Muhteşem Ahlak dersinde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Kavramlar Çerçevesinde Beslenme Ahlakı” başlığında, beslenme konusunda dikkat edilmesi gereken en temel kavramların neler olduğuna değindi. Ayrıca başta Hz. Peygamber olmak üzere İslam büyüklerinin harama karşı hassasiyetleri konusunu işledi.
Dersten Cümleler
Dersimiz: ‘Muhteşem Ahlak’
Bahsimiz: ‘Beslenme Ahlakı’
Bu haftaki konumuz: ‘Kavramlar Çerçevesinde Beslenme Ahlakı’
Hars/Ekin kazançlı bir alan olduğu için insanda müthiş bir hırs oluşturuyor.
Nesil/Soy önemli bir alan olduğu için zalimlerde müthiş bir iştah kabartıyor.
“Allah onu (şeytanı) lânetlemiş; o da: ‘Yemin ederim ki, kullarından belli bir pay edineceğim!’ demişti. ‘Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler!’ demişti. Kim Allah’ı bırakır da şeytanı dost edinirse, elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.” (Nisa, 118, 119)
Bu ayette Şeytan’ın verdiği 4 önemli mesaj:
1. İnsanoğlunu doğru yolda saptıracağım.
2. İnsanoğlunu boş kuruntulara, vesveselere ve yalancı gündemlere mahkûm edeceğim.
3. İnsanoğlunu hakikati tam anlamı ile elde etmemeleri için inanç ve akide meselesinde sahte kutsallıklarla uğraştıracağım.
4. İnsanoğlunu kendisinin ve varlığın fıtratını bozmaya zorlayacağım.
Şeytan ve yandaşları ifsad ve imha etmeye çalışacaklar, Allah’ın has kulları ise ihya ve inşa etmeye uğraşacaklar.
Kur’an’ı Kerim’de, beslenme konusu ile alakalı 8 kavram vardır:
1. Helal-Haram
2. Tayyib-Habis
3. İtaat-Fısk
4. Tahir-Rics
Helal: Meşruluk
Haram: Yasaklılık
Tayyib: Hoşluk
Habis: Çirkinlik
İtaat: Uyumluluk
Fısk: Aykırılık
Tahir: Temizlik
Rics: Pislik
Müştebihat: Şüpheli şeyler
Helal: Helâl kelimesi çeşitli türevleriyle Kur’ân-ı Kerîm’de elli yerde geçmektedir.
Bir şeyin helal olup olmadığı nereden anlaşılır? Bunun üç temel yolu vardır:
1. Kur’an ve Sünnet’te o şeyin helâl kılındığının açıkça bildirilmesi
Ehl-i Kitab’ın kestiğinin ve yemeğinin helâl olduğu (Mâide 5/5)
Deniz avının helâl kılındığı (Mâide 5/96)
2. Kur’an ve Sünnet’te bir şeyin yapılmasında bir günah ve sakıncanın bulunmadığının bildirilmesi
Mesela Bakara 2/173 ayette haram kılınan yiyecekler sayıldıktan sonra zaruret halinde bunlardan zarureti giderecek ölçüde yenmesinde günah olmadığı bildirilmiştir.
3. Kur’an ve Sünnet’te bir şeyin haram olduğuna dair açıkça bir beyanın bulunmaması
“Eşyada aslolan ibahadır/mübahlıktır.”
Haram: Sözlükte masdar olarak “bir şeyin bir kimseye yasak olması”, isim olarak da “yasaklanan, helâl olmayan şey” anlamına gelen haram kelimesi, çeşitli türevleriyle Kur’an’da seksen üç yerde geçmektedir.
Bir şeyin haram olup olmadığı nereden anlaşılır?
1. Kur’an ve Sünnet’te bir şeyin haram olduğunun açık bir lafız ile bildirilmesi
“Allah size ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen hayvanları haram kıldı.” (Nahl 16/115)
2. Kur’an ve Sünnet’te bir şeyin caiz ve helal olmadığının açık bir lafız ile bildirilmesi
“Kadınlara verdiklerinizden -boşanma esnasında- bir şey almanız size helâl olmaz” (Bakara 2/229)
3. Kur’an ve Sünnet’te bir şeyin nehiy sigası ile açık bir lafız ile yasaklanması “Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyiniz!” (En‘âm 6/151)
4. Kur’an ve Sünnet’te bir şeyden kesinlikle sakınılması gerektiğinin açık bir lafız ile bildirilmesi
“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz!” (Mâide 5/90)
5. Kur’an ve Sünnet’te bir şey yapıldığı zaman, ceza gerektiren bir durumun ortaya çıktığının açık bir lafız ile bildirilmesi
“Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup da -bunu ispat için- dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar.” (Nûr 24/4)
Helal ve Haram koyma hakkı sadece ve sadece Allah’ın ve O’nun elçisi olan Hz. Peygamber’indir. Aslında hakikatte sadece Allah’ındır ama Allah tebyin yetkisini verdiği Peygamberine bunu açıklama imkânı ve yetkisi de vermiştir.
Bu meselenin Kur’an’daki üç önemli delili:
Araf, 157; Tevbe, 29; Haşr 7
Helal ve haram meselesine yeme-içme ekseninde bakarsak, başta biraz önce Nahl Süresi’nin 115. ayetinde beyan edildiği gibi ölü, kan, domuz eti ve Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen hayvanlar olmak üzere birkaç şey haram kılındığını görürüz.
Sünnetin haram kıldıklarına örnek olması açısından katır, merkep, aslan, kaplan, fil, kurt, kirpi, maymun ve köpek gibi hayvanlarla, kartal, atmaca, şahin ve doğan gibi yırtıcı kuşların etlerinin haramlığı verilebilir.
“Resulullah (sas) buyurdular ki: “Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. (müştebihat) İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun (sık ağaçların bulunduğu yer) etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah’ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, bedende bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa bedenin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, bedenin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir.” (Buharî, İman, 39, Büyû, 2; Müslim, Müsakat, 107; Ebu Davud, Büyû, 3;Tirmizî, Büyû, 1; Nesâî, Büyû, 2)
Tayyib: Temiz ve yararlı olduğu için insan tabiatına hoş gelen, aklın ve dinin benimsediği şeylerdir.
Habis: Çirkin, iğrenç veya zararlı olduğu için insan tabiatının hoşlanmadığı, aklın ve dinin benimsemediği şeylerdir.
İtaat: Uyumluluk/ Fısk: Aykırılık: Sözlükte “taze hurma kabuğunu yarıp dışarı çıkmak, belirli bir sınırı aşmak” anlamına gelen ve İslâm öncesi dönemde daha çok bitki ve hayvanlar hakkında kullanılan bu kelime, İslâm döneminde “hak yoldan ayrılma, Allah’ın emirlerine itaatsizlik etme” olarak anlamını buldu.
Tahir: Temizlik/Rics: Pislik: Sözlükte “pis olmak; çirkin bir fiil işlemek” anlamlarındaki reces (recâset) masdarından türemiş bir isim olan rics kelimesi “pis olan şey, pislik” demektir.
Rics kelimesi Kur’an’da dokuz ayette geçmektedir. Bağlamlarına göre şu anlamlara gelmektedir:
1. Allah’ın yarattığı selim fıtrat çizgisi üzerinde yine O’nun lütfettiği aklı kullanmayıp küfür veya şirk bataklığına saplanmak.
2. İçi kararmış inatçı münafıkların nifakı.
3. Onur kırıcı itham ve iftira eylemi.
4. Domuz eti, içki, kumar, dikili putlar ve gaybdan haber alma amacıyla falcılık yapmak.
Helal gıdayı aramak her Müslümanın üzerine vaciptir.
“Helâl talebi, her Müslüman üzerine vaciptir.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, 10/74;Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, 4/5)
Helal gıdayı elde etmeyi umursamamak manevi helakin sebebidir.
“Öyle bir devir gelecek ki, insanoğlu, aldığı şeyin helâlden mi, haramdan mı olduğuna hiç aldırmayacak.” (Buhârî, Büyû, 7)
Helal gıda konusunda nelere dikkat etmeliyiz:
1. Helal gıda meselesinin ehemmiyetine iyice inanmalı, bu konuda kendini zihnen bazı şeylere hazırlamalısın.
2. Helal gıda meselesinde iyice bilinçlenmeli, yeterli oranda ehil olan şahıs ve kurumlardan bilgi almalısın.
3. Helal gıda meselesinde tercihlerini albenilikten ve ucuzculuktan kurtarmalı, helal ve tayyib olmasına dikkat etmelisin.
4. Helal gıda meselesinde özellikle katkı maddeleri konusunda bilgi sahibi olmalı, alış-verişlerde etiket okuma alışkanlığı edinmelisin.
5. Helal gıda meselesinde özellikle üreticilere sorular sorulmalı, onlara şuurlu bir tüketici topluluğunun oluştuğunun mesajını vermelisin.
6. Helal gıda meselesinde özelliklede et konusunda oldukça hassas olmalı, tanınmayan ve bilinmeyen yerlerden et satın almamalısın.
Nevvâs b. Sem’ân el-Kilabî, Medinelidir, Suffa Ashabı’ndandır, sonraki süreçte Suriye’ye gidecek ve orada vefat edecektir. Efendimiz’in mübarek lisanından bize 17 tane hadis rivayet etmiştir.
“Yüce Allah şöyle bir benzetme yapıyor: Bir yol düşünün! Dosdoğru bir yol. Her iki taraf boydan boya duvar. Her iki duvarda da yerlere kadar sarkmış asılı perdeleri bulunan açık kapılar… Yolun başında bir uyarıcı yola girenlere şöyle bağırıyor: ‘Ey insanlar! Şu doğru yola hep birlikte girin, ayrılmayın!’ Yolun ortasında başka uyarıcılar da bulunmakta ve kapıların perdesini açmaya çalışanları ikaz ediyor: ‘Ne yapıyorsun! Açma orayı sakın. Eğer açarsan oraya düşer, yoldan çıkarsın!’ diyorlar.”
“İşte bu yol, İslâm’dır. İki taraftaki duvarlar Allah’ın sınırları, açık kapılar ise O’nun yasaklarıdır. Yolun başındaki uyarıcı, Yüce Allah’ın Kitabı; yolun ortasındaki davetçiler de Yaratan’ın her Müslüman’ın kalbine yerleştirdiği vaizdir.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 29/181, 182)