Üç ayların ilk dersinde Muhammed Emin Yıldırım hocamız, önce bu rahmet mevsiminin değer ve kıymetini, sonrasında ise Hz. İshak (as) ile alakalı son dersimizi yapmış oldu. “Müjde İle Gelen Hz. İshak’ın (as) Müjdeleri” serlevhasının altında, önce Hz. İshak’ın nasıl bir müjde ile doğduğunu, sonrasında ise onun ne gibi müjdeleri âleme bıraktığını anlattı. Hocamız, dersimizin en sonunda ise bu dönem anlatılan üç peygamberden üç önemli mesajı bizlerle paylaştı.
Dersten Cümleler
90 günlük güzel bir mevsimin ilk günündeyiz…
Neden insan kendisine verilen nimetlere karşı nankörlük eder?
Kur’ân-ı Kerim kaç ayette, “İnsanların çoğu şükretmez!” der. Neden bir insan kendisine verilen nimete istenilen düzeyde şükür etmez?
“İnsana teşekkür etmeyen Allah’a şükür etmiş olamaz.” (Tirmizî, Birr, 35)
Bir insanın şükrünü tam olarak yapabilmesi için şunları iyice zihnine yerleştirmesi gerekir:
1. Biz Allah’tan alacaklı değil borçlu olarak dünyaya geliyoruz.
2. Bize bahşedilen hiçbir nimet, bizim bedelini ödeyerek elde ettiğimiz şeyler değildir.
3. O halde bize bahşedilen her nimet bizi sevindirmelidir.
4. Her nimete karşı sevinmek, heyecanlanmak bizde bir farkındalık oluşturacaktır.
5. O farkındalık ise bize şükür gibi bir sorumluluğu yaptıracaktır.
Üç aylar büyük bir nimet mi? Hem de ne büyük bir nimet?
Peki, üç aylara karşı şöyle bir tavrım var mı?
1. Sevindiriyor mu?
2. Heyecanlandırıyor mu?
3. O sevinç ve heyecanı bir başkası ile paylaşmama vesile oluyor mu?
4. Bu nimeti bana verene karşı beni mahcup kılıyor mu?
5. Bu nimeti bana bahşedene beni yakınlaştırıyor mu?
Benim için bu aylar, Recep-i Şerif’tir, Şaban-ı Muazzam’dır; Ramazan-ı Mübareke’dir.
Benim için Recep bulut, Şaban rüzgâr, Ramazan yağmurdur.
Gelin Recepleşelim, Şabanlaşalım, Ramazanlaşalım…
Nasıl yapacağız biliyor musunuz?
Tevbe ve İstiğfar ile Recepleşiriz.
Gayret ve İstikamet ile Şabanlaşırız.
Kavrama ve İstikrar ile Ramazanlaşırız…
Bu fasılda son sözümüz Efendimiz’in (sas) şu güzel duası olsun.
اَلّهُمَّ باَرِكْ لَناَ فِي رَجَبَ وَ شَعْبَانَ وَ بَلَّغْنآَرَمَضاَنَ
“Allah’ım! Receb’i ve Şaban’ı hakkımızda bereketli kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”
Bugünkü dersimizin serlevhası “Müjde ile Gelen Hz. İshak’ın Müjdeleri” olacak…Serlevhandanda anlaşılacağı gibi burada iki temel konu var: Biri Hz. İshak’ın müjde ile gelmesi, bir diğeri ise Hz. İshak’ın âleme bıraktığı müjdeleri…
Hz. İbrahim tam 100 yaşında, Hz. Sâre 90 yaşlarında, Hz. İbrahim’in Hacer’den bir oğlu olmuş; Hz. İsmail o günlerde 14 yaşlarında… Ama Hz. Sâre hiç evlat sahibi olmamış, ona göre de artık olması mümkün değil…
Hz. İshak’ın (as) doğumunun kıssa olarak anlatıldığı üç yer:
Hûd Sûresi 11/69-76
Hicr Sûresi 15/51-58
Zariyat Sûresi 51/24-37
Bu üç grup ayetten alınması gereken mesajlar şunlardır:
1. Melekler, Hz. İbrâhim’e bir müjde ile geldiler. (Hûd 11/69)
2. Melekler o anlarda ayakta olan Hz. Sâre’ye, İshak’ı ve onun ardından Ya’kub’u müjdelediler. (Hûd 11/69)
3. Melekler, müjdelenen çocuğun âlîm bir çocuk olduğunu söylediler. (Hicr 15/53; Zâriyat 51/28)
وَبَشَّرْنَاهُ بِاِسْحٰقَ نَبِيًّا مِنَ الصَّالِح۪ينَ
“Biz onu salihlerden bir nebi olarak İshak ile de müjdeledik.” (Sâffât 37/112)
4. Meleklerin bu müjdesine Hz. Sâre hem sevinecek hem de çok şaşıracaktır. (Hûd 11/72)
“(İbrâhim’in hanımı:) Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey! dedi.” (Hûd 11/72)
Zâriyat Sûresi’nde ise sevinç şöyledir:
“Bunun üzerine karısı (Sâre) bir çığlık atarak geldi ve elini yüzüne vurarak: “Ben kısır bir kocakarıyım, nasıl çocuğum olur?” dedi.” (Zâriyat 51/29)
“İbrâhim, “Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?” dedi.” (Hicr 15/54)
Melekler nasıl bir cevap verdiler?
قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْقَانِط۪ينَ
“Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma” dediler. (Hicr 15/55)
5. Melekler bu büyük müjdenin Allah’ın onlara bir ikramı olduğunu onlara söyleyeceklerdi. (Hûd 11/73)
“(Melekler) dediler ki: Allah’ın emrine şaşıyor musun? Ey ev halkı! Allah’ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur.” (Hûd 11/73)
Hz. İshak’ın (as) en büyük müjdesi İsraioğullarının atası olan oğlu Hz. Ya’kub ve Ahsenü’l-Kasas’ın sahibi olan torunu Hz. Yusuf’tur.
Hz. İshak’ın (as) Müjdeleri
1. Yolun birliği (Bakara 2/133)
2. Dinin tekliği (Bakara 2/140)
3. Hakikatin kaynağı (Nisâ 4/163)
4. Muhsinlerin mükâfatı (En’âm 6/84)
5. Nimetin ikmali (Yûsuf 12/6)
6. Şükrün yolu (Yûsuf 12/38)
7. İlmin Selimiyeti (Hicr, 15/53)
8. Amelin Salihliği (Enbiyâ 21/ 72)
9. Hayrın Rehberiyeti (Enbiyâ 21/ 73)
10. Bereketin Vesilesi (Sâffât 37/113)
“Yoksa siz, İbrahim, İsmail, İshak, Ya’kub ve esbâtın yahudi, yahut hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah tarafından kendisine (bildirilmiş) bir şahitliği gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Bakara 2/140)
Muhsin, kaybetse de kazanmıştır…
“İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrâhim ve İshak’a nimetini tamamladığı gibi sana ve Ya’kub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Yûsuf 12/6)
“Ona (İbrâhim’e), İshak’ı ve bir armağan/bir bağış olmak üzere Ya’kub’u lütfettik; her birini sâlih insanlar yaptık.” (Enbiyâ 21/ 72)
“Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, daima bize ibadet eden kimselerdi.” (Enbiyâ 21/ 73)
“Hem ona (İbrâhim’e) hem İshak’a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var.” (Sâffât 37/113)
Başka din mensuplarının İslâm’dan etkilenmeleri, Müslümanların başka din mensuplarından etkilenmelerinden her daim fazla olmuştur.
Kurban kıssası, Kur’ân’da tek bir yerde geçmektedir. Saffat Sûresi 99- 111. ayetler arasında olay anlatılır.
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَل۪يمٍ
“Bunun üzerine (biz de) onu halîm bir oğul ile müjdeledik.” (Sâffât 37/111)
“Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.” (Sâffât 37/102)
وَبَشَّرْنَاهُ بِاِسْحٰقَ نَبِيًّا مِنَ الصَّالِح۪ينَ
“Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik.” (Sâffât 37/102)
Emek, ekmek getirir…
Taberi’de, es-Sa’lebi’de, Zemahşeri’de, İbnü’l-Cevzi’de, İbnü’l-Esir’de, İbn Kayyım’de, Razi’de, Hz. Ömer’e, Hz. Ali’ye, İbn Abbas’a, Abdullah b. Mes’ûd’a ve diğer bazı sahabi efendilerimize nispet edilen bazı rivayetlere göre kurbanlık olan çocuk Hz. İshak olduğu ileri sürülmüştür.
Üç meseleye daha değinerek Hz. İshak ile alakalı yolculuğumuzu nihayete erdirelim. Bu üç mesele şunlardır:
1. Hz. İshak’ın (as) ismi ve isminin anlamı
2. Hz. İshak’ın (as) evlilikleri ve çocukları
3. Hz. İshak’ın (as) kabri ve bugüne mesajları
İshak kelimesi İbrânîce’de “gülmek” anlamındaki sahak kökünden olup “O gülüyor” mânasına gelmektedir.
وَامْرَاَتُهُ قَٓائِمَةٌ فَضَحِكَتْ فَبَشَّرْنَاهَا بِاِسْحٰقَۙ وَمِنْ وَرَٓاءِ اِسْحٰقَ يَعْقُوبَ
Ve’mraetuhu kâ-imetun fedahiket febeşşernâhâ bi-İshâka ve min verâ-i İshâka Ya’kûb
“İbrahim’in hanımı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u.” (Hûd 11/71)
Kaynaklarımıza göre Rebeka’nın adı Refekâ’dır. Refekâ bint Betvil, Hz. İbrahim’in kardeşi Nahor’un torunudur. Esav ismi bizim kaynaklarımızda Ays’dır.
Hz. İshak’ı uzun boylu, kara gözlü, buğday tenli olduğunu söylerler. Kendisinin yüzünün ve konuşmasının çok güzel olduğunu, yaşlandığında saçının ve sakalının bembeyaz olduğu da belirtilir. Yaşlanınca ise gözleri görmez olmuştur.
Hz. İshak uzunca bir ömür yaşamıştır. Bizim kaynaklarımızda 160, 170, 180 veya 185 yaşında vefat ettiği aktarılır. Vefat edince el-Halil’de babasının hemen yanıbaşına defnedilmiştir.
Alınması gereken üç mesaj:
1. el-Halîl şehrinin Halîl’i olan atamız Hz. İbrâhim (as) bize der ki: “Allah’a (cc) gerçek manada dost olan başka hiçbir şeye bel bağlamaz!”
2. el-Halîl şehrinin seyyahı ve âlemin zebihi/kurbanlığı olan babamız Hz. İsmâil (as) bize der ki: “Teslimiyeti gerçek manada öğrenen istenilen oranda tevekkülü kuşanır!”
3. el-Halîl şehrinin âlîmi olan babamız Hz. İshak (as) bize der ki: “Devrin cihadı ilim ise ilmin kaynağı da vahiy ise bu cehaleti ortadan kaldırmak ancak bu ilahî sermayeye sahip çıkmakla mümkündür.”
Hz. İbrahim bizi Allah’ın dostluğuna, Hz. İsmail bizi teslimiyet ve tevekküle, Hz. İshak bizim vahyin gölgesinde bir ilme çağırdı…