Muhammed Emin Yıldırım Hocamız geçtiğimiz hafta Almanya’nın Hannover bölgesinde “İman Kahramanları Sahabe Nesli” konulu bir konferans verdi.
IGMG Hannover bölgesinin düzenlemiş olduğu program, Rabbimizin kelamı olan Kur’an’ı Kerim tilavetiyle başladı. IGMG Hannover Bölge Başkanı Davut Toklu tarafından yapılan açılış konuşması ve IGMG İrşad Başkan Yardımcısı Ali Bozkurt’un selamlama konuşmalarının ardından söz, Muhammed Emin Yıldırım Hocamıza tevdi edildi.
Toprağın Hakkı; Secde
Muhammed Emin Yıldırım Hocamız konuşmasına Efendimiz’in (sas) bizlere öğretmiş olduğu “Toprağın hakkı secdedir.” düsturunu vurgulayarak, Allah’ın (cc) toprağın hakkını ödemek üzere Avrupa’da istihdam ettiği kardeşlerimizi selamlayarak başladı.
Hocamız insanlığın, özellikle de Müslümanların bu zamanda ciddi bir irtidat problemi yaşadığını belirtti ve “Çocuklarımız Allah’a (cc), Peygamber’e (sas) inanıyormuş gibi davranıyor. Onlara ezberlettiğimiz iman esasları hayatlarında sadece sözden ibaret kalıyor. Artık İslam insanlığa bir model ve hayat nizamı sunamıyormuş gibi algılanıyor. İşte bu yüzden şu zamanda öncelikli olarak iman konusundaki eksikliğimizi gidermemiz gerekir. Biz de bugün İman kahramanları olan Sahabe (ra) nesli üzerinden bu konuyu işleyeceğiz.” dedi.
Muhammed Emin Yıldırım Hocamız konferans boyunca işlediği Sahabe’nin (ra) imanı konusunu üç soru başlığında toparladı.
1- Sahabe nasıl Sahabe oldu?
2- Sahabe nasıl iman kahramanları oldu?
3- 21. asırda bizler, nasıl birer iman kahramanı olabiliriz?
İman Adına Vazgeçenler!
Sahabenin anlamını “Allah Resûlü’nü (sas) iman üzere gören ve iman üzere vefat edenler.” olarak veren Hocamız, onların çoğunun gençlerden oluştuğunu ve iman etmelerinin ardından, hem canlarından hem mallarından hem sevdiklerinden vazgeçmeyi göze alarak iman adına çalıştıklarını belirtti.
Eğitim denilince çoğu zaman çocuk eğitiminden konuşulduğunu, dindar bir nesil yetiştirme amaçlanarak buna göre çalışmaların düzenlendiğini belirten Hocamız, bu konuda gözden kaçan bir noktayı nazarlarımıza verdi: “Dindar nesil yetiştireceğiz diyoruz ama geldiğimiz nokta maalesef bizi memnun edecek boyutta değil. O halde bir şeyi eksik yapıyoruz. Efendimiz (sas) Risalet davasını anlatmaya başladığında Mekke’nin çocuklarını alıp eğiteyim, 10 yıl sonra onlar yetiştiğinde mücadeleye başlayayım demedi. Bütün peygamberlerin ilk eğitimi çocuk eğitimi değil yetişkin eğitimidir ve Efendimiz de (sas) bunu yaptı.”
Sorunların aslında çocukken değil, eğitilen çocukların yetişkinlik dönemine girdiğinde başladığını ve çocukların anne babalarından aldığı eğitimleri onların hayatlarında göremeyince içselleştirmeden, iman ederek değil, inanıyormuş gibi yaparak ikiyüzlü bir hayata yöneldiğini belirten Hocamız, bu konuda ebeveynlerin görevine dair Tahrim Sûresi’nin 6. Ayetini nazarlara vererek şunları söyledi:
“Allah Resûlü (sas) Sahabeyi (ra) kendi eliyle yetiştirerek Sahabe yaptı ve onlar imanı bizzat baştan aşağı iman kesilmiş olan Efendimiz’den (sas) gördüler. Onlar, söyleyen ama kendisi uygulamayan bir örnek görmediler.”
İman Kahramanları Sahabe
Sahabe neslinin (ra) bilgi öncelikli değil amel öncelikli bir ilmin arkasında durarak iman kahramanları olduğunu vurgulayan Hocamız, “Onlar, Allah Resul’ünden (sas) ne duydularsa hemen hayatlarına taşıma adına bir gayret içerisine girdiler.” dedi.
Hocamız, 16. asırda yaşamış olan İbn Hacer el-Heytemî’nin kendisine sorulan “Bir Müslümanın öncelikli olarak öğrenmesi gerek şey nedir?” sorusuna verdiği cevabı bizlerle paylaşarak konuşmasına devam etti.
Bir Müslümanın öncelikli olarak öğrenmesi gereken şey nedir?
1- Sağlam bir kaynaktan, sağlam bir akide (iman esasları)
2- Kulluğunu ifa edebilmesi için ona yetecek kadar ibadet fıkhı ve Allah, onu her nerede istihdam etmişse bulunduğu yerin fıkhı
3- Kalbin amelleri ve kalbini ıslah edecek olan devalar
Bu üç maddeyi “Salih bir iman, salih bir amel ve selim bir kalp” olarak özetleyen Hocamız, Efendimiz’in (sas) de bu sınıflandırma ve metot üzerinden Sahabe neslini yetiştirdiğini belirtti.
Bu zamanda Allah’a imanın bizlerin yalnızca dilinde olduğunu, Kelime-i Tevhid’i tam manasıyla kavrayamadığımızı vurgulayan Hocamız, “Allah’tan ister gibi birinden istiyorsak, Allah’tan bekler gibi birinden bekliyorsak, Allah’tan ümit eder gibi birinden ümit ediyorsak, Allah’tan korkar gibi birinden korkuyorsak, Allah’ı sever gibi birini seviyorsak eğer, hakiki manada “La ilahe illallah” diyemedik demektir.” dedi.
Muhammed Emin Yıldırım Hocamız konferansın sonunda, yapmamız gerekenin iman esaslarını Kur’an kurslarında öğretildiği gibi lafızlarıyla ezberlemekten öteye götürerek tevhid meselesini gerçek manada Sahabenin anladığı gibi anlamak olduğunu belirtti ve “Gelin, Sahabenin limanına sığının. Kendinize rehber olarak onları edinin. Evde ekmek, su kadar Sahabe deyin ki çocuklarınız da sizi örnek alsın. Siz o limana sığının ki çocuklarınızın da limanı Sahabe olsun.” diyerek sözlerini nihayete erdirdi.
Yoğun ilgi ve katılımın olduğu program, Kur’an’ı Kerim tilavetiyle sona erdi.