Siret-i Enbiyâ derslerimizin bu haftaki serlevhası “Nasıl Dayandın Ya Resûlullah?” idi. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, bu serlevha altında Hz. Peygamber’in (sas) karşılaştığı yüzlerce dert, bela, musibet, takdir, taltif, başarı ve zafere nasıl dayandığını örneklerle anlattı ve bu dayanmanın kaynağının ne olduğuna dikkat çekti. Özellikle Efendimiz’in (sas) kendinden önceki peygamberlerin hayatlarından nasıl beslendiğine Kur’an üzerinden çıkarılan kavramlar eşliğinde bilgilendirmelerde bulundu.
Dersten Cümleler
Hiçbirimiz Allah’tan alacaklı olarak doğmayız, borçlu olarak doğarız…
Büyük bir nimet, yola çıkmaktır…
Yola çıkmak güzel, yolda kalmak güzel, yolun hakkını vermek güzel, yola yakışmak güzel, yola başkalarını çıkartmak güzel, bu kadar güzelin en güzeli ne biliyor musunuz? Yolda ölmek… Yani istikamet ve istikrar ile bu işi nihayete erdirmek… Çok zor ama çok, çok güzel… Bu güzele erişmek hepimizin gayreti olsun inşallah…
X Kuşağı (1965- 1979 arası doğanlar) ile Y Kuşağı (1980-2000 arası doğanlar) arasında bir karşılaştırma:
– X kuşağı yokluklarla imtihan edildi; Y kuşağı varlıkla imtihan ediliyor.
– X kuşağı zorluklarla mücadele etti; Y kuşağı kolaylıklarla mücadele ediyor.
– X kuşağı horlandı, dışlandı; Y kuşağı kabul görüyor, takdir görüyor.
– X kuşağı çok erken yük aldı; Y kuşağı çok sonraları yük alıyor.
– X kuşağı az imkânlarla çok şey yaptı; Y kuşağı çok imkânlarla daha az işler yapıyor.
X kuşağının mı işi daha zordu Y kuşağının mı?
Efendimiz (sas) Nelere Dayandı?
Acılara ve Hüzünlere Nasıl Dayandın?
Yokluklara ve Varlıklara Nasıl Dayandın?
Vefasızlıklara ve İhanetlere Nasıl Dayandın?
Mağlubiyetlere ve Sıkıntılara Nasıl Dayandın?
Başarılara ve Zaferlere Nasıl Dayandın?
“İnsanların en çok musibete uğrayanları evvela peygamberlerdir, sonra derecelerine göre diğer insanlar gelir. Kişi dinine göre bela ve imtihanlara maruz kalır. Eğer dine bağlılığı varsa, belası (imtihanı) daha da artar. Fakat dininde gevşek yaşıyorsa ona göre musibetlerle karşılaşır. Kişiye belalar gelir gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz.” (Tirmizi, Zühd, 57; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I/172, 174)
“Ey Uhud! Eğer bu gün İbrahim’in firakı ile bize çöken hüzün sana çökseydi, sen bu acıya dayanamaz paramparça olurdun!”
“Gönül mahzun olur, göz yaşarır ama bu dilden Rabbimi hoşnut etmeyecek tek söz çıkmaz. Vallahi! Ey İbrahim! Bizler senin ayrılığınla çok mahzunuz!”
“Ey İnsanlar! Güneşte, ayda Allah’ın ayetlerinden birer ayettir. Bu ayetlere Allah belli bir kader çizmiştir. Bunun için onlar asla birinin ölümü yada doğumu vesilesi ile kaderlerine aykırı davranmazlar.”
“Ben hüzünlerin peygamberiyim ve hüzün benim ayrılmaz arkadaşımdır!”
Nelere hüzünleniyor Resûlullah (sas)?
Kendisinin acziyetine
Muhataplarının inadına
Cahillerin cehaletine
Dostların vefasızlığına
Düşmanların pervasızlığına
Huneyn’de elde edilen ganimetlerden bazıları: 6000 esir, 24.000 deve, 40.000’den fazla koyun, 4000 ukkiye gümüş ve daha neler, neler…
Nasıl dayandı Resûlullah (sas)?
Cevap: Kur’an ile…
Peki, Kur’an’ın neyi ile? Anlattığı model şahsiyetler olan peygamberler ile…
Hz. Peygamber (sas) kendinden önceki peygamberlerden neler öğrendi:
Hz. Âdem Tevbe
Hz. İdrîs Sıdk
Hz. Nûh İstikrar
Hz. Hûd İstiğna
Hz. Sâlih Emanet
Hz. Lût İffet
Hz. İbrâhim Merhamet
Hz. İsmâil Teslimiyet
Hz. İshak Hidayet
Hz. Yakub Umut
Hz. Yusuf İstikamet
Hz. Şuayb Hitabet
Hz. Hârûn Vezir
Hz. Mûsâ Mücadele
Hz. Dâvûd Hikmet
Hz. Süleyman Adalet
Hz. Eyyüb Sabır
Hz. Zülkfil Hayrat
Hz. Yunûs Sebat
Hz. İlyâs İhsan
Hz. Elyasa Fazilet
Hz. Zekeriyyâ Talim
Hz. Yahya Şehadet
Hz. İsâ Sadakat
Hz. Üzeyir Metanet
Hz. Lokman Davet
Hz. Zülkarneyn Kuvvet
“Dünyadaki Cennet Aile: Cennet Yoldaşı Olmak”
Ebû’d-Derdâ’nınilim, irfan, ibadet, takva, marifet ve vefa yolunda geçen 60 küsur yıllık bir ömür; Hicrî 32 / Miladî 652 yılında Şam’da nihayete eriyor. O çok sevdiği ve bir ömür toprağa tohum ektiği Şam’da vefat ediyor.
Dostları onun vefat anını bize rivayet ediyorlar. Son anları dostlarından biri soruyor: “Ey Ebu’d-Derda! Rahatsızlığın mı var, şikâyetin nedir?”
“Günahlarımdan çok şikâyetçiyim!” diyor.
Diyorlar ki: “Gönlün ne istiyor?”
Diyor ki: “Allah’ın rahmetini ve cennetini!”
Diyorlar ki: “Sana doktor çağıralım mı?”
Diyor ki: “Bana şifa verecek olan zaten beni yatağa yatırdı. Kim onun dışında şifa verebilir ki?”
O anda hanımı Ümmü’d-Derda şöyle dua etti: “Allah’ım! Ebû’d-Derdâ beni dünyada istedi, sen beni ona nasip ettin ve o benimle evlendi. Şimdi ben de onu senden öte tarafta istiyorum. Ne olur Cennet’te beni ona nasip et!” (İbn Asâkir, Tarihu Medineti Dımaşk, IXX, 152)
Ebû’d-Derdâ hanımının bu duasını duyunca, sevindi, duygulandı ve dedi ki: “Benden sonra evlenme! İnşallah cennette beraber olalım!” (İbn Sa’d, Tabakât, IV, 406)