Kur’an Yılı münasebeti ile Avrupa’da yapılmakta olan “Kur’an’ın Yıldızları” programlarının sonuncusu Almanya’nın Berlin şehrinde icra edildi.
IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş ve Berlin Bölge Başkanı Said Jurnal’ın açılış ve selamlama konuşmalarıyla başlayan programda, Kur’an’ı Kerim tilavetinin ardından “Kur’an’ın Sevdalısı Olmak: Hz. Abdullah b. Mes’ûd (ra)” başlıklı dersini yapmak üzere Muhammed Emin Yıldırım Hocamız sahneye davet edildi.
“Sevda bizim çağımızda fazlaca kullandığımız ancak içini dolduramadığımız bir kavram.” Diyerek sözlerine başlayan Hocamız, sevginin büyük bir iddia olduğunu ve her iddianın ispat istediğini vurguladı ve Kur’an’ın sevdalısı olmak kavramı üzerinde durdu.
Efendimiz’in (sas) Kur’an ile sahabe arasındaki münasebet konusunda söylediklerinin toparlandığında karşımıza çıkan şu 5 önemli kavramı dinleyicilerle paylaşan Hocamız, bu kavramlara kısaca değindi..
1. Selimiyet
2. Sadakat
3. Sahavet
4. Sekinet
5. Sebat
İman İle Tanışma
Abdullah b. Mes’ûd’un (ra) miladi 592’de Mekke’de doğduğunu ve 12 yaşından itibaren çobanlık yaptığını söyleyen Hocamız, onun 18 yaşında nübüvvetin ilk günlerinde yine koyunlarının başındayken yüreğine ilk iman tohumlarının ekildiği olayı bizlerle paylaştı: “Koyunlarının başındayken iki şahsın kendisine doğru yürüdüğünü görür. Onlardan birisi Resûlullah Efendimiz (sas) diğeri ise Hz. Ebû Bekir’dir. Allah Resulü gelir ve selam verir. “Senin yanında sütü olan ve sağılmaya hazır olan bir koyun var mı?” Diye sorar. Abdullah b. Mes’ûd (ra) “Var” deyince, “Bize verir misin onun sütünden istifade edelim.” Der. Abdullah b. Mes’ûd (ra) ise “Hayır! Ben koyunların maliki değilim, bana ait olmayanı size veremem” der. Efendimiz (sas) durumdan memnun olur ve bunun üzerine “Yanında kısır olan koyun var mı” der? Sorusuna olumlu cevap alınca “Peki kısır olan o koyunu sağmam için bana müsaade eder misin?” deyince, Abdullah b. Mes’ud (ra) içinden nasıl olsa kısır koyun sağılmaz diyor ve kabul ediyor. Efendimiz (sas) oturuyor, koyunun sırtını sıvazladıktan sonra bir şeyler okuyarak sütü sağmaya başlıyor. Abdullah b. Mes’ûd (ra) bu manzara karşısında “Bana ne okuduğunu söyler misin?” diyor. Efendimiz ise ona sen ne meraklı bir gençmişsin diyecek ve ona iman adına bir şeyler anlatacak. Abdullah b. Mes’ûd ise bu olayın üzerinden çok geçmeden iman edecek.”
Dar’ul Erkam’da Talebelik ve Muallimlik
Abdullah b. Mes’ûd’un (ra) Dar’ul Erkam’ın en gözde talebelerinden olduğunu, burada bir taraftan talebelik yaparken bir taraftan da Efendimiz (sas) tarafından görevlendirilerek Dar’ul Erkam’a biraz geç katılanlara muallimlik yaptığını söyleyen Hocamız, Dar’ul Erkam’ın 5. Yılında meydana gelen ve Abdullah b. Mes’ûd’un nasıl bir görev adamı olduğunu beyan eden şu hadiseyi dinleyicilerle paylaştı.
“Rahman suresi nazil oluyor. Efendimiz (sas) “Bu sureyi Kabe’nin karşısında, hiç çekinmeden kafirlere haykıracak var mı içinizde?” diye soruyor. Sorunun karşısında Abdullah b. Mes’ûd’un (ra) eli kalkıyor ama Efendimiz (sas) o zamanki talebeler arasında en çelimsiz o olduğu için olmaz diyor. Tekrar aynı durum yaşanınca Efendimiz (sas) kabul ediyor. Abdullah b. Mes’ûd (ra) Kabe’nin avlusuna gidecek ve yüksekçe bir yere çıkarak Rahman Suresi’ni okuyacak. Durumun farkına varan kâfirler onu ayaklar altına alarak dövecek ama Abdullah b. Mes’ûd (ra) bayılana kadar Rahman Suresi’ni okumaya devam edecek. Kendinden geçince birkaç Müslüman tarafından Efendimizin (sas) huzuruna taşınıyor. Efendimiz onun halini görüp duygulanıyor ve “Ben sana demedim mi, sen güç yetiremezsin.” deyince Abdullah b. Mes’ûd (ra) “Ya Resûlullah! Ne olur izin ver, bir daha gideyim. Vallahi ben Rahman Suresi’ni okurken ve onlar beni tekmelerken hiç bu kadar zelil duruma düştüklerini görmemiştim.”
Abdullah b. Mes’ûd’un (ra) iki Habeşistan hicretine ve sonrasında Medine hicretine katıldığını belirten Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, Efendimiz’in (sas) ensar-muhacir kardeşliğinde onu Muaz b. Cebel ile kardeş kıldığını söyledi ve onun Kur’an ile olan münasebetini beyan eden Efendimiz’in (sas) şu sözlerini bizlerle paylaştı: “Kur’an’ı şu dört isimden alınız: Muaz b. Cebel, Abdullah b. Mes’ûd, Übey b. Kâ’b, Sâlim Mevlâ Ebû Huzeyfe (ra).”
İste Ey Abdullah İste!
Efendimizin (sas) Kur’an’ı dinlemekten hoşlandığı isimlerden birinin de Abdullah b. Mes’ûd (ra) olduğunu söyleyen Hocamız, bununla ilgili Hz. Ömer’in (ra) naklettiği şu hatırayı dinleyicilerle paylaştı. “Bir gece Efendimiz (sas) ile beraber Ebû Bekir’in (ra) evindeydik. Gecenin ilerleyen vakitlerinde Resûlullah’ı (sas) evine bırakmak üzere çıktık. Mescid-i Nebevi’nin yanına geldiğimizde mescidden bir Kur’an sesi duyuldu. Efendimiz (sas) baktı ki Kur’an’ı okuyan Abdullah b. Mes’ûd (ra), durdu orada ve dinledi. Abdullah b. Mes’ûd (ra) Kur’an okumasını bitirdi ve ellerini açarak dua etmeye başladı. “Allah’ım senden sarsılmaz bir iman, hakkı söyleyen bir dil, cennetin en yüksek derecelerinde Resûlullah’ın komşuluğunu istiyorum.” Dedi ve böylece devam etti. O’nun duasını duyan Efendimiz (sas) ise “İste ey Abdullah iste! Ne istersen Allah (cc) sana verecek” diyerek onu müjdeler nitelikte destekledi.
Efendimiz’in (sas) Abdullah b. Mes’ûd (ra) hakkında: “Her kim Kur’an’ı indiği tazelikte okumak istiyorsa Abdullah b. Mesud’un okuyuşu ile okusun.” Dediğini de bizlerle paylaşan Hocamız, onun miladi 653 yılında vefatına dair anektodları aktardıktan sonra onun hayatından, muhasebesini yapmamız adına bizim dünyamıza aktaracağımız şu 5 maddeyi sıraladı..
1- Tevhid; bir olanı birlemek, Allah’a ait olan alanları başkasıyla paylaşmamaktır. Bu hakikati iyice anla ki Abdullah olasın, bu hakikati unutma ki Abdullah kalasın.
2- Risalet davasına mensup olmak, göreve çağrılan sesi duyar duymaz meydana atılmaktır. Allah adına meydana çık, tekmeler altında ezilsen de sen Abdullah’sın.
3- Kulluk yolu kardeşsiz yürünmez. Mekke’nin zorlu yollarında sağında Zübeyr gibi ihlas abidesi, Medine’nin taşlı yollarında solunda Muaz gibi ilim abidesi kardeşlerin olsun. Düşünce sana el uzatacak kardeşler edin ki; yolda kalmayasın.
4- Allah’ın kelamı ile bağını güçlü tut, onu her zaman Cebrail tazeliğinde oku, semadan sana sarkıtılan o ipe sımsıkı yapış, ona iyice sarıl, Kur’an’a dört elle sarıl ki dost diye yılana sarılmayasın.
5- İhtilafın ahlakını iyice öğren. İhtilaf rahmet, tefrika zahmettir. Her meselede kardeşlerinle aynı düşünmeyebilirsin. Bazen kardeşlerinle yollarını da ayırabilirsin. Hizmet yolların ayrılsa da eğer amaç Allah’ın rızası ise, kardeşlik hukukunun devam ettiğini unutmamalısın.
Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, sözlerini Abdullah b. Mes’ûd’un (ra) bizlere çokça mesajlar veren şu iki sözüyle noktaladı:
“Herkes güzel söz söyleyebilir ancak söyledikleriyle amel eden sadece mesud olur.”
“Ashabın yolundan yürüyün. Çünkü ileride Allah’ın kitabını okuyup da tatbik etmeyen kimseler çoğalacaktır.”