Muhteşem Ahlak dersinin bu haftaki konusu ‘İletişim Ahlakı’ idi. Muhammed Emin Yıldırım Hocamız; “Kullarıma Söyle, Sözün En Güzelini Söylesinler” başlığında, iletişimin en önemli azığı olan sözün, nasıl kullanılması gerektiğine dikkat çekti. Kur’an-ı Kerim’in ve Hz. Peygamber’in (sas) iletişim alanında ortaya koydukları ilkelere değinen Hocamız, bu alanın en önemli ahlaki mesajlarını bizlerle paylaştı.
Dersten Cümleler
Ebü’l-Hasan En-Nedvî’nin doğum tarihi, 6 Muharrem 1333/24 Kasım 1914; vefat tarihi bundan 17 yıl önce 23 Ramazan 1420/31 Aralık 1999’dur.
Ridde ve lâ Ebâ Bekre lehâ/Ebû Bekir’i olmayan irtidat…
21 Eylül 2013’de başlamışız Muhteşem Ahlak derslerine…
‘Ticaret Ahlakı’ ile başladığımız o yürüyüşü, şimdi ‘İletişim Ahlakı’ ile nihayete erdireceğiz.
İletişim, insan davranışlarının en temel öğesi yani parçasıdır.
İletişimin/insanî ilişkilerin üç temel alanı vardır:
Sözlü iletişim
Yazılı iletişim
Sözsüz İletişim
İletişimin ortak malzemesi dildir. Sözlü ve yazılı iletişimin dili kelimeler ve üslup, sözsüz iletişimin dili ise beden ve ruh dilidir.
İletişim uzmanlarının tespitlerine göre, %10 kelimeler, %30 ses tonu, %60 ise beden dili iletişimde etkilidir.
“Kullarıma Söyle Sözün En Güzelini Söylesinler” Bu serlevha, bir ayet? İsra Süresi’nin 53. ayetinin ilk cümlesi…
Sahabe’nin dünyasında çok farklı bir yeri olan Kur’an-ı Kerim’de var olan dört hitap cümlesi:
“Ya Eyyühe’n-Nas/Ey İnsanlar!”
“Ya Eyyühellezine Amenü/Ey İman Edenler!”
“Ya İbadî/ Ey Benim Kullarım!”
“Ya İbadu’r-Rahman/ Ey Rahman’ın Has Kulları”
“İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli açık harcasınlar.” (İbrahim Sûresi 3)
“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (İsra Sûresi 53)
Söz ola, kese savaşı
Söz ola, kestire başı
Söz ola, ağulu aşı
Bal ile yağ ede; bir söz…
(Yunus Emre)
Kur’an-ı Kerim’de kavl/söz şu şekillerde kullanılır:
1. Kavlü’n-Faslün/Ayıran Söz (Tarık, 13)
2. Kavlü’l-Ma’rûf/Meşru Söz (Bakara 235, 263; Nisa, 5,8; Ahzab 32, Muhammed 21)
3. Kavlü’n-Sedid/Doğru Söz (Ahzab,70; Nisa 9)
4. Kavlü’l-Beliğ/ Tesirli Söz (Nisa, 63)
5. Kavlü’n-Leyyin/Yumuşak Söz (Taha, 44)
6. Kavlü’n-Kerim/Güzel Söz (İsra, 23)
7. Kavlü’n-Meysûr/Gönül Alıcı Söz (İsra, 28)
8. Kavlü’n-Azim/Büyük Söz (İsra 40)
9. Kavlü’l-Müminin/Mümince Söz (Hac, 24)
10. Kavlü’n-Sakil/Ağır Söz (Müzzemmil, 5)
“Eğer Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan, hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle.” (İsra, 28)
“Doğrusu biz sana çok ağır bir söz vahyedeceğiz.” (Müzzemmil, 5)
Asıl fazilet odur ki, düşmanlar bile takdir etmek zorunda kalsın.
“Kim benim bu mektubumu Bizans kralına götürürse ona cennet vardır.”
Sahâbe: “Ya Resulullah! Öldürülmeyip, sağ olarak dönse de mi?” diye sorunca, Efendimiz (sas): “Evet! Öldürülmeyip, sağ olarak dönse de” dedi.
“Bismillahirrahmanirrahim…
Allah’ın kulu ve elçisi Muhammed’den, Rum Kralı Hirakl’e…
Ben seni İslam’a davet ediyorum. Müslüman ol ve kurtul. Eğer bu daveti kabul edersen Allah sana iki kez ecir verecektir. Eğer yüz çevirirsen tüm tebaanın günahı, sorumluluğu senin boynunadır.
“De ki: ‘Ey Kitap Ehli! Sizinle bizim aramızdaki şu ortak kelimeye gelin. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim. O’na hiçbir şeyi ortak, eş koşmayalım. Allah’ı bırakıp da birbirimizi Rabler edinmeyelim. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman biz Müslümanlarız deyin.” (Ali İmran Sûresi, 3/64)
“Eğer, onun yanına varabileceğimi bilebilsem, kendisiyle buluşmak için her türlü zahmete katlanırdım; yanında olsaydım, hizmet ederek, ayaklarını yıkardım! Yemin ederek söylüyorum ki onun mülkü, iktidarı şu ayaklarımın altında bulunan yerlere muhakkak gelip ulaşacaktır.” (Buharî, Sahih, IV/4; Müslim, Sahih, III/1395; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I/263)
“İbn Ebî Kebşe’nin işi gerçekten gittikçe büyüyor! Şu muhakkak ki Benî Asfar Hükümdarı bile ondan korkmaktadır!”
Nübüvvet Pınarı’ndan İletişim Ahlakı
1. Kendini iyice tanı ki, başkaları ile sağlıklı ilişkiler kurabilesin.
2. Muhatabını iyice tanı ki, isabetli bir tavır ortaya koyabilesin.
3. Karşındaki insanı iyice dinle ki, sözünü dinletebilecek zemin oluşturabilesin.
4. Kendini karşındaki insanın yerine koy ki, doğru üsluplar sergileyebilesin.
5. Muhatabının değer ve kıymetini iyice tespit edip ona göre davran ki, iletişimi devam ettirebilesin.
Muhatabını tanırsan, şunlara dikkat edersin:
1. Seviyelerine göre konuşursun.
2. Kabiliyetlerine göre ilişki kurarsın.
3. Karakterlerine göre beklentiye girersin.
4. Durumlarına göre mesafe belirlersin.
5. Tavırlarına göre tedbir alırsın.
“İnsanlarla akıllarının nispetinde konuşun!” (Zebidî, İthafu Sade, II/65)
“İnsanların seviyelerine inin!” (Ebû Davud, Edeb, 20)
“Yavaş ol Ey Ali! Bugün senin elinle bir kişinin hidayete ermesi, kızıl tüylü develere sahip olmaktan daha hayırlıdır.”
“Bir insanın hidayetine vesile olmak, üzerinde güneşin doğup, battığı bütün toprakların fethinden daha hayırlıdır.”
Hidayete vesile olmanın böyle büyük bir karşılığı varsa, ya dalalete vesile olmanın karşılığı nedir?