Öteki Hayat dersinde bu haftaki konumuz, mahşer meydanındaki Havuz ve Cehennem üzerine kurulan Sırat idi. Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “Hesap’tan Havuz’a, Havuz’dan Sırat’a Bir Yolculuk” serlevhasında, mahşerin en ümit verici tablosu olan Hz. Peygamber’in (sas) havuzu ile en dehşetli tablosu olan Sırat hakkında Kur’an ve Hadislerde geçen çok önemli bilgi ve mesajları bizlerle paylaştı.
Dersten Cümleler
Her Miraç Gecesi bizde şu mesajları uyandırmalıdır:
Kıble Bilinci
Namaz Muhasebesi
Kudüs Davası
Ümmet Şuuru
Mücadele Azmi
“Rabbim! En kısa zamanda mahzun ve mazlum Mescid-i Aksa’mızı içinde bulunduğu esaretten kurtarsın. Özgürce Ezan-ı Muhammediyeyi oralarda çağlatsın. Bizleri de bu güzel rüyanın gerçekleşmesi için memur kılsın, kullansın.”
Mahşerin iki önemli alanı: Havuz ve Sırat…
Efendimiz: “Ben, havuzun başına sizden önce varacağım!” (Buhârî, Rikâk, 53; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/313) buyurmuştur.
“Benim Havzım, bir aylık yol mesafesindedir. Onun köşeleri düzdür. Suyu gümüşten daha beyaz ve kokusu miskten daha güzeldir. Bardakları ise gökyüzünün yıldızları gibidir. Kim ondan su içerse bir daha asla susuzluk çekmez.” (Buhârî, Rikâk, 53, Fiten, 1)
“Hayır, Ya Resulullah! Onlar senin havzından içemeyecekler… Çünkü onlar senden sonra neler yaptılar bir bilsen!”
“Onlar senden sonra dini bozdular, bidatler ihdas ettiler, saptılar ve başkalarını saptırdılar…” Bunun üzerine Efendimiz (sas)’de diyecek ki: “O halde benden sonra yolunu değiştiren benden uzak olsun!” (Buhârî, Rikâk, 53)
“Sonra bir münadi nida edecek: ‘Kim dünyada neye ibadet etmişse onu bulsun ve onun peşinden gitsin.” Efendimiz (sas) sözünün devamında diyor ki: “Bunun üzerine insanlar ibadet ettikleri ilahlarını aramaya başlarlar. Güneşe ibadet edenler, Ay’a ibadet edenler, Yıldızlara, Ateş’e ve Tağutlara…” (Nevevi Şerhi,3/18)
Sırat, mahşerin en dehşetli alanlarından biridir.
Sözlükte “yutmak” manasındaki sert (seretân) masdarından türeyen sırât “yol, cadde” demektir. Akaid, kelâm ve hadis kitaplarında ise sırat: “Cehennem üzerine kurulmuş olup müminlerin amelleri nispetinde rahatlıkla yada zorlukla geçebileceği, kâfirlerin ise üzerinden cehenneme düşeceği köprüdür.” şeklinde açıklanır. (Sâbûnî, s. 92)
Sırat’ın Kur’an-ı Kerim’de geçip geçmediği konusu biraz ihtilaflı olsa da, bazı müfessirlerimize göre Enbiya Süresi 101-102; Saffat Süresi 22-23; Meryem Süresi 71-72 ve Hadid Süresi 12-15. ayetlerin Sırat’tan bahsettiği söylenir.
“Sonra, oraya girmeye (Cehennem’e) en lâyık olanları muhakkak ki en iyi biz biliriz.” (Meryem, 71)
“İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.” (Meryem, 72)
Abdullah b. Revaha dedi ki: “Şu ayeti hatırladım: “İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.” (Meryem, 72) Korktum, herkes gibi bende Cehennem’e uğrayacağım hatırıma geldi, oradan çıkabilecek miyim, yoksa orada kalacak mıyım bilemiyorum!” dedi ve ağlamaya devam etti.
“Köprü (Sırat) son derece kaygandır. Onda Necid’de bulunan Sa’dân denilen diken gibi çengeller, kancalar ve demir dikenler vardır.” (Buhârî, Rikâk, 52; Müslim, Îmân, 299)
Ebû Saîd el-Hudri başka bir rivayette ise der ki: “Duyduğuma göre köprü (Sırat) kıldan ince, kılıçtan keskindir.” (Buhârî, Rikâk, 52; Müslim, Îmân, 302)
Allah (cc) köprüyü Cehennem’in üzerine kurdurduktan sonra Meleklere gösterir. Melekler görünce dehşete kapılırlar ve derler ki: “Sübhanallah! Bu ne böyle! Kim buradan geçebilir ki?” Rabbimiz onlara hitaben diyecek ki: “Benim dilediğim kullar ancak burayı geçebilecekler!” Melekler: “Seni tenzih ve tesbih ederiz Ya Rab!” diyecekler…
“Mümin erkeklerle mümin kadınları, önlerinden ve sağlarından, (amellerinin) nurları aydınlatıp giderken gördüğün günde, (onlara): ‘Bugün müjdeniz, zemininden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacağınız cennetlerdir!’ denilir. İşte büyük kurtuluş budur.” (Hadid, 12)
“Münafık erkeklerle münafık kadınların, müminlere: ‘Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım!’ diyeceği günde, kendilerine: ‘Arkanıza dönün de bir ışık arayın!’ denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.” (Hadid, 13)
“(Münafıklar) mü’minlere şöyle seslenirler: “Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?” (Mü’minler de) derler ki: “Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, şüphe ettiniz. Allah’ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında da sizi aldattı.” (Hadid, 14)
“Bugün artık ne sizden ne de inkâr edenlerden bedel kabul edilir, varacağınız yer ateştir. Size yaraşan odur. Ne kötü bir dönüş yeridir!” (Hadid, 15)
“Mü’minlerden kimi göz açıp kapayıncaya kadar, kimi şimşek gibi, kimi rüzgâr gibi, kimi küheylana binmiş gibi, kimi deveye binmiş gibi oradan geçecektir. Kimi hiçbir şey olmadan sapasağlam, kimi yüzü ve vücudu tırmalanmış olarak geçip kurtulacak, kimisi de birer birer cehenneme düşecek…”
“Mü’minler ateşten kurtuldukları zaman, nefsim kudret elinde olana yemin olsun ki, hiçbiriniz kıyamet günü ateşteki kardeşlerinin haklarının verilmesini taleb eden mü’minler kadar Allah’tan ısrarla bir şey talep edemez. Diyecekler ki: ‘Rabbimiz onlar da bizimle beraber namaz kılarlardı, bizimle beraber oruç tutarlardı, bizimle hacca giderlerdi.’ Bunun üzerine onlara şöyle denilecek: ‘Haydi onlardan tanıdıklarınızı çıkartın!’ Böylece onların yüzleri ateşe haram olacak. Oradan birçok insan çıkartacaklar…” (Buhârî, Rikâk, 52; Müslim, Îmân, 299)
“O dehşetli günde emanet ve rahim (akrabalık bağı) gönderilir ve bu ikisi Sırat’ın sağ ve solunda dururlar. Sizin ilk kafileniz şimşek gibi geçer. Ben: ‘Anam babam Sana feda olsun Ya Resulullah! Şimşek gibi geçmek nedir?’ dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şimşeği görmediniz mi? Göz açıp yumacak kadar bir zamanda geçip gidiverir!” buyurdu. Sonrakiler rüzgâr gibi, kuş gibi, koşucular gibi geçerler. Onları amelleri böyle süratli geçirir. Peygamberiniz sırat üzerinde durup şöyle der: “Ey Rabbim! Selâmete çıkar, selâmete çıkar!… ” (Müslim, Îmân, 329)
“Meclisler emanettir!”
“Kadınlar emanettir!”
“Çocuklar emanettir!”
“Bedenler emanettir!”
“Makamlar, mevkiler emanettir!”
“Vakıflar emanettir!”
“Varlığın tamamı insana, insan ise Allah’a emanettir!”
Sırat’ın üzerinde en fazla eziyete uğrayacak müminlerin kimler olduğunu biliyor musunuz?
Efendimiz’in (sas) beyanı ile öğreniyoruz: “Mümin kardeşine iftira atan, onda olmayan bir vasfı onda varmış gibi anlatan…” Bakın ne diyor Efendimiz (sas): “…Kim karalamak gayesiyle bir Müslümana iftira ederse, Allah o kimseyi bu söylediği sözlerin vebâlinden tamamen temize çıkıncaya kadar cehennem köprüsü (sırat) üzerinde hapseder/bekletir.” (Ebû Davud, Edeb, 36)
Abdullah b. Ömer rivayet ediyor. Diyor ki: “Adamın biri geldi ve Resulullah’a şöyle bir soru sordu: “Ya Resulullah! İnsanların hangisi Allah’a en sevimlidir? Ve hangi amel Allah’a daha sevimlidir?” Dedi ki Efendimiz: “İnsanların Allah’a en sevimlisi, başkalarına faydaları olandır. Amellerin Allah’a en sevimlisi, bir müslümanın kalbine sevinç sokmak veya ondan bir sıkıntıyı gidermek yahut onun bir borcunu ödemek ya da ondan maruz kaldığı bir açlığı gidermektir. Bir ihtiyacını gidermek için kardeşinle yürümen benim için şu mescidimde bir ay süreyle itikâfa girmemden daha sevimlidir.
Her kim öfkesini tutarsa, Allah onun ayıbını örter. Her kim istediğinde gereğini yapabileceği öfkesini yenerse, Allah onun kalbini kıyamet gününün arzusuyla doldurur. Her kim de kardeşinin ihtiyacının karşılanması için −ihtiyacı ayarlanana dek− onunla koşuşturursa, ayakların kayacağı kıyamet gününde Allah onun ayağını sabit kılar. Şüphesiz ki kötü ahlak, sirkenin balı bozduğu gibi ameli bozup ifsat eder.” (Taberani, Mü’cemü’l-Kebir, 6/260)
“Sırat, üzerinde ayakların kaydığı köprüdür!”
“Kıyamet günü cehennem, mü’mine, ‘Geç ey mü’min! Senin nurun benim alevimi söndürür’ diyecektir.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr; el-Muttakî, Kenzu’l-Ummal, h. no: 39029)