Siret-i İnsan derslerimizin bu haftaki konusu insanî ilişkilerin en önemli alanlarından biri olan mesafe idi. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Makul Mesafe = Sağlıklı İletişim” serlevhasının altında, mesafe meselenin ehemmiyetinden, ölçüsünden, faydalarından ve bu alandaki bazı sıkıntı ve korkulardan hayatın içinden örnekler vererek anlattı.
Dersten Cümleler
Tarafların hukukunu koruyan, birini mağdur edip, birini mağrur kılmayan, uzun soluklu olan ve her gün yıpranmadan heyecanını, lezzetini, sevgisini muhafaza eden iletişim, sağlıklı iletişimdir.
En ağır yük insan yüküdür; insan yükünden daha ağır ve daha zor başka bir yük yoktur.
“Fazla muhabbet tez ayrılık getirir!” sözü doğru değil, asıl doğru olanı: “Mesafesiz muhabbet tez ayrılık getirir.”
Mesafesiz ilişki olmaz, olmamalıdır.
“Siz onların elbisesi/libası, onları sizin elbiseniz/libasınız.”
“Meclisler emanettir (buralarda konuşulan ve yapılanlar mahfuzdur); ancak haksız yere kan akıtılan, gayri meşrû ilişkilerin kurulduğu veya insanların mallarının meşru olmayan yollarla yenildiği yerler bunun dışındadır.” (Ebû Davud, Edeb, 37; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, XXIII, 45)
Cemil b. Ma’mer el-Cümahî üzerinden bir örnek…
Kur’an Mesafe Adına Neler Söylüyor?
– Kötülüklerle aranıza uzun mesafeler koyun. (Âl-i İmran 3/30)
– Cahillerle aranıza mesafeler koyun. (Furkân 15/63)
– Haddi aşan tüm tağutlarla aranıza mesafeler koyun. (Nahl, 16/36)
– Hakikati inkâr edenlerle ve alay edenlerle aranıza mesafeler koyun. (Nisa 4/140)
– Münafıklarla aranıza mesafeler koyun. (Nisa 4/63)
Kur’an’da “Hududullah” diye bir ifade var. Hududullah; Allah’ın sınırları, Allah’ın koyduğu ölçüler, bir yönü ile Allah’ın bizden istediği mesafeler; bu ayetleri birde bu nazarla okumak gerekiyor.
Ne demek mesafe? Biz insanî ilişkilerde mesafe deyince ne anlamalıyız?
Mesafe, sınırdır.
Mesafe, saygıdır.
Mesafe, sevgidir.
Mesafe, sadakattir.
Mesafe, sermayedir.
Mesafe, sınavdır.
Sınırsız ilişkiler bitmeye mahkûmdur.
Makul; aklın ve mantığın eksene konulmasıdır. Mahsûs, hislerin ve duyguların eksene konulmasıdır.
Makul mesafe, ilişkilerin ömrünü uzatır; Mahsûs mesafe, ilişkilerin ömrünü kısaltır.
Makul mesafe, ilişkilerin kalitesini artırır; Mahsûs mesafe, ilişkilerin kalitesini azaltır.
Makul mesafe, ilişkilerde karşılıklı istifadeyi sağlar; Mahsûs mesafe, bir tarafı mağdur edebilir.
Makul mesafe, itidal üzere bir beklentiyi ortaya çıkarır; Mahsûs mesafe, tüm dengeleri yıkabilir.
Makul mesafe, ilişkilerin sağlıklı olmasına vesile olur; Mahsûs mesafe, ilişkilerin sıhhatine zarar verir.
İnsan, makul mesafeler koyarak ilişkilerini tanzim etmeye çalışınca, şöyle faydalar elde eder:
1. Kendisi ile alakalı farkındalığı artar.
2. Kendisini yavaşlatan, moralini bozan, ayak bağı olan şeylerden kurtulur.
3. Heyecanı, umudu, iş yapma iştiyakı ziyadeleşir.
4. Güvensizlik duygusundan kurtulur.
5. Beklentilerini itidal çizgisine taşır.
6. Anlayış ve tahammül duygusu fazlalaşır.
Bu konuda bazı korkular:
– Mesafe koyarsam sevdiklerimi incitir miyim?
– Mesafe koyarsam, insanlar beni sevmeye devam eder mi?
– Mesafe koyarsam, insanlarda bana mesafe koyar mı?
– Mesafe koyarsam, vicdanım beni rahat bırakır mı?
– Mesafe koyarsam, bencilleşir, kibre mi kapı açarım?
İnsanlığın Aynaları: “Doğru Usûl Doğru Üslup!”
Ebû Hüreyre’den (ra) rivâyete göre, şöyle demiştir: “Resûlullah (sas) mescide girdi. Bir adam da mescide girdi ve namaz kıldı namazını bitirince gelip Resûlullah’a (sas) selam verdi. Resûlullah (sas) o kimsenin selamını aldı ve: “Dön, tekrar namaz kıl çünkü sen namaz kılmış olmadın!” buyurdular.
O adam döndü tekrar aynı şekilde namaz kıldı, gelip Peygamber’e (sas) selam verdi, Peygamber (sas) onun selamını aldı ve: “Tekrar geri dön, namazını tekrar kıl çünkü senin namazın olmadı” buyurdular.
O kişi bu durumu üç sefer tekrar etti ve dedi ki: “Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki bundan iyisini bilmiyorum bana doğrusunu öğret.”
Bunun üzerine Resûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Namaz kılacağında tekbîr al sonra Kur’ân’dan kolayına geleni oku sonra rukû’ü rahat bir biçimde yerine getir sonra kalk, dimdik dur sonra secdeleri uygun biçimde yerine getir sonra kalk, oturumu dimdik yap, namazının tüm rek’atlarını böylece yap.” (Buharî, Sıfâti’s-Salat, 14; Tirmizî, Salat, 226; Darimî, Salat, 78)