Nebevî Miras derslerimizde bu hafta; “Müslüman Uyumludur” dersi işlendi. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, uyum sünnetinin değer ve muhtevasına dair çok önemli mesajlar bizlerle paylaştı. Uyum olunca neler olur, olmazsa neler kaybedilir, bugün neden Müslümanlar arasında istenilen düzeyde uyum yok ve daha nice konu örnek ve mesajlarla anlatıldı.
Dersten Cümleler
Efendimiz (sas) Müslümanı birçok özelliği ile tarif eder; o tariflerden bazılarından biz şu mesajları çıkarabiliriz:
Müslüman, elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu insandır. (Buhari, İman, 4)
Müslüman, nezaketli, kırmayan, incitmeyen, temiz şeyleri yiyen ve temiz işler ortaya koyandır. (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 199)
“Mü’min, bal arısına benzer. Temiz olan şeyleri yer, temiz olan şeyler ortaya koyar, temiz yerlere konar ve konduğu yeri ne kırar ne de incitir.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 199; Hâkim, el-Müstedrek; I, 147)
Müslüman, kardeşinden üç günden fazla dargın kalmayan, onunla ilişkisini kesmeyen, ona kin beslemeyen ve haset etmeyendir. (Müslim, Birr ve Sıla, 7)
Müslüman, kul hakkı deyince ödü kopan, bir göreve getirildiğinde kılı kırk yararcasına titiz davranan, emanete hıyanet etmeyen ve hakkı olmayan bir kuruşa asla el uzatmayandır. (Müslim, Müsâkât, 141; İmâre, 30, Ebû Dâvûd, Harâc, 9-10)
Müslüman, kolaylaştıran güçleştirmeyen; sevdiren nefret ettirmeyen, uyumlu olan menfi ihtilaf oluşturmayandır. (Müslim, Cihad ve Siyer, 3)
Hadis kitaplarında ‘Mülayema, Semahat ve Rıfk’ kavramlarının geçtiği yerlere bakmak gerekiyor…
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez. Kim kardeşinin yardımında bulunursa Allah da (cc) ona yardım eder. Kim bir Müslümanın sıkıntısını giderirse Allah da (cc) onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse Allah da (cc) kıyamet gününde onun ayıplarını örter.” (Buhari, Mezalim, 3; Müslim, Birr, 59; Ebu Davud, Edeb, 38; Tirmizi, Hudud, 3; Ahmed, Müsned, 2/91)
Müslüman, Müslümana zulmetmez, onu zalime de teslim etmez.
Müslüman, Müslümana yardım eder, sıkıntılarını giderir.
Müslüman, Müslümanın ayıbını araştırmaz, bilakis ayıplarını örter.
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buharî, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66)
Tercümanü’l-Kur’an olan Abdullah b. Abbas diyor ki: “Ashab’tan biri bir gün şöyle bir soru sordu: “Ya Resulûllah! Seyyid/Efendi kimdir?” Efendimiz (sas) o eşsiz tevazunun abidesi olan Efendimiz dedi ki: “Yusuf b. Ya’kub b. İshak b. İbrahim; yani İbrahim oğlu İshak oğlu Ya’kub oğlu Yusuf’tur.”
Soru soran zat dedi ki: “Peki, senin ümmetinin seyyidi/efendisi var mıdır?” Efendimiz (sas): “Tabi ki vardır.” dedi. Meraklar artınca buyurdu ki: “Kendisine helal mal ihsan edilen ve rızkı ziyadeleştirilen, o da bu zenginlikten dolayı şımarmayıp fakiri kendisine yaklaştıran, insanlarla iyi ve uyumlu geçinen kimse benim ümmetimin efendisidir.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 5/219)
Uyum Nedir?
Uyum, canlılıktır.
Uyum, berekettir.
Uyum, saadettir.
Uyum, kuvvettir.
Uyum, muhabbettir.
Uyum, enerjidir.
Uyum, heyecandır.
Uyum, sükûnettir.
Uyum, istikrardır.
Uyum, istikamettir.
Uyum canlılıksa uyumsuzluk cansızlıktır.
Uyum bereketse, uyumsuzluk bereketsizliktir.
Uyum saadetse, uyumsuzluk huzursuzluktur.
Uyum kuvvetse, uyumsuzluk zaafiyettir.
Uyum muhabbetse, uyumsuzluk sevgisizliktir.
Uyum enerjiyse, uyumsuzluk tembelliktir.
Uyum sükûnetse, uyumsuzluk kavgadır.
Uyum istikrarsa, uyumsuzluk istikrarsızlıktır.
Uyum istikametse, uyumsuzluk savrulmadır.
Uyumsuzluk Nedir?
Uyumsuzluk, düşmanlıktır.
Uyumsuzluk, kaostur.
Uyumsuzluk, tefrikadır.
Uyumsuzluk, fakirliktir.
Uyumsuzluk, geçimsizliktir.
Uyumsuzluk, gürültüdür.
Uyumsuzluk, umutsuzluktur.
Uyumsuzluk taassuptur.
Uyumsuzluk, hastalıktır.
Uyumsuzluk, ölümdür.
Uyumsuzluğun sebepleri nelerdir?
1. ‘Nahnu/Biz’ demenin yerini, hep ‘Ene/Ben’ demenin alması.
2. Baş olma, önde olma, takdir görme arzularının kamçılanması
3. Ekip çalışmasının rahmetinin tam anlamı ile kavranılamaması
4. Başarının, başkasının başarısızlığı ile elde edileceğinin zannedilmesi
5. Ahirete imanın, ihsan şuurunun ve ihlas bilincinin zayıflaması
Uyumu yıkan en önemli iki hastalık: Riya ve Hased…
Bir sefer esnasından bir yerde konakladı İslam ordusu… Hz. Peygamber (sas) Ashabına bir koyun kesip pişirmelerini istedi. Ashabdan biri: “Ya Resulullah! Koyunu ben keseyim!” dedi. Bir başkası; “O zaman koyunun yüzmesi de bana ait olsun!” dedi. Bir başkası; “O halde pişirmekte benim vazifem olsun.” dedi. Arkadaşlarının canı gönülden işler üstlendiğini görünce Efendimiz (sas): “O halde odunu toplamak da bana ait olsun” dedi ve harekete geçti. Sahabiler: “Ya Resulullah! Biz onu da yaparız, ne olur siz yorulmayın; sizin çalışmanıza gerek yok, biz toplarız” demesine rağmen, şöyle buyurdu: “Sizin, benim işimi de yapabileceğinizi biliyorum. Fakat ben, size göre imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allah Teâla kulunun arkadaşları arasında imtiyazlı durumda olmasını sevmez.” (Kastalani, 1/385)
“Ey Ebû Ubeyde! Komutan sensin, ama Amr b. Âs’ın yanına vardığında sakın onunla ihtilafa düşme!” (İbn Sa’d, Tabakat, c.2, s. 131)
Filistinli sahabî olan Temimî Dâri naklediyor, diyor ki: “Ömer’in halifeliği döneminde insanlar bina yapımında yarışa girmişlerdi. Binalar yapıp, şehrin dışında kendilerine bir hayat kurmaya, cemaatten kopmaya başlamışlardı. Bu hali görünce Ömer, bir gün halkı topladı ve onlara şöyle dedi: ‘Ey Arap topluluğu! Dünyadan sakının. Dünyadan sakının. Muhakkak ki cemaatsiz İslam olmaz. Emirsiz cemaat olmaz. İtaatsiz emirlik olmaz.”
Herhangi bir kimseyi onun etrafındakiler, sahip olduğu ilim (ehliyet ve liyakat) sebebiyle başlarına geçirecek olurlarsa, bu o kişi için de çevresindeki topluluk için de bir hayattır. Herhangi bir kimseyi çevresindekiler, ilmi olmaksızın başa geçirecek olurlarsa, onun için de onlar için de bir helâk sebebidir.” (Dârimî, Mukaddime, 257)