Siret-i Enbiyâ derslerimizde Hz. Yûsuf’un (as) kardeşleri ile buluşması konusuna eriştik. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, Yûsuf Sûresi’nin bu önemli konusunu bu hafta işlediği ders ile bizlerle paylaştı. Hocamız, kardeşlik hukukunu, bu hukukun nasıl korunması gerektiğini, Hz. Yûsuf’un bu alanda yaşadığı imtihanları, kardeşlerinin haset meselesindeki sıkıntılarını ve en sonunda Hz. Yûsuf’un kardeşlerini nasıl tevbeye ulaştırdığı konusunu çok önemli mesaj ve örneklerle anlattı.
Dersten Cümleler
Hz. Yûsuf’un kıssası, Yûsuf Sûresi’nin 4. ayetinden başlıyor ve 101. ayete kadar devam ediyor. Yani 98 ayette bu kıssa anlatılıyor.
Bu 98 ayeti biz konulara göre tasnif edersek karşımıza şu 5 temel konu çıkıyor:
1. Konu: Hz. Yûsuf’un gördüğü rüya ve kardeşleri ile yaşadığı imtihanlar
2. Konu: Hz. Yûsuf’un köle olarak Mısır’a gelişi ve Aziz tarafından satın alınıp saraya girişi
3. Konu: Hz. Yûsuf’ûn Züleyha ve Mısır kadınları ile yaşadığı imtihanlar ve zindan hayatı
4. Konu: Mısır Melikinin gördüğü rüya ve Hz. Yûsuf’un Mısır’ın Azizi olması
5. Konu: Kardeşleri ile buluşmaları ve iktidarın zirvesindeyken kıssanın sona ermesi
Tarihi kaynakların bize verdiği bilgiye göre Hz. Yûsuf 120 yıllık bir hayat yaşıyor.
Kur’ân-ı Kerim bu 5 konuyu ne düzeyde anlatıyor?
1. Konu: 4-18 Ayetler arası – 15 Ayet
2. Konu: 19-22 Ayetler arası – 4 Ayet
3. Konu: 23-42 Ayetler arası – 20 Ayet
4. Konu: 43-57 Ayetler arası – 15 Ayet
5. Konu: 58-101 Ayetler arası – 44 Ayet
Toplam: 98 Ayet
Hz. Yûsuf’un kardeşleri ile olan buluşmalarını anlattığı bu bölümde yani 59. ayetten 101 ayete kadar 44 ayette, eksende Hz. Yûsuf’un kardeşleri ile buluşmaları anlatılır; ancak onlarca konu daha anlatılır.
En temelde anlatılan 10 konu:
1. Hz. Yûsuf’un devlet yönetimi
2. Hz. Yûsuf’un ekonomi yönetimi
3. Hz. Yûsuf’un adalet anlayışı
4. Nebevî siyasetin temelleri
5. Tevbe yollarının ve imkânlarının öğretilmesi
6. Tedbir-Tevekkül dengesinin korunması
7. Nübüvvetin anlamı, değeri ve önemi
8. Sabrı kuşanmanın yol ve yöntemi
9. Kadere teslimiyetin kazançları
10. Müminlerin umut taşıma zorunlulukları
Peki, neden Kur’ân bir peygamberin hayatının birçok farklı süreci olmasına rağmen en fazla bu kardeşleri ile olan münasebetlerini bizim nazarlarımız verecek? Neden biliyor musunuz?
Kardeşlik, yokluğu çok zor varlığı çok büyük bir imtihan olan bir nimettir.
Kardeşlik, küçükken zor, büyükken daha zor, baba vefat ettikten sonra daha daha zor bir imtihandır.
Kardeşlik, Hz. Yûsuf gibi karşıdan hiçbir beklenti içerisinde olmadan yürütülebilecek bir bağdır.
Kardeşlik, tahammül, fedakârlık, vefa ve ayrıcalıkları kabullenerek ancak devam ettirilebilecek bir nimettir.
Kardeşlik, saadetli ve huzurlu bir toplumun en temek harcıdır.
Özellikle kıssanın bu bölümünü üç farklı konuyu ayrı ayrı eksene alarak okuduğunuzda çok güzel mesajlar elde ederiz. Nedir bu üç farklı konu?
– Ahlâk
– Konum
– Durum
Kıssanın bu bölümünü ahlâk ekseninde okursak, şunları görürüz:
– Emanet Ahlâkı
– Hüküm Ahlâkı
– Tevekkül Ahlâkı
– İlim Ahlâkı
– Ümit Ahlâkı
– Yönetim Ahlâkı
– Tevbe Ahlâkı
– Sabır Ahlâkı
– İktidar Ahlâkı
– Akıbet Ahlâkı
Kıssanın bu bölümünü konum ekseninde okursak, şunları görürüz:
– İdeal bir baba örneği
– İdeal bir abi
– İdeal bir kardeş
– İdeal bir davetçi
– İdeal bir devlet başkanı
Kıssanın bu bölümünü durum ekseninde okursak, şunları görürüz:
– Hz. Ya’kûb’un durumu üzerinden; Tevekkül Kıssası
– Hz. Yûsuf’un durumu üzerinden; Temenni Kıssası
Neyin temennisi?
. Kardeşlerinin tevbe etmesinin
. Babasına ve ailesine kavuşmanın
. Emanet edilen devleti hakkıyla yönetmenin
. Adaletten zerre miktarı ayrılmamanın
. İşin nihayetinde Müslümanca bu hayatı sonlandırmanın
– Hz. Yûsuf’un 10 kardeşinin durumu üzerinden; Tevbe Kıssası
– Hz. Bünyamin’in durumu üzerinden; Tecelli Kıssası
Kaderin tecelli etmesi…
Ne diyordu şair:
Hak tecelli eyleyince her işi âsan eder
Halk eder esbabını bir lahzada ihsan eder
– Mısırlıların durumu üzerinden; Tebliğ Kıssası
– Hz. Peygamber’in (sas) durumu üzerinden; Tecrübe Kıssası
– Bizim durumlarımız üzerinden; Tembih Kıssası
Tembih nedir? Uyarma, ikaz etme, hatırlatma…
Hz. Yûsuf’un kardeşleri ile buluşmaları
1. Buluşma: Hz. Yûsuf’un 10 kardeşi ile buluşması (Yûsuf 12/58-62)
2. Buluşma: Hz. Yûsuf’un 10 kardeşi ve Bünyamin ile buluşması (Yûsuf 12/68-82)
3. Buluşma: Hz. Yûsuf’un kendisini kardeşlerine tanıttığı buluşması (Yûsuf 12/87-93)
4. Buluşma: Hz. Yûsuf’un bütün ailesi ile buluşması (Yûsuf 12/99-100)
وَجَٓاءَ اِخْوَةُ يُوسُفَ فَدَخَلُوا عَلَيْهِ فَعَرَفَهُمْ وَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ
“Yûsuf’un kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler, (Yûsuf) onları hemen tanıdı, fakat onlar onu çıkartamadılar/tanıyamadılar.” (Yûsuf 12/58)
Kıtlık ile alakalı 5 mesaj:
1. Kıtlık Mısır dışında başka yerlerde de yaşanmaya başlamış
2. Kıtlık Kenan diyarını da çok ciddi bir şekilde etkilemiş
3. Kıtlık sürecini Mısır devleti çok iyi yönetmiş
4. Mısır devleti civar yerlere buğday satabilecek bir konuma gelmiş
5. Mısır devleti kıtlığı kullanarak başka ülkeleri işgal etmeye vesile kılmamış
Bu ayette “Lehu Munkirun” yerine;
وهم لم يعرفوه / Ve hum lem ya’rifu hu / Onlar ise Yusuf’u tanımadılar…
وهم له جاهلون/ Ve hum lehu cehilun / Onlar ise Yusuf’u bilmediler… diyebilirdi.
وَلَمَّا جَهَّزَهُمْ بِجَهَازِهِمْ قَالَ ائْتُون۪ي بِاَخٍ لَكُمْ مِنْ اَب۪يكُمْۚ اَلَا تَرَوْنَ اَنّ۪ٓي اُو۫فِي الْكَيْلَ وَاَنَا۬ خَيْرُ الْمُنْزِل۪ينَ
“(Yûsuf) onların yüklerini hazırlayınca dedi ki: Sizin bababir kardeşinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz, ben ölçeği tam dolduruyorum ve ben misafirperverlerin en iyisiyim.” (Yûsuf 12/59)
Biz bu ayetten neler çıkarıyoruz?
1. Mısır yönetiminin çok adil bir sistem kurduğunu
2. Buğdayların insanlara aylık olarak dağıtıldığını
3. Nebevî siyasetin asla intikam gütmediğini
4. Nebevî siyasetin ihsan ile yürekleri fethetmeye çalıştığını
5. Hz. Yûsuf’un kendi kazancından kardeşlerine ikramda bulunduğu
فَاِنْ لَمْ تَأْتُون۪ي بِه۪ فَلَا كَيْلَ لَكُمْ عِنْد۪ي وَلَا تَقْرَبُونِ
“Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklaşmayın!” (Yûsuf 12/60)
Hz. Yûsuf neden kendini hemen kardeşlerine tanıtmadı da işi bu kadar uzattı? Bunun birkaç en önemli sebebi vardı. Neydi en önemli sebepler;
1. Kardeşlerinin gönülden tevbe etmelerini sağlamaktı.
2. Hemen kendisini tanıtsaydı kardeşleri belki yine içlerinde taşıdıkları hasedin kurbanı olabilirlerdi.
3. Allah (cc) Hz. Ya’kûb’u bu konuda aynen Hz. İbrâhim gibi bir kıvama getirmek istiyordu.
Hz. Ya’kûb’un Hz. Yûsuf ve Bünyamin’e olan sevgisi, Hz. İbrahim’in Hz. İsmail’e olan sevgisine benziyordu.
قَالُوا سَنُرَاوِدُ عَنْهُ اَبَاهُ وَاِنَّا لَفَاعِلُونَ
“Kardeşleri: “Babasını ikna etmeye çalışacağız ve her halde bunu yaparız” dediler.” (Yûsuf 12/61)
وَقَالَ لِفِتْيَانِهِ اجْعَلُوا بِضَاعَتَهُمْ ف۪ي رِحَالِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَعْرِفُونَهَٓا اِذَا انْقَلَبُٓوا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
“(Yûsuf) emrindeki gençlere dedi ki: Sermayelerini yüklerinin içine koyun. Olur ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar da belki geri gelirler.” (Yûsuf 12/62)
Ayetin içerisinden yine çok güzel bir bilgi alıyoruz: “Ve kâle li fit’yânihi/“(Yûsuf) emrindeki gençlere dedi ki” buradan ne çıkarıyoruz, Hz. Yusuf, o zorlu süreci gençlerle yürütüyor. Devlet işlerinde kendisine yardımcı olanlar kimler? Gençler…
Sermayelerinin kendilerine geri verildiğini görünce;
1- Belki bunun yanlışlıkla kendilerine verildiğini zannetsin ve bir daha gelsinler.
2- Belki bunun kendilerine Aziz’in bir ikramı olduğunu zannetsinler ve Aziz’in istediğini yerine getirmeye çalışsınlar…
Buradan bir şey daha öğreniyoruz, kıtlık dönemlerinde para, para etmiyor…
Bir Kızılderili sözü var ya: “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”
Bu satırlar, bir şiirin son satırıdır. Çok manidar olan bu şiiri şöyledir:
“Beyaz adam annesi toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar.
Onun bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir.
Beyaz adamın kurduğu kentlerde huzur ve barış yoktur.
Bu kentlerde bir çiçeğin taç yapraklarını açarken çıkardığı tatlı sesler ve bir kelebeğin kanat çırpınışları duyulamaz.
Beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu, son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde anlayacak… (Kızılderili Şef Seattle – 1853)
فَلَمَّا رَجَعُٓوا اِلٰٓى اَب۪يهِمْ قَالُوا يَٓا اَبَانَا مُنِعَ مِنَّا الْكَيْلُ فَاَرْسِلْ مَعَنَٓا اَخَانَا نَكْتَلْ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
“Babalarına döndüklerinde dediler ki: Ey babamız! Erzak bize yasaklandı. Kardeşimizi (Bünyamin’i) bizimle beraber gönder de (onun sayesinde) ölçüp alalım. Biz onu mutlaka koruyacağız.” (Yûsuf 12/63)
قَالَ هَلْ اٰمَنُكُمْ عَلَيْهِ اِلَّا كَمَٓا اَمِنْتُكُمْ عَلٰٓى اَخ۪يهِ مِنْ قَبْلُۜ فَاللّٰهُ خَيْرٌ حَافِظًاۖ وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَ
“Ya’kûb dedi ki: Daha önce kardeşi (Yûsuf) hakkında size ne kadar güvendiysem, bunun hakkında da size ancak o kadar güvenirim! (Ben onu sadece Allah’a emanet ediyorum); Allah en hayırlı koruyucudur. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.” (Yûsuf 12/64)
وَلَمَّا فَتَحُوا مَتَاعَهُمْ وَجَدُوا بِضَاعَتَهُمْ رُدَّتْ اِلَيْهِمْۜ قَالُوا يَٓا اَبَانَا مَا نَبْغ۪يۜ هٰذِه۪ بِضَاعَتُنَا رُدَّتْ اِلَيْنَاۚ وَنَم۪يرُ اَهْلَنَا وَنَحْفَظُ اَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَع۪يرٍۜ ذٰلِكَ كَيْلٌ يَس۪يرٌ
“Eşyalarını açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. Dediler ki: Ey babamız! Daha ne istiyoruz. İşte sermayemiz de bize geri verilmiş. (Onunla yine) ailemize yiyecek getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla alırız. Çünkü bu (seferki aldığımız) az bir miktardır.” (Yûsuf 12/65)
قَالَ لَنْ اُرْسِلَهُ مَعَكُمْ حَتّٰى تُؤْتُونِ مَوْثِقًا مِنَ اللّٰهِ لَتَأْتُنَّن۪ي بِه۪ٓ اِلَّٓا اَنْ يُحَاطَ بِكُمْۚ فَلَمَّٓا اٰتَوْهُ مَوْثِقَهُمْ قَالَ اللّٰهُ عَلٰى مَا نَقُولُ وَك۪يلٌ
“(Ya’kûb) dedi ki: ‘Kuşatılmanız (ve çaresiz kalma durumunuz) hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah adına bana sağlam bir söz vermediğiniz takdirde onu sizinle beraber göndermem!’ Ona (istediği şekilde) teminatlarını verdiklerinde dedi ki: Söylediklerimize Allah vekildir/şahittir.” (Yûsuf 12/66)
وَقَالَ يَا بَنِيَّ لَا تَدْخُلُوا مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ وَادْخُلُوا مِنْ اَبْوَابٍ مُتَفَرِّقَةٍۜ وَمَٓا اُغْن۪ي عَنْكُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُۚ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ
“Sonra şöyle dedi: Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm Allah’tan başkasının değildir. (Onun için) ben yalnız O’na dayandım. Tevekkül edenler yalnız O’na dayansınlar.” (Yûsuf 12/67)
وَلَمَّا دَخَلُوا مِنْ حَيْثُ اَمَرَهُمْ اَبُوهُمْۜ مَا كَانَ يُغْن۪ي عَنْهُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا حَاجَةً ف۪ي نَفْسِ يَعْقُوبَ قَضٰيهَاۜ وَاِنَّهُ لَذُو عِلْمٍ لِمَا عَلَّمْنَاهُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ۟
“Babalarının kendilerine emrettiği yerden (çeşitli kapılardan) girdiklerinde (onun emrini yerine getirdiler. Fakat bu tedbir) Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı; ancak Ya’kûb içindeki bir dileği açığa vurmuş oldu. Şüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yûsuf 12/68)
وَلَمَّا دَخَلُوا عَلٰى يُوسُفَ اٰوٰٓى اِلَيْهِ اَخَاهُ قَالَ اِنّ۪ٓي اَنَا۬ اَخُوكَ فَلَا تَبْتَئِسْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
“Yûsuf’un yanına girdiklerinde öz kardeşini yanına aldı ve: ‘Bilesin ki ben senin kardeşinim, onların yaptıklarına üzülme!” dedi. (Yûsuf 12/69)
3 peygamberin dilinden 3 teselli cümlesi okuyoruz:
– Hz. Yûsuf kardeşi Bünyamin’e: “لَا تَبْتَئِسْ / Lâ tebte’is / Sakın üzülme!” diyor. (Yûsuf 12/69)
– Hz. Şuayb damadı Hz. Musa’ya: “لَا تَخَفْ۠ / Lâ tehaf / Sakın korkma!” diyor. (Kasas 28/25)
– Hz. Peygamber arkadaşı Hz. Ebû Bekir’e: “لَا تَحْزَنْ / Lâ tahzen / Sakın endişelenme!” diyor. (Tevbe 9/40)
Eğer Allah senin arkanda ise, “üzülme, korkma, endişelenme!”
“Manşet Ayetler” yada hep bizim kullandığımız şekliyle “Serlevha Ayetler” …
– Emanet Ahlâkı
فَاللّٰهُ خَيْرٌ حَافِظًاۖ وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَ
“Allah en hayırlı koruyucudur. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.” (Yûsuf 12/64)
– Hüküm Ahlâkı
اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ
“Hüküm ancak Allah’ındır.” (Yûsuf 12/67)
– Tevekkül Ahlâkı
عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُۚ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ
“Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O’na tevekkül etsinler.” (Yûsuf 12/67)
– İlim Ahlâkı
وَفَوْقَ كُلِّ ذ۪ي عِلْمٍ عَل۪يمٌ
“Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır.” (Yûsuf 12/76)
– Ümit Ahlâkı
وَلَا تَا۬يْـَٔسُوا مِنْ رَوْحِ اللّٰهِۜ اِنَّهُ لَا يَا۬يْـَٔسُ مِنْ رَوْحِ اللّٰهِ اِلَّا الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ
“Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.” (Yûsuf 12/87)
Allah (cc) bizi Kur’an’ından, o Kur’an’a anlattığı peygamberlerin ayak izlerinden ayırmasın.
Son nefesimize kadar bizi bu yolun sadık ve emin takipçilerinden kılsın.