Sîret-i Enbiyâ derslerimiz Hz. Âdem’in hayatı ile devam ediyor. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “İlk Hata ve İlk Tevbe” serlevhasının altında bu hafta Hz. Âdem’in yasak ağacın meyvesinden yemesi, onu o işe sürükleyen etkenler, Şeytan’ın telkinlerinin ne kadar çeşitli olduğu ve bu olay üzerinden alınması gereken mesajlar üzerinde durdu. Her hafta olduğu gibi yine çok önemli bilgi ve tespitleri bize ileten hocamız, Hz. Âdem üzerinden insana dair nice hususu zihinlerimize ve kalplerimize bıraktı.
Dersten Cümleler
“Kadınlar, erkeklerle bir bütünü tamamlayan diğer yarı gibidir.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 93, 94)
Hz. Âdem ve Hz. Havva’yı tanımak, insanı tanımaktır.
Hz. Âdem ve Hz. Havva’yı tanımak, nübüvvet ve risalet mücadelesini tanımaktır.
Hz. Âdem ve Hz. Havva’yı tanımak, anne ve babamızı tanımaktır.
Hz. Âdem ve Hz. Havva’yı tanımak, düşmanlarımızı, dostlarımızı ve imtihanlarımızı tanımaktır.
Hz. Âdem ve Hz. Havva’yı tanımak, kendimizi tanımaktır.
“Ey Âdem! Sen ve eşin beraberce cennete yerleşin!” (Bakara 2/35)
Ayetlerde geçen Cennet’i asıl Cennet olarak görenlerin delilleri:
اهْبِطُوا “İnin oradan!” (Bakara 2/36) demek, cennetten dünyaya inmek demektir.
اهْبِطُوا “İnin oradan!” (A’raf 7/24) demek, dünyada yepyeni bir hayatın başlaması demektir.
“Şeytan sizi cennetten çıkarmasın, sonra yorulur, sıkıntı çekersiniz.” (Tâhâ 20/117) demek, cennete ait tasvirlerdir.
“Burada ne acıkmak vardır, ne de çıplak kalmak!” (Tâhâ 20/118) demek, cennete ait vasıflardır.
“Burada susuzluk çekmek yada sıcaktan bunalmak yoktur!” (Tâhâ 20/118) demek, cennette vadeliden güzelliklerdendir.
Ayetlerde geçen Cennet’i dünyadaki bir bahçe olarak görenlerin delilleri:
Asıl cennette imtihan yok! (Zümer 39/74)
Asıl cennette korku ve üzüntü yok! (Araf, 7/35)
Asıl cennete İblis giremez! (Hicr 15/34)
Asıl cennet ebedidir! (Araf, 7/42)
Asıl cennete bir kez giren bir daha çıkmaz! (Zuhruf 43/68)
“Orada (cennette) kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın.” (Bakara 2/35)
Bakara 187’de: “İtikâfta iken kadınlara yaklaşmayın!”
En’âm 152’de: “Yetimlerin mallarına yaklaşmayın!”
İsra 32’de: “Zinaya yaklaşmayın!”
Çünkü bu tarz haramlara yaklaşmak büyük bir risk taşır.
Yaklaşma, yanılırsın.
Yaklaşma, yorulursun.
Yaklaşma, yıkılırsın.
Yaklaşma, yakarsın.
Yaklaşma, yanarsın.
Konulan her yasak, her sınır; insanın insan kalması ile alakadardır.
İnsan, sadece yaptıkları ile insan değildir; bir de yapmadıkları ile insandır.
Cennetteki Ağaç Hangi Ağaçtır?
İlim Ağacı yani hayrı ve şerri bilme ağacı
Buğday Ağacı
İncir Ağacı
Üzüm Ağacı
Hurma Ağacı
Sümbül Ağacı
Zeytin Ağacı
Kâfûr Ağacı
Şarap Ağacı
Mihne Ağacı (Taberî, Câmiu’l-Beyân, I, 331, 332)
Şecere-i ilm-i Muhammed /Ehli Beyt’in İlim Ağacı (Tabersî, Mecmeu’l-Beyân, I, 108)
شَجَرَةِ الْخُلْدِ “Şecereti-l huld/Ölümsüzlük ağacı… (Tâhâ 20/120)
“Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden;”
“Zalimlerden olursunuz!” (Bakara 2/35)
“Şeytan’ı dost edinmiş olursunuz!” (A’raf 7/22)
“Cennetten çıkarılırsınız!” (Tâhâ 20/117)
“Yorulur, sıkıntıya düşersiniz!” (Tâhâ 20/117)
“Allah’ın emrini unutur, asi olursunuz!” (Tâhâ 20/121)
Eğer bu ağacın meyvelerinden yerseniz:
“Melek olursunuz!” (A’raf 7/20)
“Ölümsüz olursunuz!” (A’raf 7/20)
“Ebedi saltanatın sahibi olursunuz!” (Tâha 20/121)
“Ben gerçekten size öğüt/nasihat verenlerdenim diye yemin etti.” (A’raf 7/21)
“Ne var ki o (Âdem) verdiği sözü unuttu. Onda biz istenilen azmi bulamadık.” (Tâha 20/115)
Aradığı melekleşmekti; bulduğu beşerileşmek oldu.
Aradığı ölümsüzlüktü; bulduğu ölümlülük oldu.
Aradığı zahmetsizlikti; bulduğu zahmetlilik oldu.
O yasak ağacın meyvesinden yer yemez ne oldu? Yine Kur’an’dan öğreniyoruz:
“Ayıp yerleri göründü!” (A’raf 7/22; Tâhâ 20/121)
“Bu ayıp yerleri göründü!” ifadesine müfessirlerimiz bir çok yorum yaparlar. En isabetli yorum nedir? “Mahremiyetin ifşasıdır.”
“Ey Âdemoğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takvâ elbisesi… İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar diye onları indirdi.” (A’raf 7/26)
“Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık.” (A’raf 7/27)
Görüldüğü gibi insanın ilk imtihanı, yediklerinden geldi. Allah’ın yasak kıldığı bir şeyi yiyenin ilk başına gelen ise mahremiyetinin ifşası oldu.
Eğer yedikleriniz helal değilse, yaptıklarınız helal olamaz.
Haram ile beslenme, iffet duygusunu zedeler.
“…Böylece Âdem Rabbine karşı geldi de şaştı kaldı!” (Tâhâ 20/121)
“(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (A’raf 7/23)
Şeytan bu alanda Âdem’in çocuklarına iki şey yaptırır:
1. Günah işletir ve günahını savundurur.
2. Günah işletir ve günahının altında ezer.
Burada unutmamız gereken çok önemli bir mesaj var:
Tevbe ettikten sonra büyük günah yoktur.
Günahta ısrar ettikten sonra küçük günah yoktur.
Her günahtan da küfre giden bir yol vardır.
“Ahh babamız Âdem! Ne olurdu o ağaçtan yemeseydin de bizde cennette kalsaydık. Ne işimiz olurdu burada?”
Ebû Hureyre’den rivayet edilmektedir. Resûlullah (sas) buyurmuşlardır ki: “Âdem ile Mûsâ birbirleriyle tartıştılar. Mûsâ ona: ‘Ey Âdem, dedi. Sen bizi atamızsın fakat bizi hüsrana uğrattın, bizi cennetten çıkarttın.’ Bunun üzerine Âdem, ‘Ey Mûsâ dedi! Aziz ve Celil olan Allah kelâmı ile seni seçti ve eli ile (Tevrat’ı) sana yazdı. Ey Mûsâ! O halde ben yaratılmadan kırk yıl önce bana takdir buyrulan bir şey üzerine beni muaheze mi ediyorsun?’ dedi. Böylece Hz. Âdem, getirdiği delille Mûsâ’ya galebe çaldı.” (Hz. Peygamber (sas) bu sözünü) üç defa tekrar etti. (Buhârî ‚Enbiyâ, 31, Tefsîr, 20, Kader, 11; Müslim, Kader, 13-15; Ebû Dâvûd‚ Sünne, 16; Tirmîzî‚ Kader, 2)
Dünyadaki Cennet Aile: “En Hayırlı Evlilik”
“Şimdi sen bir çift terliğe razı olarak bu adamla evlendin mi?” Kadın: “Evet” dedi. Efendimiz (sas) onların bu adımlarından razı oldu ve onların evliliklerini onayladı ve onlara dua etti. (İbn Mâce, Nikâh, 17; Tirmizi, Nikâh, 22)
“En hayırlı nikâh/evlilik en kolay olanıdır.” (Ebû Dâvûd, Nikâh, 30, 31)