Kur’an Yılı münasebeti ile Avrupa’da yapılmakta olan “Kur’an’ın Yıldızları” programlarının altıncısı Avusturya’nın Viyana şehrinde yapıldı.
Kur’an’ı Kerim tilavetiyle başlayan programda Kardeşlik ve Hizmet Derneği Başkanı Ahmet Akbulut, Din Hizmetleri Müşaviri Fatih Karadaş’ın yaptığı açılış ve selamlama konuşmalarının ardından Muhammed Emin Yıldırım Hocamız “Kur’an’ın Muhaciri Olmak: Hz. Mus’ab b. Umeyr (ra)” başlıklı dersini yapmak üzere sahneye davet edildi.
Allah Resulü’nün (sas) Mekke’de Dar’ul Erkam, Medine’de Suffa Mektebi olmak üzere iki mektep kurduğunu ve orada Kur’an’ın mesajlarıyla sahabe neslini oluşturduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “Bir Mü’min olarak bizlerin sahabe ile olan ilişkisi tarihte kalması gereken bir mesele değil aksine her gün yenilenen ve artan bir alakayla devam eden bir ilişki olmalı.” Dedi.
Kur’an’ın Muhaciri
Mus’ab b. Umeyr’in (ra) hayatında iki Habeşistan iki Yesrib hicreti olmak üzere 4 tane hicret olduğunu belirten Hocamız, “İşte bu yüzden Mus’ab b. Umeyr (ra) Kur’an’ın muhaciridir. 15 yıllık mümin hayatına 4 tane hicret sığdırmıştır.” Dedi.
Muhammed Emin Yıldırım Hocamız Allah Resulü’nün (sas) Kur’an’da en güzel örnek olarak bize gösterildiğini söyleyerek Müslümanın, hayatın hangi alanında, hangi zemininde olursa olsun kendi konumunun siyerdeki karşılığını bularak ona göre yaşaması gerektiğini vurguladı.
Avrupa’da yaşayan Müslümanlar olarak orada bulunan dinleyicilerin konumunu Mus’ab ile başlayan Medine sürecindeki Mus’ab b. Ümeyr (ra) ile özdeşleştiren Hocamız, “Biz bu toprakları Yesrib olarak görmek zorundayız, Yesrib olarak gördüğümüz yeri de Medineleştirmek zorunluluğumuz olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız.” Dedi.
İman İle Tanışma
Miladi 585’de doğan Mus’ab B. Umeyr (ra), Kâbe’nin anahtarlığı ve savaşlarda sancak taşıma görevlerini de yürüten zengin ve soylu bir ailedendi. Onun, hayatında zenginlik ve şatafat namına her şey olmasına rağmen yüreğinde büyük bir boşluk hissettiğini söyleyen Hocamız, Mus’ab B. Umeyr’in (ra) Habbab b. Eret’in (ra) vesilesiyle iman ile tanışmasını dinleyicilere aktardı.
Efendimiz (sas) Mus’ab’ın (ra) imanına çok memnun oldu ve ailesinin zor bir aile olmasından dolayı ondan imanını bir müddet ailesinden gizlemesini istedi. Annesinin Mus’ab’a olan düşkünlüğünden dolayı Mus’ab b. Umeyr’in hayatını baştan aşağı değiştirecek olan imanı fark edildi ve ailesinden gördüğü baskılar üzerine Efendimiz (sas) nübüvvetin 5. Yılında onu da Habeşistan hicretine katılacaklar arasına seçti.
Tebliğ Temsilden Geçer
3 ay Habeşistan’da kaldıktan sonra Mekke’den gelen bir haber üzerine geri dönen Mus’ab b. Umeyr (ra) bir müddet sonra Efendimiz (sas) tarafından 2. Habeşistan Hicreti için seçilince gitmeden son kez annesinin iman şerbetini tatması adına evine gider ama bütün çabalarına rağmen annesini ikna edemez.
Mus’ab b. Umeyr’in (ra) çaresiz evden çıktığında en küçük kardeşi olan Ebû Rûmi’nin yanına gelerek iman etmek istediğini beyan ettiğini aktaran Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, onun Ebû Rûmi’nin imanı için bir çaba sarf etmediği halde imanına vesile olduğunu belirterek “Tebliğ sadece sözle olmaz, tebliğin yolu gerçek manada temsilden geçer.” Dedi.
Hicret eden Müslümanların arkalarında Necaşi gibi inanan bir kral olduğu halde Habeşistan’ı Medineleştirmediklerine dikkat çeken Hocamız, bunun sebebi olarak “Habeşistan’ı Medineleştiremediler çünkü oraya ölmek için değil dönmek için gittiler.” Dedi.
Kur’an Muallimi Olarak Medine’ye Hicret
Efendimiz’in (sas) 1. Akabe biatının ardından Mus’ab b. Umeyr’i (ra) Medine’den gelen müminlerin yanına Kur’an muallimi olarak gönderdiğini söyleyen Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, onun bir sene sonra Efendimiz’e (sas) “Ya Resûlullah, Medine’de imanın girmediği ev kalmadı.” Diyerek onu nasıl memnun ettiğini aktardı.
Mus’ab b. Umeyr’in Medine’de kapı kapı dolaşarak yaptığı tebliğe dikkat çeken Hocamız, “Eğer Mus’ab’ı anlamışsak birileri bize gelsin diye bekleyemeyiz. Biz gelmeyenin ayağına gideceğiz. İnsanları camilerimize, vakıflarımıza değil sadece ve sadece Allah’ın dinine davet edeceğiz.” Dedi.
İman Kardeşliği
Bedir’e 313 sahabeyle çıkan İslam ordusunun askerlerinden birinin de muhacirlerin sancağını taşıyan Mus’ab b. Umeyr (ra)olduğunu söyleyen Hocamız, Bedir Gazvesi’nin ardından Mus’ab B. Umeyr (ra) ile esir alınan abisi Ebu’l Aziz arasında geçen hadiseyi dinleyicilerle paylaştı:
“Savaş sonrası alınan esirlerden biri de abisi olan Ebu’l Aziz’dir. Mus’ab abisini alınan esirlerin arasında elleri bağlanırken görünce hemen koşar ve onu esir alana “Bağla, sıkı bağla. Onun annesi Mekke’nin en zengin kadınıdır. Eğer esirini Mekke’ye teslim edersen çok fazla karşılık alırsın.” Diyor. Sinirlenen abisi “Sen nasıl bir insansın? Öz kardeşini terk edip yabancı birine nasıl bunları söylüyorsun?” deyince, Mus’ab b. Umeyr (ra) tarihe geçecek şu sözünü söylüyor: “Sen benim kardeşim değilsin. Benim kardeşim aynı dine gönül verdiğim insandır.”
Şehadetle Noktalanan Bir Ömür
Efendimiz’in (sas) Uhud Gazvesi’nde muhacirlerin sancağıyla birlikte üstündeki hırkayı da Mus’ab’a (ra) giydiriyor. Efendimiz’e (sas) benzerliğiyle bilinen Mus’ab b. Umeyr’in (ra) Efendimiz’in (sas) hırkasını da giymesiyle, Uhud’da Efendimiz’i (sas) öldürmek için gelen bir müşrik tarafından şehit edilişini anlatan Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, Mus’ab olmanın yollarına ve yöntemlerine ait şu 5 mesajı dinleyicilerle paylaşarak konuşmasını nihayete erdirdi.
1- Bu zaman dilimlerinin Mus’ab’ı olmak istiyorsan; feda etmeyi, sürekli vermeyi, gözden çıkarmayı ve kurban olmayı hayatının esası kılmalısın. Küçük şeyleri feda edemeyen büyük karşılıklara nasıl ulaşabilsin ki?
2- Bu toprakların Mus’ab’ı olmak istiyorsan; buraları Habeşistan olarak değil Yesrib olarak görmek zorundasın. Ölmek için değil de dönmek için bir yerde bulunursan orayı nasıl yeşertebilirsin ki?
3- Bu ortamların Mus’ab’ı olmak istiyorsan söz adamı değil hal adamı olmak durumundasın. Yaşantın tebliğ etmiyorsa, sana bakan İslam’ı sende görmüyorsa, imanın tadını senden alamıyorsa nasıl başkalarını diriltebilirsin ki?
4- Bu zeminlerin Mus’ab’ı olmak istiyorsan sözün gücüne inanarak “Medenileri ikna söz iledir” ilkesini unutmamalısın. Hatip olarak kendini, muhatap olarak karşındakini iyice tanımalı, hitap olarak sözlerini güzel seçmelisin. Bunlara dikkat etmezsen nasıl tebliğ ve davet yapabilirsin ki?
5- Bu güzel davanın Mus’ab’ı olmak istiyorsan zor bir işe talip olduğunu hatırından çıkarmamalısın. Dava risaletin davasıdır. Bu davada bedel ödemek var, hicret etmek var, karşılığını burada beklemeden toprağa tohum ekme sorumluluğu var, sevdiğini iddia ettiğin kimselerin kefareti olarak kılıçlar altında doğranmak var… Bunları göze almazsan nasıl Mus’ab’la aynı davanın mensubu olabilirsin ki?
Kur’an Yıldızları Programı’nın Yedincisi Almanya‘da…
Kur’an Yıldızları programlarının yedincisi 24 Nisan 2016 Pazar günü “Kur’an’ın Dostu Olmak: Sa’d b. Muaz (ra)” serlevhası ile Almanya’da yapılacak.
Daha fazla bilgi için 0 212 544 76 99 nolu telefonu arayabilir; www.siyervakfi.org adresini ziyaret edebilirsiniz. Yapılan tüm programları ise www.siyertv.com adresinden izleyebilirsiniz.