İnsanın hayat içerisinde kullandığı kavramlar çok önemlidir. Çünkü her bir kavram, kişinin olayları ve hayatı doğru bir şekilde değerlendirebilmesi için, birer ölçü birimi ve birer mihenk taşıdır. İşin başında elindeki ya da zihin dünyasındaki ölçü birimi yanlış olan biri, önüne gelen her şeyi yanlış ölçüp, biçecektir. Bunun için inanan her insan kullandığı tüm kavramları vahye inşa ettirmek zorundadır. Kavramların vahye inşa ettirilmesi insana Allah (c.c.) ile aynı dili konuşmasını sağlayacaktır. Hal böyle olunca insan Allah’ın gör dediğini görecek, O’nun (c.c.) baktığı yerden hadisata bakıp, O’nu (c.c.) razı ve memnun edecek bir hayatın sahibi olacaktır.
Öyleyse gelin çokça kullandığımız, ama hep tek bir anlama sıkıştırıp, diğer anlamlarını ihmal ettiğimiz önemli bir Kur’an kavramı olan cehalet ve buna duçar olan cahilin ne anlama geldiğini Kur’an aynasından bakarak öğrenelim. Kur’an cahil, cahiliye ve cehalete dair onlarca ayette çok geniş ve farklı açıklamalarda bulunur. Bizim burada bunların hepsine değinmemiz mümkün değildir. Biz sadece Kur’an’ın ce-he-le kökünden türetilen ve çeşitli kalıplarıyla 24 ayette geçen ifadelerin bağlamını dikkate alarak bazı tespitlerde bulunmaya çalışacağız.
Kur’an içerisinde geçen 24 kullanımın, 4’ü direk cahiliye olarak geçmektedir. Bu 4 kullanıma dair Kur’an’ın bize söylediğini ve söylemek istediğini bir daha ki yazıya havale ederek, öncelikle ce-he-le kökünden türetilen kelimelerle Kur’an’ın kime cahil dediğine bir bakalım.
Cahil: Bilgisiz olan, bir şey hakkında yeterli ilme ve bilgiye sahip olmayan, bir şeyin önemini gereği kadar fark edememiş olandır. Genelde cahil deyince hepimizin anladığı ilk mana budur. Çok ilginçtir, Kur’an böyle bir cahilliği çok da kınamamakta, bilgisizlikten dolayı yapılan yanlışların Allah tarafından af edilebileceğini söylemektedir. ( Nisa 4/17; En’am 6/54; Nahl 16/119; Hucurat 49/6)
Cahil: Allah’ın emirlerine karşı soğuk davranan, o emirleri basite alıp gereğince önemsemeyen ve daha da kötüsü o emirlerin üzerine başka sözler söyleyendir. (Bakara 2/67)
Cahil: Etrafında kendisine hakkı ve hakikati anlatan binlerce ayet, işaret ve mucize olmasına rağmen halen olağanüstü işler bekleyendir. (En’am 6/35, 111)
Cahil: İyiliği emretmeyip, kötülükten alıkoymayan, insanların hatalarını bağışlamayan, müsamaha ve hoşgörü ile etrafındakilere muamele etmeyendir. (Araf 7/199)
Cahil: Hakkında kesin bilgileri olmamasına rağmen zanna dayanarak bazı şeylerin peşine düşen ve elde ettiği eksik bilgiler üzerine hükümler bina edendir. (Hud 11/46)
Cahil: Şehvet ve nefsanî arzularının peşinde koşan, insanı ayartan iç güdülerinin esiri olandır. (Yusuf 12/33)
Cahil: Emanete ihanet eden, kendisine teslim edilen her ne ise, onu koruyup gözeteceği yerde, umursamayıp zayi edendir. (Ahzab 33/72)
Cahil: Allah’a ait bir alanı başka şeyler ile paylaşan, bu paylaşımı meşru göstermeye çabalayan ve başkalarının da böyle yapmaları için teşvik edendir. ( Araf 7/138; Zümer 39/64)
Cahil: Gönderilen elçilerin mesajlarına karşı kulak tıkayıp onları işitmeyip, anlamayan yada anlamasına rağmen anlamak istemeyendir. (Hud 11/29; Ahkaf 46/23)
Cahil: Boş ve faydasız söz, iş ve düşüncelerin peşinde olan, nerede nasıl davranacağı belli olmayan, kendini bilmez ve taşımaz bir hayatın sahibi olandır. ( Kasas 28/55)
Cahil: Sosyal hayatta olan biteni tam anlamı ile anlamayan ve insanların dertlerini çözüme kavuşturmak için uğraşmayandır. (Bakara 2/273)
Cahil: Allah’ın başkasına bahşettiği bazı güzellikleri çekemeyerek kıskanan, kendi elinde bulunan nimetlere şükür edeceği yerde, başkalarının elinde bulananları hazmedemeyendir. (Yusuf 12/89)
Cahil: Başkalarına dil uzatan, kendisi salih bir amel ortaya koymadığı gibi, güzel iş yapanlara engel olan ve güzelliği ortadan kaldırmak için ona-buna çelme takandır. (Furkan 25/63)
Görüldüğü gibi ilahî kelamın lügatinde cahil, çok zengin bir anlam hazinesine sahiptir. Bu anlamları dikkate aldığımızda Efendimiz’in Mekke’nin en kültürlü ve soy itibari ile en asil insanına neden Ebu Cehil/Cehaletin babası dediğini daha iyi anlıyoruz. Vahye tamamen teslim olan ve kullandığı tüm kavramlarını ona inşa ettiren Efendimiz (s.a.v.) nasıl ki, cahilin anlamını çok iyi kavramıştıysa; cehaleti de çok iyi kavramış, onu belli bir zamanın ve mekânın ismi olarak değil, bir zihniyet ve hayat tarzının ifadesi olarak anlamış ve ümmetine de böyle anlamaları için çeşitli uyarılarda bulunmuştur.
Öyleyse gelin “Cahiliye zihniyetinin en temel özellikleri nelerdir? Bir hayat tarzının cahiliye diye isimlendirilmesi için ne gibi hususiyetler taşıması gerekmektedir?” sorularına cevaplar arayalım.
İyisi mi; biz susalım, Kur’an konuşsun ve bir dahaki yazımızda cahiliye zihniyetinin özeliklerini bize anlatsın.
Muhammed Emin YILDIRIM