Siret-i Enbiyâ derslerimizin altmışıncısına Rabbimizin yardım ve inayeti ile ulaştık. Altı derstir devam eden Hz. Yûsuf derslerimize bu derste de devam ettik. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Hz. Yûsuf ile Gülistana Dönen Zindan” serlevhasının altında, Hz. Yûsuf’un zindan hayatını anlattı. Hz. Yûsuf’un o zorlu imtihanın nasıl üstesinden geldiğini, zindanı nasıl medreseye ve gülistana çevirdiğini çok önemli mesaj ve örneklerle bize takdim etti.
Dersten Cümleler
Hz. Yûsuf’un iffetine kimler şahitlik etti?
1. Hz. Yûsuf’un kendisi (Yûsuf 12/26)
2. İftirayı atan Azizin hanımı Züleyha (Yûsuf 12/32, 51)
3. İftiraya inanmamasına rağmen Hz. Yûsuf’u zindana attıran Aziz (Yûsuf 12/52)
4. İftirayı yayan ve sonrasında Hz. Yûsuf’tan murat almak isteyen Mısır’ın kadınları (Yûsuf 12/51)
5. Bütün bir Mısır halkı (Yûsuf 12/51)
6. Âlemlerin Rabbi olan Allah (Yûsuf 12/53)
وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانِۜ
“Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi.” (Yûsuf 12/36)
Kur’ân-ı Kerim malum olduğu üzere detaylar vermiyor ama ipuçları veriyor. Sonra bize diyor ki kullanın aklınızı, sorular sorun, bilginin, hakikatin peşine düşün ve bazı noktaları siz yakalayın.
اِنَّا نَرٰيكَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ
“Çünkü biz seni güzel davrananlardan (muhsinlerden) görüyoruz.” (Yûsuf 12/36)
Hz. Yûsuf (as) zindanı gülistana çeviriyor. Önce kendisi o zor zeminde gül kalmaya çalışıyor, sonra o kötü ortamı bir gül bahçesine çeviriyor.
Biz zindanlara, hapishanelere ne diyoruz? Medrese-i Yusufiyye diyoruz.
Hz. Yûsuf zindanı nasıl gülistana çevirmiştir?
1. Şartlardan etkilenmeyerek
2. Umutsuzluğun telkinlerine kapılmayarak
3. Bulunduğu yere nezafet taşıyarak
4. Cehaletin yerine ilmi hâkim kılarak
5. Düşmanlığın karşısına kardeşliği çıkararak
En önemli iki mesaj:
– Saray zindana dönüşmüşse zindan saraya tercih edilmelidir.
– İnsanın ruhunun tutsak olmasındansa bedeninin tutsak olması daha hayırlıdır.
“Onu tanıyan ve itaat eden, zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır.” (Bediüzzaman)
وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانِۜ قَالَ اَحَدُهُمَٓا اِنّ۪ٓي اَرٰين۪ٓي اَعْصِرُ خَمْرًاۚ وَقَالَ الْاٰخَرُ اِنّ۪ٓي اَرٰين۪ٓي اَحْمِلُ فَوْقَ رَأْس۪ي خُبْزًا تَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْهُۜ نَبِّئْنَا بِتَأْو۪يلِه۪ۚ اِنَّا نَرٰيكَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ
“Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri dedi ki: ‘Ben (rüyada) şarap sıktığımı gördüm. Diğeri de: Ben de başımın üstünde kuşların yemekte olduğu bir ekmek taşıdığımı gördüm. Bunun yorumunu bize haber ver. Çünkü biz seni güzel davrananlardan görüyoruz!’ dediler.” (Yûsuf 12/36)
Bugün 37. ayetten 42. ayete kadar okuyacağız. Bu 6 ayette 6 tane manifesto var. Nedir bu manifestolar?
37. Ayet: Tevil Manifestosu
38. Ayet: Tevhid Manifestosu
39. Ayet: Tazim Manifestosu
40. Ayet: Tebliğ Manifestosu
41. Ayet: Tabir Manifestosu
42. Ayet: Tevekkül Manifestosu
Bu manifestoların her birinde kaç tane önemli mesaj var ama biz birer mesaj verelim:
Tevil Manifestosu
Olayların iç yüzünü bilen sadece ve sadece Âlemlerin Rabbi olan Allah’tır.
Tevhid Manifestosu
Bütün sahte ilahlara hayır diyen sadece ve sadece Allah’ın birliğini kabul edip gereğini yerine getiren muvahhiddir.
Tazim Manifestosu
Kâinatta hiçbir şeyi Allah’a eş saymayan sadece ve sadece O’nun gücüne ve otoritesine inanan mü’mindir.
Tebliğ Manifestosu
İnsanları Allah’a davet eden sadece ve sadece tevhidi delilleriyle muhataplara aktaran gerçek manada davetçidir.
Tabir Manifestosu
Olayları ve rüyaları Allah’ın yardımı ile tabir eden sadece ve sadece bunu Allah rızası için yapan sahiden bu dinin hizmetçisidir.
Tevekkül Manifestosu
Şartlar ne kadar zorlaşırsa zorlaşsın yardımı sadece ve sadece Allah’tan bekleyen hakiki manada mütevekkildir.
قَالَ لَا يَأْت۪يكُمَا طَعَامٌ تُرْزَقَانِه۪ٓ اِلَّا نَبَّأْتُكُمَا بِتَأْو۪يلِه۪ قَبْلَ اَنْ يَأْتِيَكُمَاۜ ذٰلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَن۪ي رَبّ۪يۜ اِنّ۪ي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَۙ
“(Yûsuf) dedi ki: Size yedirilecek yemek gelmeden önce onun yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Şüphesiz ben Allah’a inanmayan bir kavmin dininden uzaklaştım. Onlar ahireti inkâr edenlerin kendileridir.” (Yûsuf 12/37)
Ayette geçen “Size yedirilecek yemek gelmeden önce onun yorumunu mutlaka size haber vereceğim.” kısmı ile alakalı tefsirlerde birçok yorum yapılmıştır.
Üç önemli yorum:
1. Hz. Yûsuf kendine karşı şüphe ile bakanlara zindana gelen yemeğin içeriğini haber vererek şüpheleri izale etmeye çalışmıştır.
2. Hz. Yûsuf zindana gelen yemek ile vakte dikkat çekmiş, zaman tayinin zor olduğu o ortamda yemekle bir vakit tayin etmeye çalışmıştır.
3. Hz. Yûsuf, yemeğin vaktine dikkat çekerek, vereceği cevabı ve yapacağı konuşmayı uzatmayacağını belirtmeye çalışmıştır.
Hz. Yûsuf tabirden önce onlara tevhidi tebliğ ediyor. Buradan biz ideal tebliğ adamının kimliğine dair mesajlar alıyoruz. Bu mesajlardan bazıları şunlardır:
1. Dini tebliğ edecek adam, muhatapların kendisine müracaat ettikleri bir adam olmalıdır.
2. Dini tebliğ edecek adam, muhataplarının durumunu iyice değerlendirmelidir.
3. Dini tebliğ edecek adam, asla kendini muhataptan farklı bir yere koymamalıdır.
4. Dini tebliğ edecek adam, muhataplarına çok ama çok şefkatle yaklaşmalıdır.
5. Dini tebliğ edecek adam, ahirete iman meselesini kesinlikle muhataplarına anlayabilecekleri bir şekilde anlatmalıdır.
وَاتَّبَعْتُ مِلَّةَ اٰبَٓاء۪ٓي اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَۜ مَا كَانَ لَنَٓا اَنْ نُشْرِكَ بِاللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۜ ذٰلِكَ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ عَلَيْنَا وَعَلَى النَّاسِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ
“Atalarım İbrâhim, İshak ve Ya’kûb’un dinine uydum. Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize yaraşmaz. Bu, Allah’ın bize ve insanlara olan lütfundandır. Fakat insanların çoğu şükretmezler.” (Yûsuf 12/38)
Ayette geçen millet kavramı üzerinde durmamız gerekir.
يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ ءَاَرْبَابٌ مُتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ اَمِ اللّٰهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُۜ
“Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı rabler mi daha iyidir, yoksa mutlak hâkimiyet sahibi olan tek ve Kahhar olan Allah mı daha hayırlıdır?” (Yûsuf 12/39)
Bu ayette şu hususları çok iyi görmemiz gerekir:
– Şefkat olmadan tebliğ olmaz.
“Ey zindan arkadaşlarım!”
– İkna etmeden tasdik olmaz.
“Ayrı ayrı rabler mi daha iyidir…”
– Reddetmeden kabul olmaz.
– Bütün alanları Bir olana teslim etmeden tevhid olmaz.
– Hayrı Allah da aramadan hayır bulunmaz.
مَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِه۪ٓ اِلَّٓا اَسْمَٓاءً سَمَّيْتُمُوهَٓا اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ اَمَرَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
“Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah’a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yûsuf 12/40)
40. Ayetten bizim şu mesajları almamız gerekiyor:
1. Tebliğ, hamasetle değil hamiyetle olmalıdır.
“Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir.”
2. Hamiyet, taassupla değil tahkik ile olmalıdır.
“Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir.”
3. Tahkik, slogan ile değil ilim ile olmalıdır.
“Hüküm sadece Allah’a aittir.”
4. İlim, dünyevi kazanç ile değil uhrevî hedef ile olmalıdır.
“O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.”
5. Uhrevî hedef, şartlara göre değil bu yolun rehberlerine göre olmalıdır.
“İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yûsuf 12/40)
يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ اَمَّٓا اَحَدُكُمَا فَيَسْق۪ي رَبَّهُ خَمْرًاۚ وَاَمَّا الْاٰخَرُ فَيُصْلَبُ فَتَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْ رَأْسِه۪ۜ قُضِيَ الْاَمْرُ الَّذ۪ي ف۪يهِ تَسْتَفْتِيَانِۜ
“Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyalarınıza gelince), biriniz (daha önce olduğu gibi) efendisine şarap içirecek; diğeri ise asılacak ve kuşlar onun başından (beynini) yiyecekler. Yorumunu sorduğunuz iş (bu şekilde) kesinleşmiştir.” (Yûsuf 12/41)
وَقَالَ لِلَّذ۪ي ظَنَّ اَنَّهُ نَاجٍ مِنْهُمَا اذْكُرْن۪ي عِنْدَ رَبِّكَۘ فَاَنْسٰيهُ الشَّيْطَانُ ذِكْرَ رَبِّه۪ فَلَبِثَ فِي السِّجْنِ بِضْعَ سِن۪ينَۜ۟
“Onlardan, kurtulacağını bildiği kimseye dedi ki: Beni efendinin yanında an, (umulur ki beni çıkarır). Fakat şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu. Dolayısıyla (Yusuf), birkaç sene daha zindanda kaldı.” (Yûsuf 12/42)
Allah (cc) zindanda Yûsuf’u terbiye ediyor; Hz. Yûsuf zindan arkadaşlarını terbiye ediyordu…
İmtihanlar, iftiralar, musibetler, krizler ve zindanlar; değerlendirilirse eğer çok büyük bir fırsata dönüştürülebilinir.
Yani; değerlendirilirse;
İmtihanlar rahmete,
İftiralar şerefe,
Musibetler kuvvete,
Krizler fırsata,
Zindanlar gülistana dönüştürülebilinir.
İftirayı fırsata çevirip zindana dönen saraydan, saraya dönecek zindana gidilebilinir.
İlmi ve kabiliyeti fırsata çevirip aranan adam olarak sözünü dinlettirebilir.
Rüyayı fırsata çevirip zemini tebliğ ortamına kavuşturabilir.
Zindanı fırsata çevirip zindanı gülistana ve medreseye dönüştürebilir.
Şirk ortamını fırsata çevirip tevhidi ve hakikati o toplumda hâkim olabilecek bir hale getirebilir.