Günümüzde davet konusundan bahsettiğimizde, bir kısım Müslümanların pek önemli bir şey olarak görmediğini; diğer bir kısım Müslümanların, özellikle Müslümanlıkla yeni tanışan hızlı gençlerin ise bu konuda yöntem ve sınırları öğrenmeden davet çalışmalarına başladığını görmekteyiz. Bu yazımızda bu iki tavırdan uzak, itidali arama amacıyla yaptığımız araştırmalar ile vardığımız bilgileri sizinle paylaşacağız. İlk olarak davetin kelime anlamı ve İslâm dinindeki hükmünden bahsedelim:
Davetin Kelime Anlamı ve Hükmü
Davet kelimesi sözlükte “çağırma, çağrı” anlamına gelmekte olup yazımızda üzerinde duracağımız davet kavramı ise terim anlamı olan “İslâm dinine yapılan çağrı”yı ifade etmektedir.
Bir Müslüman olarak öğrenilmesi her Müslüman’a farz olan ilimleri öğrendikten sonra insanları İslâm’a davet etmek Rabbimizin biz Müslümanlara yüklediği bir görevdir. Rabbimiz bize buyuruyor ki: “Sizden öyle bir cemaat bulunsun ki hayra davet etsin, iyiliği emredip kötülükten sakındırsın.”[1] Müfessirlerin birçoğu davetin hükmünü bu âyete istinaden farz-ı kifaye olarak değerlendirmişlerdir. Bazı müfessirler ise buna ilaveten bu sorumluluğu üstlenen bir topluluk yok ise farz-ı ayn hükmünde olacağı kanısına varmışlardır. Görüyoruz ki davet, biz Müslümanlara Rabbimizin emri olan bir konudur.
Peki Ne Yapabiliriz?
Günümüzde hâlihazırda davet görevini üstlenen kurumlar çeşitli yerlerde bu emri yerine getirmeye çalışıyorlar. Kendileri, içinde bulundukları toplumun yaşadığı fikrî sapmalar konusunda araştırmalar yapıyor ve bunlara çözümler üretmeye çalışıyorlar. Biz de elimizden geldiğince eğer hak yolda ise Müslüman kardeşlerimize destek olmalıyız. Ama burada şunu unutmamalıyız ki insanın olduğu hiçbir yer kusursuz değildir, görüşlerimiz de bire bir uyuşmayabilir, bu durumda Rabbimizin şu emrini hatırlamalıyız: “Ey iman edenler! İyilik ve takvada yardımlaşın; günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.”[2] Eğer niyetlerini halis görüyorsak böyle kurumların hizmetlerine destek olmak yapabileceklerimizin başında geliyor. Çünkü bir başka Müslüman kardeşimizin tecrübesinden istifade etmek, deneme yanılma yoluyla aynı bilgiye ulaşmaktan daha az sancılıdır.
Diğer bir önemli husus ise biraz daha zor olan kısımdır. Bir Müslüman olarak davranışlarımızın düzgünlüğünü tesis etmek ve bunun vesilesiyle insanların dikkatini celbetmek, halimiz ile davette bulunmak. İnsanların birçoğu İslâm’ın insan ilişkilerinde emrettiği güzellikler ile karşılaşmadığı için dinimizin güzelliğinden habersiz, hatta önyargılara boğulmuş bir halde nefret duymakta. O yüzden davranışlarımıza dikkat etmeli, temsil ettiğimiz dinin bize emirlerini iyice öğrenmeliyiz.
Bunlara ek olarak eğer davet anlamında yeterince bilgiye sahipsek ve iletişim konusunda kabiliyetimiz var ise yapmamız gerekenlerden biri de sözlü davette bulunmaktır. Yalnız bu konuda önemli ve ince iki husus var: Haddimizi ve yöntemimizi iyi bilmek. Herkesin konumu ve anlayışı bir değildir. Hiç tanımadığımız bir insanın karşısına geçerek İslâm’ı anlatmaya kalkarsak bazı durumlar hariç, pek duymak istemeyeceğimiz şeyler duyabiliriz ve (Allah korusun!) karşımızdakinin hidayetine engel bile olabiliriz.
Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Yukarıda bahsettiğimiz konuları biraz daha açarak yapabileceklerimizden bahsettikten sonra dikkat etmemiz gerekenlere de biraz değinelim. Dikkat etmemiz gereken konuları şu altı başlık altında toplayabiliriz:
– Davet Etiğimiz İlkelere Öncelikle Kendimiz İnanmalıyız
Her şeyden önce davet ettiğimiz ilkelere kendimiz inanmalıyız. Davet ettiğimiz şeyleri iç âlemimizde özümsemeli, benimsemeli; davete başlamadan önce kendimiz inanmalıyız. Eğer bunu başarabilirsek davet fayda verecektir. Ama anlattığımız şeyleri henüz iç âlemimizde sindirememişsek bu noktada insanları inandırmamız pek mümkün olmayacaktır. Yani dilden çıkan söz kulağa, kalpten çıkan söz kalbe gider; bunu unutmamalıyız.
– Adam Seçmeliyiz
Davet hususunda dikkat etmemiz gereken ikinci husus ise adam seçmek ve anlatacağımız adamı önceden tespit etmektir. Öncelikle, bizim sözümüze itibar etmesi muhtemel olan, karakteri düzgün, ahlâkı güzel, samimi, dürüst ve şahsiyetli kişilere daveti götürmeli ve eforumuzu böylesi insanlar için harcamalıyız. Tarihe göz attığımızda bunun örneklerini görmemiz mümkündür. Allah’ın Resûlü herkesten önce davasını Hz. Ebû Bekir’e götürmüştü. Yine ilk olarak dava Osman b. Affanlara, Ebû Ubeydelere ve Sa’d b. Ebî Vakkaslara götürüldü. Bunun nedeni ise belli: Onların karakterli ve şahsiyetli insanlar oluşu. Davet herkesten önce “adam” olanlara götürmelidir. Bunu Resûlullah’tan (sas) böyle öğreniyoruz.
– Kimseyi Zorlamamalıyız
Davet yaptığımız insanları, kabul etmeleri hususunda asla zorlamamalıyız. Bu, yüce Allah’ın, kitabında bizlere bildirdiği bir husustur. Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tağutu reddedip Allah’a iman ederse kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”[3] İslâm insanları zorla dine sokmayı hiçbir zaman emretmemiştir. Çünkü zorla kabul ettirilmiş bir inancın İslâm nazarında hiçbir değeri yoktur. Başka bir âyette Rabbimiz: “(Resûlüm!) Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?” [4] diyerek Resûlüne hitap ediyor, onun üzerinden bize zorlamamamız noktasında uyarıda bulunuyor. Bu nedenle insanların gönül hoşluğu ile davetimizi kabul etmelerini sağlamalı, bu noktada çaba harcamalıyız.
– Davet Ettiğimiz Şahsı Kur’ân Âyetleri ile Yüz Yüze Bırakmalıyız
Bu konu da son derece dikkat edilmesi gereken bir mevzudur. Tebliğ yaptığımız insanları Allah’ın sözleri ile yüz yüze getirmeli, onların düşünmelerini sağlamalı ve gönüllerinde tesir bırakmak için onlara bol miktarda Kur’ân âyeti okumalıyız. Bu hem Hz. Peygamber’in (sas) hem de tüm peygamberlerin uygulaya geldiği etkileyici bir metottur. Bizler de muhataplarımıza bu metodu uygulayarak onları etkileyecek âyetleri okuyarak kendilerini Rabbleri ile baş başa bırakmalıyız. Bu yapıldığında insanlar daha kolay etkilenecek, beklenilen tesir kendisini daha çabuk gösterecektir.
– Maddi Çıkarımız Olmadığını Karşı Tarafa Hissettirmeliyiz
Davetimizin etkili olmasındaki en önemli etkenlerden birisi de budur yani karşımızdaki insanlara herhangi bir menfaatimiz olmadığını, bu işi maddî bir çıkar için yapmadığımızı, Allah’ın rızasından başka bir amacımız olmadığını, sadece kendisini kurtarma amacı içerisinde olduğumuzu onlara hissettirebilmek. Bunu başardığımızda muhatabımızın gönlüne güven vermiş olacağız. Ama bunu başaramazsak ne anlatırsak anlatalım ona asla tesir edemeyecek, anlattığımız her şeyin önüne bir nevi set çekmiş olacağız. İşte bu duruma düşmemek için yaptığımız tebliğden sadece ahirette ecir beklediğimizi muhatabımıza ihsas etmemiz gerekmektedir.
– Söz ve Fiillerimizin Uyumluluk Arz Etmesine Dikkat Etmeliyiz
İnsanların kendisine din anlatan kişilerde aradığı ve onlarda gözlemlediği en önemli şeylerden birisi de söz ve fiil uyumudur. Sözleri fiilleri ile çelişen kimse bırakın insanları, kendi arkadaşları ve yakınları tarafından bile kabul görmez, itibara alınmaz. En yakınları bile ona kulak vermiyorsa insanların ona kulak vermesi hiç mümkün olur mu? Bu hususa azami derecede dikkat etmeli, insanlara sözlerimiz ile amellerimizin uyum içerisinde olduğunu ispat etmeliyiz.
Resûlullah’ın (sas) hayatını gözden geçiren herkes, O’nun sözleri ile fiillerinin birbirine uyumluluk arz ettiğini yakından görecektir. O, neyi emrediyorsa daha iyisini kendisi yapıyor ve neyden yasaklıyorsa en azami ölçüde ondan uzak duruyor. Bizlerin de her konuda olduğu gibi bu konuda da O’nu örnek alması ve sözlerimiz ile fiillerimizin birbirine uyumluluk arz etmesi gerekmektedir. Aksi halde varacağımız netice hüsran olur.
Davet, bahsettiğimiz üzere Rabbimizin emridir ve bu emir hepimizedir. Sağa sola havale etmek suretiyle kendi üzerimizden atamayız. Elimizden geldiğince güzel bir kul olmaya çalışmalı ve sahip olduğumuz bu İslâm nimetini çevremizle paylaşmalıyız.
Muhammed Adem Evren DEMİRKUŞ
Siyer İlim, Kültür ve Tarih Dergisi Ocak-Şubat-Mart 2020/13 Sayı
İrtibat ve Detaylı Bilgi İçin: 0212 550 0 571
Whatsapp Abone Hattı: 0531 660 50 18
www.siyerdergisi.com
[1] Âl-i İmrân, 3/104
[2] Maide, 5/2.
[3] Bakara, 2/256.
[4] Yunus, 10/99.