Ramazan ayının 17. Gecesi olan Bedir Gecesi, bu yıl da Siyer Vakfımızın düzenlemiş olduğu organizasyonla ihya edildi.
Enstitü bahçemizde gerçekleştirilen programda Kur’an’ı Kerim tilavetinin ardından “Melekler ve Yiğitler Meydanı: Bedir” başlıklı dersini yapmak üzere söz, Muhammed Emin Yıldırım Hocamıza tevdi edildi.
Bedir Gazvesi’nin Hicri olarak 1435 yıl önce yapılmış olan bir savaş olduğunu belirten Hocamız, “Tarihten bahsediyoruz ancak hiçbir zaman tarihte kalması için, tarihtekileri övmek veya o büyük insanları taltif etmek için konuşmuyoruz! Bizim derdimiz tarihten konuşup bir kez daha tarih yazmaktır. Bugünü ihya, yarını inşa için tarihten ders almaktır.” Dedi.
“Tarih; 17 Ramazan, günlerden Cuma… 313 asker Bedir Meydanı’nda Efendimiz (sas) tarafından konuşlandırılmış, karşılarında ise 200’ü süvari olmak üzere 950 kişi var.” Diyerek Bedir meydanını dinleyenlerin zihninde canlandıran Hocamız, Efendimiz’in (sas) bu manzara karşısında etmiş olduğu duayı tekrar bizlerle paylaştı: “Allah’ım! Üzerlerinde kendini koruyacak elbiseleri olmayan şu insanlar, sırf senin kelimeni yüceltmek için buradalar. Düşman güçlü, onlar zayıf. Ama sen varsın Ya Rabbi! Bize vadettiğin zaferi, yardımı bize ulaştır. Eğer sen şu bir avuç Müslümanı helak edersen, yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmayacak.”
Bedir’den önce ve Bedir meydanında da olmak üzerek müşriklerin de dua ettiğini belirten Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, müşriklerin müminlerden farklı olarak Allah’a güven duygularının olmayışını vurguladı ve gidişata göre dualarını nasıl değiştirdiklerini şu sözlerle belirtti: “Bedir’den önce şöyle dua ediyorlardı: ‘Ey Allah! İki kavimden hangisi hayırlı, faziletli, senin katında değerli ise sen ona zafer ver.’ Ama Bedir’in meydanında adeta ölümü öldüren yiğitleri görünce dualarını değiştirdiler. ‘Ey Allah’ım! Muhammed (sas) akrabalık bağlarını kesip kopardı ve bizi birbirimize düşürdü. Sen Muhammed’i (sas) ve ona inananları helak et ki biz bugün bu meydandan zaferle çıkmış olalım.’”
Allah’ın Yardımı Müjdeleniyor!
Efendimiz, (sas) Allah’ın yardımı için Rabbine yakarmış ve Bedir Meydanı’nda gezerken yanında bulunan Ebû Bekir’e (ra) Allah’ın yardımını müjdelemişti: “Müjde ey Ebû Bekir (ra) müjde! İşte şu tepenin üstünde Cebrail, arkasında 1000 tane melekle size yardıma geliyor. Ey ashabım! Gelen melekler Bedir’e özgü olarak başlarına nişaneler takmışlar. Siz de alametler edinin, başınızda nişaneler olsun.”
Bedir Meydanı’nda Meleklerin Rüzgarları
Sahabe efendilerimizin Bedir Meydanı’nda arka arkaya 3 kuvvetli rüzgâr hissedişini ve ardından Efendimiz (sas) ile aralarında geçen diyaloğu bizlerle paylaşan Hocamız, yardıma gelen meleklerin sayısına dair kaynak olacak noktaları da işaret etti: “Efendimiz soruyor: ‘Hissettiniz mi rüzgârları?’ Evet diyor sahabe. ‘Neydi onlar biliyor musunuz?’ Allah ve resulü daha iyi bilir diyor sahabe ve Efendimiz (sas) açıklıyor: ‘İlk rüzgâr Cebrail’di, 1000 kişilik melekler ordusu ile size yardıma geldi. İkinci rüzgâr Mikail’di, 1000 kişilik bir orduyla geldi. Üçüncü rüzgâr İsrafil’di, o da 1000 kişilik orduyla size yardıma geldi.’ Bu müjdeyle sahabelerin arasında çok farklı bir hava esti. Biz daha sonra Kur’an’ın ifadesiyle bu üç bin kişilik orduya iki bin meleğin daha katıldığını öğreniyoruz. Bedir’e gelen meleklerin sayısı beş bindir. Enfal Sûresi 9. Ayeti ilk bin kişilik ordudan bahseder. Âli İmran Sûresi’nin 124. ayeti Bedir’e inen meleklerin üç bin olduğunu söyler ama hemen arkasından gelen 125. ayette meleklerin sayısının beş bin olduğu söylenir.”
Kur’an ve Siyer Bütüncül Okunmalı
Bazı nadanların ayetlerde belirtilen farklı sayılardan hareketle Kur’an’da çelişki olduğunu ya da bu sayıların mecaz olduğunu iddia ettiklerini söyleyen Muhammed Emin Yıldırım Hocamız “Biz buradan şunu anlıyoruz: Eğer siyer ile Kur’an birlikte okunursa, birinin az anlattığı bir şeyi diğeri detaylandıracak ve aslında birbirlerini tamamlayarak verilen mesajları daha iyi anlamamızı sağlayacak. Allah bu bütüncül okumayı bizlere de nasip eylesin.” Dedi.
Allah’ın Yardımını mı İstiyoruz?
Meleklerin kula yardımı meselesinin sadece Bedir’e özgü olmadığını ve eğer Allah’ın yardım yasasına uygun davranırsak o yardımın bize de nasip olacağını vurgulayan Hocamız “Biz 1917’den beri Kudüs’ü kaybettik. 100 senedir Filistin için dua dua yakarıyoruz, neden Allah yardımını göndermiyor? Allah her şeyini bir yasaya bağlı olarak yapar, yardımın da bir yasası var. İmanımızın, niyetlerimizin, işimizin, takvanın, sabrın hakkını ne kadar veriyoruz bunları sorgulayalım. Zafiyetlerimizi sorgulayarak yardımın neden gelmediğini kendimize itiraf edelim.” Dedi.
Rabbimizin 950 kişilik müşrik ordusuna karşılık, daha azıyla da yardım mümkün iken 5 bin meleği Bedir’e göndererek kıyamete kadar kullarının yardımı için görevlendireceği bu meleklerini önce Bedir Ashabı kılarak onları faziletlendirdiğini vurgulayan Hocamız, bizlere hem o meydanın melekleriyle hem de o meydanın yiğitleriyle ilgili sahneler anlattı.
Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, Allah’ın (cc) vadettiği yardımın bizlere ulaşması meselesinde bazı eksiklerimizi gidermek adına Melekler ve Yiğitler Meydanı Bedir’den alınması gereken şu 5 mesajı dinleyicilerle paylaştı:
1- Eğer bizler imanın hakkını verirsek, sağlam bir akideyi kavrar ve hayatımızı o akide üzerine bina edersek, Yüce Allah’ın şu müjdesine muhatap oluruz: “وَكَانَ حَقاًّ عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِن۪ينَ/Müminlere yardım etmek de bize düşer.” (Rûm, 47) Bu müjdeyi kazanmak ve yeniden Bedirler elde etmek için haydi imanları tecdit etmeye!
2- Eğer bizler niyetin hakkını verirsek, Allah’ın rızası dışında ne varsa dilimizde, düşünce dünyamızda ve duygularımızda, hepsini siler atarsak, Yüce Allah’ın şu müjdesine muhatap oluruz: “ اَلَٓا اِنَّ نَصْرَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ/ Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 214) Vaat edilmiş bu yardımı kazanmak için haydi niyetleri selim bir çizgiye kavuşturmaya!
3- Eğer bizler işin hakkını verirsek, beşer olarak elimizden gelen her şeyi ortaya koyarsak, esbaba tevessül edip, sonra Allah’a tevekkül edersek, Yüce Allah’ın şu müjdesine muhatap oluruz: “ اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ/ Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı dini üzerine sabit kılar.” (Muhammed, 7) Bu temel yasaya dâhil olmak için haydi işlerimizin hakkını vermeye!
4- Eğer bizler takvanın hakkını verirsek, Allah’tan hakkıyla korkar, haşyeti ve ihsan şuurunu iyice kavrar, hayatlarımızı buna göre şekillendirirsek, Yüce Allah’ın şu müjdesine muhatap oluruz: “نَصْرٌ مِنَ اللّٰهِ وَفَتْحٌ قَر۪يبٌۜ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِن۪ينَ / Size Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih vardır. Müminleri (bunlarla) müjdele.” (Saf, 13) Bu güzel hedefe varmak için haydi takva elbiselerini kuşanmaya!
5- Eğer bizler sabrın hakkını verirsek, sabrın zillet değil, izzetlice direnmek olduğunu bellersek, hak adına hakka yaraşır bir biçimde sebat edersek, Yüce Allah’ın şu müjdesine muhatap oluruz: “اِنْ يَنْصُرْكُمُ اللّٰهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْۚ وَاِنْ يَخْذُلْكُمْ فَمَنْ ذَا الَّذ۪ي يَنْصُرُكُمْ مِنْ بَعْدِه۪ۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ/ Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım edebilir? (Bundan dolayı) müminler ancak Allah’a güvenip dayanmalıdırlar.” (Al-i İmran, 160) İzzeti elde edebileceğin yegâne yol olan bu menzile varmak için haydi sabrı azık edinmeye!
Bu sene yedincisini düzenlediğimiz Bedir Gecesi programımız dünyanın dört bir tarafında Uhud’lar yaşayan kardeşlerimize, Rabbimizin Bedirler nasip etmesi için yapılan toplu dua ile nihayete erdi.