Tarihten günümüze tüm egemen güçler kendilerine karşı yükselen her direnişi aynı yöntemlerle ortadan kaldırmayı denemişlerdir. Hakim güç halkın bilinçlenip, kendisine karşı belli bir potansiyele sahip olmasını istememiş, tehlikeli gördüğü anda yok etmenin yollarını aramışlardır.Egemenlerin kendileri için sorun gördüğü tüm yapılara karşı sergilediği tavırları şöyle sıralayabiliriz.
1-ALDIRMAMA: Ortaya çıkan yapıya karşı alttan alta tedbir alırken, kamuoyuna hiçbir şey yokmuş gibi sunarlar. Bir avuç çapulcu yada baldırı çıplak deyip, basite alırlar. Önemli olmadıklarını her seferinde dile getirerek aldırmayıp, görmemezlikten gelirler.
2-FİİLİ SALDIRI: Aldırmamak eğer halen bu yapının genişlemesine, halk içerisinde rağbet görmesine devam ederse bu sefer de yapının başındaki insanlara fiili saldırıya geçerler. Onları tutuklatır, ekonomik baskılara tabi tutar, yıldırılmaya veya korkutulmaya çalışırlar.
3-ALAYA ALMA: Bu fiili saldırılarda bu hareketi sindirmez, her şeye rağmen yapının başındaki insanlar hiçbir şeyden etkilenmeden işlerine devam ederlerse egemenler bu sefer hareketin önderlerini yada müntesiplerini alaya alır, onların şahsiyetlerini hedef alarak toplum nazarında küçük düşürmeye çalışırlar. Bunu yaparlarken doğru-yalan ayrımı yapmadan her davranışı meşru görerek onları kamuoyunda rencide etmeye insanların güvenlerini kaybettirmeye çalışırlar.
4-HAYATLARINA KASTETME: Tüm bunlar halen hareketin halk tarafından kabulüne engel olmazsa bu seferde yapıda bulunanların tamamını ortadan kaldırma yollarını ararlar. Büyük bir öfke ile taş üstünde taş bırakmama pahasına onları yok ederler.
5-GRİLEŞTİRME: Hareketin önde gelenleri öldürüldü, her türlü baskı yapıldı, yine insanlar bu yapıya ilgi gösteriyorlarsa, hiçbir baskı ve dayatma insanları oradan uzaklaştırmıyorsa bu sefer en son basamak devreye sokulur. Bu süreçte hareketin düşüncesi, egemenleri hoşnut edecek düzeye çekilir. Biraz sizden, biraz bizden denilerek orta bir yol bulunur. Hak- batıl şirketi kurulur. Hakkın bembeyaz rengi batılın kapkara rengine bulaştırılır ve sonuçta gri bir renk elde edilir. Böyle bir ortaklığın kime faydası olacağı baştan bellidir. Güçlü ile kurulacak her türlü ortaklık yılanla çuvala girmektir. Bir müddet sonra yılan ortağını boğarak çuvaldan zafer havası ile çıkacaktır.
İslam dünyasında yüzyıllardır ortaya çıkan her hak hareket yukarıda sayılan olaylarla karşı karşıya kalmıştır. Bu karşı koymalardan egemenlerin en fazla başarı sağladıkları alan hiç şüphesiz grileştirmedir. Onlar nice cihad meydanlarındaki mağlubiyetlerini bu sulandırma projeleri ile başarıya taşımışlardır.
Bugün tüm dünyayı ellerinde bir oyuncağa çeviren sözde büyükler! adına ılımlı İslam dedikleri kendileri için tehlike arz etmeyen uydurma dini, tüm İslam dünyasına dayatmaktadırlar. Müslümanlar; dinlerini ve bu dinlerinin sorumluluklarını, yüce kitapları olan ve furkan gibi hak ile batılı birbirinden kesin ölçülerle ayıran bir özelliğe sahip bulunan Kur’an’dan alırlarken, sizin, bazı menfaatleri ileri sürerek kabul ettirmeye çalıştığınız bu dini benimsemeyeceklerdir. Öyle bir din ki bu ılımlı İslam dedikleri şey kıblesi Kabe’ye değil, Beyazsaray’a bakıyor. Böyle olunca da onları memnun etme bu dinin en temel kuralı oluyor. Bu dine göre onlar bizim her şeyimizde tasarruf hakkına sahip olacaklar, bizim tüm yer altı ve yer üstü kaynaklarımıza hakim olacaklar. Biz ise onların izin verdikleri kadar dindarlık yapma hakkına sahip olacak, onların kes dediklerini kesecek, öldür dediklerini ise öldüreceğiz. Onların iyi dedikleri bizim için iyi olacak, kötü dedikleri ise kötü olacaktır.
Bunun adına din ve tabi ki yaşamak diyorsanız eğer, bu dayatmaları kabul edelim. Yok eğer kabul etmeyeceksek ki etmemeliyiz böyle bir zilleti benimsemek yerine, vahyin doğru anlaşılması mücadelesini verelim. Dinimize ait ilkeleri hiç kimseye değil vahye inşa ettirelim.
Kur’an diyor ki: Ey iman edenler! Eğer Allah’tan korkarsanız O,size iyi ile kötüyü ayırt edecek bir anlayış(furkan)verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. (Enfal suresi 8/29)
Vahyin müntesipleri olan bizler ne zaman ki sadece Allah’tan korkmaya başlar, onların imkanlarını görüp, Allah’a ait bir alanı onlarla paylaşmaya kalkışmazsak, işte o zaman furkan olan Kur’an’ın sahibi Allah, bizlerde bir furkanverecektir.O zaman bizde tarihte olduğu gibi bir bakışta maskeleri düşürecek kadar basiret sahibi olacak hak-batıl,iyi-kötü,güzel-çirkin,başarı-başarısızlık,kazanç-kayıp kavramlarına vahyin baktığı gibi bakacak kimsenin dayatması ile değil ilahi kelamın ilkeleri ile hareket edeceğiz.
Ne diyelim Allah bu ümmete merhamet etsin ve aramızda ki ayrılıkları onların planlarına malzeme yapmasın.
Muhammed Emin YILDIRIM