Siret-i Enbiyâ derslerimizde Hz. Yûsuf’un (as) hayatındaki yolculuğumuza devam ediyoruz. Bu haftaki konumuz, Hz. Yûsuf’un kardeşleri tarafından kuyuya atılması idi. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Kaybederek Kazanmanın Örneği Hz. Yûsuf” serlevhasının altında, Hz. Yûsuf’un nasıl kaybediyor gibi gözüküp kazandığını, kardeşlerinin ise nasıl kazanıyor gözüküp kaybettiğini çok önemli mesaj ve örneklerle anlattı.
Dersten Cümleler
Güzel şeyleri konuşmak sözleri güzelleştirir, meclisleri güzelleştirir, konuşanı güzelleştirir, dinleyeni güzelleştirir, bu sözleri üzerlerine alanları güzelleştirir. İnşallah bizde o güzelleşenlerden oluruz.
Yûsuf Kıssası’nda yer alan üç rüya ve üç rüya tabiri:
1. Rüya: Hz. Yûsuf’un rüyası
2. Rüya: Hz. Yûsuf’un zindan arkadaşlarının
3. Rüya: Azizin rüyası
Rüya, ilahî bir tesellidir; hele bizim için yani ahir zamanda yaşayan insanlar için çok büyük bir teselli kaynağıdır. Ancak o kadar ele-ayağa düşürüldü, o kadar yanlış şeylere alet edildi ki ortaya rüya konusunda ifrat ve tefrit tavırları çıktı.
Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sas) bir gün şöyle buyurmuştur: “…Rüya üç çeşittir; Salih rüya ki bu, Allah’tan kuluna bir müjdedir. Şeytanın üzüntü vermesi şeklindeki kâbuslu rüya ve insanın günlük yaşantısında zihnini meşgul eden şeylerden kaynaklanan rüyadır.” (Buhârî, Tabîr, 3; Müslim, Rüyâ, 1)
Efendimiz’in (sas) burada beyan ettiği üç çeşit rüyayı âlimlerimiz şöyle isimlendirmişlerdir:
1. Rahmânî Rüya
2. Şeytânî Rüya
3. Nefsânî Rüya
Bir rüyanın Rahmânî rüya olduğu nereden anlaşılır?
1. Görenden
2. Görülenden
3. Görülen zamandan
4. Görülen mekândan
5. Görüleni tabir edenden
“Sâlih rüyayı, sâlih kişi görür veya ona gösterilir.” (Muvatta, Rüya, 3)
Ebû Saîd el-Hudrî rivayet ediyor: “En sâdık rüya, seher vakitlerinde görülen rüyadır.” (Tirmizî, Rüya, 3)
Rahmânî rüyanın değeri nedir?
1. Rahmânî rüya, nübüvvet kurumunun bir parçasıdır.
2. Rahmânî rüya, Allah’ın (cc) kullarına bir ikram-ı ilahiyyesidir.
3. Rahmânî rüya, Allah’ın (cc) kullarına bir mübeşşirat-ı Rabbanisidir.
4. Rahmânî rüya, Allah’ın (cc) kullarına bir ikâz-ı Rahmânîyesidir.
5. Rahmânî rüya, Kıyamet’e yaklaştıkça, müminin en önemli teselli kaynağıdır.
“Hani bir zamanlar Yûsuf, babasına “Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir gezegen, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana secde ediyorlardı” demişti.” (Yûsuf 12/4)
Bazı rüyalar vardır; tabiri, tabir etmemektir.
“Babası, şöyle dedi: “Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (Yûsuf 12/5)
Günahkâra değil günaha düşman olmak… Fail ile fiili ayırmak, fiili işlediği için insanın üstünü çizmemek, umut kesmemek, her daim kardeşliğin gereğini yerine getirmek…
Hz. Yûsuf rüyasının yorumunu babasından almadı, babasından bazı uyarılar aldı. Bu uyarıları biraz daha netleştirelim:
1. Rüyanı başta kardeşlerin olmak üzere kimselere anlatma!
2. Kardeşlerinin kötülüğüne rağmen sen onlara iyi ol!
3. Kardeşlerinin içerisinde besledikleri haset duygusunu daha da arttırma!
4. Kardeşlerinin hatalarına bakıp onları kardeşlikten çıkarma!
5. Kardeşlerine kötülük yaptıranın şeytan olduğunu unutma!
“İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrâhim ve İshak’a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Ya’kûb soyuna da tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Yûsuf 12/6)
Ayetteki müjdelere dikkat edelim; ayette 5 tane müjde var:
1. يَجْتَب۪يكَ رَبُّكَ Rabbin seni seçecek
2. وَيُعَلِّمُكَ مِنْ تَأْو۪يلِ الْاَحَاد۪يثِ Sana olayların yorumunu öğretecek
3. وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ Sana nimetini tamamlayacak
4. وَعَلٰٓى اٰلِ يَعْقُوبَ Ya’kûb’ûn bütün soyunda bu nimet tamamlanacak
5. كَمَٓا اَتَمَّهَا عَلٰٓى اَبَوَيْكَ مِنْ قَبْلُ اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْحٰقَۜ Daha önce ataların İbrâhim ve İshak’a nimetin tamamladığı gibi tamamlanacak
Ayet nasıl bitecek?
اِنَّ رَبَّكَ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ۟ “Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
“Kardeşleri dediler ki: “Biz güçlü bir topluluk olduğumuz hâlde, Yûsuf ve kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Doğrusu babamız açık bir yanılgı içindedir.” (Yûsuf 12/8)
“(Aralarında dediler ki:) Yûsuf’u öldürün veya onu (uzak) bir yere atın ki babanızın teveccühü yalnız size kalsın! Ondan sonra da (tevbe ederek) sâlih kimseler olursunuz!” (Yûsuf 12/9)
وَتَكُونُوا مِنْ بَعْدِه۪ قَوْمًا صَالِح۪ينَ
“Bu günahı işledikten sonra da (Allah’a tevbe eder) ve yine iyi kimseler olursunuz/salihlerden olursunuz.” (Yûsuf 12/9)
Bu yapılan nedir biliyor musunuz? Planlı günah işlemektir.
Hz. Yûsuf’un kardeşlerinde üç önemli hastalık gördük. Neydi bu üç hastalık?
1. Duygu, düşünce ve eylemlerini etkisi altına alan bir haset hastalığı
2. Hasetleri ile yüzleşeceklerine bu sapmalarına bahane bulma hastalığı
3. Vicdanlarının sesini bastırmak için planlı günah işleme ve tevbeyi kullanma hastalığı
En yaygın 5 günaha sorulması gereken sorular:
Neden yalan söylüyorsun?
Neden zina ediyorsun?
Neden faiz yiyorsun?
Neden torpil yapıyorsun?
Neden rüşvet alıyorsun?
Neden yalan söylüyorsun?
– O beni yalan söylemeye mecbur bıraktı.
– O bana iftira atınca bende yalan söylemek zorunda kaldım.
– Yalan söylemeseydim kendimi nasıl haklı çıkaracaktım ki…
– Düşmana karşı yalan söylemek caiz değil mi?
– Hele bu işten bir kurtulayım, sonra güzelce bir tevbe ederim.
Neden zina ediyorsun?
– Gençlik işte, genç olduğum için kendimi tutamadım.
– Eşim, benimle istenilen düzeyde ilgilenmiyor.
– Haram her tarafa yayıldı, kendimi alıkoyamıyorum.
– Zaten bir kez yaptım, sonra da umreye gideceğim.
– Aslında evlilik niyetimiz vardı ama bir anda farklı yerlere savrulduk.
Neden faiz yiyorsun?
– İşimi büyütmem lazımdı.
– Kimselerden borç bulamadım.
– Alacaklarıma mahcup olmamak için yaptım.
– Ticaret işte, onsuz oluyor mu?
– Zengin olayım, cami yaptıracağım, hacca gideceğim, hayır işleyeceğim.
Neden torpil yapıyorsun?
– Eee bizim adamlarımız gelmesin mi?
– Sadakati olsun, ehliyet ve liyakat önemli değil…
– Biz kendi adamlarımızı yerleştirmezsek, diğerleri bize hayat hakkı vermez.
– Daha fazla hizmet etmemiz için böyle yapmamız lazım.
– Biz haksızlık yapmıyoruz ki daha iyi tanıdıklarımızı alıyoruz.
Neden rüşvet alıyorsun?
– Vallahi kendim için almıyor.
– Bu rüşvet değil ki hediye, hediye…
– Ben kendime istemedim ki falanca yere bağış yap dedim.
– Ne yapalım maaşla olacak işler değil, mecburen ortama uymak lazım.
– Emekli olunca hacca gideceğim, bütün hepsi için tevbe edeceğim…
Ne diyorlardı Hz. Yûsuf’un kardeşleri?
– Babamız bize haksızlık yapıyor; bizden daha fazla Yûsuf ile Bünyamin’i seviyor.
– Yûsuf’u ortadan kaldırırsak, babamız bizi sevmeye başlar.
– Sonra güzel bir tevbe yapar; salih, iyi insanlar oluruz.
“İçlerinden biri: “Yûsuf’u öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine atın. Böyle yaparsanız oradan geçen kervanlardan biri onu bulup alır” dedi.” (Yûsuf 12/10)
“Babalarına şöyle dediler: “Ey babamız! Yûsuf hakkında bize neden güvenmiyorsun? Hâlbuki biz onun iyiliğini isteyen kişileriz.” (Yûsuf 12/11)
“Yarın onu bizimle gönder. Gezsin, bol bol yesin, içsin, oynasın. Kesinlikle biz onu koruyacak güce sahibiz.” dediler.” (Yûsuf 12/12)
“(Babaları) dedi ki: Onu götürmeniz beni mutlaka üzer. Siz ondan habersizken onu bir kurdun yemesinden korkarım.” (Yûsuf 12/13)
“Dediler ki: Hakikaten biz (kuvvetli) bir topluluk olduğumuz halde, eğer onu kurt yerse, o zaman biz gerçekten âciz kimseler sayılırız.” (Yûsuf 12/14)
“Yûsuf’u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, “Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin” diye vahyettik.” (Yûsuf 12/15)
Sorulması gereken iki soru:
1. Soru: Hz. Yûsuf mu kaybetti kardeşleri mi?
2. Soru: Ben Yûsuf muyum yoksa kardeşlerinden biri miyim?
Asıl kaybetmek, kazanıp görünüp de kaybetmektir.
Asıl kaybetmek, dünyevî anlamda kazanıp uhrevî anlamda kaybetmektir.
Eğer biz Hz. Yûsuf’un bu duruşunu iyice anlarsak şunu anlamış olacağız:
Bazen kazanmak, kaybetmektir.
Bazen kazanmak, terk etmektir.
Bazen kazanmak, ayrılmaktır.
Bazen kazanmak, vazgeçmektir.
Bazen kazanmak, vazgeçmemektir.
Gelelim ikinci soruya; “Ben Yûsuf muyum yoksa kardeşlerinden biri miyim?”
Yûsuflar her zaman az, kardeşleri her zaman çok olacak…
Ama bugün herkes kendini Yûsuf görüyor…
Herkes Yûsuf ise, niye kuyularda hep az kişiler var da kuyuların dışında hep fazla kişiler var.
Allah diyor ki: Sadece ve sadece muhsin olanlar Yusuf’un yolundadırlar…