Her yıl Ramazan’ın 27. gecesi ihya edilmeye çalışılan Kadir Gecesi programı, bu sene yine Siyer Enstitü’müzün bahçesinde büyük bir katılım ile sabah namazına kadar devam eden bir program ile icra edildi.
Kur’an’ı Kerim tilaveti, ilahiler, ezkâr ve evrad, teravih, tesbih, teheccüt namazları, dualar ve Muhammed Emin Yıldırım Hocamız’ın sohbeti ile kardeşlerimiz ve gönül dostlarımızla çok farklı bir gece yaşandı.
Sabah namazına kadar devam eden programa katılım oldukça fazla idi. Kardeşlerimizin beraberce sahur sofrasında buluşmaları, İslam Dünyası’ndaki Müslümanlara yapılan dualar, okunan Yasin Sûresi ve Hocamızın yaptığı dualar gecenin en kıymetli azıkları oldu.
Hocamız, sohbetini ” İtidal Gecesi’nden Hayatımıza Ölçüler” başlığında, ümmet olarak çok ihtiyaç duyduğumuz bir konu üzerinden yaptı. Mühim mesajların ve Efendimiz’in (sas) bereketli hayatı üzerinden mühim tabloların paylaşıldığı sohbetten, çok istifade edildi.
Hocamızın sohbetinden önce çıkan bazı mesajları sizlerle paylaşıyoruz:
“Kadir gecesinin hangi gece olduğunu ben biliyordum. Ama bana unutturuldu. Siz onu Ramazan’ın son 10 gününde, özellikle de tekli gecelerde yani 19, 21, 23, 25, 27, 29. gecede arayın.”
Kur’an’ın çokça kullandığı bir kelimedir Kadr kelimesi… Bu kökten gelen üç tane Esma-i İlahi’de var: Kâdir, Kadîr ve Muktedir.
Kadr kelimesi zengin anlamları olan bir kelimedir; kudret, güç yetirmek, kader, takdir, miktar, meblağ, hüküm ve kazâ, değer, kıymet, şeref ve azamet bu manalardan bazılarıdır.
Ümmet-i Muhammed’in en büyük bir problemlerinden bir tanesi denge problemidir.
“İtidal, teenni peygamberliğin yirmi beş cüzünden bir cüzdür.” (Muvatta, Şaar,17)
Efendimiz’in (sas) hayatında itidal adına örnekler çoktur, ama biz beş temel alan üzerinde duracağız:
1. İbadette İtidal
2. Sevgide İtidal
3. Düşmanlıkta İtidal
4. Sevinçlerde İtidal
5. Hüzünlerde İtidal
“Andolsun ki, sizin için ve Allah’a ve ahiret gününe (Allah’a ulaşma gününe) ulaşmayı dileyen ve Allah’ı çok zikredenler için, Allah’ın Resûl’ünde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab; 21)
“Dostunu severken ölçülü sev. Zira günün birinde o dost düşman olabilir. Düşmanına da ölçülü bir şekilde buğz et, çünkü günün birinde dostun olabilir!” (Tirmizi, Birr, 60)
“Ey Üsame! Sen Allah’ın koyduğu cezalardan birinin tatbik edilmemesi için aracılık mı yapıyorsun!”
“Ey İnsanlar! Sizden önceki milletlerin helak sebeplerinden biri şuydu. İçlerinden zayıf ve kimsesiz olanlar, bazı suçlar işlediklerinde onlara cezalar tatbik edilirdi. Ama içlerinde sayılı ve soylu mevki makam sahibi olanlar suç işledikleri zaman onlara ceza tatbik etmezlerdi. Ama ben Allah’a yemin ederim ki: Hırsızlık yapan kızım Fatıma dahi olsa ona had cezası uygulamaktan bir an geri kalmayacağım!”
“Hel şekakte kalbehu/Onun kalbini mi yarıp baktın?”
“Ey Uhud! Eğer bu gün İbrahim’in firakı ile bize çöken hüzün sana çökseydi, sen bu acıya dayanamaz paramparça olurdun!”
“Gönül mahzun olur, göz yaşarır ama bu dilden Rabbimi hoşnut etmeyecek tek söz çıkmaz. Vallahi! Ey İbrahim! Bizler senin ayrılığınla çok mahzunuz!”
“Ey İnsanlar! Güneşte, ayda Allah’ın ayetlerinden birer ayettir. Bu ayetlere Allah belli bir kader çizmiştir. Bunun için onlar asla birinin ölümü yada doğumu vesilesi ile kaderlerine aykırı davranmazlar.”
“Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar yani itidal çizgisine riayet etmeyenler helak oldular!”