Muhteşem ahlak dersinde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Hakkın Hatırı İçin Münazara” başlığında, münazara ahlakını anlattı. “Hz. Peygamber’in dünyasında münazara var mıydı? Sahabe münazaraya nasıl baktı? Münazaranın ahlakı ve ilkeleri nelerdir? Bu konuda nelere dikkat etmek gerekir?” Bu ve buna benzer birçok soruya Hocamız, bu derste cevaplar verdi.
Dersten Cümleler
Rebiülevvel ayını ihya etmek…
İbadeti eğlence ile değil, heyecan ve coşku ile yerine getirmek…
Ahzab Sûresi 40. ayetten başlayalım…
Hüccetü’l-İslam İmam Gazzali, Hicri 450, Miladi’1058’de İran’ın Horasan bölgesinde bulunan Tus şehrinde (Tus bugünkü Meşhed) doğuyor, 14 Cemaziye’l-ahir 505’de, Miladi olarak 18 Aralık 1111’de yine Tus’ta vefat ediyor.
Kaç yaşında vefat etmiştir? Hicri olarak 55, Miladi olarak 53 yaşındadır.
İmam Nevevî’nin Hocası olan Tiflisi: “Gazzali’nin telif ettiği eserleri saydım ve ömrüne taksim ettim, her gününe dört cüz (yaklaşık 40 sayfa) düştüğünü gördüm.”
Diyor ki İmam Gazzali: “Âlimler üç sınıfa ayrılırlar:
- Nefsini ve başkalarını helak edenler
- Hem nefsini, hem başkalarını saadete erdirenler
- Nefsini helak eden, ama başkasını saadete erdirenler”
Kâ’b b. Malik’ten rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûl-u Ekrem (sas) buyurmuşlardı ki: “İlmi, âlimler arasında bulunup ilim satmak için veya sefihlerle çatışıp onları yenmek için veyahut şöhret yapmak, insanların dikkatini üzerine çekmek için tahsil eden kimseyi Allahû Teâla (cc) cehenneme koyar!”
Bediüzzaman Said Nursî (rh) 1878’de Bitlis’in Hizan ilçesinin Nurs köyünde başlayan hayat; 23 Mart 1960’da Urfa’da nihayete eriyor; geriye Risale-i Nur gibi bir Kur’an tefsiri bırakıyor.
“Eğer bir meselenin münazarasında kendi sözünün haklı çıktığına taraftar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa insafsızdır. Hem zarar eder. Çünkü haklı çıktığı vakit o münazarada bilmediği bir şeyi öğrenmiyor, belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eğer hak hasmının elinde çıksa, zararsız bilmediği bir meseleyi öğrenip menfaattar olur, nefsin gururundan kurtulur. Demek insaflı, hakperest, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor. Hasmının elinde hakkı görse yine rıza ile kabul edip taraftar çıkar ve memnun olur.
İşte bu düsturu, ehl-i din, ehl-i hakikat, ehl-i tarikat, ehl-i ilim kendilerine rehber ittihaz etseler ihlası kazanırlar. Ve vazife-i uhreviyelerinde muvaffak olurlar. Ve bu fecî sukût ve musibet-i hâzıradan rahmet-i ilâhiye ile kurtulurlar.”(Lemalar, İhlas Risalesi, 20. Lema, s. 148)
Münazara ile yakın bağları olan 5 kavram:
Müşavere
Müzakere
Muhalefe
Mücadele
Münakaşa
Müşavere: Danışma
Müzakere: Görüşme
Muhalefe: Farklılaşma
Mücadele: Çekişme
Münakaşa: Tartışma
Münazara: “Gerçeğin, hakikatin ortaya çıkarılması için yapılan gayretin adıdır.”
Tek kelime ile münazara: Aramadır; hakikati aramadır.
Sözlükte “bakmak, düşünmek” anlamındaki nazar kökünden türeyen ve “karşılıklı olarak bakmak, birlikte düşünmek” manasındadır.
Medeniyetimizde İlmü’l-Hilaf, İlmü’l-Cidal ve İlmü’l-Münazara şeklinde mübalağasız yüzlerce eser oluşturmuşlardır.
Sırtımızı nübüvvet iklimine yaslanmak…
“Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” (Nahl Sûresi, 125)
En güzel hikmet ile
En güzel öğüt ile
En güzel mücadele yöntemi ile
Bizim dinimiz sadece mabet dini değil, hayat dinidir.
“Müflis kimdir biliyor musunuz?”
“Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biten, böylelikle hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir.” (Müslim, Birr, 59; Tirmizî, Kıyamet, 2)
Hz. Ali’nin (ra) Cemel’de ve Sıffın’daki büyük imtihanları…
“Onlar bizim hata eden, cahil kardeşlerimiz…”
“Tenzilin inkârı söz konusu değilse, tevilin inkârı tekfiri gerektirmez.” (İmam Ebû Hanife)
Hz. Ali: “Ey İbn Abbas! Onlarlar Kur’an üzerinden değil, Sünnet üzerinden mücadele et!”
“Onlar şüphesiz kavgacı bir millettir.”(Zuhruf, 43/58)
“Ey inananlar ihramlı iken av avlamayın…” devamında “…içinizden adil birisi ona hükmetsin…” (Maide, 5/95) ayeti…
“Eğer karı kocanın arasının açılmasından endişelenirseniz erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin.” (Nisa, 4/35)
İmam Gazzali, münazara ahlakını 8 maddede toplamıştır. Nedir bunlar?
1. Farzı kifaye olan münazara, ancak farzı ayn olan vazifelerden sonra icra edilmelidir.
2. O esnada münazaradan daha mühim bir farzı kifaye bulunmamalıdır.
3. Münazara yapan kişi, başkasının mezhebiyle değil kendi reyiyle fetva veren, müçtehit vasfına haiz biri olmalıdır.
4. Münazara, meydana gelmiş mühim bir hadise hakkında yahut meydana gelmesi yakın olan bir hadise hakkında yapılmalıdır.
5. Münazara, özel bir mecliste tertip edilmeli, halka açık yerlerde yapılmamalıdır.
6. Münazara, hakkın/hakikatin ortaya çıkması amacıyla yapılmalıdır.
7. Delilden delile ve sualden suale intikal men edilmemelidir.
8. Kişi, kendisinden istifade edebileceği, ilimle iştigali olan kimselerle münazara etmelidir.
İki madde daha eklenmelidir:
1. Münazara İslam’ın temel meselelerinde, imani konularda, İslam’ın sabitelerinde olmamalıdır.
2. Münazara sonunda sonuç ne çıkarsa çıksın, tekfire kapı açılmamalıdır.
“Allah’ım! Sen hakkı karşıdaki kardeşimin diliyle ortaya çıkar! (tecelli ettir!)”