Siret-i Enbiyâ derslerimiz Hz. Zülkifl (as) ile devam ediyor. Çok fazla tanımadığımız bu peygamberimizi bu hafta Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Hayırların Öncüsü Bir Peygamber Hz. Zülkifl” serlevhasının altında anlattı. Özellikle peygamberlerin nasıl hayırların öncüsü olduğunu, Hz. Zülkifl’in bu konudaki örnekliğini, onun hakkında yapılan tartışmaları, isminin ve künyesinin anlamını ve daha nice konuları her zaman olduğu gibi yine önemli mesaj ve vurgularla bize takdim etti.
Dersten Cümleler
Şaban-ı Muazzama’nın, muazzam atmosferinin altında yürüyoruz. Yavaş yavaş Şaban’ın zirvesi sayılan 15. geceye yani Berat Gecesi’ne doğru gidiyoruz, bizde Siret-i Enbiya yolculuğumuzu devam ettiriyoruz.
Kur’ân öyle bir kitap ki anlattıkları mesaj itibari ile ne kadar mühim ise inanın anlatmadıkları da mesaj itibari ile en az o kadar mühimdir.
Nisâ 163’de Hz. Nûh’tan başlayıp, Hz. Dâvûd’a kadar; 11 peygamber, En’âm 84 ise Hz. İbrâhim’den başlayıp Hz. Harun’a kadar 10 peygamber sayılıyordu.
“Biz, Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrâhim’e, İsmâil’e, İshak’a, Ya’kûb’a, torunlarına, İsâ’ya, Eyyûb’a, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik. Dâvûd’a da Zebûr vermiştik.” (Nisâ 4/163)
“Biz ona (İbrâhim’e) İshak’ı ve Ya’kûb’u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh’u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvûd’u, Süleyman’ı, Eyyûb’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.” (En’âm 6/84)
Kur’ân’ın böyle bir tercihte bulunmasının hikmetleri nelerdir? Hikmetleri çoktur ama biz 5 maddede anlamaya çalışalım:
1. Kur’ân-ı Kerim kronolojiye değil mesaja odaklanır.
2. İki ayette de geçen sıralamanın sûre bütünlüğü içerisinde mesajları vardır.
3. İki ayette geçen peygamberlerin öncesi ve sonrası ayetlerle irtibatı vardır.
4. İki ayette de özel vurgular nazarlara verilmiştir.
5. İki ayette de eksende olan hakikat tahrif edilmiş önceki kitaplardır.
وَرُسُلًا قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ وَرُسُلًا لَمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَۜ وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْل۪يمًاۚ
“Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız (nice) peygamberler de gönderdik. Allah, Mûsa ile de doğrudan konuştu.” (Nisâ 4/164)
Kur’ân anlattığı 28 peygamberi nasıl anlatıyor?
Detayları ile anlatılan peygamberler
– Hz. İbrâhim, Hz. Yûsuf, Hz. Mûsâ, Hz. Îsâ ve Efendimiz
Orta ölçekte detayları ile anlatılan peygamberler
– Hz. Hûd, Hz. Sâlih, Hz. İsmâil, Hz. Şuayb, Hz. Yûnus
Az ölçekte detayları ile anlatılan peygamberler
– Hz. İshak, Hz. Ya’kûb, Hz. Eyyûb, Hz. Üzeyr
Çok az ölçekte anlatılan peygamberler
– Hz. İdris, Hz. Zülkifl, Hz. İlyâs, Hz. Elyesa
Neden Kur’ân-ı Kerim böyle bir tercihte bulunmuştur?
1. Kur’ân-ı Kerim anlattığı peygamberlerle anlatmadıklarını da aslında anlatmıştır.
2. Kur’ân-ı Kerim peygamberlerin ortak vasıf ve sıfatlarını anlatarak onların üzerinden çok ama çok önemli mesajlar vermiştir.
3. Kur’ân-ı Kerim detaylı anlattığı peygamberlerle detaylı anlatmadıklarını da aslında anlatmıştır.
4. Kur’ân-ı Kerim aklını kullananlar tarafından anlaşılacak şeyleri çok fazla aslında anlatmamıştır.
5. Kur’ân-ı Kerim özellikle az anlattığı peygamberlerde bir veya birkaç hususu öne çıkararak anlatmıştır.
Bazen, sözün tesiri sözün kısalığındadır. Az ve öz…
Ne der Araplar? “Hayru’l-kelâm mâ-kalle ve delle/Sözün hayırlısı kısa olan ve yol gösterendir.
وَاذْكُرْ اِسْمٰع۪يلَ وَالْيَسَعَ وَذَا الْكِفْلِۜ وَكُلٌّ مِنَ الْاَخْيَارِۜ
“İsmâil’i, Elyesa’ı ve Zülkifl’i de an/hatırla! Onların Hepsi de en hayırlı olanlardandı.” (Sâd 38/48)
وَاِسْمٰع۪يلَ وَاِدْر۪يسَ وَذَا الْكِفْلِۜ كُلٌّ مِنَ الصَّابِر۪ينَۚ
“Ve İsmâil de, İdris de, Zülkifl de an. Hepsi de sabreden kimselerdendi.” (Enbiyâ 21/85)
Hayır ve Sabır… Ayrılmaz iki kavram… Muhteşem ikili…
Hayrın istikrarı için ne lazım? Sabır lazım; sabır olmasa birçok şey olmuyor, olmadığı en önemli şeylerden birisi de hayır…
“Ehyâr” yani “Hayırlılar”… Bu kavram, peygamberler için kullanıldığında anlamı “Hayırların öncüsü” demek olur. Zaten bizde bugünkü serlevhamızı buradan alarak “Hayırların Öncüsü Bir Peygamber Hz. Zülkfil” diye belirlemiştik…
Yılların tecrübesinden yola çıkarak size söyleyeyim; “Neyin hayır neyin şer olduğunu tam olarak bilemiyoruz.”
Kur’ân “hayr” kelimesini ve zıttı olan şer kelimesini çok kullanır. Hayır kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de 176 yerde geçmektedir.
Hayır kavramından alınması gereken en temel mesajlar:
– Hayır, el-Hayr yani hayrın kaynağı olan Allah’ın hayır dedikleri ile ancak anlaşılır. (Âl-i İmrân 3/27)
– İnsanlığa indirilmiş en büyük hayır vahiydir. (Nahl 16/30)
– Hayır olarak ne yapılırsa yapılsın Allah o hayrı mutlaka bilir ve mükâfatını verir. (Bakara 2/197)
– Hayır zannedilen nice şey şer, şer zannedilen nice şey hayır olabilir. (Bakara 2/216)
“Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara 2/216)
– Hayrın yollarını, çeşitlerini, zamanlamasını, istikrarını ve yapıldığında elde edilecek kazanımlarını bize hayrın öncüleri olan peygamberler gösterirler. (Sâd 38/48)
Bakın bu son mesajdan 5 öğreniyoruz;
– Hayrın yolları
– Hayrın çeşitleri
– Hayrın zamanlaması
– Hayrın istikrarı
– Hayrın mükâfatları
Üç mesele:
1. Mesele: Hz. Zülkifl üzerinde yapılan tartışmalar
2. Mesele: Hz. Zülkifl’in ismi ve künyesinin anlamları
3. Mesele: Ehyâr kelimesinin zıttı olan Eşrâr kelimesinin mesajları
1. Mesele: Hz. Zülkifl üzerinde yapılan tartışmalar
Peygamberler içerisinde üzerinde en fazla tartışmaların olduğu isim Hz. Zülkifl’dir. Onun ismi, künyesi, soyu, geldiği kavim, yaşadığı ve vefat ettiği yer, yaşadığı tarih ve dönem ve daha birçok mesele tartışılmıştır.
Hz. Zülkifl (as) hakkındaki iddialar:
– Zülkifl peygamber değil tarihte yaşamış salih bir kuldur. (Fahreddîn er-Râzî, Mefâtîhu’l-Ğayb, XXII. 212)
– Zülkifl peygamber değil tarihte yaşamış âdil bir kraldır. (Taberî, Câmiu’l-Beyân, XVIII, 507)
– Zülkifl bir peygamber değil Allah’a gönülden bağlanmış herkesi kapsayan bir ifadedir. (Muhammed Esed, Kur’an Mesajı: Meal-Tefsir, s. 661)
– Zülkifl, Hz. Musâ döneminde yaşamış olan peygamber Yûşa‘ b. Nûn’un lakabıdır. (Âlûsî, Rûhu’l-Me’ânî, IX, 78)
– Zülkifl, Zekeriyya peygamberin lakabıdır. (Âlûsî, Rûhu’l-Me’ânî, IX, 78)
– Zülkifl, İlyas veya Elyesa peygamberlerin lakabıdır. (Âlûsî, Rûhu’l-Me’ânî, IX, 78)
– Zülkifl, İsrâiloğullarına gönderilmiş bir peygamber olan Hezekiel peygamberin lakabıdır. (Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, III, 327)
– Zülkifl, Buda’nın lakabıdır. (Kasımî, Mehasinü’t-Te’vîl, XVI, 6200)
Cemaleddin el-Kasımî, 1914 yılında vefat eden Şam’ın meşhur müfessirlerinden biridir.
Kasımî’ye göre: “Allah Teâlâ; Buda’yı temsilen incire, Hz. İsa (as)’ı temsilen zeytine, Hz. Mûsâ (as)’ı temsilen Sina Dağı’na ve Efendimiz (s.a.s.)’i temsilen de Emîn Belde’ye yemin etmiştir.”
Eğer Kur’ân Hz. Zülkifl’in ismini başka peygamberlerle beraber anıyorsa; Sâd 38/48’de “İsmâil ve Elyesa” ile Enbiyâ 21/85’de “İsmâil ve İdris” peygamberlerle anılan biri elbette peygamberdir, bunda artık şüpheye düşecek hiçbir durum söz konusu değildir.
Bu ayetlerde Elyesa zaten var, dolayısı ile o görüşte dikkate alınacak bir görüş değildir.
Enbiyâ 21/87’de Hz. Yûnus için “balık sahibi” anlamında “Zünnûn”, Sâd 38/17’de Hz. Dâvûd için “Zü’l-eyd” yani “kuvvet sahibi, kendisine güç ve kuvvet verilen anlamında kullanılmıştır. Zülkarneyn sadece bu künye ile anılan bir peygamberdir.
Hâkim en-Nisabûrî’nin el-Müstedreki’ndeki bir rivayet bize Hz. Zülkifl’in kimliği ve soyu ile alakalı bilgiyi vermektedir. Bu rivayeti biz Vehb b. Münebbih’in nakli ile okuyoruz. Bu rivayete göre; “Hz. Eyyûb kendinden sonra oğlu Havmel’e vasiyette bulundu. Ama Allah, oğlu Bişr’i peygamber olarak seçti ve gönderdi. Onu Zülkifl olarak isimlendirdi. Ona insanları tevhide davet etmesini emretti. O, ölene kadar Şam bölgesinde ikamet etti. Vefat ettiğinde yetmiş beş yaşındaydı. O da oğlu Abdân’a vasiyette bulundu. Allah onların ardından Şuayb’ı (as) peygamber olarak gönderdi.” (Hâkim, el-Müstedrek, 2/832)
2. Mesele: Hz. Zülkifl’in ismi ve künyesinin anlamları
Zû “sahip, mâlik” anlamında; Kifl ise “nasip, kısmet; eş, benzer; kefalet” anlamındadır. Yani beraberce anıldığından “nasip, kısmet veya kefalet sahibi” demektir. (Lisânü’l-ʿArab, “kfl” md.)
Hz. Zülkifl (as) isminin üzerinden alınacak mesajlar:
Zülkifl demek; nasibine nübüvvet gibi ağır bir yük düşen biri demektir.
Zülkifl demek; bir ömür hayır için çalışan ve kıyamete kadar gelecek olan tüm insanlığa hayrın öncüsü olacak bir hidayet önderi demektir.
Zülkifl demek; hayrın istikrarı için İdrisçe ve İsmâilce sabrı kuşanan bir sebat abidesi demektir.
Zülkifl demek; muhataplarına Allah’ın mesajlarını ulaştırmak için çırpınan bir elçi demektir.
Zülkifl demek; temsil ve tebliğ için nice nice zorluğa katlanan ve bu uğurda nice bedeller ödeyen bir muallim demektir.
3.Mesele: “Ehyâr” kelimesinin zıttı olan “Eşrâr” kelimesinin mesajları
وَاِنَّهُمْ عِنْدَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْاَخْيَارِ
“Şüphe yok ki onlar, katımızda, seçilmiş, hayırlı kişilerdir/hayrın öncülerdir.” (Sâd 38/47)
Kim peygamberler ve onların yolunu izleyenleri izlemiyorsa, kimin yolunu izlerse izlesin onlar eşrâr’dandır; şerlilerdendir ve şerrin öncülerindendir.
“Ehyâr” olan peygamberlere değindikten sonra Rabbimiz sûrenin sonlarına doğru “Ehyâr’a” uyanların akıbetlerinin nasıl olacağına değinir. Merak edenler sûrenin 49 ile 54 ayetlerini okuyabilirler.
55. ayetten itibaren “Eşrâr’a” uyanların akıbetlerinin ne olacağını Kur’ân bize anlatır.
Allah aşkına şu dehşet tabloya gelin hep beraber şahit olalım:
“İşte böyle! Şüphesiz azgınlar için elbette kötü bir dönüş yeri, cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır!
İşte bu; kaynar su ve irindir. Onu tatsınlar.
O azaba benzer çeşit çeşit başka azaplar da vardır.
(Kendi aralarında şöyle derler:) “İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir grup. Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.”
(Sapkın önderlere uyanlar ise:) “Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin! Onu bize siz sundunuz! Ne kötü bir yerdir!” derler.
“Rabbimiz, kim bizi bu duruma soktuysa onun cezasını ateşte ikiye katlayarak arttır,” diye eklerler.
(İnkârcılar) derler ki: “Kendilerini dünyada iken kötülerden saydığımız kimseleri burada niçin görmüyoruz?”
Alaya aldığımız onlar değil miydi? Yoksa (buradalar da) onları gözden mi kaçırdık?
İşte bu, cehennem ehlinin tartışması, şüphesiz bir gerçektir.” (Sâd 38/55-64)
Allah (cc) böyle bir duruma hiçbirimizi düşürmesin…