hem bu alanda çalışanlarının arttığının hem de bu alanda çok kıymetli eserlerin ortaya çıktığının işaretidir.
Hicri 1. asırdan itibaren başta Arap dili olmak üzere, Tefsir, Kıraat, Hadis, Kelam, Fıkıh ve daha başka alanlarda öne çıkan âlimlerimizin büyük bir kısmının Arap olmayan kavimlere mensup olduğunu görürüz.
Tabiîn neslinin önemli simalarından olan Abdurrahman b. Ebî Leyla’nın oğlu Muhammed b. Abdurrahman bize naklediyor. Dönem Abbasi dönemi, Abbâsî hânedanına mensup vali ve kumandan ve ayrıca veliaht olan, bir de Arap milliyetçiliği ile tarihte anılan İsâ b. Musâ, Muhammed b. Abdurrahman’a âlimleri ve fakihleri soruyor:
— Basra fakihi kimdir?
— el-Hasan b. el-Hasan
— Sonra kim?
— Muhammed b. Sîrîn
— Kimdir bunlar?
— Mevalî
— Mekke fakihi kim?
— 4 isim sayılır; Atâ b. Ebî Rebah, Mücahid, Said b. Cübeyr, Süleyman b. Yesâr
— Kimdir bunlar?
— Mevalî
— Medine’nin fakihleri kimlerdir?
— Dört isim sayılır; Zeyd b. Eslem, Muhammed b. el-Münkedir, Nâfî, İbn Ebî Nuceyh
— Kimdir bunlar?
— Mevalî
Rengi değişti ve tekrar sordu:
— Kubâ ehlinin en fakihi kimdir?
— Rabiât’ur-Rey ve İbn Ebî’z-Zînad
— Kimdir bunlar?
— Mevalî
Yüzü buruştu ve yine sordu:
— Yemen fakihi kimdir?
— Tâvûs, oğlu ve İbn Münebbih
— Kimdir bunlar?
— Mevalî
Boyun damarları şişti, ayağa kalktı ve sormaya devam etti:
— Horasan fakihi kimdir?
— Atâ b. Abdillah el-Horasanî
— Bu ‘Atâ’ da kim?
— Mevlâ
Yüzü iyice buruştu, karardıkça karardı; o kadar ki korktum. Sordu:
— Şam fakihi kim?
— Mekhûl
— Bu Mekhûl de kimdir?
— Mevlâ
Solumaya başlamıştı.
— Kûfe fakihi kim?
Korkmasaydım şayet, vallahi, el-Hakem b. Uteybe ve Ammar b. Ebî Süleyman derdim. Fakat işin iyice kötüye varacağını düşünerek “İbrahim en-Nehâî ve eş-Şa‘bî” dedim. O yine sordu:
— Peki, bunlar kimdir?
— İkisi de Araptır.
Bunu işitince “Allahu Ekber!” dedi ve sakinleşti. (Ahmed Emin, Fecrü’l-İslam, s.154)
Bunun birçok sebebi var; siyasi sebepleri var, idari sebepleri var, coğrafi sebepleri var…
Bu sebeplerden bazılarını şöyle özetleyebiliriz:
1. İslam’ın insan yetiştirme potansiyelinin etkileri
2. Emeviler ve Abbasiler dönemindeki Arap milliyetçiliğinin etkileri
3. Sonradan Müslüman olan unsurların daha iştiyakla davranmalarının etkileri
4. Yerleşik Arapların rahat, sonradan gelen Muhacirlerin ise kendilerine toplumda yer bulma çabalarının etkileri
5. İlim noktasında çok ciddi bir gayret ve çaba ortaya koymaları ve bu konuda hiçbir fedakârlıktan geri durmamalarının etkileri
Bugün Orta Asya denen bu coğrafya, aslında Batı Türkistan, Doğu Türkistan, Afgan yahut Güney Türkistan ve İran Türkistan’ı olmak üzere dört bölüm halinde incelenmesi gereken büyük bir coğrafyayı kapsamaktadır. Başta, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan, Doğu Türkistan yani Uygur Türklerinin yaşadığı coğrafya ve daha geniş bir alanda yaşayan insanlar, bu coğrafyanın insanlarıdır.
“Coğrafya kaderdir.” İbn Haldûn
Bu coğrafya insanın en temel özelliklerinden biri hafızalarının çok güçlü olması, ezber yeteneklerinin ileri düzeyde bulunmasıdır.
Hadisin Altın Çağında yüzlerce, Müsnedler, Sünenler, Musannaflar, Camiler, Cüzler ve özel konulara göre yazılmış hadis kitapları oluştu.
Ama bir müddet sonra bu kitapların içerisinden 6 tanesi daha fazla ilgi görmeye, ümmet tarafından daha mevsuk yani vesika niteliği taşıması açısından daha muteber görülmeye başlandı. Bu 6 kitap hangileri idi? Buhari ve Müslim’in Sahihleri, Ebû Davud, Tirmizi, Nesai ve İbn Mace’nin Sünenleri…
Ancak el-Abteri, İbnü’l-Esir ve İbn Deyba gibi âlimler İbn Mace’nin yerine İmam Malik’in Muvatta’sını 6. kitap olarak sayarlar.
Ebü’l-Muğire İbn Hazm, onun vefa tarihi h. 438/1046, yani erken dönem bir âlim, bir devlet adamı, şair kâtip, onun bir hatırasını şimdi size nakledeceğim. İbn Hazm kendisi naklediyor: “Hadis ehlinden bir grup Ebû Ali Sa’id b. es-Seken’in etrafında toplanır ve ona derler ki: ‘Hadisle ilgili kitaplar çoğaldı, bize bir tavsiyede bulunsanız da o kitabın üzerinde yoğunlaşsak!’ Bunun üzerine İbnü’s-Seken biraz sükût ettikten sonra evine gidip dört tomarla çıkar, onları üstüste koyar ve der ki: “İşte bunlar İslam’ın esaslardır.” Biz baktık o dört tomar: Müslim, Buhari, Ebû Davud ve Nesai imiş” (İbnü’l-Kayserani, Şurutü’l-Eimmeti’s-Sitte, s. 100, 101)
Kütüb-i Sitte’nin belli başlı bazı özellikleri vardır. Bu özelliklerinin bazıları şunlardır:
1. Hepsi Mekke ve Medine dışında doğmuş ve hepsi Arap olmayan kavimlerin soylarından gelmişlerdir.
İmam Buhari Buharalı, yani Özbekistanlı
İmam Müslim, Nişaburlu yani İran Horasan’ında
İmam Ebû Davud, Sicistanlı, İran ile Afganistan arasındaki bir sınır bölgesi
İmam Tirmizi, Tirmizli yani Özbekistanlı
İmam Nesai, Nesalı yani İran Horasanlı…
İmam İbn Mace, Kazvinli yani İranlı
2. Hepsi aynı dönemde yaşamış, birbirlerine hocalık ve talebelik yapmışlardır.
Vefat tarihlerine bakalım:
İmam Buhari (v. 256/870)
İmam Müslim (v. 261/875)
İmam Ebu Davud (v. 275/889)
İmam Tirmizi (v. 279/892)
İmam Nesai (v. 303/915)
İmam İbn Mace (v. 273/887)
3. Hepsi kendilerinden hadis aldıkları ravilerin biyografileri ile ilgili müstakil eserler yazmışlardır.
4. Hepsi kendilerine has bir usul geliştirmiş ve ellerinden geldiği nispetle sahih rivayetleri almış, eğer bazı zayıf rivayetlere yer vermişlerse de bunu belirtmişlerdir.
Bu 6 kitapta olan bütün rivayetler sahihtir demek ne kadar yanlış ise sadece sahih hadisler bu 6 kitapta vardır demek de o kadar yanlıştır.
İmam Müslim: “Bana göre sahih olan her hadisi bu kitaba almış değilim. Sadece sıhhati konusunda ulemanın icma ettiği hadisleri bu kitaba kaydetmeye çalıştım.”
5. Hepsi sultanlara ve idarecilere karşı mesafelerini korumuş, onların atiyyelerini kabul etmemiş, teklif edilen resmi görevleri ise geri çevirmişlerdir.
6. Hepsi dönemin itikad, kelam ve fıkıh alanındaki tartışmalarından etkilenmiş, bu tartışmaları dikkate alan bazı tasnifler yapmak durumunda kalmışlardır.
7. Hepsi muhaddis oldukları kadar, müçtehittirler de; dolayısı ile her hangi bir fıkıh mezhebini taklid etmemiş, kendi içtihatları ile amel etmişlerdir.
8. Hepsi, kitaplarında birebir birbirlerini taklit etmemiş, özgün bir menhec ile hareket ederek, adeta birbirlerini tamamlayacak adımlar atmışlardır.
9. Hepsi, kitaplarını çeşitli bablara ayırmış ve bazen bazı hadisleri mükerrer olarak kullanmışlardır.
İmam Buhari’nin Sahihi, 97 kitaptan, 3889 babtan oluşur.
Toplam 7275 hadis vardır; tekrarsız rivayetlerin sayısı 4000 civarındadır.
İmam Müslim 54 kitap, 1329 babtan oluşur. 7581 hadis ihtiva eder, tekrarsız hadis sayısı 3033’dür.
Tirmizi, 51 kitap, 2496 babtan oluşur. 3956 hadis içinde vardır.
Ebû Davud, 40 kitap, 1889 babtan oluşur. İçindeki hadis sayısı 5274’dür.
Nesai, 51 kitap, 2400 babtan oluşur. 5756 hadis içerir.
İbn Mace, 37 kitap, 1515 babtan oluşur. 4371 hadis içerir.
Kütüb-i Sitte dediğimiz 6 temel hadis kitabımız, 34.213 hadisten oluşur. Bunların hepsinden tekrarları çıktığınızda ortada kalan rakam 5.000 civarıdır.
10. Hepsi yüzyıllardır ümmetin güvenini kazanmış, haklarında yüzlerce araştırma yapılmış, kitaplarına aldıkları rivayetler tek tek incelenmiş, böylece tasdik görmüşlerdir.
Tarih boyunca Buhari hakkında tam 244 tane şerh çalışması yapılmıştır. Bu 244 tane şerh çalışmasından 54’ü matbu, 64’ü yazma, diğerleri ise ne yazık ki kayıptır.
Kütüb-i Sitte olarak bilinen derlemelerin otorite kazanıp yaygınlaştığı dönemden sonra hadis hıfzına yönelik ilgide azalma başlamıştır.
Bereketin kaynağı nelerdi?
1. Derin ve güçlü bir Haşyet
2. Sağlam ve sarsılmaz bir Hassasiyet
3. Büyük ve kapsamlı bir Hamiyet
4. Tükenmeyen ve yenilenen bir Hamaset
5. Temsil edilen ve yansıtılan bir Heybet
İmam Buhari: “Allah, beni birçok konuda hesaba çekecek, ama inşallah ben gıybet konusunda hesaba çekilmeyeceğim. Çünkü ben gıybet hiç etmedim, etmemiş bir halde de Rabbime kavuşmayı umuyorum.”
Babası İsmail b. İbrahim ne diyor: “Vallahi malımın içerisinde bir tek haram ve şüphe yoktur.”
İmam Müslim: “Bırak da senin ellerini değil, ayaklarını öpeyim ey üstatlar üstadı… Ey Muhaddislerin efendisi… Ey Hadis illetlerinin tabibi… Sana ancak, seni çekemeyenler kızabilir. Dünyada senin bir benzerinin bulunmadığına şahadet ederim.”