Muhteşem Ahlak dersinde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “Medine Sofralarından Günümüz Sofralarına Mesajlar” başlığında, Efendimiz’in (sas) sofra ve yemek adabına dair örnekliğini anlattı. Bu alanda Nebevî Miras’ın neler olduğunu öğrendiğimiz bu derste verilen mesajlar gerçekten çok mühimdi.
Dersten Cümleler
Sahabe, hayata bir peygamber mührü vurarak gittiler…
Herhangi bir mesele Sünnet dediğimiz Peygamber mirasında, ne kadar yer tutuyorsa, biz Müslümanların gündeminde de o kadar yer almalıdır.
Bir Yahudi: “Görüyorum ki dostunuz Muhammed size her şeyi ama her şeyi hatta helada nasıl oturacağınızı bile öğretiyor!” demişti.
Bu sözler üzerine Selman-ı Farisi gayet ciddi bir eda ile: “Evet, gerçekten de öyle; bizim neye ihtiyacımız varsa bize Peygamberimiz öğretiyor!” dedikten sonra hela adabı ile alakalı Efendimiz’in (sas) söylediklerini anlatıyordu. (Müslim, Tahâret, 57, 58)
Maddi ve manevi olarak tahareti âleme öğretecek olanlar, Ensar yürekli Müslümanlardır.
“Şu bir gerçek ki ben sizin babanız mesabesindeyim, sizi terbiye ve tezkiye eder, ihtiyaç duyduğunuz bilgileri öğretirim.” (Ebû Davud, Tahâret, 8)
Bu sözün ardından Efendimiz (sas) tahareti insanlara öğretiyor: “Sizden biriniz def-i haceti için oturduğu zaman önünü ve arkasını kıbleye çevirmesin.” diyordu.
Medeniyetin mutfakla, Suffa Mektebi’nin evlerin sofralarıyla, yeme-içme meselesinin uyku ile ciddi bir alakası vardır.
Sünnet, hayatı şekillendiren en temel esastır.
Hz. Peygamber (sas) nasıl yemek yerdi?
1. Peygamber (sas) sabah ve akşam olmak üzere günde iki öğün yemek yemiştir.
2. Peygamber (sas) asla acıkmadan yemek yememiştir.
3. Peygamber (sas) sofradan her daim iyice doymadan kalkmıştır.
4. Peygamber (sas) uyumadan en az 3 veya 4 saat öncesinden yemek yemeyi bırakmıştır.
5. Peygamber (sas) bir öğünde çoğu zaman bir, bazen iki, çok nadiren üç çeşit yemek yemiştir.
İbadetlerin adetlere, adetlerin ibadetlere dönüşmesi…
Efendimiz’in (sas) bize öğrettiği üç temel adap:
1. Sofra Adabı
2. Yeme Adabı
3. İçme Adabı
Sofra Adabı
1. Haram yemediğin gibi, haram yenilen yerdede yememelisin!
2. İsraf etmediğin gibi, israf sayılan işleride yapmamalısın!
3. Kendin yediğin gibi, başkalarınıda mahrum bırakmamalısın!
4. Kibirlenmediğin gibi, mütevazılığıda sofrandan uzak kılmamalısın!
5. Mideni besinle doyurduğun gibi, ruhunuda sohbetle doyurmayı unutmamalısın!
6. Hanende vahdeti sağlama adına gayret içerisinde olduğun gibi, tefrikaya sofrandada yer vermemelisin.
7. Sofraya otururken nezafete dikkat ettiğin gibi, kalkarkende bunu yapmayı ihmal etmemelisin!
8. Yemeğe başlarken Allah’ın adını andığın gibi, bitirincede bundan geri durmamalısın!
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, üzerinde içki bulunan bir sofraya oturmasın!” (Tirmizi, Edeb, 43; Ebû Dâvûd, Et’ime, 18)
“Harîr ve dibâc adıyla anılan ipekli kumaşlardan yapılmış elbiseler giymeyiniz. Altın ve gümüş bardaklardan su içmeyiniz. Altın çanak ve tabaklara konan yemekleri yemeyiniz. Bu eşyalar dünyada kâfirlere ait ziynet eşyalarıdır. Ahirette ise bizim ziynet eşyalarımız olacaktır.” (Müslim, Libâs, 4)
“Ey Ebu Zer! Bir çorba pişirince suyunu çok yap da komşularına da ikram et.” (Müslim, Birr, 142)
Abdullah b. Amr rivayet ediyor: Sahabe-i Kiramdan bir zat gelip Allah Resulü’ne şöyle bir sual sorar: “Ey Allah’ın Resulü! İslam’ın hangi hasleti daha hayırlıdır?” Rasulüllah (sas) şöyle cevap verir: “İnsanlara yemek yedirmen ve tanıdık-tanımadık herkese selam vermendir.”
“Ey insanlar! Yemek yedirin, aranızda selamı yayın, sıla-i rahimde bulunun, insanların uykuda olduğu gecenin ortalarında kalkıp namaz kılın ve bu şekilde cennete girin.” (Tirmizi, Kıyamet, 42)
Evlerin sofraları, evlerin suffalarıdır.
Sofralardaki vahdet, hanenin vahdetine; hanelerdeki vahdet, toplumun vahdetine vesile olacaktır.
“Öyleyse yemeğinizde toplanın (bir sofra kurarak hep beraber yiyin), yemeğe Allah’ın ismini zikrederek başlayın. Böyle yaparsanız yemeğiniz, hakkınızda mübarek kılınır.” (Ebû Davud, Et’ime, 15; İbn Mace, Et’ime, 17)
“Yemeğin bereketi yemekten önce elleri, yemekten sonra da elleri ve ağzı yıkamaktır.” (Tirmizî, Et’ime, 39; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 441)
“Şeytan muhakkak ki hassastır, cidden pek hassastır. Kendinizi ondan sakındırın. Kim elinde et kokusu olduğu halde geceler, sonra da kendisine bir fenalık ulaşırsa sakın ha nefsinden başkasını suçlamasın.” (Tirmizi, Et’ime, 48; Ebû Davud, Et’ime, 54)
“Kişi evine girerken ve yemek yerken besmele çekerse, şeytan adamlarına: “Burada ne geceleyebilir ne de yemek yiyebilirsiniz” der. Eğer o kimse eve girerken besmele çekmezse, şeytan adamlarına: “Geceyi geçirecek bir yer buldunuz” der. O şahıs yemek yerken besmele çekmezse, şeytan kendi adamlarına: “Hem barınacak yer hem de yiyecek yemek buldunuz” der. ” (Müslim, Eşribe, 103; Ebû Dâvûd, Et`ime, 15; İbn Mâce, Duâ, 19)
“Şeytan besmele çekilmeden başlanan bir yemeğe katılmayı pek arzu eder. O, şu yemeğe katılmak için bu câriyeyi getirdi. Fakat ben elini tuttum. Bu bedevî sayesinde yemeğe katılmak için onu alıp getirdi; onun da elini tuttum. Nefsimi kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, şeytanın eli, onların eliyle birlikte avucumdaydı. ” (Müslim, Eşribe, 102; Ebû Dâvûd, Et`ime, 15)
“Kişinin evine girilip yemeği yendi, içeceği içildi mi ev sahibi için dua edilir/edilmesi gerekir. İşte bu onun mükâfatıdır.”
Yeme Adabı
1. Yemeğe büyüklerden önce başlamamalısın!
2. Yemeğe hurma veya su ile başlayabilirsin!
3. Sağından ve önünden yemelisin!
4. Pişmiş eti bıçakla kesmemeli, ekmeğe hürmet göstermelisin!
5. Açgözlülük ve hafif meşreplilik yapmamalısın!
6. Acele ve hızlı yememelisin.
7. Hoşuna gitmeyen yemeği hor görmemelisin!
8. Çok sıcak yemek yememelisin!
9. Soğutmak için yemeğe üflememelisin!
10. İnsanları rahatsız edecek kokular için tedbir almalısın!
Huzeyfetü’l-Yemani rivayet ediyor, diyor ki: “Birlikte yemek yiyeceğimiz zaman, Peygamberimiz başlamadan biz asla yemeğe elimizi sürmezdik!” (Müslim, Eşribe, 102)
Ömer b. Ebî Seleme (ra) anlatıyor: “Resûlullah’ın (sas) terbiyesinde bir çocuktum. Yemekte elim, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana ikazda bulundu: ‘Evlat! Allah’ın ismini an, sağınla ye, önünden ye!’ Bundan sonra hep böyle yedim.” (Buhârî, Et’ime, 2, 3; Müslim, Eşribe, 108)
“Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin. Çünkü şeytan soluyla yer içer.” (Müslim, Eşribe, 106)
“Her biriniz sağ eliyle yesin, sağ eliyle içsin, sağ eliyle alsın, sağ eliyle versin. Zira şeytan sol eliyle yer, sol eliyle içer, sol eliyle verir, sol eliyle alır.”
“Eti bıçakla kesmeyin. Çünkü bu, acemlerin (yabancıların) işidir. Siz dişlerinizle kemirerek yiyin. Çünkü bu, sıhhat ve afiyet için daha iyidir.” (Ebû Davud, Et’ime, 21)
“Ekmeğe hürmette bulunun. Kim ekmeğe hürmet ederse Allah Teâla da onu hürmete layık kılar.” (Hâkim, el-Müstedrek, IV/136)
“Ekmeğe hürmet ediniz. Zira Allah ekmeği göğün bereketlerinden indirmiş ve yerin bereketlerini onun için hizmetçi kılmıştır. Her kim, sofradan düşeni alıp yerse affolunur.” (Heysemî, Mecmâu’z-Zevâid, 8/136)
Müslüman’ın kendine has bir mürüvveti, her an taşıması gereken bir vakarı, yansıtması gereken bir kıvamı vardır.
“Lokmaları ağzınıza göre alınız ve iyice çiğnedikten sonra yutunuz.”
“Sıcak yemek yemekten sakının! Çünkü o bereketi giderir. Soğutarak yemeyi tavsiye ederim. Çünkü o daha çok içe siner, bereketi daha büyüktür.” /Suyûtî, Câmiu’s–Sagîr, 3/120)
İbn Abbas’ın rivayetine göre, “Rasûlullah (sas) yiyeceğe ve içeceğe üflemez; kabın içine de solumazdı.” (İbn Mâce, Et’ıme, 18)
“Soğan ve sarımsak yiyen kimse, mescidimize gelmesin, evinde otursun.” (Buhârî, Ezan, 160; Ebû Dâvud, Et’ime, 41)
Müslim’in bir başka rivayetinde “Kim sarımsak, soğan, pırasa yemişse, mescidimize yaklaşmasın. Çünkü insanoğlunun rahatsız olduğu şeyden melekler de rahatsız olur” buyurulur. (Müslim, Mesâcid, 74)
“Ümmetim hakkında en çok şu hususlardan korkuyorum. Şişmanlık, uykuya düşkünlük, tembellik ve iman zayıflığı!” (Suyuti, Camiü’s-Sağir, 1/404)