Her yıl Ramazan’ın 27. gecesi ihya edilmeye çalışılan Kadir Gecesi, bu sene yine Enstitü’müzün bahçesinde büyük bir katılım ile sabah namazına kadar devam eden bir program ile icra edildi.
Kur’an’ı Kerim tilaveti, ilahiler, ezkâr ve evrad, teravih, tesbih, teheccüt namazları, dualar ve Muhammed Emin Yıldırım Hocamız’ın sohbeti ile kardeşlerimiz ve gönül dostlarımızla çok farklı bir gece yaşandı.
Sabah namazına kadar devam eden programa katılım oldukça fazla idi. Kardeşlerimizin beraberce sahur sofrasında buluşmaları, İslam Dünyası’ndaki Müslümanlara yapılan dualar, okunan Fetih Sûresi ve Hocamızın yaptığı dualar gecenin en kıymetli azıkları oldu.
Hocamız, sohbetini “Müminliğin Şiarı: Mehafetullah/Allah Korkusu” başlığında, Allah korkusunun iman ehlinin hayatında olması gereken ağırlığının ne olduğu konusunda verdi. Ali İmran Sûresi 175. ayeti gölgesinde, korkunun nasıl ümit ile birlikte bir Müslümanın hayatında olması gerektiğine değinen Hocamız, Sahabe’den çok güzel örnekleri bizlerle paylaştı.
Zaman, zaman duygusal anların yaşandığı gece de, gözyaşları dualara karıştı. Hocamız, özellikle, “Bir devlet başkanı olarak Hz. Ömer, Bir ordu komutanı olarak Hz. Halid, Bir alim olarak Hz. Muaz, Bir vali olarak Hz. Selman, Bir hakim olarak Hz. Ebû’d-Derda” başlıklarında, bu beş Sahabî efendimizin hayatlarının son demlerinde nasıl Allah korkusu ile yaşadıklarını anlatarak, alınması gereken dersler üzerinde durdu.
Hocamızın yaptığı sohbetin içerisinde geçen bazı cümleler şunlardı:
“Kadir gecesinin gününü ben biliyordum, ama bana unutturuldu.”
Aramaya Bedir Gecesi olan 17. geceden başlamalı…
Salatü’l-Vusta’yı, beş vakit namazın içerisinde ara! İsm-i Azam’ı, Esmaü’l-Hüsna’nın tamamı içerisinde ara! İcabet saatini Cuma günü ezan ile kamet arasında ara! Kadir gecesini de son günde ara!
Aramakla bulunmaz, ama bulanlar arayandır.
Zümer Sûresi 53. ayet, Sahabe için düğün, bayram olan bir ayettir…
“De ki: Ey kendi aleyhlerine olmak üzere haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları affeder. O çok bağışlayıcı ve çok rahimdir.”
“İman, korku ve ümit arasında yaşamaktır.”
Tevbe edildikten sonra büyük günah yoktur. Günahta ısrar ettikten sonra küçük günahta yoktur. Ve her günahta küfre giden bir yol vardır.
“İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur/kendi dostları ile başkalarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.” (Ali İmran, 175)
“Müminliğin Şiarı: Mehafetullah”
Allah’tan başka hiçbir şeyden Allah gibi korkma!
Fudayl b. İyad’ın Allah (cc) korkusu…
“Alkame! Ne ölüm, ne günah korkusu, ben imansız olarak ölmekten korkuyorum.”
Akıbetinden endişe etmeyenin, akıbetinden endişe edilir.
Bir devlet başkanı olarak Hz. Ömer
Bir ordu komutanı olarak Hz. Halid
Bir alim olarak Hz. Muaz
Bir vali olarak Hz. Selman
Bir hakim olarak Hz. Ebû’d-Derda
“Allah’ım! Beni Müslüman olarak öldür ve beni salihler içerisine kat!”
“Allah’ım! İslam devleti genişledi, raiyetimin altındakiler çoğaldı. Benim ise gücüm zayıfladı. Ne olur, beni biran önce al katına ve benden önce sana kavuşan iki dostuma beni kavuştur ve bu ağır yükü daha fazla bana taşıtma!”
“Ömer! Sen bir sultan mısın, halife misin?”
“Ey Ömer! Eğer sen Müslümanların malından bir dirhem, ya fazlasını ya azını aldınsa, onu kendin için yada yakınların için kullandınsa sen bir sultansın!”
“Allah’ım! Bana yolunda şahadeti rızık olarak bahşet ve Peygamberinin şehri olan Medine’de ölmeyi bana kolaylaştır!”
“Yerinde sabit dur Ey Uhud! Senin üstünde bir Nebi, bir Sıddık ve iki Şehit var!”
“Allah’ın huzuruna gittiğim zaman Rabbim bana desin ki, ‘Ömer! Sevabın ile günahın eşit’ vallahi ondan ötesini istemiyorum! Eğer Allah beni bağışlamazsa vay Ömer’e, vay Ömer’in anasına…”
“Duysam ki, bütün insanlar cennette, bir tek insan cehennemde vallahi korkarım ki o ben olayım! Duysam ki, bütün insanlar cehennemde, bir tek insan cennette vallahi umarım ki o ben olayım!
Halid b. Velid, 35 savaşa katılmış; tüm savaşları kazanmış…
“Korkakların evi yıkılsın! Ben şimdi korkaklar gibi yatakta ölüyorum!”
“Allah’ım! Derdi verende sensin, dermanı verende sensin. Boğazımı sıksan da, nefesimi tüketsen de, izzetinin hakkı için sana söylüyorum ki, Seni çok seviyorum!”
Selman-ı Farisî, dünyasını sırtında taşıyan adamdır.
“Yükü az olan kurtuldu.”
“Bilmeyip de yapmayanlara bir kez yazıklar olsun! Bilip de yapmayanlara yedi kez yazıklar olsun.”
“Allah’ım! Ebû’d-Derda bu dünyada beni istedi, Sen beni ona nasip ettin. Şimdi Ebû’d-Derda gidiyor, bende ahirette onunla olmayı istiyorum. Sen onu bana nasip eyle!”