Siret-i İnsan derslerimizin bu haftaki konusu: “İslam’ın İnsan Tasavvuru” idi. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, bu serlevha altında çeşitli din ve düşüncelerdeki insan tasavvurunu ele aldıktan sonra İslam’ın bu konuda söylediği hakikatlere dikkat çekti. Özellikle hocamız “şahsiyet” kavramı üzerinden önemli değerlendirmelerde bulundu ve her hafta olduğu gibi çok önemli mesajları bizlerle paylaştı.
Dersten Cümleler
İslam, tüm peygamberlerin ortak davasının adıdır.
Bütün peygamberlerin ortak çağrısının adı tevhid idi. Bütün peygamberler, nübüvvet kurumuna dair hakikatleri dillendirdiler. Bütün peygamberler, ahirete iman meselesini haşr başlığında anlattılar.
Nübüvvetin 23 yıllık süreci Hira’da başladı, Arafat’ta bitti…
İslam medeniyetinin en önemli vasfı, bu medeniyetin bir söz medeniyeti olmasıdır.
Bazı kelimeler bazı kelimelere çok güzel yakışırlar:
Allah (cc) – Merhamet
Hz. Peygamber (sas) – Emniyet
Kur’ân – İzzet
İman – Ahlak
Müslüman – Adalet
Sahâbe – Cihad
Âlim – Haşyet
İslam – İnsan
“Allah bu Kur’an ile nice toplulukları yüceltmiş, nice toplulukları ise alçaltmıştır.”
“İslâmiyet, insaniyet-i kübradır.” (Bediüzzaman)
Bazı Din ve Düşüncelerde İnsan Tasavvuru
Yunan, Mısır ve Kadim Mezopotamya: Mahkûm ve Mağdur İnsan
Yahudilik: Mümtaz ve Mecbur İnsan
Hristiyanlık: Mazlum ve Mahzun İnsan
İslam: Mükerrem ve Mesul İnsan
“Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan gerçekten üstün kıldık.” (İsra 70)
Sorulması gereken 3 soru:
1- Âdemoğlu yani İnsan neyle mükerrem kılındı?
2- İnsanın ikrama muhatap kılınması ilk insan ile mi sınırlı idi?
3- İnsan diğer varlıklardan gerçekten üstün mü kılındı?
Âdemoğlu yani İnsan neyle mükerrem kılındı?
Yokluktan varlığa getirilerek, yani yokken yaratılış ile kendisine hayat bahşedilerek, başka hiçbir canlıya nasip olmayan bir özellikle Allah’ın kendi ruhundan ona ruh üfleyerek, akıl ve irade verilerek, eşyaya isim koyma kabiliyeti bahşedilerek, kendilerine peygamberler ve vahiyler gönderilerek, yaratılan bütün eşyayı insanın hizmetine vererek ve daha nice özellikleri ile insan mükerrem kılındı.
Hz. Âdem’in Safiyullah olması…
Hz. Nuh’un Neciyullah olması…
Hz. Musa’nın Kelimullah olması…
Hz. İbrahim’in Halilullah olması…
Hz. İsa’nın Ruhullah/Kelimetullah olması…
Hz. Peygamber’in Habibullah olması…
Mükerrem ve Mesul insan ‘Şahsiyeti’ ortaya çıkarmış olur.
Şahsiyet kavramı ‘şahasa’ kökünden türetilmiştir. Bu kelimeye dört anlam verilir sözlüklerimizde:
1- Yükseltmek, görünmek
2- Ortaya çıkmak, zuhur etmek
3- Birine göz dikmek, onu süzmek
4- Temsil etmek, bir şeyi yansıtmak
Bir insan şahsiyet sahibi olursa ne olur?
Özel olur.
Özgün olur.
Özne olur.
Özgür olur.
Örnek olur.
Özel olur; Allah’ın kendisini çok özel bir vazife ile yarattığını, bunun ise kulluk olduğunu unutmaz.
Özgün olur; Allah’ın kendisini çok orijinal bir şekilde yarattığını, bunun ise kendisine bir karakter oluşturduğunu unutmaz.
Özne olur, Allah’ın kendisini nesne değil fail olarak yarattığını, bunun ise ona bir kimlik kazandırttığını unutmaz.
Özgür olur, Allah’ın kendisini hiçbir şeye değil sadece kendine kul olarak yarattığını, bunun ise bir kişilik verdiğini unutmaz.
Örnek olur, Allah’ın kendisini başkalarına da faydası olsun diye yarattığını bunun ise büyük bir kazanç olduğunu unutmaz.
Karakterle savaşılmaz, karakter terbiye edilir.
İnsanlığın Aynaları’ndan Ebû Ubeyde b. Cerrâh…
“Dünya hepimizi değiştirdi ama seni hiç değiştirmedi.”
“Ey Ebû Ubeyde! Komutan sensin; ama Amr b. Âs’ın yanına vardığında sakın onunla ihtilafa düşme!”
“Allah Ebû Ubeyde b. Cerrah’ı rahmetiyle esirgesin!”