Siret-i Enbiyâ yürüyüşümüzü bu dönemde Hz. Lût (as) ile alakalı son dersimiz ile nihayete erdirmiş olduk. Dönemin son dersinde Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Hz. Lût’un (as) Kavminin Kazananları ve Kaybedenleri” serlevhasının altında o sınırları ihlal eden kavmin tebliğe verdikleri karşılıkları ve neticesinde gelen azabın nasıl olduğunu anlattı. Hocamız, dersin sonunda yaz dönemindeki ödevlerimizi bizlerle paylaştı ve 1443 Hicri yılın “Tarih Yılı” olduğunun müjdesini verdi. Nasip olursa Eylül ayı sonunda yeni dönemimiz başlamış olacak… O zaman Siret-i Enbiyâ derslerimiz Hz. Ya’kûb ile devam edecek… O günlerde buluşma duası ile…
Dersten Cümleler
Bu ders ile birlikte Hz. Lût ile alakalı 8 ders yapmış olacağız. Önceki 7 derste Hz. Lût’un üzerinden birçok önemli mesaj aldık, onun Ahlâk Medresesi’nden ahlâkı, hem tesisini hem muhafazasını, hem ahlâkın çok fazla dejenere olduğu hatta yok olduğu bir zeminde nasıl ahlâklı kalınacağını ve bu mücadelenin nasıl verileceğini öğrendik.
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍۨ الْمُرْسَل۪ينَۚ
“Lût kavmi de kendilerine gönderilen elçileri yalanladı.” (Şuarâ 26/160)
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍۨ الْمُرْسَل۪ينَۚ
“Nûh kavmi de kendilerine gönderilen elçileri yalanladı.” (Şuarâ 26/105)
كَذَّبَتْ عَادٌۨ الْمُرْسَل۪ينَۚ
Âd kavmi de kendilerine gönderilen elçileri yalanladı.” (Şuarâ 26/123)
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ بِالنُّذُرِ
Bu ayete genelde iki mana verilir; ilkinde uyarılar, diğerinde uyarıcılar öne çıkarılır:
“Lût kavmi de (yapılan) uyarıları yalanladı.” (Kamer 54/33)
“Lût kavmi de (gelen) uyarıcıları yalanladı.” (Kamer 54/33)
Biz Efendimiz’in (sas) beyanlarından bu gönderilen peygamberlerin sayısının 124.000, bir başka rivayete göre ise 224.000 olduğunu görmekteyiz.
“Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var.” (Mü’min 40/78)
Hz. Lut (as) kavmini nelere davet etti?
1. Tevhide ve takvaya (Şuarâ 26/161)
2. Elçiliğini kabul etmelerine (Şuarâ 26/162)
3. Kendisine itaat edilmesine (Şuarâ 26/163)
4. Karşılık beklemediğine inanılmasına (Şuarâ 26/164)
5. Ahlâksızlıklardan vazgeçilmesine (Şuarâ 26/165)
6. Yaptıklarının büyük bir cürüm olduğuna inanmalarına (Şuarâ 26/166)
7. Asla davetten vazgeçmeyeceğine (Şuarâ 26/167)
8. Onların günah ve sapmadaki ısrarlarından etkilenmediğine (Şuarâ 26/168)
9. İnananlara Allah’ın kesinlikle bir kapı açacağına (Şuarâ 26/169)
10. İnkârda direnenlerin kaybedeceğine (Şuarâ 26/172)
Mekke’de Efendimiz’e (sas) müşrikler nasıl karşılık vermişti?
1. Sessizlik ve daveti anlama süreci
2. Alaya alma ve küçümseme süreci
3. Sözlü tehditler ve korkutma süreci
4. Fiili baskılar ve yıldırma süreci
5. Hicrete zorlama ve ortadan kaldırma süreci
Tebliğ ve Davete Karşı Hz. Lût’un Kavminin Karşılıkları
1. Kimselere karışmaması ve şehre gelen yabancılarla iletişim kurmasını yasakladılar. (Hicr 15/70)
“Biz seni, elâlemin işine karışmaktan men etmemiş miydik? dediler.” (Hicr 15/70)
2. İçlerinden sürüp çıkarmakla tehdit ettiler. (A’râf /82)
“Kavminin cevabı ise sadece, “Çıkarın bunları memleketinizden!…” (A’râf /82)
“Dediler ki: “Ey Lût! (İşimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!” (Şuarâ 26/167)
3. Temizliklerini ileri sürerek alay ettiler. (A’râf /82)
“Güya onlar kendilerini fazla temiz tutan insanlar!..” demek oldu.” (A’râf /82)
Kirlilerin içerisinde temiz göze batar.
Tembeller içerisinde çalışkan göze batar.
Yolsuzlar içerisinde dürüst göze batar.
Yalancılar içerisinde sâdık göze batar.
Hırsızlar içerisinde emin göze batar.
Ahlâksızlar içerisinde ahlâklı göze batar.
4. Ahlaksızlıklarına karşı çıkılmamasını, hatta desteklenmesini istediler. (Hûd 11/79)
“Dediler ki: Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun. Ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin.” (Hûd 11/79)
5. Azap uyarılarını ciddiye almadılar. (Kamer 54/36)
“Andolsun ki, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu tehditleri kuşkuyla karşıladılar.” (Kamer 54/36)
6. Kendilerine vaat edilen azabın gelmesini istediler. (Ankebût 29/29)
“…Kavminin cevabı, “Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi Allah’ın azabını getir bize” demeden ibaret oldu.” (Ankebût 29/29)
اِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَاسِق۪ينَۙ
“Gerçekten onlar, yoldan çıkmış kötü bir topluluktu.” (Enbiyâ 21/74)
“Kavme sev-in” ifadesini şöyle anlamak mümkündür:
– Kötü bir topluluk
– Kötülüğün ruhlarına işlediği bir topluluk
– Kötülük üreten ve kötülüğü yayan bir topluluk
– Kötülüğü yaşam tarzı haline getiren bir topluluk
– İyilikten ve iyilerden nefret eden bir topluluk
“Kavme sev-in” işte böyle bir topluluk ve bu topluluk şu an dünyada en çok olan topluluk ne yazık ki…
قَالَ رَبِّ انْصُرْن۪ي عَلَى الْقَوْمِ الْمُفْسِد۪ينَ۟
“(Hz. Lût ise:) “Rabbim, fesat çıkaran (bu) kavme karşı bana yardım et” diye (dua etmişti).” (Ankebût 29/30)
رَبِّ نَجِّن۪ي وَاَهْل۪ي مِمَّا يَعْمَلُونَ
“Ey Rabbim! Beni ve ehlimi/ailemi bunların yaptıklarından kurtar.” (Şuarâ 26/169)
Azap haberini getiren meleklerin anlatıldığı yerler:
– Hûd 11/74-83
– Hicr 15/61-77
– Ankebût 29/28-35
– Zâriyat 51/31-37
“Elçilerimiz (melekler) İbrâhim’e müjdeyi getirdiklerinde, “Biz, bu memleket halkını helâk edeceğiz, çünkü oranın ahalisi zalim kimselerdir” dediler.” (Ankebût 29/31)
Hz. İbrâhim meleklerden bunu duyunca adeta yüreği yandı ve gözyaşları içerisinde dedi ki:
قَالَ اِنَّ ف۪يهَا لُوطًاۜ
“(İbrâhim) dedi ki: Ama orada Lût var!” (Ankebût 29/31)
Hz. İbrâhim’in (as) bu feryadı sadece;
– Bir peygamberin başka bir peygamberi düşünmesinden değildi.
– Bir amcanın yeğenini düşünmesinden de ibaret değildi.
– Bir mü’minin bir başka mü’mini düşünmesi de değildi.
– Merhametli bir yüreğin bir başkasını düşünmesi de değildi.
“Şöyle cevap verdiler: Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesna; o, (azapta) kalacaklar arasındadır.” (Ankebût 29/31)
وَقَالَ هٰذَا يَوْمٌ عَص۪يبٌ
“Bu gün, çok zor bir gündür!” dedi.” (Hûd 11/77)
وَجَٓاءَهُ قَوْمُهُ يُهْرَعُونَ اِلَيْهِ
“Kavmi koşa koşa ona geldiler.” (Hûd 11/78)
اَلَيْسَ مِنْكُمْ رَجُلٌ رَش۪يدٌ
“İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?” (Hûd 11/78)
“Dediler ki: Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun. Ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin.” (Hûd 11/79)
Hz. Lût (as) çok ama çok üzüldü ve şöyle dedi:
“(Lût:) Keşke benim size karşı (koyacak) bir gücüm olsaydı veya güçlü bir kaleye sığınabilseydim! dedi.” (Hûd 11/80)
Melekler hicretin nasıl olmasını istediler?
1. Kavmin haberi olmadan geceleyin şehirden çıkmaları (Hicr 15/65)
2. Önce inananların sonra Hz. Lût’un gitmesi gerektiği (Hicr 15/65)
3. Asla geriye dönüp bakmadan yolculuklarını sürdürmeleri (Hicr 15/65)
4. Azap mahallinden uzaklaşmaları ve oradan uzağa gitmeleri (Hicr 15/65)
5. Hanımı dahi olsa inkâr ve ihanet içerisinde olanların geride bırakılmaları (Hicr 15/60)
Hz. Lût’un (as) hanımı nasıl bir hanım?
– Bu kadın, Hz. Lût gibi asil ve ahlâklı bir kocanın eşi
– Bu kadın, Hz. Lût’tan iki kız sahibi olan bir anne
– Bu kadın, Hz. Lût’tan dolayı iman edenler tarafından saygı gören bir kadın
– Bu kadın, Hz. Lût’tan dolayı asla iffetsizlik etmeyen bir kadın
– Bu kadın, Hz. Lût’u bırakıp azgın kavmin yanında yer alan bir kadın…
Bu kadının ocağını batıran şey ırkçılıktır, kavmiyetçiliktir. Emin olun bu ırkçılık öyle bir hastalıktır ki;
– Kişiyi hakikatin karşısında konumlandırır.
– Bile bile batılı hakka tercih ettirebilir.
– Aidiyeti her türlü hakkaniyetin önüne geçirebilir.
– Onlarca güzelliği terk edip çirkinliğe yöneltebilir.
– Kocasını ve çocuklarını bile terk ettirebilir.
– Elindeki çok büyük bir fırsatı bile kaçırttırabilir.
Hz. Lût’un bu sabrı, tahammülü, vefası, gayreti ve mücadelesi bugünün tüm erkek ve kadınlarına aslında örnek olmalıdır.
Hz. Lût’un Kavminin Helakı
وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ مَطَرًاۜ – “Üzerlerine azap yağmurlarının yağdırılması” (A’raf 7/84; Şu’arâ 26/173; Neml 27/58)
عَالِيَهَا سَافِلَهَا – “O şehirlerin altının üstüne getirilmesi/yerle bir edilmesi” (Hûd 11/82)
وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهَا حِجَارَةً مِنْ سِجّ۪يلٍۙ مَنْضُودٍۙ – “Üzerlerine balçıktan, pişirilmiş, birbirini izleyen taşların yağdırılması” (Hûd 11/82)
مُسَوَّمَةً عِنْدَ رَبِّكَۜ – “Rabbin katında işaretlenmiş taşların yağdırılması” (Hûd 11/82)
الصَّيْحَةُ – “Korkunç ses ile sarsılmaları” (Hicr 15/73)
وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِنْ سِجّ۪يلٍۜ – “Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırılması” (Hicr 15/74)
دَمَّرْنَا – “Yerle bir edilmeleri” (Şu’arâ 26/172)
رِجْزًا مِنَ السَّمَٓاءِ – “Üzerlerine gökten gelen bir azap” (Ankebût 29/34)
اُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِۜ – “Belâ ve felâket yağmuruna tutulması” (Furkan 25/40)
وَالْمُؤْتَفِكَةَ اَهْوٰىۙ – “Şehirlerin alt-üst olarak yerle bir edilmesi” (Necm 53/53)
فَغَشّٰيهَا مَا غَشّٰىۚ – “Üstüste felaketlerin orayı kaplaması” (Necm 53/54)
عَلَيْهِمْ حَاصِبًا – “Üzerlerine gönderilen fırtına” (Kamer 54/34)
فَطَمَسْنَٓا اَعْيُنَهُمْ – “Gözlerini silip kör edilmesi” (Kamer 54/37)
Hz. Lût’un, kavminin helakından sonraki hayatı için Kur’ân bir şeyler söylemez. Tarihi kaynaklarda amcası Hz. İbrâhim’in yanına geldiği, ona yakın bir köye yerleştiği, o köyde helaktan sonra 7 yıl yaşadığını, kızlarından birini Hz. İbrâhim’in oğlu Medyen ile evlendirdiğini ve böylece orada vefat ettiği söylenir.
Mevlâ nasip ederse yeni dönemde Siret-i Enbiyâ derslerimiz kaldığı yerden devam edecek ve Hz. Ya’kûb ile o kutlu süreci anlamaya çalışacağız.
Tarih Yılı Yaz Dönemi Kitapları
1. Tarihî ve Sosyal Yapısıyla Siyer Coğrafyası – Muhammed Emin Yıldırım
2. Yılların İzi – Mahir İz
3. İslam ve Bilim – Ahmad Dallal
4. Küresel Çağda Tarih Yazmak – Lynn Hunt
5. Arap Yarımadası’nda Kabile Hayatı – Hakan Temir