Siret-i Enbiyâ derslerimizde Hz. Yûsuf’un o muhteşem ve bereketli hayatındaki yolculuğumuz devam ediyor. Bu haftaki dersimiz, Hz. Yûsuf’un kardeşleri ile ikinci buluşması ve yaşanan olaylardı. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Hz. Yûsuf’a (as) Öğretilen Plan” serlevhasının altında Yûsuf Kıssası’nın anlaşılması en zor kısmı olan Hz. Bünyamin’in Mısır’da alıkonma hadisesi ve bunun olabilmesi için Allah’ın (cc), Hz. Yûsuf’a öğrettiği planını çok önemli mesaj ve vurgularla anlattı.
Dersten Cümleler
Yûsuf Kıssası’nın sonlarına yaklaştıkça;
Mesajlar çoğalıyor.
Heyecanlar artıyor.
Hasretler ziyadeleşiyor.
Umutlar yeşeriyor.
İmtihanlar ağırlaşıyor.
Hz. Yûsuf’un kardeşleri ile buluşması 4 kez olmuştur. Biz ilk 2 buluşmayı geçen ders gördük; şimdi 2. buluşmanın dönüş yolundayız, 70. ayette kalmıştık, oradan da devam edeceğiz.
Bu derste 70 ayetten başlayıp, 79. ayete kadar, 10 ayetlik bir kısmı işlemiş olacağız.
Bu 10 ayetin içerisinden 5 kelime ve ifade çok önemlidir. Nedir bu kelimeler?
السِّقَايَةَ es-sikâye / su kabı (Yûsuf 12/70)
صُوَاعَ الْمَلِكِ suvâ’a’l-meliki / Kralın ölçek kabı (Yûsuf 12/72)
كَذٰلِكَ كِدْنَا لِيُوسُفَۜ kezâlike kidnâ li yûsufe / İşte biz Yûsuf için böyle bir plan düzenledik. (Yûsuf 12/76)
ف۪ي د۪ينِ الْمَلِكِ fî dîni’l-melik / Kralın yasalarında (Yûsuf 12/76)
اَنْتُمْ شَرٌّ مَكَانًاۚ entum şerrun mekânâ / Siz kötü bir durumdasınız! (Yûsuf 12/77)
Bu 5 ifade ve kelimenin verdiği o kadar çok mesaj var ki, biz sadece her biri için birer mesajı nazarlara verelim:
– Allah dilerse bir su kabı ile nice planlarını devreye sokar.
– Şer gibi gözüken nice hadise nihayetinde hayır olur.
– Planların en sağlamını Allah yapar ve O (cc) ne yaparsa en güzelin yapar.
– Hukuk her şeyin üstündedir; kimse kendini hukukun üstüne çıkaramaz.
– Şahıs günahı ile yüzleşmeyene kadar hakkı ile tevbe edemez.
Hz. Yûsuf’un buraya kadar okuduğumuz hayatını bir hatırlayalım;
– Kardeşleri tarafından kuyuya atıldı; Allah ona bir sükûnet verdi; o zorlu imtihandan yüzünün akı ile çıktı. (Yûsuf 12/15)
– Pazarda köle olarak satılıp saraya gitti; Allah ona sahip çıktı; sarayın en gözde ismi oldu. (Yûsuf 12/21)
– Züleyhaların şehvet dolu oyunlarının içine düştü; Allah ona sığınak oldu; o zorlu süreçleri iffet ile tamamladı. (Yûsuf 12/23)
– Zindan onun medresesi oldu; Allah ona selamet verdi; o sıkıntılı zemin, gülistana çevrildi. (Yûsuf 12/39)
– Koca Mısır devleti ona teslim edildi; Allah ona sadakat verdi; varlığı ve yokluğu iyi yöneterek, tebliğini binlerce insana duyurdu. (Yûsuf 12/56)
– Yıllar sonra kardeşleri ile buluştu; Allah ona uygulamak üzere bir strateji verdi; o plan ile kuyuda kalan kardeşlerini selamete çıkardı. (Yûsuf 12/76)
Kullanılan kavramlara dikkat edelim; Sükûnet, Sahip, Sığınak, Selamet, Sadakat ve Strateji…
Mevcut mealleri ve tefsirleri esas alsak bazı problemlerle karşılaşıyoruz. Nedir o problemler? Birkaç tanesini nazarlara verelim;
1. Hz. Yûsuf, su kabının çalındığını iddia ediyor ve bu su kabı kardeşi Bünyamin’in eşyalarının içerisinden çıkıyor.
2. Suçsuz günahsız kardeşleri askerler tarafından hırsız olarak ilan ediliyor.
3. Kardeşleri büyük bir iftira ile karşı karşıya kalıyorlar.
4. Bünyamin çalmadığı bir su kabının bedelini ödüyor.
5. Kardeşleri Kenan diyarına büyük bir utanç ile dönmek zorunda kalıyorlar.
6. Hz. Ya’kûb, hırsız bir evladın babası durumuna düşüyor.
Hz. Yûsuf iki temel sebepten dolayı Hz. Bünyamin’i yanında alıkoymak istedi.
1. Kardeşlerinin günahları ile yüzleşmelerini sağlamak
2. Babası Hz. Ya’kûb ve ailesi ile selametle buluşmak
فَلَمَّا جَهَّزَهُمْ بِجَهَازِهِمْ جَعَلَ السِّقَايَةَ ف۪ي رَحْلِ اَخ۪يهِ ثُمَّ اَذَّنَ مُؤَذِّنٌ اَيَّتُهَا الْع۪يرُ اِنَّكُمْ لَسَارِقُونَ
“Yûsuf, onların (kardeşlerinin) yüklerini hazırlatırken su kabını kardeşinin yüküne koydu. Sonra da bir çağırıcı şöyle seslendi: “Ey kervancılar! Siz hırsızsınız.” (Yûsuf 12/70)
Efendimiz (sas) buyurdu ki: “Kınamayınız! Kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz.” (Tirmizî, Kıyamet, 53; Beyhâkî, Şuabu’l-İman, 5/315)
قَالُٓوا وَاَقْبَلُوا عَلَيْهِمْ مَاذَا تَفْقِدُونَ
“(Yûsuf’un kardeşleri) onlara dönerek: “Ne arıyorsunuz?” dediler.” (Yûsuf 12/71)
قَالُوا نَفْقِدُ صُوَاعَ الْمَلِكِ وَلِمَنْ جَٓاءَ بِه۪ حِمْلُ بَع۪يرٍ وَاَنَا۬ بِه۪ زَع۪يمٌ
“Kralın ölçek kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var dediler. (İçlerinden biri:) Ben buna kefilim, dedi.” (Yûsuf 12/72)
Hz. Yûsuf’un kardeşleri iyice korktular ve dediler ki:
قَالُوا تَاللّٰهِ لَقَدْ عَلِمْتُمْ مَا جِئْنَا لِنُفْسِدَ فِي الْاَرْضِ وَمَا كُنَّا سَارِق۪ينَ
“Allah’a andolsun ki, bizim bu ülkeye fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz hırsız da değiliz, dediler.” (Yûsuf 12/73)
İki şey söylüyorlar burada;
1. Biz hırsız değiliz.
2. Biz ülkenizde fesat çıkaran değiliz.
Buradan neyi çıkarıyoruz: Hırsızlık, yeryüzünde fesat çıkarmaktır.
Ama hırsızlık sadece birinin malını çalmak demek değildir. Bazı hırsızlıklar:
– Emek hırsızlığı
– Bilgi hırsızlığı
– Heyecan hırsızlığı
– Duygu hırsızlığı
– Ümit hırsızlığı
Aslında Hz. Yûsuf’un kardeşleri su kabının veya kralın ölçek kabının hırsızı değillerdi ama başka şeylerin hırsızı idiler.
– Onlar, Hz. Yûsuf’u babasından çalan hırsızlardı.
– Onlar, Hz. Bünyamin’i babasından çalan hırsızlardı.
– Onlar, hak etmedikleri halde babalarının sevgilerini çalmak isteyen hırsızlardı.
– Onlar, sevgiyi hak edecekleri yerde gasp etmeye çalışan hırsızlardı.
– Onlar, yıllar geçmiş olmasına rağmen tevbe etmeyi geciktiren hırsızlardı.
Allah’ın çizdiği plan adım adım işliyor; bakın askerler ne diyor?
قَالُوا فَمَا جَزَٓاؤُ۬هُٓ اِنْ كُنْتُمْ كَاذِب۪ينَ
“(Askerler) dediler ki: Peki, siz yalancıysanız bunun cezası nedir?” (Yûsuf 12/74)
قَالُوا جَزَٓاؤُ۬هُ مَنْ وُجِدَ ف۪ي رَحْلِه۪ فَهُوَ جَزَٓاؤُ۬هُۜ كَذٰلِكَ نَجْزِي الظَّالِم۪ينَ
“Bu hırsızlığın cezası, kayıp eşya, kimin yükünde bulunursa işte o (şahsa el koymak) onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız!” dediler.” (Yûsuf 12/75)
Mısır kanunlarına göre hırsızlığın cezası başkadır. Mısır kanunlarına göre, hırsıza çaldığı eşyanın kıymetine göre sopa vurulur, eğer adamın imkânı varsa çaldığı malın bedelinin iki katı para ödetilirdi.
“كَذٰلِكَ نَجْزِي الظَّالِم۪ينَ / Biz zalimleri böyle cezalandırırız!”
Neticede konuşanlar Peygamber çocukları, hırsızlık için önceki ayetlerde fesat dediler, şimdide bunu yapanların zalim olduğunu söylediler. Özellikle hırsızlık yapanların zalim olarak isimlendirilmesinin üzerinde inanın ciddi ciddi durulması gerekiyor.
فَبَدَاَ بِاَوْعِيَتِهِمْ قَبْلَ وِعَٓاءِ اَخ۪يهِ ثُمَّ اسْتَخْرَجَهَا مِنْ وِعَٓاءِ اَخ۪يهِۜ كَذٰلِكَ كِدْنَا لِيُوسُفَۜ مَا كَانَ لِيَأْخُذَ اَخَاهُ ف۪ي د۪ينِ الْمَلِكِ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۜ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَٓاءُۜ وَفَوْقَ كُلِّ ذ۪ي عِلْمٍ عَل۪يمٌ
“Bunun üzerine, kardeşinin yükünden önce diğerlerinin yükü aranmaya başlandı. Sonra su kabını öz kardeşinin yükünden bulup çıkardı. İşte biz Yûsuf’a böyle bir plan öğrettik. Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi başkadır. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.” (Yûsuf 12/76)
Ayette geçen “ف۪ي د۪ينِ الْمَلِكِ | fî dîni’l-melik | Kralın yasalarında” ifadesinden çok önemli mesajlar alıyoruz. Bunlardan bazılarını size vermek istiyorum:
1. Din, hayatın yasaları içinde kullanılan bir kavramdır.
2. Kralın yasaları, bir peygamber olan Hz. Yûsuf’u da bağlamaktadır.
3. O zaman kralın yasaları, Allah’ın kanunlarına aykırı değildir.
4. Şeriatlerdeki farklılıklar elbette mümkündür.
5. İslâm bu farklılıkların nihaî hükmünü ortaya koymuştur.
قَالُٓوا اِنْ يَسْرِقْ فَقَدْ سَرَقَ اَخٌ لَهُ مِنْ قَبْلُۚ فَاَسَرَّهَا يُوسُفُ ف۪ي نَفْسِه۪ وَلَمْ يُبْدِهَا لَهُمْ قَالَ اَنْتُمْ شَرٌّ مَكَانًاۚ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا تَصِفُونَ
“(Kardeşleri) dediler ki: ‘Eğer o çaldıysa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı.’ Yûsuf bunu içinde sakladı, onlara açmadı. (Kendi kendine) dedi ki: Siz daha kötü durumdasınız! Allah, sizin anlattığınızı çok iyi bilir.” (Yûsuf 12/77)
O zaman gelin burada hepimiz kendi nefislerimize birkaç soru soralım:
Hangi kardeşimiz bizi kuyuya attı ki biz o kardeşimizi sildik?
Hangi kardeşimiz bizi değersiz birkaç dirheme sattık ki biz o kardeşimizi sildik?
Hangi kardeşimiz bizi uğradığımız bir iftirada yüz üstü bıraktı ki biz o kardeşimizi sildik?
Hangi kardeşimiz bizi hırsızlıkla itham etti ki biz o kardeşimizi sildik?
Hangi kardeşimiz 30-40 yıl bize karşı içinde haset taşıdı da biz o kardeşimizi sildik?
Kuyularda kardeşlerimiz var…
Kimi işlediği bazı günahlardan dolayı, kimi hasetlerinden dolayı, kimi bazı hatalarından dolayı, kimi ihmallerinden dolayı ama çoğunluğu cehaletlerinden dolayı kuyularda kardeşlerimiz var…
Kardeşleri neden Hz. Yûsuf’u hırsızlıkla itham ettiler?
Kardeşler bu sefer çaresizce Hz. Yûsuf’a döndü ve dediler ki:
قَالُوا يَٓا اَيُّهَا الْعَز۪يزُ اِنَّ لَهُٓ اَبًا شَيْخًا كَب۪يرًا فَخُذْ اَحَدَنَا مَكَانَهُۚ اِنَّا نَرٰيكَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ
“Dediler ki: Ey Azîz! Gerçekten onun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizim birimizi alıkoy. Zira biz seni, iyilik edenlerden görüyoruz.” (Yûsuf 12/78)
Hz. Yûsuf onların bu taleplerine karşı ne dedi?
قَالَ مَعَاذَ اللّٰهِ اَنْ نَأْخُذَ اِلَّا مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُٓۙ اِنَّٓا اِذًا لَظَالِمُونَ۟
“Yûsuf, “eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını tutmaktan Allah’a sığınırız. Şüphesiz biz o takdirde zulmetmiş oluruz!” dedi. (Yûsuf 12/79)
Allah’ın planı adım adım işliyor…
Birileri bizi şehvet girdaplarına çağıracak biz; “me’âzallâhi / ben Allah’a sığınırım” diyeceğiz.
Faiz ticaretin bir gereğidir diyerek bizi çağıracaklar biz; “me’âzallâhi / ben Allah’a sığınırım” diyeceğiz.
Bir kereden bir şey olmaz diyerek bizi çağıracaklar biz; “me’âzallâhi / ben Allah’a sığınırım” diyeceğiz.
Birileri rüşvete, torpile, adam kayırmaya çağıracaklar biz; “me’âzallâhi / ben Allah’a sığınırım” diyeceğiz.
Burada olduğu gibi adaletsizliğe çağıracaklar biz; “me’âzallâhi / ben Allah’a sığınırım” diyeceğiz.
Peki, bir insan Allah’a sığınırsa ne olur?
En sağlam, en sahih, en selametli, en sıhhatli ve en sadık olana sığınmış olur; O’na sığınan da asla pişman olmaz.
كَذٰلِكَ كِدْنَا لِيُوسُفَۜ / kezâlike kidnâ li yûsufe / İşte biz Yûsuf için böyle bir plan düzenledik. (Yûsuf 12/76) dedi. Biz buradan ne çıkarmıştık: “Planların en sağlamını Allah yapar ve O (cc) ne yaparsa en güzelin yapar.”
Ayette kullanılan kidna, keyd; kelimesi Yûsuf Sûresi’nde 5 yerde daha kullanılır:
– Kardeşlerinin Hz. Yûsuf’a zarar vermek için plan kurmaları (Yûsuf 12/5)
– Azizin dilinden kadınların Hz. Yûsuf’a kurdukları plan (Yûsuf 12/28)
– Mısır kadınlarının Hz. Yûsuf’a kurdukları plan (Yûsuf 12/33,50)
– Allah’ın onların kurdukları planları bozması (Yûsuf 12/34)
Hz. Yûsuf kıssası üzerinden genel bir değerlendirme yapsak;
Hz. Yûsuf’un kardeşleri bir plan kurdu.
Kervancılar bir plan kurdu.
Potifar/Aziz bir plan kurdu.
Züleyha bir plan kurdu.
Mısırlı kadınlar birer plan kurdu.
Zindan arkadaşları bir plan kurdu.
Amenhotep bir plan kurdu.
İşin nihayetinde Allah da bir plan kurdu.
Ne oldu?
Allah’ın planı onların bütün planlarını alt-üst etti ve Allah’ın planı tüm planlarda daha sağlam ve daha güzel oldu.
“Planların en sağlamını Allah yapar ve O (cc) ne yaparsa en güzelin yapar.”