Sîret-i Enbiyâ derslerimizde Hz. Süleyman’ın hayatına devam ediyoruz. Muhammed Emin Yıldırım hocamız bu hafta “Hz. Süleyman’ın Allah (cc) Katındaki Değeri” serlevhasının altında Hz. Süleyman’ın isminin anlamı, ailesi, doğumu ve çocukluğu, Kur’ân-ı Kerîm’deki özellikleri ve Allah (cc) katındaki değer ve kıymeti üzerinde durdu. Çok önemli mesaj ve noktalara şahit olduğumuz bu dersimiz, Hz. Süleyman’ın daha iyi anlaşılması adına bize mühim katkılar sundu. İnşallah haftaya mabedin inşası ile derslerimize devam edeceğiz.
Dersten Cümleler
Vâhid ve Kahhâr isimleriyle Rabb’imize yakarıyoruz…
Bugünkü dersimizin 5 ana konusu:
1- Hz. Süleyman’ın isminin anlamı
2- Hz. Süleyman’ın Anne, Baba ve Kardeşleri
3- Hz. Süleyman’ın Doğumu ve Çocukluğu
4- Hz. Süleyman’ın Kur’ân-ı Kerîm’deki Özellikleri
5- Hz. Süleyman’ın Allah (cc) Katındaki Değer ve Kıymeti
Hz. Süleyman’ın isminin anlamı
Hz. Süleyman’a bu ismin kim tarafından konulduğu biraz ihtilaflıdır. İslâmî kaynaklarında fazlaca bilgi yoktur; ancak Yahudi kaynaklarında dört görüş vardır.
Birincisi: Hz. Dâvûd’un büyük büyük babasının yani dedesinin dedesinin isminin Salmon yani Süleyman olduğunu görüyoruz. Dolayısı ile Süleyman ismi o günkü insanlar için garip değil, bilinen bir isimdir. Hz. Dâvûd yada hanımı Bat-Şeba bu ismi bildiği için oğluna bu ismi vermiştir.
İkincisi: “Ve onun adını Süleyman koyacaksın”, (12. Fasıl, 24. Ayet) diyerek bizzat Allah (cc) Hz. Dâvûd’a bu emri vermiş, o da bunu yerine getirmiştir.
Kitab-ı Mukaddes’te Tarihler bölümünde bu olay şöyle geçmektedir: “Barışsever bir oğlun olacak. Onu her yandan kuşatan düşmanlarından kurtarıp rahata kavuşturacağım. Adı Süleyman olacak. Onun döneminde İsrail’in barış ve güvenlik içinde yaşamasını sağlayacağım.” (1. Tarihler 22/9).
Üçüncüsü: Peygamber Natan ona önce Yedidya (Rabbin sevgilisi) adını vermiş (II. Samuel, 12/25), saltanatı boyunca hüküm süren barış sebebiyle asıl adı olan Yedidya’nın yerine Şelomoh yani Süleyman ismi kullanılmıştır.
Dördüncüsü: Bat-Şeba, oğluna bu ismi vermiştir. Annesinin isimlendirmesi ile o Süleyman olmuştur. Böyle olduğunu biz 2. Samuel kitabından okumaktayız.
Süleyman kelimesinin mânasına gelince; bu ismin İbrânîce’deki karşılığı olan Şelomoh’nun (Şlomo) “barış, selâmet, sükûnet” mânasındaki ‘şalom’ kelimesinden geldiği ve “barışsever, barışçı” anlamını taşıdığı belirtilir.
Süleyman isminin 5 temel mânası vardır: “Barış, selamet, sükûnet, huzur ve sıhhat”
Hz. Süleyman’ın Anne, Baba ve Kardeşleri
Hz. Süleyman’ın soy silsilesi: Süleyman, Dâvûd, İşâ/Yesse, Obad, Boaz, Salmon, Nahşon, Aminadab, Ram, Hasrun/Hetsron, Farıd/Perets, Yahuda, Ya’kûb, İshak, İbrâhim
Annesi: Bat-Şeba; Tarihin Mümtaz Anneleri derslerinde “İftiraların Odağında Bir Anne” başlığında işlemiştik.
Bat-Şeba annemiz;
– Mukaddes ve Muazzez bir Peygamber olan Hz. Dâvûd’un hanımı
– Mukaddes ve Muazzez bir Peygamber olan Hz. Süleyman’ın annesi
– Mukaddes ve Muazzez bir belde olan Kudüs’ün bir annesi
– Mukaddes ve Muazzez bir mabed olan Beytü’l-Makdis’in bir annesi
– Mukaddes ve Muazzez bir ümmet olan Ümmet-i Muhammed’in bir annesi
Allah Resûlü (sas) şöyle buyurmuştur: “Annesi Hz. Süleyman’a şöyle demiştir: Evladım! Geceleri çok uyuma. Zira gece çok uyumak kişiyi kıyamet günü fakir bırakır.” (İbn Mâce,“İkâmetü’s-salât”, 174).
Hz. Dâvûd’un (as) evlilik yaptığı hanımlar:
– Yizreelli Ahinoam
– Karmelli Abigail (Avigayil)
– Saul’un (Tâlût) kızı Mikal
– Merab
– Egla (Eglah)
– Geşur kralı Talmai’ın kızı Maaka (Maachah)
– Hagit (Haggith/Hapgit)
– Avital (Abital/Abitol)
– Bat-Şeba
Bu evliliklerinden Hz. Dâvûd’un Hz. Süleyman dâhil 15 oğlu ve Tamar isminde bir kızı olduğu Yahudi kaynaklarında belirtilir. Bazı kaynaklar Hz. Dâvûd’un erkek çocuklarının sayısını 19’a kadar çıkarırlar.
Hz. Süleyman anne-baba bir kardeşleri:
Hz. Dâvûd—Bat-Şeba
Şima, Şovav, Natan, Süleyman
Hz. Süleyman’ın Doğumu ve Çocukluğu
Hz. Süleyman bazı rivayetlere göre Gazze’de, bazı rivayetlere göre ise Kudüs’te doğuyor.
Biz sadece Kur’ân’dan ve Hadislerden şu önemli bilgileri alırız:
Hz. Süleyman’ı öne çıkaran iki kıssa:
1. Enbiyâ 21/78-82 anlatılan Adâlet ve Nimet Kıssası
2. İki Bebek Kıssası (Buhârî, “Enbiyâ”, 40; “Ferâiz”, 30; Müslim, “Hudûd”, 20; Nesâî, “Âdâbu’k-Kudâd”, 14-16).
“Süleymân çocuk sayılır; aramızda O’ndan daha üstün ve büyük kimseler var!”
“Doğruluğu diğer cüz’lerin doğruluğuna, bozukluğu da diğer cüz’lerin bozukluğuna sebep olan nedir?” diye sordu. Süleymân (as): “Kalptir!” dedi.
Hz. Dâvûd (as), oğlu Süleymân’a (as) şu nasihatlerde bulundu: “Ey oğlum! Çokça şaka yapmaktan sakın, çünkü onun faydası azdır. Pişmanlık doğurur. Kızmaktan da sakın, çünkü sâhibini basitleştirir. Takvâya sarıl, zira takvâ her hâle gâliptir. İnsanlardan bir şey bekleme. İşte bu, hakiki zenginliğin tâ kendisidir. Allah’ın sana vermeyip başkalarına verdiği nimetlere göz dikmek, senin için bir fakirliktir. Özür dilemeyi îcâb ettirecek davranış ve sözlerden sakın! Nefsini ve dilini doğruluğa alıştır! Bugünün dünden daha hayırlı olmasına çalış! Namazını, en son namazını kılan kimse gibi kıl! Aşağı ve bayağı kimselerle arkadaşlık etme! Kızdığın zaman da, bulunduğun yerden ayrıl! Allah’ın rahmetinden ümitvâr ol! Çünkü O’nun rahmeti, her şeyi kuşatmıştır.” (Sâlebî, Arâis, s. 323).
Hz. Süleyman’ın Kur’ân-ı Kerîm’deki Özellikleri
Geçen hafta Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Süleyman’ın nasıl anlatıldığına dair 14 madde söylemiştik; 14. maddemiz şöyleydi: Kur’ân-ı Kerîm’de şahsiyeti, hususiyetleri, özellikleri ve ayrıcalıkları çok önemli bilgilerle aktarılmıştır.
Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Süleyman’ın (as) Şahsiyeti ve Özellikleri
اَوْحَيْنَٓا اِلٰى / Kendisine vahyedilmesi (Nisa 4/163)
“Biz Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve İbrâhim’e, İsmâil’e, İshak’a, Ya‘kūb’a, torunlara, Îsâ’ya, Eyyûb’a, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a vahyettik. Dâvûd’a da Zebûr’u verdik.” (Nisâ 4/163)
كُلًّا هَدَيْنَاۚ / Hidâyete erdirilmesi (En’âm 6/84)
وَكَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَۙ / Muhsinlerden olması (En’âm 6/84)
فَفَهَّمْنَاهَا سُلَيْمٰنَۚ / Hükümlerin kavratılması (Enbiyâ 21/79)
اٰتَيْنَا حُكْمًا وَعِلْمًاۘ / Hikmet ve ilim verilmesi (Enbiyâ 21/79)
الرّ۪يحَ عَاصِفَةً تَجْر۪ي بِاَمْرِه۪ٓ اِلَى الْاَرْضِ / Rüzgârların onun emrine verilmesi (Enbiyâ 21/81)
اِلَى الْاَرْضِ الَّت۪ي بَارَكْنَا ف۪يهَاۜ / Bereketli toprakların kendisine verilmesi (Enbiyâ 21/81)
وَكُنَّا لَهُمْ حَافِظ۪ينَۙ / Şeytanların emrine verilmesi ve tutulması (Enbiyâ 21/82)
فَضَّلَنَا عَلٰى كَث۪يرٍ مِنْ عِبَادِهِ الْمُؤْمِن۪ينَ / İnanan birçok kuldan daha faziletli kılınması (Neml 27/15)
وَوَرِثَ سُلَيْمٰنُ دَاوُ۫دَ / Babası Hz. Dâvûd’a varis kılınması (Neml 27/16)
عُلِّمْنَا مَنْطِقَ الطَّيْرِ / Kuşların mantığının ona öğretilmesi (Neml 27/16)
وَاُو۫ت۪ينَا مِنْ كُلِّ شَيْءٍۜ / Her şeye ait bilginin verilmesi (Neml 27/16)
وَحُشِرَ لِسُلَيْمٰنَ جُنُودُهُ مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ / Cinlerden ve insanlardan ordularının olması (Neml 27/17)
وَالطَّيْرِ فَهُمْ يُوزَعُونَ / Kuşları istediği gibi kullanması (Neml 27/17)
فَتَبَسَّمَ ضَاحِكًا مِنْ قَوْلِهَا / Karıncaların konuşmalarını işitmesi ve anlaması (Neml 27/19)
وَمَنْ شَكَرَ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ / Şükrü hayatının merkesine koyması (Neml 27/40)
ق۪يلَ لَهَا ادْخُلِي الصَّرْحَۚ / Muhteşem bir sarayın sahibi olması (Neml 27/44)
وَاَسَلْنَا لَهُ عَيْنَ الْقِطْرِۜ / Bakır madenlerinin sahibi olması (Sebe’ 34/12)
يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَٓاءُ مِنْ مَحَار۪يبَ وَتَمَاث۪يلَ وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ وَقُدُورٍ رَاسِيَاتٍۜ / Mihrabların/Mabedlerin, heykellerin, büyük havuzların, çanakların ve kazanların sahibi olması (Sebe’ 34/13)
نِعْمَ الْعَبْدُۜ / Allah’ın ona “güzel kul” demesi (Sâd 38/30)
اِنَّهُٓ اَوَّابٌ / Sürekli Allah’a yönelen bir kul olması (Sâd 38/30)
Evvâb: “dönen, Allah’a yönelen, tevbe eden, tevbesini koruyan ve her şart ve durumda Allah’a itaat eden” demektir.
اِذْ عُرِضَ عَلَيْهِ بِالْعَشِيِّ الصَّافِنَاتُ الْجِيَادُۙ / İż ‘urida ‘aleyhi bil’aşiyyi-ssâfinâtu-lciyâd/İhtişamlı ve güçlü atlara sahip olması (Sâd 38/31)
لَا يَنْبَغ۪ي لِاَحَدٍ مِنْ بَعْد۪يۚ / Hiç kimselerin ulaşmadığı ve ulaşamayacağı bir mülkün sahibi olması (Sâd 38/35)
هٰذَا عَطَٓاؤُ۬نَا فَامْنُنْ اَوْ اَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ / Hesapsız bir şekilde nimetlere mazhar kılınması (Sâd 38/39)
وَاِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفٰى وَحُسْنَ مَاٰبٍ۟ / Allah katında özel bir makamının (yerinin ve yakınlığının) ve özel bir mükafatının olması (Sâd 38/40)
Hz. Süleyman’ın Allah (cc) Katındaki Değer ve Kıymeti
وَاِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفٰى وَحُسْنَ مَاٰبٍ۟
“Kuşkusuz onun katımızda yüksek bir yakınlık derecesi ve güzel bir geleceği (mükâfatı) vardır.” (Sâd 38/40)
فَغَفَرْنَا لَهُ ذٰلِكَۜ وَاِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفٰى وَحُسْنَ مَاٰبٍ
“Biz de onu bağışladık. Kuşkusuz onun katımızda yüksek bir yakınlık derecesi ve güzel bir geleceği (mükâfatı) vardır.” (Sâd 38/25)
İki Büyük Mükâfat:
1- Kendisine yakın kılması
2- Güzel bir karşılık vermesi
Alınması Gereken Mesajlar:
1- Hata ne kadar büyük olursa olsun altında ezilmemeli!
2- Hatanın ortaya çıkma sebebi her ne olursa olsun asla savunulmamalı!
3- Hata her olursa olsun telafi yolları aranmalı ve bulunulmalı!
4- Hata eğer telafi edilirse Allah’a yakınlaşmanın vesilesi olmalı!
5- Tevbe ettikten sonra yapılan hatalar asla kazanılacak makama engel görülmemeli!
Allah (cc) böyle tevbeler bize nasip etsin ve bizi bir şifa vesilesi olan Hz. Süleyman’ın mektebinden ayırmasın.
Siyer Akademisi’nin Müjdesi…