Sîret-i Enbiyâ yolculuğumuz kaldığı yerden devam ediyor. Üçüncü döneme giren derslerimizde bu sene Hz. Mûsâ işlenecek… Dönemin ilk dersinde Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “İsrâiloğulları’ndan Bana Ne!” serlevhasının altında Kur’ân’ın neden onları çokça ve hem de Mekke’nin ilk günlerinden itibaren anlattığına değindi. Ayrıca İsrâiloğulları’nın içine düştüğü hastalıkları ve bunların bize bakan yönlerini anlattı. Yeni dönemimizin hayırlara vesile olmasını Rabbimizden niyaz ediyor, çokça istifade edeceğimizi umduğumuz derslerimizi heyecan ve merakla bekliyoruz.
Dersten Cümleler
Milâdî olarak Ekim aynın başlarında, Hicrî olarak Efendimiz’in cihana teşrif ettiği ay olan Rebiü’l-evvel ayının ilk günlerinde, mevsim olarak sonbaharı yaşadığımız şu zaman dilimlerinde Sîret-i Enbiyâ yolculuğumuzun besmelesini beraberce çekiyoruz.
Dikkat ettiyseniz serlevhamız biraz garip oldu. Ne dedik: “İsrâiloğulları’ndan Bana Ne!”
Bu serlevhayı iki türlü de anlamak mümkün; ilki; “İsrâiloğulları beni ne ilgilendirir ki” anlamında…İkincisi; “İsrâiloğulları’ndan ben neler alabilirim ki” anlamında…
Bakara Sûresi’nin 104. ayetini Merhum Elmalılı şöyle meallendiriyor: “Ey iman edenler! “Râine” demeyin “Unzurna” deyin ve dinleyin ki kâfirler için elîm bir azab var.” (Bakara 2/104)
“Bizim Kitabımız neden bu kadar İsrâiloğulları’dan ve Yahudilerden bahsediyor?”
Kur’ân doğrudan Yahudileri ve İsrâiloğulları’nı konu aldığı ayet sayısı 712 tanedir. Dolaylı anlatımları da dâhil etseniz bu rakam neredeyse çarpı ikiye veya üçe katlanıyor.
Kur’ân 6236 ayeti içerisinde yüzde 11’5’u doğrudan, yüzde 25’i dolaylı İsrâiloğulları’dan bahsediyor.
İşin ilginci ne Müslümanlar ne de Müşrikler; “Ya Resûlullah yada ya Muhammed bize ne İsrâiloğulları’ndan” demiyorlar…
Kur’ân yani Rabbimiz ısrar ve tekrar ile İsrâiloğulları’ndan niçin bahsetti? Bunun beş temel sebebi var… Nedir bu sebepler?
1. Nimet verilen bir topluluğun nankörleşince nasıl hazin bir son ile karşılaştıklarını göstermek için
2. İmanın ahlâkı olan güvenin, sarsıldığı zaman kişiyi ve toplumları nerelere savurduğunu göstermek için
3. Yeryüzünü ve insanlığı ifsat edenlerin, fıtratı bozup, peygamberleri katledenlerin nasıl hem bu dünyada hem ahirette lanetlendiğini göstermek için
4. Kibir ve hasedin önü alınmadığı zaman sahibini ne durumlara düşürdüğünü göstermek için
5. İsrâiloğulları’nın tarihte yaşayıp giden bir kavim değil her an tekrarlanabilecek bir zihniyet olduğunu göstermek için
Her gün en az 40 kez Fatiha’da biz Rabbimizden ne istiyoruz:
Allah’ım! Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet!
Bizi gazaba uğrayan Yahudilerin yolundan uzak eyle!
Bizi dalâlete sapan Hıristiyanların yolunu takip edenlerden eyleme!
İsrâiloğulları nasıl bir kavim?
1. Dini, menfaatlerine uyarlayan bir kavim! (Bakara 2/79-Bakara 2/85)
2. Güçlerini kaybetmemek için peygamberlerini bile feda eden bir kavim! (Bakara 2/88, Bakara 2/90)
3. Kendilerini kutsal ve kurtulmuş gören bir kavim! (Bakara 2/111- Bakara 2/113)
4. Taklit ve taassupta sınır tanımayan bir kavim! (Bakara 2/65- Bakara 2/118)
5. Ahlâkî anlamda tüm erdem ve faziletlerini kaybetmiş bir kavim! (Bakara 2/61-Bakara 2/93)
İsrâiloğulları’nın içine düştükleri 10 hastalık:
1. Dindarlık adına dinsizlik
2. İbadet adına ahlâksızlık
3. Cihad adına canilik
4. Hamiyet adına menfaatçilik
5. Hassasiyet adına bağnazlık
6. İktidar adına ilkesizlik
7. Mensubiyet adına merhametsizlik
8. Vakar adına kibirlilik
9. Kaybetmeme adına korkaklık
10. Mükemmeliyetçilik adına detaycılık
“İnsanlar bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar.”(Amin Maalouf)
Bir yere mensupsan tamam kurtardın gitti. Zaten kutsal ırk, kutsal din, kutsal toprak, kutsal bayrak, kutsal dil ve özel Allah; Yahudiliğin temelleri bunlar…
Kibri, vakar ambalajı ile sunmak, inanın bizimde çokça düştüğümüz bir haldir.
Yahudilerin en bariz özelliklerinden biridir korkaklık…
Bizde de başka korkular var; kaybetme korkusu, kınanma korkusu, takdir görmeme korkusu, kazanmama, kazanamama korkusu ve daha niceleri…
İnşallah Hz. Mûsâ’nın talebeleri olarak ondan bu dersler vesile ile fazlaca istifade etme imkânı bulacağız…