Sîret-i Enbiyâ derslerimizin bu haftaki konusu Hz. İdrîs idi. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Makamı Yüksek Bir Nebi Hz. İdrîs (as)” serlevhasının altında, Kur’an’ın ve Hadislerin bu yüce peygamberi nasıl anlattığını ve bu anlatımlardan nasıl mesajlar alınması gerektiğini çok önemli vurgularla anlattı. Çok iyi tanımadığımız Hz. İdrîs’i (as) bu ders vesilesi ile biraz olsun yakından tanıma imkânı bulduk… İstifadelerimiz daim olsun duası ile…
Dersten Cümleler
İslâm tarihi, insanlık tarihidir.
Hz. Âdem ve Hz. Havva biri kız, biri erkek olmak üzere her batında iki ve toplam yirmi batında kırk çocuk dünyaya getirmiş, sadece en son çocuk tek doğmuştur. O da yine bir peygamber olduğu söylenen Hz. Şît’tir.
Hz. Şît’e Hibetullah adı verilmiş, Cebrâil onun Hâbil karşılığında Allah’ın bir bağışı sayıldığını belirtmiştir. Taberî ayrıca Şît isminin Süryânîce olduğunu ve “Tanrı’nın bağışı” anlamına geldiğini kaydetmektedir. (Târîḫ, I, 152)
Hz. İdrîs’in soyu: Âdem- Şît- Enuş- Kaynan/Kaynen- Mehlâil-Yerd/Yarid- İdrîs/Ahnuh/Unhuh/Hanuh
Görüldüğü gibi Hz. İdris için Ahnuh/Unhuh/Hanuh isimleri de rivayet edilir.Bazı Arap lügatçileri, idrîsin yabancı bir kelime olduğunu belirtmektedir.
Bazıları ise bu kelimenin Arapça olduğu görüşündedir.
Yunanlılara göre o Hermes, Mısırlılara göre ise hikmet tanrısı olarak bilinen Osiris’tir.
Tarih kaynaklarımızda zikredildiğine göre Hz. İdrîs, kalemle yazı yazan, yıldızlar ilmini bilen, hesabı ve matematiği ortaya koyan, iğne ile dikişi diken yani terzi olan biridir.
Meryem Sûresi’nin Özellikleri
1. Sûre, Mekkî bir sûredir, 98 ayetten oluşur ve en fazla huruf-u mukatta’a bu sûrede kullanılır.
2. Sûre, Nübüvettin 5. veya 6. yılında 2. Habeşistan hicretinin hemen öncesinde nazil olmuştur.
3. Sûre, Kur’an’ın i‘câzının eşsiz bir numunesidir. Belağat ve Nazmı ile müthiş bir mesaj insanlığa sunmaktadır.
4. Sûre, Kur’an’ın tamamı içerisinde elli yedi kez geçen Rahmân isminin on altı tanesini içerisinde barındırır.
5. Sûre, dördü özel bir vurgu ile dikkat çekilmek üzere, on iki peygamberden bahsetmektedir.
Meryem Sûresinde anlatılan 11 peygamber: Zekeriyya, Ya’kub, Yahya, İsâ, İbrahim, Musa, Harun, İsmail, İdris, Âdem ve Nuh…
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ اِبْرٰه۪يمَۜ اِنَّهُ كَانَ صِدّ۪يقًا نَبِيًّا
“Kitap’ta İbrahim’i an. Zira o, sâdık/doğru sözlü bir nebi idi.” (Meryem 19/41)
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسٰىۘ اِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا
“Kitap’ta Musa’yı da an. Gerçekten o ihlâs sahibi olan hem resûl, hem de nebî idi.” (Meryem 19/51)
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ اِسْمٰع۪يلَۘ اِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّاۚ
“Kitap’ta İsmail’i de an. Gerçekten o, sözüne sâdık olan, hem resûl ve hem de nebî idi.” (Meryem 19/54)
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ اِدْر۪يسَۘ اِنَّهُ كَانَ صِدّ۪يقًا نَبِيًّاۗ
“Kitapta İdris’i de an. Hakikaten o, sâdık/doğru sözlü bir nebi idi.” (Meryem 19/56)
وَرَفَعْنَاهُ مَكَانًا عَلِيًّا
“Biz onu yüce bir mekâna yükselttik.” (Meryem 19/57)
İmamız olan İmam Maturidi ise bu yükseltmenin bir beden ile yükseltme olmadığını Allah katında bir kıymet ve itibar yükseltmesi olduğunu dile getirmiştir. (Mâtürîdî, Te’vilât, III, 271)
“Mekânen aliyyâ/yüksek makamı” iki şekilde anlayabiliriz:
1. Dünyevi yükselme
2. Uhrevi yükselme
Bu ayetlerden alınan üç mesaj:
1. O, sıdk sahibi bir peygamber
2. O, nebi olduğu nazara verilen bir peygamber
3. O, dünyevî ve uhrevî yüce bir makama sahip olan bir peygamber
وَاِسْمٰع۪يلَ وَاِدْر۪يسَ وَذَا الْكِفْلِۜ كُلٌّ مِنَ الصَّابِر۪ينَۚ
“İsmail’i, İdris’i ve Zülkif’i de (yâdet). Hepsi de sabreden kimselerdendi.” (Enbiyâ 21//85)
وَاَدْخَلْنَاهُمْ ف۪ي رَحْمَتِنَاۜ اِنَّهُمْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ
“Onları rahmetimizle sarıp sarmaladık. Gerçekten onlar salih kimselerdi.” (Enbiyâ 21//86)
Enbiya Sûresi’nde geçen bu iki ayetten de Hz. İdrîs hakkında şu hakikatleri öğrendik:
1. O, sabrı kuşanan bir peygamber
2. O, rahmete mazhar olan bir peygamber
3. O, salih olarak nitelenen bir peygamber
Alınması gereken 6 mesaj:
1. O, sıdk sahibi bir peygamber
2. O, nebi olduğu nazara verilen bir peygamber
3. O, dünyevî ve uhrevî yüce bir makama sahip olan bir peygamber
4. O, sabrı kuşanan bir peygamber
5. O, rahmete mazhar olan bir peygamber
6. O, salih olarak nitelenen bir peygamber
Hz. İdrîs (as) hayatını sadakat ve sabırla yaşadı, bununla rahmeti ilahiyeye mazhar oldu; salih bir nebi olarak dünyevi ve uhrevi bir makama erişti.
Sîret-i İnsan derslerinde demiştik ki; “İnsanın insan kalabilmesi için 5 temel esası tesis etmesi ve koruması gerekir. Neydi bu beş temel esas: Tevhid, Merhamet, Muhabbet, Adalet ve Sadakat…
Sadakat, hem doğru olmak hem doğruluğu yaymaktır; ama doğru olmak önce gelir.
Doğru olmak için neye ihtiyaç var?
Doğru olmak için doğruluğun ne demek olduğunu iyice kavrayacak bir zihne, asıl kazancın başlangıcı zarar bile olsa doğrulukta olduğuna inanan bir yüreğe ve yalanın her türlüsünden kendini koruyacak bir takvaya sahip olmak gerekir.
Neye ihtiyaç varmış sadakat için?
Kavrayan bir zihne
İnanan bir yüreğe
Koruyan bir takvaya
“Ey Allah’ın Resûlü! Mü’min korkak olur mu?
Evet!
Cimri olur mu? Evet!
Pekiyi yalancı olur mu? Hayır!” (Muvatta, Kelâm, 19)
Bir başka hadisinde Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: “Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/349)
Yalan, kâfir sıfatıdır; yalan bir mümin sıfatı değildir.
Sadakati anlayan biri şu 5 şeyi asla yapmaz:
Yalan Söylemez!
Yalan Söyletmez!
Yalan Dinlemez!
Yalan Yaymaz!
Yalan Tasdiklemez!
“Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı kaybettiler/bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.” (Meryem 19/59)
“Ancak tevbe eden, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir. Bunlar, hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın cennete, çok merhametli olan Allah’ın, kullarına vâdettiği Adn cennetlerine girecekler. Şüphesiz O’nun vâdi yerini bulacaktır.” (Meryem 19/60, 61)
Dünyadaki Cennet Aile: “Dinin Direği Namaz Evliliğin de Direği Değil mi?”
Ebû Useyd’in (ra) azadlısı olan Ebû Saîd (ra) kendi düğün gecesinin hatırası…
“Gelin içeri girdiğinde iki rekât namaz kıl. Namazı kıldıktan sonra ellerini aç ve dua et, Allah’tan evliliğinin hayrını iste, şerrinden O’na sığın. Duadan sonra bildiğin gibi hareket et!” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, c.3, s. 555)